Yatırım ve kazanç ekseni
Bir şey nasıl kurulursa öyle gidiyor. Eğer iyi bir kurgu yapılmışsa başarılı tersinde ise başarısız bir sonuç kaçınılmazdır. Turizm yatırımlarına bir teknik uzman gözüyle bakınca eskiden yapılan tüm hataların aynen tekrarlandığını kolaylıkla görmekteyiz.
Bu noktadaki sıkıntıyı irdelemek gerekirse bununla ilgili çeşitli teknik veriler ve büyüklükler söz konusu olmaktadır. Belki de şu anda konuya sadece bir açıdan bakarak, yatırımlar bittikten sonra ardı arkası gelmeyen tadilat ve ilavelerin sayıları göz önüne alınarak elde edilmiş veriler ve belirlenen rakamlardan yola çıkarak bir saptama yapmak olasıdır. Diğer açıları daha sonraki yazılarda ele alarak tam bir sorun fotoğrafı çekmeyi deneyebiliriz.
Tesislerin inşası sırasında en büyük hata nedir diye sorulsa hemen malzeme ve işçilik bahaneleri öne atılmakta fakat asıl gerçek sorun ele alınmadığı için konu bir şekilde tam olarak algılanmamaktadır. İnşaat süreci bazı durumlarda sıkıntıları beraberinde getirmektedir ancak bu zorlukların nasıl ve nereden oluştuğu çoğu zaman irdelenememekte genelde de tesis açıldıktan sonra deneyim rafı boş bırakılarak bir sonraki sıkıntıya kapı açılmaktadır. Her zaman tesis yapmanın marifet olmadığı ama o tesisin tam verimlilikle çalışmasının önemli olduğu gerçeğinin altını çizmeliyiz. Peki, bu denge nasıl bozuluyor, bunun farkındalığını tartışalım.
Tesisin oluşması için gerekli olan kademeler ana hatlarıyla,
1. Olabilirlik çalışması (fizibilite),
2. Finansman planlaması,
3. Projelendirme,
4. Teknik şartname yazılması,
5. İhale evrakları hazırlanması ve teklif değerlendirmesi,
6. Proje yönetimi,
7. İnşaat yönetimi,
8. İnşaat, montaj ve devreye alma denetlemesidir.
Bu kademeler işin sırasına göre düzenlenmiştir ve değişik bir sıralama sistemde büyük farklı sonuçlar doğurmaktadır. Eğer 1 iyi hazırlandıysa, 2 için kaynaklar belirlendiyse işin en önemli maddesi olan 3 yani projelendirme safhasına gelmişiz demektir. İşte burada her şey ya kazanılır veya kaybedilir. Proje zamanı her inşaat için gerekli önemin ihmal edildiği bir süreçtir. Hâlbuki artık proje ve projelendirme kavramının alaturka değil de ileri devletler seviyesine çıkması için çalışmaların yapılması gereklidir. Genelde projelendirme için işin büyüklüğüne göre yeterli zamanı ayırmak işin başarısı ile koşuttur. Tabi bu noktada “başarı” kavramının da yatırımcı ve işletme tarafından nasıl algılandığı ayrı bir tartışma konusudur.
Projeden ne kast edilmektedir. Proje dar anlamda inşaatın ilerlemesi için şantiyenin kullandığı bir kâğıt parçasıdır. Genelde alışkanlığımız, bu kâğıt parçasının patrona ve şantiye şefine göre değişiklik gösterebildiğidir. Yani bir şekilde ağzımıza yapışmış olan, “istim arkadan gelsin” sözü her projede kendini tekrar ispat eder. Aslında proje inşaat ile ilgili her türlü teknik detayın içinde barındığı bir bilgi deposudur. Basit bir örnek olarak, 170 cm yüksekliğinde bir kot farkını geçmek için basamak kullanmak isterseniz rıh yüksekliklerinin iyi hesap edilmiş olması gerekmektedir. Bu detay projede mutlaka yer almalı ve ilave olarak merdiven ile tırabzan, zemin ve kaplama detaylarının mutlaka göz önünde bulundurulması gereklidir. Bu detayı gözlemlemeye çalışırsanız ve karşınıza çıkan basamakları bu gözle incelerseniz çok farklı çözümlerin uygulandığını veya sıradan hesap tekniğinin uygulanmadığını kolaylıkla görebilirsiniz. Bahsi geçen aksaklıklar sadece işin detaylı projesinin eksikliğinden kaynaklanmıştır. Yoksa malzeme, işçilik ve masraflarda değişiklik yoktur.
Bir projeyi oluşturmak pek çok detayın çözülerek birbiri ardına yerleştirilmesi sonucu ortaya çıkan bir bütünlüktür. Tabi ki detayların çözümü sırasında belli zaman aralıklarına gereksinim duyulmaktadır. Bu zaman dilimi projenin aksaması veya şantiyenin yavaşlaması anlamı taşımaz. Hatta diğer yönüyle işler, hızlandırıcı etki yapmaktadır. Gerçek böyle olmasına rağmen hemen her şantiyede detaylar sorun olmakta ve bunların çözümsüz bırakılması işletmeyi zora sokmaktadır. Aslında proje safhasında detay çözümler aranırsa mutlaka çözümü getirecek malzeme araştırması, temini ve uygulaması ile ilgili sorunlar ortadan kalkacak ve imalatlarda aksaklıklar ortaya çıkmayacaktır. Çünkü çözüm için imalat usulleri, malzeme tespiti ve temini önceden planlanarak gerekli önlemler alınmıştır. Geriye sadece sahada uygulama kalmıştır ki bu işin en keyifli tarafıdır.
