Turizm ve sivil toplum kuruluşları
Turizmde yıllardır yaşadığımız ekstrem gündemler ve bunların de-ja-vu yansımaları ile sektörün haklarını korumak ve sesini duyurmak için kurulan turizm derneklerimiz ve onların değerli yöneticilerinin bunlara sessizliği, özellikle konaklama sektörü temsilcilileri için, “turizme acaba Fransız mı kalıyorlar” düşüncesinin doğmasına sebep oluyor.
Otelci derneklerinin yapısı ve temsilcilerini analiz ettiğimizde, sektörü yönlendirmesi ve bir AR-GE gibi çalışması gereken bu derneklerin iç yapıları ve temsilci profilleri ile bırakın yukarıdaki çalışmaları, kuruluş tüzüklerindeki esaslara bile yetişme yetisinden yoksun durumdadırlar.
Bunun ana sebebi yönetim kurulu üyeleri ve söz sahibi koltuklarda oturanların otel sahibi olması. Profesyonel yöneticilerin bu kurullarda neredeyse bir elin parmakları kadar olması ve yönetimde söz sahibi olmamalarından kaynaklanmaktadır. Bu sektörün temsilcileri olarak karar noktasında bulunan kişilerin çoğunun sahip olduğu tesislere bakıldığında örnek teşkil edecek bir hizmet kalitesi olmadığı üzülerek tespit edilecektir. Diğer turizm dernekleri konaklama sektörüne göre daha şanslıdır. TÜRSAB doğası gereği profesyonellerden kurulmuştur. Havacılık sektörü ise hemen hemen tamamen kurumsallaşmıştır.
Bundan dolayı, Sn Hüseyin Baraner Bey'in değindiği Almanya'da bulunan sayıları milyona yaklaşan milyoner kesime yetişme fikrini algılayamadılar. Kimliği, bir üst düzey partilinin akrabası olmakla sınırlı olan ve Dubai'ye 28 bin dolar maaşla atanan beyefendinin katkıları ile oluştuğunu tahmin ettiğim çılgın proje enflasyonu yaşanan güzel yurdumda 'Serbest bölge oluşturup hastaneler ve oteller açarak Ortadoğulu ve Avrupalı hastaları buraya çekme' gibi absürt bir fikri gündeme sokma gayretine niye sessiz kalınır?
''Alanya nereye koşuyor” başlıklı yazımda' da belirttiğim gibi, atıl kapasiteleri kullanmak varken “sen neyin peşindesin kardeşim” deyip, sektörün hakları niye savunulmaz? Ayrıca, yatak arzı fazlalığına rağmen Sn Ayık başkanımın, kamu lojmanları üzerine verdiği beyan işadamı içgüdüselliği ile verilmiş, sektörün çıkarları yerine, oluşabilecek ranttaki bireysel çıkarlara yönelik talihsiz bir açıklamadır. Sezon başı katılınan fuarlar sonrası verilen beyanlar ile yaşadığımız gerçekler arasındaki tezat değerli STK temsilcilerimizin işlerine ne kadar hakim oldukları konusunda üzücü bir gerçek olarak karşımıza çıkıyor.
Maalesef global turizmi okuma yetisinden uzaklar. Bunun yanında, eğitim alma ve bilgilendirmeye sıcak bakmıyorlar. Bu da, misyon ve vizyon oluşturmalarının önünde en büyük engel. Turizm ilçelerimizden birisinin Tic.Odası Başkanı, ilçe turizmcilerinin ufkunu açmak için sektörde kendini kanıtlamış bazı profesyonel yöneticileri ilçeye çağırarak bir sempozyum düzenledi. Kendi üyelerini ve yerel turizm derneklerini konu ile ilgili haberdar etmesine rağmen nerdeyse bir elin parmakları kadar bir katılımcı olduğunu üzülerek ifade etti. Öyle tahmin ediyorum bu sempozyum ile ilgili, çalışan üst düzey yöneticiler bihaberdi.
Bütün bu eksiklerin yanında at izi ile it izinin birbirine karıştığı Stalin ve McCarthy dönemlerini anımsatan yalan rüzgarının sahnelendiği güzel yurdumda hepsi işadamı olan ve en azından sahip oldukları varlıklara zarar gelmesinden korkan değerli STK temsilcilerimiz sektörün doğrularını doğal olarak hükümet ve medyaya duyurmaktan korkmaktadırlar. Bunun en açık örneği. Dünyanın en pahalı benzin, elektrik, gaz, iletişim, alkollü içecek, et ve süt ürünlerini kullanan dolayısıyla global bir sektör olan turizmde, bunlardan dolayı rakip ülkeler ile rekabette zorlanan tek oynayacağı maliyet kalemi olan, personel maliyetini aşağı çekerek süreklilik için çok önemli olan, servis kalitesini sorgulanır hale getirmekte ama sesini çıkartamamaktadır.
