Emir Hepoğlu

Yeryüzündeki kanatsız melekler

Yeryüzündeki kanatsız melekler

Bu yazdıklarımı son günlerdeki ziyaret ve kontaklarıma istinaden aldığım notlar üzerinden sizlerle paylaşıyorum. Dolayısı ile bu detaylara hâkim olmak herkes için o kadar kolay olmayabilir. Aralarında aşağıdaki gibi çok çarpıcı anekdotlar da var, canınızı sıkacak abukluklarda.

Gücüm ve çapım çerçevesinde yaptığım yardım, destek vs. çalışmalar limitini doldurunca daha fazla ne yapabilirim düşüncesiyle gittiğim Antalya İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü binasında, felaket bölgesinden gelen binlerce vatandaşımızı otellere yerleştirmeye çalışan bir grup güzel insanla karşılaştım. İlk tepkileri bana gülümsemek ve yardıma mı geldin diye sormak olan bu fedakâr iyilik melekleri büyük bir masanın etrafına konuşlanmış, önlerinde açık bilgisayarlar, hiç susmayan telefonlar, havada uçuşan listeler eşliğinde daha ne kadar insanı bir yerlere yerleştirebiliriz kaygısıyla hareket ediyorlardı.

Masanın üzeri bolca kablo, telefon şarjı, yarısı yenmiş simitler, boş kahve kupaları, bolca üçgen peynir, biraz meyve ve su şişeleri ile doluydu. Belli ki bu insanlar belki birkaç saat uykuyla gece gündüz demeden birkaç oda daha bulabilmenin peşindeydiler.

Böyle güzel bir sahneye şahit olmamı sağladığınız ve böylesine güzel dostlara sahip olduğumu bana bir kez daha hatırlattığınız için teşekkürler Funda, Yelda, İlknur, Dilek, Serap ve Kübra hanımlar teşekkürler Hakan, Mesut ve Murathan beyler.

Seni tanıdığım iyi oldu be abi

-Abi selam nasılsın? Felaket bölgesinden gelen aileler için 20 odaya ihtiyacımız var acil, oteli açtınız mı bilemedim bir sorayım dedim,

Şeklinde panik atakla karışık dengesiz ruh halimi de ahizeye yansıtan ve olabildiğince aciliyet içeren soruma;

-Selam kardeşim. Ben de 3 gündür yardım gönüllüsüyüm, koli yapıyoruz, tırlara yükleyip afet bölgelerine gönderiyoruz. İnanır mısın 2 gündür hiç uyumadım, üstümde aynı kazakla leş gibi oldum valla, gözlerimden uyku akıyor. Ama durmak yok elbette, yaralar sarılana kadar buralardayız, beni bilirsin.

-Bilirim abi bilirim de ben onu sormadım. Acil 20 oda bulmalıyım felaket bölgesinden gelenleri yerleştirmemiz lazım, hem de acilen. Millet sokaklarda kalmış.

-Ha evet, ama üzgünüm biz inşaattayız kardeşim.

-Peki abi sağol, bana lazım olanı bu kadardı zaten, eyvallah.

Şeklinde bir diyaloğu bana yaşatıp seni daha iyi tanımamı sağladığın için teşekkürler abi.

Rus ve Ukraynalı komşularım

Yer Muratpaşa Belediyesinin hemen yanındaki kent meydanı. Depremin hemen ardından kurulan yardım toplama çadırı hınca hınç dolu. Çoğunluğu gençlerden oluşan gönüllü ekip gelen yardımları sınıflarına göre ayırıp hiç beklemeden kolileyip kamyonlara yüklüyor ve tırlara aktarmak için hızlıca yola çıkmasını sağlıyor. Mahalleden komşularım, tanıdık simalar, arkadaşlarım hep orada. Herkes canhıraş bir şekilde yardım için çabalamakta. Kimileri evinden kimileri ise hemen yandaki AVM’den aldıklarını hızlı adımlarla hatta koşarak buraya getirme telaşında.

