Şule Billur

Turizm sektörüne sürdürülebilir vefa yakışır!

Yakın tarihli katıldığım bir Panelde konuşmacı olan Volkan Şimşek Akdeniz Üniversitesi öğrencilerine Turizm Sektörünün vefasızlığını haykırdı. Ortalıkta bir ses çınlaması, gürültü falan yoktu. O, yüzündeki gülümseyen ifade ve naifliğiyle deneyimlerinin bileşimini ustalıkla tek kelimeye sığdırırken ben sessizliği bozan kalbin sesini haykırış olarak duyuyordum. Bu belki de sadece benim algımdı ve kulaklarımda yankılanıyordu.
 
Birçok sektörde problem olduğu düşünülen  vefa SIZLIK neydi?
İşsiz kaldığınızda yanınızda olan arkadaşlar,
Ailenizden biri vefat ettiğinde yanınızda olan dost sayısı, 
Şehir veya ülke değiştirdiğinizde sizi hatır sormak için arayan iş arkadaşlarınızın yoğunluğu, 
Yıllar geçtikçe vakti ile emek verdiklerinizin hayatınızdan birer birer çıkma oranı,
Eski personelinizin büyüyüp, müdür olduğunda size karşı değişen tavrı,
İş hayatında yaşanan olumsuzlukların sırtınızdaki ağırlığı,
Sektöre yeni girenlerin size bakış açısı mı ?
Yoksa birlikte SİZ olduğunuz, her şeye rağmen , her daim yanınızda olanların yoğunluğu muydu  
sektörün vefa göstergesi ?

 
ESKİ DOST DÜŞMAN OLMAZ YENİSİNDEN VEFA GELMEZ... DEMİŞLER ATALARIMIZ

Diğer sektörler de nasıldır bilemem ama,  eski dostlar kendileriyle birlikte acı tatlı anılarımız olan kişilerse, turizm sektöründe ki  dostlarımız:
sektörde ilk stajlarımızı yaptığımız, evimiz yokken lojmanına ortak olduğumuz, odamızı paylaştığımız ,  yıllarca birlikte çalıştığımız, kariyer basamaklarını birlikte tırmandığımız, rakip olarak değil, yoldaş olarak gördüğümüz, kimi zaman birlikte müdürümüzü /yönetimi çekiştirdiğimiz , yaş aldığımız, birlikte gülüp birlikte ağladığımız, kimi gün birlikte kaytardığımız, kimi zaman günlerce iş için sabahladığımız, oteller açtığımız, oteller kapattığımız, aldığı maaşı merak etmediğimiz, gerektiğinde ekmeğimizi paylaştığımız,  birlikte hedeflerimize ulaştığımız , belki de ondan önce koştuğumuz veya arkasında kaldığımız kişiler değil mi?
Sektör de geçirdiğimiz zamana göre 20 – 30 belki de 40 yıl öncesine gidelim. Kaç ilk iş arkadaşı ile görüşüyoruz ? Oysa askerlik anıları gibi en değerli anılar değil mi ilk çalışma yılları, ilk ekipler, ilk müdürlükler…
Kaç arkadaşımız vefasız ? Peki ya bizler ne kadar vefalıyız?  
Vefalı olmak kişisel değerlerimiz arasında yer alıyor mu veya kaçıncı sırada ?
RACINE’nin dediği gibi “Vefasız denmek için sevilmiş olmak lazım. “
Ne mutlu ki zamanında da olsa sevilmişiz. Ancak sürdürülebilirliğin her daim peşinde olan  Turizm sektörüne “miş” tamlaması değil, Sevginin ve Vefanın sürdürülebilirliğinin arkasında olmak  yakışmaz mı?
Genelinde yeni edinilen dostların eski dostların yerini tutmadığı kanısı, turnoverı yüksek olan turizm sektöründe,  referans sormadan yaptığımız işe alımlar, işe olan olası agresif yaklaşımımız nedeni ile meslektaşlarımızı sadece rakip olarak görmemiz, iş kaybetme korkusu, bu tür  yaklaşımlarımız nedeni ile kurulamayan dostluklar , zaman gelip personel bulamadığımızda en samimi arkadaşımızın personelini ona sormadan kendi işletmemize geçirmek için harcadığımız çaba,  zaman gelip arkadaşımızın eksikliğini bildiğimiz halde  ona iletmek yerine onun yerini alabilmek için kurulan yüzeysel dostluklardan, edinilen tecrübeler sonucunda BEN olup BİZ olamamaktan, 
veya
zamansızlıktan , kendimize , ailemize zaman ayıramazken karşımızdakini  görememekten, dinlememekten, bu nedenle, güven sorunu ile karşı karşıya kalınıp eski dostun yeni dosta tercih edilir olmasından kaynaklanıyor olabilir.
 
