Serdar Sağlamtunç / FCSI

Turizmde çözüm önerileri

Turizmde çözüm önerileri
Önceki yazılarımda sektörün kolaylıkla uygulayacağı bazı yöntemlerden bahsetmiştim. Amacım yaşanan olağan üstü şartlar altında sektörün sadece sızlanmak alışkanlığını bırakıp güncel karmaşadan farklı çözüm önerilerini tartışması, bir kısmını uygulayıp sonuçları mukayese etmesi gerektiği idi.

Turizm gibi tüm sektörler devletin eline bakıyorlar ama kasada para yok. Eski ve alışılmış sistemi devam ettirmek olanaksız. Zaten bunun bir mantığı ve açıklaması yok. Bir parantez açarak ilave olarak, yaşanan krizin salt salgın ile oluştuğu kolaylığından da kurtulmak gerekli. Çünkü öncesinde de büyük sorunlar ve kriz vardı. Eğer sağlıklı, tarafsız ve bilimsel bir SWOT (GZFT) Analizi yapılsa sektöre yol gösterecek ipuçları ortaya koyulabilir.

İlk paragrafta bahsettiğim önceki yazılarım içinde, sadece bir önceki için, Göcek Gökçeovacık Köyü butik otel sahibi Sayın Cem Ergin destekleyici bir yorum yazdı. Hâlbuki o yazılardaki önermeler denense kazanımlar olacağı ortada. Belki de yatırımcı ve işletmeler salgın sonrasında gerçekleşecek büyük değişimin henüz farkında değiller. Adeta bir büyülenme hali ile sadece olumsuzluk senaryoları ve karamsar tablolar oluşturarak atalet içinde duruyoruz. Amerika ve Avrupa bu olumsuz dönemde turizm, yiyecek içecek sektörlerinde ilerleme kaydederken yan sektör olan cihaz üreticileri de farklı ürünler geliştirerek geleceğin taşlarını döşemeye başladılar. Ya bizde? Bilimsel, akılcı, sürdürülebilir ve ticari zekâ harmanlanmadıkça pek şansımız yok. Onun yerine tek atımlık suni kazanımlar ile devam. Yine önceki yazılarımda dile getirdiğim “yeni” kavramı hakkında hiçbir çalışma göremiyorum. Ne yeni tesislerin yapı tarzları, ne yenilenen tesislerdeki yaklaşım ne de özgün bir proje önermesi yok. Tekrar etmekte fayda var. Sayın Tuncay Neyişci Hocamın son yazısında dikkat çektiği noktalar ele alınsa ağırlıklı olarak Mezopotamya üzerindeki kadim uygarlıkların dünya ile paylaşımından oldukça değerli özgün projeler oluşturulabilir.

Şaşı göz baktığı her şeyi öyle göreceği için turizm çeşitlemelerinde de karmaşa diz boyu. Bir önemli konu olan tesisler dışındaki hizmet tarzı masaya yatırılıp çözümlenmeden etrafından dolanma seçiliyor. Şehirlerde meskenler otel olarak kiraya verilebiliyor. Şehir dışında yazlık tesisler için benzer düşünceler var. Eğer tüm oteller dolar ve o yöreye gelecek turist kalmak için yer bulamıyorsa bu yöntem belli kıstaslar ile kullanılabilir. Çok büyük fuarlar sırasında fuar alanının yanındaki evlerin otel gibi kullanılması aslında bir hizmet şekli. Bu tür kullanımda misafir ile kiraya verenin emniyeti başta olmak üzere belli standartlar sağlanırsa artı katkıdır. Bunun dışında benzer yapı otel işletmesinin zarar etmesine yol açar. Ticari olarak ve turizm açısından da bir fayda getirmez. Bu konuda herkes sus pus. Ticaretin bisiklet tekerleği gibi dönen bir çark olduğu gerçeğinden hareketle yerli turizmin yerlerde süründüğü ülkemizde kooperatif ve site yapıları yerine minimal ölçekte tesislerin yapılarak doğal alanların çoğaltılması tercih edilmelidir. Böylece tatil evleri ölü yatırım olmak durumundan kurtarılabilir. Her yıl yapılan masraf yerine otel sistemi iyileştirilebilir, daha fazla çalışana iş alanı açılabilir. Bu yapılarda yeni teknolojik sıfır bina kavramına göre projeler yapılırsa sıfır salınım ile karbon ayak izi yanında su ayak izinin de sıfırlanması çevre için büyük kazanımlar ifade eder. Son zamanlarda eko-turizm adı altında toprakların imara açılması, ağaç veya prefabrik evler ile tarla satış ilanları bolca görülmektedir. Eko-turizm bu olabilir mi? İşte turizmin eğer şimdi tedbir alınmaz ise ileride tartışacağı bir çetrefilli konu daha.