PROJELERDE ZOR NOKTALAR NELERDİR?
Proje ekibinin ortaya çıkaracağı tesisle ilgili en az işletme kadar konu hakkında bilgi sahibi olması gerekli bir şart olmasına rağmen bazen karşı karşıya geldiğimiz projelerde tesis için belirlenmesi gereken büyüklükler ve fiziki yerleşim alanlarında büyük problemler proje sırasında ortaya çıkmaktadır. Bunun nedeni iki türlü olabilmektedir. Birincisi proje hazırlanırken önceden kabul edilmiş belli büyüklüklerin aynen kâğıda yansıtılmasıdır. İkincisi ise tesis içinde önemli ve uzmanlık gerektiren bölgelerin sıradan bir bina gibi tasarlanıyor olmasıdır. Birincisi uygulamadan çok uzak ancak zaman ve maddi kayıp getirirken ikincisi birincide yer alan maddelere ilave olarak tesisin işletme sırasında büyük sorunlarla karşılaşmasına neden olmaktadır.
Deneyimlerim, projelerde en zor noktanın dışarıdan bilgi ve deneyim akışının yapılmasına olanak vermeyen şirket yapıları olarak belirmektedir. Eğer tesis bir inşaat firması tarafından yapılmaktaysa, dışarıdan destek almak söz konusu olmuyor. Belki de firma içindeki mühendislerden işletme ile ilgili olan tüm detayları bilmeleri bekleniyor. Ne yazık ki bu olanaklı değil. Ayrıca alınacak destek önemli ölçüde tasarrufu da beraberinde getiriyor. Peki, hem kazanç hem de doğru proje yapmanın zararı var mı? İşte belki de paradoks burada yatmaktadır. Bir diğer farklı yaklaşım ise yatırımcının bilgi yerine fikirler ile projeyi götürmek arzusudur. Öyle ki bu durumda olan projelerde düzeltme ve düzenleme yapmak şansınız hemen hemen sıfırdır. Çünkü fikirler artık kalıplaşmıştır ve geri dönmek hatta farklı düşünmek bile olası değildir. Garip ancak yaşanan o kadar çok örnek var ki, her yazıda birini anlatsam herhalde yıllarca sürecek bir dizi haline gelebilir.
Diğer bir kritik nokta malzeme pazarlayan firmaların proje ofisi gibi çalışma yapmalarıdır. Firmalar tabi ki kendi ürünlerini pazarlamak ve kazançlarını artırmak isteyeceklerdir ancak bu isteklerini sadece piyasa rekabeti çizgisinde değil sundukları teknik destek kalitesiyle öne çıkartmaları daha uygundur. Çünkü iş katle olmadan sadece rekabete dayanınca en düşük teklifin cazibesi hem yatırımcıyı hem de firma patronunu daha uç noktalara götürmektedir. Öyle ki bazı projelerde bırakın kâr etmeyi genel masrafların karşılanmasını bile riske atan durumlar ortadadır. Sektörün bunu önlemesi gerekiyor ancak paydaşlar ya henüz bu kritik durumun farkında değiller veya kafalarını kuma gömerek sadece yerli piyasayı hedefleyerek günlerini geçirmekteler. Hâlbuki her projede her farklı disiplinin kendine özgü ve önemli işlevleri vardır. Bunların bir ahenk içinde uyumlu olarak çalışması büyük bir endüstriyi ortaya çıkartacaktır. Üzülerek söylemek gerekirse bugün sanayici ve yatırımcı bu noktadan çok uzaktalar.
DİĞER ETKENLER
Bir tesisi oluşturmak için gereken işlemlerden sadece biri olan proje ile de işin bitmediği baştaki paragrafta gösterilmektedir. Projede yer alacak malzeme ve teçhizatın özelliklerini belirten teknik şartname hazırlanması satın alma sırasında en büyük kolaylığı sağlamaktadır. Bunun nedeni, teklif verecek firmaların şartnamede yazan özellikleri taşıyan cihazları sadece önerecekleridir. Böylece kafa karıştırıcı bir sürü teklif yerine alınması hedeflenen malzemeler üzerine odaklanarak hem firmaların önerileri aynı tabanda mukayese edilebilir hem de aralarındaki üstün ve zayıf noktalar kolaylıkla ortaya çıkartılarak karar verme süreci objektif bir duruma getirilebilir. Teknik şartnameler bir nebze resmi kurumlar tarafından oluşturulmaya çalışılmışsa da ana fikir olarak eksikleri bulunmaktadır. Buna paralel olarak inşaat sektörünün bina kodları ve yapı esasları ile ilgili şartnameleri hazırlamaları ve paydaşlarını uygulama için teşvik etmeleri gerekiyor.
Projelerde dönüm noktası denebilecek önemli bir evre de ihale evrakları hazırlığıdır. Eğer biraz önem verilse inşaat sektöründe yanlışlık devrini kapatacak özellikleri içinde taşıyan bir yapıdır. Hangi vasıflara sahip olan firmaların ihaleye nasıl hazırlanmaları gerektiği, teklif verme kıstaslarını, yüklenicinin görev ve sorumlulukları açıkça yer almaktadır. Daha sonra uyuşmazlıklarda uzlaşma gibi bir şekilde kültürümüze biraz yabancı olan unsurları içeren bu belgeler aslında işveren ve yükleniciye önemli yaptırımlar çerçevesinde işin nasıl disipline edilerek her iki tarafın da haklarını koruyarak iş yapma kabiliyet ve alışkanlığını kazandıran bir manzumelerdir.
Bu Makale 26.10.2011 - 08:17:49 tarihinde eklendi.