Eda Özsoy

Turizmde hat değiştirme zamanı mı geldi?

Eski Turizm Bakanımız Bahattin Yücel’in yönettiği Turizm Araştırmaları Derneği, İstanbul Armada Otel’de Kasım Zoto’nun ev sahipliğinde Türk turizminin içinde bulundugu ‘dip noktadan’ çıkış yolları aradı.

Panele katılanların tümü turizmde geldiğimiz noktayı rakamlarla özetledi ve kendilerince çözüm yolları üretti. Her ne kadar bu tür paneller kalıcı bir çözüm üretmenin dışında kalsa da, en azından gerçeklerin bir kez daha tekrar bizlere hatırlatılmasını sağladı. Bu noktada Sayın Bahattin Yücel başta olmak üzere panelde emeği geçenleri kutluyorum.

Dip noktayı gördük

Evet Türk turizminde kabul etsek de etmesek de ‘dip noktayı’ gördük. Peki bundan sonra ne yapılması gerekiyor?  Bence asıl tartışılması gereken nokta bu.. Örneğin duayen turizmci Faruk Pekin, Türkiye’nin artık turizm türü olarak hat değiştirmesi gerektiğini savunuyor.

Pekin’e göre Türkiye uzun yıllardır deniz kum güneş turizmini kullanarak adını dünyaya duyurdu. Ancak öyle bir noktaya gelindi ki, bizim dışımızda gelişen olaylar nedeniyle Türk turizmi tıkandı. Bundan sonra tek çıkış yolu 'kültür turizmi' diyor Faruk Pekin ve Butan’a gittiğinde bir rehberle aralarında geçen ufak bir anekdotu anlatıyor. Bu rehber diyor ki, “Turizm ülke gezmektir ama bizim ülkemize sırt çantalı turist gelmesin’ Butan’da bir gecelik konaklama ücreti 200 dolar ve bir rehber yine de bunları söyleyebiliyor.

Gelir neredeyse oraya gitmeli!

Peki Türkiye ne yapmalı, nasıl bir yol izlemeli? Türkiye artık turizmde bir yol ayrımında. O zaman söylendiği gibi bir strateji değişikliği şart mı?

Gelir neredeyse ona göre hareket etmeli, gerekirse turizm politikası değiştirilmeli. Kıyı şeridinde milyonlarca liralık yatırımlar yapılmışken bunu söylemek elbette kolay değil ama belki de deniz kum güneş otelleri de buna göre strateji geliştirmeli.

Kültür artı deniz kum güneş satmalı ya da ülke koşullarının getirdiği çerçevede bir turizm anlayışına doğru yönelmeli. Deniz kum güneş buraya kadar mı, bilemiyoruz ama böyle bir ortamda alternatif çalışmaların mutlaka ama mutlaka yapılması gerektiğine inanıyoruz.

İspanya hem deniz kum güneş hem de kültür turizmini bir arada başarıyla uygulayan ve turizmi 12 yaya yaymayı başaran bir ülke. Dolayısıyla birini diğerine tercih etmek yerine iki tarafı da birbirini tamamlayacak ve ülke turizmine katma değer oluşturacak şekilde geliştirmekte fayda var.

Başarı bir model yaratmalı

Faruk Pekin’in söylediği gibi kültür turizmini geliştirmek için çabalamalıyız. Ama kıyı tatil politikalarını da masaya yatırıp belki hem kültür hem deniz tatilini beraberce kucaklayacak başarılı bir model yaratmalıyız. Antalya’ya gelen her turistin mutlaka Perge’yi görmesini sağlayacak bir model...

Türkiye’nin güzel tesislerine her yıl yeniden gelecek (repeat) misafire de Aspendos’a Topkapı Sarayı’nı görmeye gidecek ziyaretçiye de ihtiyacımız var.

Özel sektör ve kamunun bir şirket stratejisi gibi bu vizyonu kararlılıkla ortaya koyması gerekiyor. Ayrıca bu çalışmalar kalkınma planlarında, bakanlık stratejilerinde zaten mevcut. Kararlılık ve farkındalık yaratarak üstüne gidilmesi gerektiğini düşünüyorum.

