Birgül Akgül

Uygulanmayan bir kanun: 4207

Uygulanmayan bir kanun: 4207

Kapalı ve bazı açık alanlarda sigara içilmesi yasaklanmamış mıydı? Ne oldu o kanuna?

Yazıya başlamadan önce 4207 sayılı kanunun kapsamına dair kısa bir araştırma yaptım. Tabii kanunun bazı alanları esnetilip gevşetilmeye o kadar müsait hazırlanmış ki, balık baştan kokmuş. Tuvalet camından hallice penceresi olanlar bile ‘‘e ama bakın, bizim burada açılır tavan şeyimiz var’’ diyebilsinler diye muallak ifadeler kullanılmış.

Kanunla ilgili Sağlık Bakanlığı’nın sitesinde birebir şu yazılmakta: Tütün ürünlerinin tüketilmesi ülkemizde yaygın bir alışkanlık ve ciddi bir halk sağlığı sorunudur. Bu ürünlerin tüketilmesi, kullananların yanı sıra pasif olarak tütün dumanına maruz kalanları da etkilemektedir. Çocuklarımızın ve gençlerimizin günlük hayatta tütün ürünü tüketen yetişkinlerle bir arada bulunmaları ve onlara özenmeleri, gelecek nesillerin sağlığını tehdit eder durumdadır. Bilindiği gibi kişileri ve gelecek nesilleri tütün ürünlerinin zararlarından korumak ve herkesin en temel haklarından biri olan temiz hava soluyabilmesini sağlamak amacıyla 4207 sayılı Tütün Mamullerinin Zararlarının Önlenmesi ve Kontrolü Hakkında Kanun yürürlüğe konulmuş, 5727 sayılı Kanunla da önemli değişiklikler yapılmıştır. Bunun sonucunda ülkemiz, tütün ürünlerinin zararlarından korunmak yolunda önemli adımlar atarak bu konuda mevzuat düzenlemesi gerçekleştiren az sayıda ülkeden biri olmuştur (devamı için tıklayınız).

Güzel güzel yazılmış da neyleyim uygulanmadıktan sonra…

Olan vatandaşa oluyor. Dumansız alan kalmadığı için ne bir restoranda keyifle yemek yiyebiliyoruz ne de gönlümüzce eğlenebiliyoruz.

En son 5 Temmuz’da Antalya Açık Hava’daki bir konserde başıma geldi. Çevrelendiğim dörtlü grubun yoğun dumanlarına maruz kaldım. Birkaç tane içip bırakırlar aman bulaşma Birgül diye kendimi teskin ettim ancak mevzu umduğum gibi ilerlemedi. Tekrar tekrar yaktılar. Omuz omuza durduğumuz için dumandan kaçınma şansım da olmadı. Rahatsız olduğumu uygun şekilde dile getirmeme rağmen bırakın sigaraları söndürmeyi, taciz edercesine daha çok içtiler. Davranışın kabalığından ziyade beni şaşırtan bu gruptaki iki kadının eşlerine göre daha maganda olmasıydı. Kadının kadına şiddeti…

İşte böyle zamanlarda yüzümüze bir tokat çarpıyor. Ben o tokada ‘‘fanus tokadı’’ diyorum. Kendi fanusumuzdan çıkıp topluma karıştığımızda toplumsal gerçeklerle yüzleşiyoruz. Çünkü tam bir huzur ve refah için toplumsal bilinç ve kalkınma gerekiyor. Biz kendimize korunaklı fanus alanları yaratsak da sokak ayrı tellerden çalıyor. Sokağı düzenlemek ise vatandaşın değil, devletin görevidir. Sonra yan baktın kavgaları, silahlar, yaralamalar, cinayetler… Devlet bana sigarandan rahatsız oluyorum dedirtmemeli, toplumsal düzeni yasalar ve kanunlar aracılığıyla sağlamalıdır. Devlet ayrıca toplumsal bilinci yükseltmek ve huzuru sağlamaktan da sorumludur. Sadece yasa koymakla olmaz, asıl mevzu katılımı sağlamaktır, bu da bilinçlendirme ile olur. Bilinç uzun bir süreç olduğu için öğrenme sürecinde yasaklar, cezalar işlemelidir. Bizleri o magandalarla karşı karşıya getiren bu kara düzenden sıyrılmalıyız. Ancak burada her birimizin önemli bir görevi var. Sürekli eleştiren ancak bireysel hayatında eleştirdiklerini yapan birçok insan tanıyorum. Bir masada oturup kadına şiddeti yerden yere vururlar, bir statü elde etmişlerdir ve bu statü onlara medeni olma misyonu yüklemektedir, maskeleriyle gezerler ancak eve yani özlerine döndüklerinde ise eşlerine en ağır psikolojik şiddeti uygularlar. Ülkedeki adaletsizlikleri eleştirirler, arkadaş ortamlarında ahkam keserler ancak kendi çalışanlarını suyunu çıkarırcasına sömürürler. Mesela devletteki israfı eleştirirler ancak kendi ofis lambalarını veya klimalarını gereksiz kullanmaktan kaçınmazlar. Kendilerini nazik, elit vs. sanırlar ancak hizmet aldıkları kişilere kaba davranırlar. Asıl mevzu kendimize dürüst olmaktır. Kusursuz olamayız lakin etik yaşayabiliriz. Bugün iktidar sahiplerini eleştiren milyonlarca insana aynı gücü ve yetkileri verseniz üç günde aynı hırkayı üzerlerine giyerler. Önemli olan mevcut gücün ile yaptıklarındır. Bin lira çalmakla bir milyon veya yüz milyon çalmak arasında fark yoktur. Çalmak, çalmaktır. Kılıfa uydurmak ise birçoğunun yaptığı bir şeydir. Özetle toplumsal refahın merkezi bireyin kendidir. Ben bir süredir kendime odaklandım, toplumu geliştirmenin kendimi geliştirmeyle mümkün olacağını anladım.