Çözüm:
Türkiye gibi demokrasinin tam olarak oturmadığı, düşüncenin rahatça ifade edilemediği ülkelerde sadece turizm ile ilgili değil, özellikle sermaye tabanlı tüm STK’ların özgür çalışma imkanı yoktur. İktidarın beğenmediği bir beyanda hemen aba altından sopa gösterilerek o kurum kontrol altına alınmaya çalışılır. TÜSİAD gibi köklü bir kuruluşla iktidar arasında geçip basına yansıyan beyanlar bunun en belirgin örneği olarak karşımıza çıkmakta. STK’ların daha özgür çalışmasının tek yolu tüzüklerinde değişiklik yaparak, karar mekanizmalarını profesyonel yöneticilere bırakmaları. Kurucu olan sektör temsilcilerinin daha pasif görünen yönetim kurulu üyeliğinde görünmeleridir. Böylece, bireysel olarak karşı karşıya kalacakları ellerindeki varlıkların tehdit edilmesi durumundan uzak kalmış olurlar.
Zaten bilgi ve birikim eksikliği ile sektöre yön vermekte zorlanan, çıkarlarını koruma yetisinden yoksun konaklama sektörü başta olmak üzere tüm turizm STK’larının bu şekilde örgütlenme yapısına gitmeleri tüm sektörün önünü açacak, bir AR-GE gibi çalışmasını sağlayacaktır. Bu yapılanma için sektörümüzde gereğinden fazla yılların deneyim ve tecrübeleri ile harmanlanmış; bilgi, birikim ve vizyon sahibi değerlerimiz vardır. Tahmin ediyorum hepsi böylesine özel bir misyonu üstlenmek için koşa koşa geleceklerdir...
Tabi ki son söz, bu ülkeyi çok seven ve Türk turizminin önünü açılmasında en az benim kadar istekli olduğuna inandığım Sn STK temsilci ve yöneticilerinde..
Bu Makale 09.10.2012 - 14:11:10 tarihinde eklendi.
Kullanıcı Yorumları
-
Nazik yorumunuz için teşekkür ederim Serdar Bey.TUROFED ve Yerel temsilcilikleri ile TUROB yönetiminde herhangi bir profesyonelleşme çalışması yok bildiğim kadarı ile. Bu benim yaşadığımız gerçekler doğrultusunda kaleme aldığım ve doğruluğuna inandığım kişisel temennim sadece. Sizinde belirttiğiniz gibi. Maalesef bu STK larımız gittikçe etkilerini yitirmekte ve sektörün sesi olma yetisinden uzaklaşmaktadırlar. Tabi asıl önemli olan TÜRKİYE TURİZM MECLİSİ. Korkarım, müzmin hastalığımız olan koltuk kapma sevdasının karanlık dehlizlerinin bir yerinde. Vatana hizmet aşkı ile yanıp tutuşan biri veya birileri tarafından bulunup vitrine konmayı bekliyor...
-
Sevgili Zekeriya Can kardesim,
Ellerine saglik cok onemli bir konuya parmak bastin.. Ve com dogru tespierde bulundun kutluyorum.... Ama nereye kadar bu gune kadar kosemde yazdigim yazilarimin bir cogunda bu kuruluslari ayni konuda hemde isim vererek temsil ettikleri otel yatirimcilarinin ugradiari saldirilarda ve hakli davalarinda nicin yanlarinda olmadiklari nicin seslerinin cikmadigi konusunda defalarca elestirdim, ama neredeee tastan cikti ses bunlardan cikmadi... Zaten çikacagida yok... Bunlar sadece bes yildizli otellerimizin suslu salonlarinda hele karsilarinda Devlet de varsa ahkam kesmeye, turizmcilik oynamaya kurgulanmislar... Bunlar icin turizmin yatirimcinin gercek sorunlari keni tesierinin sorunlari kadar programlanmis... hepsi keni tesislerinin onunu temizleme cabasi icindeler artik bu belli oldu yazmaya ve dusunmeye bile gerek yok...
Bu arada bahsettiginiz toplanti ile ilgili Turkiyede onemli iki profesyonel otel yoneticileri derneginden birisi olan adresi belli dernegimize bile boyle bir cagri yapilmadi bene simdi sizin yazinizdan ogreniyorum... Bu arada aklima geldi de yanilmiyorsam bir iki ay once TURKIYE TURIZM MECLISI kurulmamismiydi? Nerede bunlar? Acaba diyorum bir ilan verip akibetlerini ogrenmek de mi bize dusuyor acaba? Sevgilerimle.