Kötü ve acı bir tecrübe için çok güzel ve takdire şayan bir insanlık gösterisi. Ağlamamak mümkün değildi, keza bende öyle yaptım. Hemen çadırın çaprazındaki bir banka oturdum zapt etmek de zorlandığım gözyaşlarıma yol verdim.

Aslında güzel milletiz, insanımızın gönlü çok büyük, unuttuğumuz bir dolu nadir değerimiz var ama hamurumuz iyi ola ki böyle durumlarda ortaya çıkıyor şeklinde kafamda düşünceler uçuşurken bir yandan da yardım çadırını gözlemliyordum. Yaklaşık iki dakika arayla kuzeyden bir yerlerden oldukları bariz iki güzel hanım ellerinde birkaç büyük poşet ve kolilerle yardım noktasına geldi. Ellerindekini teslim ettikten ve teslimat formunu sırayla doldurduktan sonra aralarında birkaç kelam edip muhabbet sürdürülebilir kıvama gelince de gelip banka benim yanıma oturdular. Tanıştık, olanlardan filan bahsettik, acımızı paylaştıklarını belirtip kayıplarımız için kibarca taziyelerini sundular.

Birinin adı Yuliya diğeri ise Anna. Yuliya Ukraynalı Anna ise Rus, aynı sokakta yan yana apartmanlarda oturuyorlar. Anna bir Türk’le evli ve çoktandır bizimle, Yuliya ise ailesi ile savaştan kaçarak Antalya’ya yerleşmiş, geleli henüz 6 ay olmuş, savaşta ailesinden birkaç kaybı var. Bunları anlatırken Anna’nın elini tutarak ağlıyor, Anna yaşananlara ben ise ülkeme ağlıyorum, anlatılmaz yaşanır duygu yüklü bir an.

Bana bu benzersiz anı yaşattığınız, yüzünüzdeki güzelliğin kalbinizde de olduğunu gösterdiğiniz için teşekkürler Yuliya ve Anna.

Vallahi helal olsun

Dünyaca ünlü bir otomobil firmasının deprem bölgesindeki bayilerinde çalışanları arasından ne yazık ki ciddi kayıpları var. Marka hem mağdur olanlara hem de kayıplarının ailelerine Antalya’da bir otel kiralamış. Aileleri ile uzun dönem konaklamaları için programını yapmış ve şimdiden onları güvenceye almış. İstanbul merkezde olağanüstü hal ilan edilmiş, herkes işi gücü bırakmış olası bir İstanbul depreminde çalışanlarını nasıl koruyacaklarını, tüm merkezin taşınma olasılığını, hangi destinasyonu seçeceklerini filan planlamaktalar. Demek ki neymiş yetkililerden önce yatırımcılar işletmelerinin bekası için düğmeye basmışlar.

Bu öngörülü davranışınız ve çalışanlarınızı koruma çabanız için teşekkürler.

Çok güzel hareketler bunlar

Bildiğiniz gibi Antalya otellerinde 75 bin depremzede ağırlanmakta. Alanya’dan Tekirova’ya kadar birçok otel kapılarını hiç beklemeden misafirlerine açtı. Otelini açamayan, lojmanını, lojmanı dolu olan kiraladığı apart oteli süresiz olarak hizmete soktu. Türkiye’nin en lüks markalarından, şehir otellerine, butik otellerden pansiyonlara kadar her işletme gücü yettiğince destek verdi, vermeye de devam ediyor.

Gönüllü olarak dahil olduğum bir proje vasıtası ile birçok tesis dolaştım, çok fazla kontak yapıp dolayısı ile çok biriktirdim. Allah bir daha bu felaketi milletimize yaşatmasın. Ancak ne yazık ki bazı konularda gerçek ve samimin tavırları görmek ancak bu ve benzeri durumlarda söz konusu olabiliyor. Gördüklerim ve işittiklerim beni çok etkiledi, mesela;

Yaptığı yardımı gizleyen, kati suretle basına yansımasını istemeyen ve bu konuda çok sıkı tedbirler alan zincir otel sahibi beyefendiden haberdarım. Yakında başlayacak sezona istinaden otelindeki zorunlu konuklar için başka otelleri süresiz olarak kiralayan, kimseyi ortada bırakmak istemeyen hanımefendiyi de biliyorum, konuğunun gözlüğünün camına, işitme cihazının piline, çocuğunun oyuncağına kadar her detayla bizzat ilgilenen otel patronu eşi hanımefendinin iyiliklerine de hakimim.