Tabii biz bunları konuşurken dünya turizminde fütürist yeni yaklaşımlar konuşuluyor...

Her kruvaziyer kendi destinasyonunu yaratacak

TURAD panelinde Türkiye kadar dünya turizminin geleceği de tartışıldı. Koç Üniversitesi Denizcilik Forumu’ndan (KÜDENFOR) Caner Şaka, 21’inci yüzyılda deniz sektöründe nasıl gelişmeler yaşanacağını ortaya koydu. Şaka’ya göre önümüzdeki yıllarda kruvaziyer turizminde destinasyon diye bir kavram kalmayacak. Yani gemilerin nereye yanaştığı çok da fazla önemli olmayacak çünkü kruvaziyerin kendisi bir destinasyon olacak. Devasa gemiler yapılacak ve turistler bu gemilerin içinde her türlü ihtiyaçlarını karşılayacak. Bir haftalık tatilde sahilde geçirilecek süre de iki günün altına düşecek. Yani Türkiye’ye o gemi yanaştı, bu gemi yanaşmadı söylemleri uzun vadede çok da önemli olmayacak.

Tayland ikiye bölünecek

Gelecekten bir başka haber de Çin’in deniz ipek yolu projesiyle ilgili… Çin, bu projenin Avrupa’ya geliş yolunun uzun olduğunu düşünüyor ve konuyla ilgili yeni bir proje başlatıyor. Çinliler uzun vadede Tayland’ı ortadan ikiye bölüp buraya bir kanal açacaklar. Bu kanal, ipek yolu projesini toplamda 48 saat daha kısaltacak. Bu durumda ne olacak? Hem Tayland turizmi etkilenecek hem de Singapur diye bir ülke kalmayacak. Şu anda fantezi gibi gelse de bunlar geleceğe ilişkin birkaç ilginç senaryo…

Keşke Türk turizminin geleceğine ilişkin de sizlere önemli bilgiler verebilseydik. Şu anda yazılıyor, çiziliyor; senaryolar havada uçuşuyor. Ancak her şey flu gözüküyor. Hepimizin merakla beklediği filmi çok da uzak olmayan bir süreçte hep birlikte izleyip göreceğiz.


Bu Makale 16.03.2017 - 15:15:20 tarihinde eklendi.


Kullanıcı Yorumları
  • kaan berkkan 16.02.2017 - 12:56

    İnşallah bu konu hemen gündemden düşmez.Krizlerden güçlenerek çıkmak için gerçekten strateji değişikliğine ihtiyaç var. Ülkenin şu anda yaşadığı güvenlik-sizlik ve politik belirsizliğin yarattığı talep azlığı ile ülkenin turizm politikasının aynı platformda tartışılması lazım. Turizmin düzeleceği ve talebin artacağı öngörüsü ile projeler yapılmalı. Öncelikle kademeli olarak her şey dahil / ultra vb. azaltılması gerek. Vergilerin de etkisi ile bir şişe rakı parasına her şey dahil konaklama olmaz. Seminer gruplarının 75-110 TL arası fiyatları ile HD yapılmaz. Her tesis HD olmaz. HB / FB / alkollü içecekler ücretli / a la carte ücretli gibi yavaş yavaş sistem değişmeli. Bu kaliteyi zararına satamayız. Bu sistemle birlikte kültür - alışveriş - doğal ortama karışma ve gidilen ülkeyi tanıma imkanı doğar. Hinterlandda restaurantlar barlar çoğalır, kafeler artar. Turist halkın içine karışır. Ticaret canlanır.

En Çok Okunanlar
Bunları Okudunuz Mu?
Yazarlar
Tüm Yazarlar
GÜNCEL HABERLER
SEKTÖREL HABERLER

Turizm gündemine ilişkin haberlerin her gün mail adresinize gelmesi için abone olun.