İlave olarak turizmin sağlık ve gurme türleri de tehdit altında. İnsan sormadan edemiyor. Biz çok mu akıllıyız yoksa diğer insanlar çok mu aptal. Her tür turizm dalında önce yerel zenginlik öne konularak tüme bakış kapsamında nelerin yapılacağı planlanmalıdır. Ancak böyle bir fikir çalışması ve olgunluğu sonrasında iyileşme ve gelişme söz konusu olabilir. Belki bu aşamada bazı önemli soruları sormak elzem hale gelecektir. Örneğin;

* Madrid kent gezisinde otobüs turları kullanılırken, yüzlerce aracın trafik sıkışmadan hareket etmesi örneği İstanbul için uygulanabilir mi?

* Prag eski tarihi binalarını sıkıca korurken, meşhur saatli ev binlerce turist çekerken benzer bir eski eserimiz cazibe merkezi şekline dönüştürülebilir mi?

* Londra’da İngiliz Kütüphanesinde 170 milyon eser, Washington’da Kongre Kütüphanesinde 170 milyon eser, Moskova’da Devlet Kütüphanesinde 47 milyon eser, Kopenhag’da Kraliyet Kütüphanesinde 42 milyon eser, Paris’te Ulusal Kütüphanede 40 milyon eser, Madrid’de Ulusal Kütüphanede 33 milyon eser sergilenirken ve her biri milyon dolar kazanırken Ankara Büyük Kütüphanenin kapatılmasına sessiz kalmak neyle izah edilebilir? Ya diğer illerimiz?

* Basel 13. YY binalarını korur ve yeni inşaat yapmazken bizde benzer bir tarihi yerleşim yerin korunduğu örnek var mı?

* Bizde tarihi bina ve kalıntıların iyileştirilmesi çalışmalarının nasıl yapılacağı, hangi kurulların söz hakkı olacağı, işlerin denetim ve kontrol yetkileri kimde olmalı?

* İspanya Bask Bölgesinde, Bilbao’da 5 adet Michelin restoranı bulunması ile benzeşen bir yöremiz var mı? Yoksa eski bir STK başkanının dediği gibi bu sadece bir araba lastik markası mı?

* Tokyo elektronik malzemeler, porselen çeşitleri, değerli takı süsleri yanında Sushi, Tapenyaki, Sake sunumlarını mükemmel bir şekilde yaparken bize ilham olabilir mi?

* Lyon değişik usta isimlerin özgün yemeklerini tatmak için birden fazla gün konaklamanız gereken, yemek tatları ve şarap çeşitlerini aklınızda tutmakta zorluk yaşatırken bizde benzer bir senaryo “ortaya karışık” dışında neden becerilemiyor diye sorgulanabilir mi?

* Münih, Frankfurt gibi sadece bira içerek keyif yapabileceğiniz pek çok mekân bulabilecek durumdayken bizde bir bira üretim yerinde tadım yapmak olası mı?

* Benzer durum şarap için de söz konusu olduğundan, degüstasyon ağırlıklı ancak makul bedelli olanaklar bulmak söz konusu mu?

* Yerel yiyecek ve içecek özelliğine sahip, sadece bu menü sunan ve yaz kış dolu olan bir tesis örneğimiz var mı?

* Paris Eiffel Kulesi yanında Bateau-Mouche/Gezi Motoru ve Montmarte Sanatçılar Tepesinde farklı kültürel tatlar sunarken bizim sanatçılarımız neden benzer olanaklar ile dünyaya açılamaz, buradaki kafe ve restoranlar örnek alınmaz?

* Sanat, kültür, her türlü serbestlik, güvenlik, yansız yargı, iletişim gibi temel alt yapı olmadan turizmde kazanım olabilir mi?

Örneklerden anlatmaya çalıştığım, sadece tesis ile değil farklı yöntemler ile turizmin kalkınma potansiyelinin büyük olduğudur. Ama ülke turizm işletme sisteminde henüz “her şey dâhil” saçmalığından kurtulamamış ve yerine akılcı bir çözüm bulamamış durumda. Buradan gurme turizmine sıra gelebilir mi?

Benzer şekilde sığ ve verimsiz bir sağlık turizm tartışması sürdürülüyor. Tek düşünce bina yapmak ve içine sağlık elemanları doldurmak yanlışlığıdır. Sağlık turizmi bu değil ki. Veya yurt dışındakinden daha ucuz ameliyat yapmak hiç değil.

Not: Hiçbir şeyin öngörülemediği tarihi bir güne denk geldi. Bu ortamda turizm mi? Zor, çok zor.


Bu Makale 22.03.2021 - 14:01:01 tarihinde eklendi.


Kullanıcı Yorumları
Henüz yorum yapılmadı.
En Çok Okunanlar
Bunları Okudunuz Mu?
Yazarlar
Tüm Yazarlar
GÜNCEL HABERLER
SEKTÖREL HABERLER

Turizm gündemine ilişkin haberlerin her gün mail adresinize gelmesi için abone olun.