Öyleyse  itiraf  etmek  gerekmez mi, kendimiz değil miyiz başta  kendimize vefasız olan?
Sektörün getirileri yanında götürüleri ağır basıp belki vefasızlıktan olmasa da zamansızlıktan Tanju Okan’ın şarkısında olduğu gibi; 
“Dünya da en iyi dost denilen kelime yalan” olmasın hayatımızda.
 
Köşemize çekilip anılarımız ile yaşayacağımız yıllarda mecazi anlamda da olsa en iyi dostumuz “İçkim ve Sigaram” demeye imkan bırakmayalım.
Sektörümüzün sorunları nedeni ile ihanete uğradığımızı düşündüğümüz arkadaşlıklarımız için Kızılderililer 
“İhanet arkadaşlık zincirini karartır, fakat vefa onu her zamankinden parlak yapar.” demişler.
Hal böyle iken ihanete uğradığımızı düşündüğümüz arkadaşlarımıza, ihtiyacımız olduğunda yanında olmasını istediğimiz eski ve yepyeni dostlara hatır sormak için bir an bile düşünmek nafile. İnanıyorum ki çalınan bir telefonda  duyulan geçmişin sıcak sesi herkese iyi gelecektir.
İşinizin eğlenceniz olması dileğiyle,

Bu Makale 24.05.2014 - 09:09:16 tarihinde eklendi.


Kullanıcı Yorumları
  • selda 05.07.2014 - 12:21

    Kesinlikle süper bir yazı olmuş.

  • Vefasiz 30.05.2014 - 03:48

    Volkan bilader dünden devam ediyoruun. Yoordu döödügsüre agbacıg sadeyaa yoordun yüzüne çıkardı gari, anam enee sadeyaa hööle uzun saplı, genişce bi tadda bi çömçeele çencereye alırdı. O vakıdlarda buzdolabı da enööle her adamda yoodu. Ne saglaayan, bizde de yoodu. Anam enee sadeyaanı sineg çogmasın, garınca çogmasın deyi teldolava gordu. Sadeyaa iki üç saad içinde ıcıg pekişirdi. Bilader esgi adamlar sadeyaanı çog yerdi. Hindi dogdurlar Sadeyaa galbe zararlı, damarları tıkayoru deyorlar. Emme lekin esgi adamlar eşguvatılan baada, baccada çalışırıdı, çükür gazarıdı. Endee yedigleri sadeyaanı bi daggada yakarlarıdı. Hindi ööle mi? Milled nerdeese helaya bile arabala gediceg. İşdacıkana hasdalıg da engiile oluyoru. Hareked edmeg ilazım. Esgi adamlar kelle çorbasını da hazederidi. Endee de yaalıdı. Emme yedigden soona çalışıllarıdı. Endee kellenin sifirini de hazmedmeg goley deel. Böön de gene esgilere daldıg geddig. Anılar gocaların hasasıımış. Bizi de toprag mı çekiyoru neci, bilemedim. Benen böönlüg bu gadar. Hadi galın saalıcaala.

