Ulusal turizm: Bile bile lades mi?
Türk turizminde son krizler karşısında gelinen noktada, herkesin fikrini söylemesine rağmen karmaşık bir ortamda adeta “el yordamıyla yol alındığı” görülmektedir. Acil önlemler olarak konuşulan ve talep edilen tedbirlerin hızla karşılanmasına rağmen “bu önlemler yetmez ve ötesi gerekir” şeklindeki yorumların son kesitte tam bir “panik psikolojisine dönüşmesi” sonucunda, turizmin büyük yaralar alması muhtemeldir.
Söz konusu durum; turizm piyasasında yıllardır yaşanmakta olan “örgütsüzlük ve yöntemsizlik” sürecinin doğal sonuçlarıdır. Yeri geldikçe belirttiğimiz Makro teşhis: Büyüyen turizme dar gelen kabukta değişim için başlanmış olan 2.Hamle ve Ulusal Strateji çalışmaları, büyük çapta sekteye uğramış ve tüm dengeler altüst olmuş haldedir. Planlı yaklaşımla ele alınamayan dizginler, acil tedbirleri bile yetersiz kılmaktadır.
Bu yetersizlik ise, hem Hükümetçe alınacak önlemlerin etkilerinin piyasa bunalımlarına zayıf kalması ve hem de önerilen “tanıtma kampanya ataklarında” gerekli düzey ve sürede umulan sonuçların elde edilememesi yönünden geçerlidir. Ülkesel krizlerin somut etkileri ciddi sürprizler yaratmışken, Avrupa ve Dünya piyasalarındaki “güvenlik bunalımına dayalı” değişimin pazarlara yansıması da henüz ölçülemiyor.
Bu nedenle “bugünü kurtarabilme çırpınışlarının çok ötesinde” gerekli olan Ulusal çarelerin aranmasına geçilmesi zorunlu gözükmektedir. Söz konusu tablo karşısında önerimiz; Yaşanan krizleri orta vadede ‘ulusal yararlara çevirecek atılımların’ ele alınmasıdır. Bir yandan güncel yaralar sarılırken, bunun yanı sıra son 12 yıldır ertelenmekte olan “turizmde stratejik hamlelerin” tamamlanması fırsatı kullanılmalıdır.
YENİ DÖNEMİN YOL PLANI BELİRLENDİ AMA İDRAK EDİLEMEDİ
Yeni Bakanımızın son demeçlerindeki somut yaklaşımlar: Hem ‘mevcut krizleri göğüslemek’ üzere gelişen ‘acil önlem tedbirleri ve teşvikler’, hem de ‘Stratejik Atılımda kararlılık ve yöntem detayı’ olarak net bir tablo çizmiştir. Fakat paniklenmeye başlayan Özel-Aktif kesimin, doğal olarak odaklandığı kriz yönetimi tedbirleri ötesinde yer alan ‘Strateji hamlelerine’ ne kadar uyum sağlayabileceği, çok kuşkulu durumda.
Yeni Bakanımızın “Sektörü tek çatıda toplayarak güçlü bir destinasyon yönetimine geçmek üzere, 2023 Stratejimizi en kısa zamanda güncelleyip 4 yıllık yeni bir eylem planı hazırlamak” gibi net ifadelerine, son kesitte hiçbir tepki bile verilememiştir. “İyi bir destinasyon yönetimi ve Strateji ile, entegre ve hedeflere odaklı planlamayla, tüm sektöre katkı sağlamak” ifadesi, Ulusal Stratejinin kararlılıkla ele alınmasıdır. (1)
Ayrıca; “Ocak Ayı içinde Antalya’da 2 ve İzmir’de 1 günlük Çalıştaylarla, Kamu-Özel kesimi bir araya getirip Belediye, Valilik ve sektör temsilcileri ile yerel sorunların ve ihtiyaçların tartışılması” gibi detaylar da, açık ve net ifade edilmiştir. Fakat yeni Hükümetin turizmde yol planı atılımı olan bu çalışmalarda, Özel kesimin Aktif ve Pasif Paydaşlarının ‘katılımcı işbirliği’ ile yer alabilmesi, hayati bir öneme sahiptir.
Bu bakımdan, son yıllarda “Hükümet turizmle ilgilenmiyor ve destek vermiyor!” şeklinde piyasada oluşan olumsuz kanıların ve moral bozukluklarının acilen toparlanarak, kriz yönetiminde en gerçekçi ve başarılı çarelerin uygulanabilmesine dönüşebilmesi sağlanmalıdır. Özel kesim Paydaşlarını “hızlı bir durum muhakemesi ile, sağduyulu katılımcı Kamu-Özel Ortaklığı çalışmalarına” önemle hazırlanmalarını öneririz.