Bu çok güzel hareketler için önünüzde saygıyla eğiliyorum, hepinize kocaman ve içten teşekkürler.

Teşekkürler

Pandeminin başından bu yana iki yakası bir araya gelmeyen STK’lar hiç şüphesiz kriz yönetiminde hem çok ciddi tecrübe kazandılar hem de çok başarılı oldular. Türkiye turizmi, tarihinde bu kadar krizi ardı ardına hiç yaşamadı. Başkanlarından, yönetim kurullarına, üyelerine kadar herkes birlik oldu ve çok çalıştı. 6 Şubat itibari ile olağanüstü bir dayanışma iradesi gösteren sektör erkleri, muadil yapıların çok üstünde bir irade ve kararlılıkla aksiyon almaya başladı. Bu fazlasıyla takdire şayan bir durum. Bu konuda çok iddialıyım, bizim kadar hızlı aksiyon alma yeteneğine sahip bir sektör hatta kurum ya da kuruluş yoktur. Yıllar boyu yaşadığımız krizler çabuk toparlanabilme ve ayağa kalkma yetilerimizi geliştirmiş olabilir.

Teşekkürler başkanlarım

Yaptıkları yardımı sadece barınma, konaklama ve öncelikli ihtiyaç giderimi olarak görmeyen, bunun psikolojik yanlarını da dikkate alan, otel çalışanlarına bu yönde uzman psikologlar vasıtası ile psikososyal destek eğitimi verdiren, kısa sürede birçok otele ve yüzlerce çalışana ulaşan, bunu bir üst seviyeye taşıyarak bu konuyla ilgili bir de eğitim filmi hayata geçiren Antalya’nın ve Türk turizminin değerli isimlerine ve programda gönüllü olarak çalışan tüm psikolog hocalarıma teşekkürler.

Unutmayacaklarım

Başka bir ilde evi olduğu halde Antalya’da otel odasını işgal eden sosyetik afetzedeyi, yaptığı yardımı neredeyse reklam tabelalarına taşıyacak kadar görgüsüz muhteremleri, çocuğunun bakıcısıyla aynı odada kalmak istemeyen, ayrı oda talep eden mağdure hanımı, açık büfeden yemek almaya utanan mahcup kardeşimi, bakımını yaptığı odadaki misafiri Maraş’lı hanımla sarılıp ağlayan, acısını paylaşan o koca kalpli maid ablamı, ben PR peşinde değilim deyip de ertesi gün boy boy fotoğrafları gazetelerde yayınlanan samimiyet özürlü adamı, yardım faaliyetinde gereksiz ego kasan sevimsiz ablayı, mevcut durumu fırsata çevirip 6 binlik evi 30 binden kiraya vermeye çalışan gözü dönmüş hilkat garibesini, bizden sevgili dostumuz Önder’i, 30 değerli rehberi, KKTC’li genç kardeşlerimizi alan İsias Oteli ve yöneticilerini andım olsun unutmayacak, unutturmayacağım.


Bu Makale 20.02.2023 - 09:14:15 tarihinde eklendi.


Kullanıcı Yorumları
  • Kalemine ve yüreğine sağlık

    Mabet Gürler 20.02.2023 - 10:59

    Gözlemlerin cok iyi ve anlatımin da bir o kadar içten sağol

En Çok Okunanlar
Bunları Okudunuz Mu?
Yazarlar
Tüm Yazarlar
GÜNCEL HABERLER
SEKTÖREL HABERLER

Turizm gündemine ilişkin haberlerin her gün mail adresinize gelmesi için abone olun.