  • SDURAN 27.05.2014 - 06:33

    Bu vefasızlığın besleniği kaynak öncelikle eğitimsizlik ki, okul okumakla eğitim tamamlanmıyor... eğitimsizliğin getirisi öncelikle kişinin kenine olan saygısızlığı ve sevgisizliği ile başlayan ve aynen çevresine yansıyan durum oluşuyor ve bu çember böyle böyle genişliyor... tabiiki bunun getiriside aynen zamanımızda olduğu gibi ticari ahlakın ve etik değerlerin kaybolması oluyor. Hiç ölmeyecekmiş gibi fütursuzca yaşayan, sahip olunan maddi zenginliği asıl değer gören kişiler çoğalıyor. Yani Vefasızlığın besleniği kaynak çıkar ilişkileri ve maddiyat. Meslek sorunlarını düzeltmek elbette işin parçası, ama ahlak değişmedikçe , bu kaynağı kurutmadıkça değişen bir tablo çıkmayacaktır önümüze. o yapıyorsa ben niye yapmayayım mantığı ile çoğalan bir camia olduk. Kaliteli servis veren, ülkesini en güzel şekilde temsil eden acenta değil, sermayesi çok olanın takdir edildiği yerde, vefa aramak ütopya olmaktan öteye gitmeyecektir.

  • Zafer Cengiz 26.05.2014 - 02:12

    Her konuda olduğu gibi VEFA denilen (bozasıyla ünlü İstanbul beldesi?) hisler Güncel işleyişte ancak askerlik gibi anılarda küllenen hatıralar olarak kalmaya mahkum değil midir..? Fakat iş turizmde dayanışma konusuna gelince: Her geçen yıl daha da çıkmaza giren turizm mekanizmasının imece usulu el birliği ile düzeltilmesi operasyonuna herkes muhtaç durumdadır.. Bu bakımdan (kanlara bulaşmış virüs olarak ortak sorun) hayat boyu birlikte yaşanacaktır.. Bu bakımdan meslek vefası açısından olumsuzlukları paylaşmak için birbirine ağlaşmak yerine BiZ olarak MESLEK sorunlarını düzeltme yolunda gerçek bir dayanışmaya girişmenin zamanı (törpülenerek tüketilen ömürlerle birlikte) gelip geçmiyor mu..? Ne DERsiniz..??

  • Rıza Pehlevi 26.05.2014 - 08:43

    Ülkemizde turizme yatırım yapıp, turizmden hiç anlamayan ve yöneticilik yapan o kadar çok şirket varki... Onlar varken gerçek turizmcilerden söz etmek pekte mümkün değil... Aslında o kadar güzel bir coğrafyaya ve turizm potansiyeline sahibiz ki, keşke turizm iş yaşamında tatlı rekabet yaşansa, dostluk ve işini severek yapma daim olsa...

  • Manavgatinside.com 26.05.2014 - 12:54

    Sayın Billur ,Sektörde ki vefasızlığı güzel ifade etmişsiniz,ancak bu durumun nereden besleniği konusunda görüş belirtmemişsiniz,Turizm sektörümüzün rekabet koşulları ne denli eleştirilebiliyor ise (fiyat satandartsızlığı,Kontrolsuz yatak arzı.vs) bugün çalışanların keni aralarındaki rekabette çeşitliliği bir o kronik ve kısır.Çalışanların yanlızlığa itilmesi,Sektörün ne denli sahipsiz kalmasıyla doğru orantılı olduğunu kanısındayım.Koşulların iyileştrilmesi,yazınızda vuguladığınız bohem havayı dağıtacaktır.

  • Turizmci 25.05.2014 - 01:11

    Mudur pozisyonuna oturanlarin ilk icraatlari maalesef abi, mudurum, XYZ bey diye hitap ettikleri kisilere isimleri ile hitap etmeleri, karsilarinda bacak bacak ustune atmalari felandir. Oldikce kucuk bir yuzde iyi aile egitimi almislar bunun istisnasidir. Guzel bir yazi olmus...

En Çok Okunanlar
Bunları Okudunuz Mu?
Yazarlar
Tüm Yazarlar
GÜNCEL HABERLER
SEKTÖREL HABERLER

Turizm gündemine ilişkin haberlerin her gün mail adresinize gelmesi için abone olun.