TURİZM TARİHİNDE NET TABLO VE ÇIKARILMASI GEREKEN DERSLER
Yıllardır sürdürdüğümüz araştırmacı turizm yazarlığı misyonumuzda, her kesitte ve çok yönlü analizlerle sergilediğimiz “turizmde planlı gelişimin önemi ve kaçırılan fırsatlar” konusunu, tekrar büyük resim olarak sergilemekte yarar var. Günümüzden 60 yıl önce kurulan Turizm Bakanlığı ve 34 yıl önceki Turizmi Teşvik Yasasıyla gelişen turizmde, 12 yıldır başlanan Hamlelere rağmen oturamayan hayati eksik var. (2)
Yazılarımızda “plansız gelişen çarpık turizm” olarak ifade ettiğimiz olumsuzluklarla karşılaşılan çok yönlü bunalımlar ve verimsizlik ortamları, sürekli olarak turizm erbabının belini bükmüş ve yıllardır moralleri de çökertmiştir. Bugün herkesin Türk Turizmine inanması ve yanında olmasına rağmen, alınamayan yapısal önlemler ve eksik kalan çağdaş tedbirlerle bugünlere gelindi. Fakat artık bunların yerine oturması gerek.
Vahim durumun tarihi perspektifte tam olarak algılanması için hazırlanan basit tabloda, özellikle son 9 yıldır 2023 Turizm Stratejimizin (gerekçesiz olarak) atıl kalması karşısında, akan suları bile durduracak acı gerçekler vardır. Bu süreçte de, Kamu’nun üzerine düşenleri yaparak Stratejik Hamlelere başlamasına rağmen “Özel Kesimin bu atılıma bir türlü ve yıllardır ayak uyduramadığı” net olarak açığa çıkmaktadır.
Söz konusu süreçte rol oynayan etkenler arasındaki “Hükümetlerin istikrarlı turizm politikası olmaması” konusu ise, bu dönemde açık bir şekilde giderilmiş haldedir. Yeni Bakanca Hükümet onayından hızla geçirilen teşvikler ötesinde (10 gün önce turizm medyasına yansıyamayan) İhracat Atılımı toplantısında Başbakan Davutoğlu tarafından ‘turizmin de pakete konulduğu’ bir paket tanıtım atağı başlatılmıştır. (3)
“Türkiye'nin Potansiyelini Keşfet” sloganlı marka yaklaşımının Ekonomi Bakanlığı destekli olarak devreye alındığı bu yaklaşımlarda, hep özlenen “turizmin ihracat sayılması” yönünde güç birliği hareketlerinin açıkça sergilenemeyişi, acaba neye bağlıdır? Çok sektörlü turizmde Kamu temsilcisi bellidir ama, Özel Kesim sektörlerini temsil edecek kimse hala ortada yoktur! Uzun yıllar da, işte bu belirsizliklerle yitirildi.
Son yıllarda Ulusal Ekonomide ‘cari açık yaralarına nispeten merhem olan’ turizmin gerçek boyutlarda devreye sokulabilmesi, son yıllarda sözü edilen “katma değeri yüksek sektörlere öncelik verilmesi” arayışına ‘tam olarak oturan turizmin’ gündeme bile gelememesi, son derece acıklı ve gerçekçi bir tablo oluşturmuyor mu? Rüştünü ispatlayan turizmin ‘üvey evlatlıktan çıkmasıyla’ bu eşikler kolayca aşılabilir.
Türk Turizmi henüz Anadolu değerlerini tam olarak devreye sokamamış ve gelişen ilk Destinasyonlarda karşılaşılan dengesiz piyasa oluşumlarıyla, ciddi sektelere uğrayıp kendi dinamizmini boğmuş bir halde. 2007 yılında devreye sokulan Ulusal Strateji sayesinde, bu olumsuzlukların giderilmesi mümkündü. Fakat şimdi, hızla güncellenerek yeniden kazanılabilecek olan ‘Stratejik Atılım Sinerjisi’ tüm yaraları saracaktır.
Yeni Bakanımızın geçen ayki demeçleri üzerine altını çizerek yorumladığımız “toparlanma süreci” ve yol planı yaklaşımları kapsamında, bu yılı da kaybetmeden sağlam adımlar atılabilmesini temenni ediyoruz. Ancak yukarıda gerekçeli olarak açıklanan “gereksiz zaman kayıpları ve Özel Kesimin aktif katılım ihtiyacı” konularında (mevcut atalet ortamı giderilerek) hızlı ve istikrarlı bir süreç gerçekleşmesini, ayrıca dileriz.
İLGİLİ ADRESLER:
(1)
http://www.ktbyatirimisletmeler.gov.tr/Eklenti/906,ttstratejisi2023pdf.pdf?0
(2)
http://www.kultur.gov.tr/TR,28191/turkiyenin-2010-turizm-vizyonu-ve-ii-hamle-donemi.html
(3)
http://basin.kultur.gov.tr/TR,149911/basbakan-davutoglundan-turizmciye-yeni-mujdeler.html
zafer@cengiz.gen.tr
Bu Makale 24.01.2016 - 09:43:11 tarihinde eklendi.