Dumanı da izmariti de ayrı dert. Tam bir çevre sorunu.

Sahile gidiyorsun, her yer izmarit içinde. Ören yerlerine gidiyorsun durum aynı. Parklarda bank çevreleri izmarit ve çekirdek kabukları ile dolu. Otobüs duraklarının çevreleri yine izmarit çöplüğüne dönmüş durumda…

Anadolu Ajansı’nın haberinde, Boğaziçi Üniversitesi Çevre Bilimleri Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Turgut Tüzün Onay, sigaranın zararlarını şu şekilde ifade etmiş; sağlığa etkisi, mikro-plastik oluşumu ve filtre malzemelerinin doğaya karışması nedeniyle sigaranın insan ve çevre için üç ayrı olumsuz etkisi olduğunu belirtmiştir. Sigara izmaritinin filtre tabakasında selüloz asetat bulunduğuna ve bunun da bir tür plastik olduğuna dikkati çeken Onay, "Biliyorsunuz sigara doğaya çok rahatlıkla karışıyor. Çünkü sokakta sigara tüketimi oldukça fazla. Yaz tatillerinde halkımız sahillere gittiği zaman çok fazla sigara tüketiyor ve bunlar haliyle gelişigüzel bir şekilde maalesef rüzgârın da etkisiyle denize karışıyor. Çünkü kuma söndürülüyor, doğru dürüst toplanmıyor. Zaman içerisinde yağmur, aşınma ve rüzgâr yoluyla, çoğunlukla açık ortamda tüketilen sigaraların izmaritleri denizle, su ortamlarıyla buluşuyor’’ demiştir.

Madem devlet uygulamıyor, biz uygulayalım. Sektörel bir hareketle tüm konaklama işletmelerinde sigara içme alanları yaratılalım ve bu alanlar dışında sigara içilmesini önleyelim. Bu uygulamayı hali hazırda yapan çok sayıda otel var ancak alanlar yetersiz, genişletilmeli. Turist kızar, şikâyet eder diye çekinmeyelim. Yasak dediğinizde uyarlar, asıl problem bizim kendi ahlaki değerlerimizde. Neden kurallara uymuyoruz? Neden yasakları çiğniyoruz?

Ben her ay ülkesine vergi ödeyen, çalışan, üreten bir Türk vatandaşı olarak 4207 Sayılı Tütün Ürünlerinin Zararlarının Önlenmesi ve Kontrolü Hakkında Kanunun mağduriyetler göz önünde bulundurularak geliştirilmesini, yeniden düzenlenmesini, uygulanmasını ve denetlenmesini, tütün ürünlerinin gerek çevreye verdiği zarar gerekse toplum sağlığına olan tehditleri nedeniyle ilgili kurumlardan talep ediyorum.

Biz çalışanların vergi kesintileri öyle yüksek ki bu kadar çok vergi öderken karşılığında mağduriyetlerimizin giderilmesini ve hizmet almayı talep etmek en doğal hakkımız!


Bu Makale 09.07.2024 - 11:41:56 tarihinde eklendi.


Kullanıcı Yorumları
Henüz yorum yapılmadı.
En Çok Okunanlar
Bunları Okudunuz Mu?
Yazarlar
Tüm Yazarlar
GÜNCEL HABERLER
SEKTÖREL HABERLER

Turizm gündemine ilişkin haberlerin her gün mail adresinize gelmesi için abone olun.