Acentacılar çok haksızlar. Yıllarını vermiş olan pek çok turizm çalışanı işten atıldı ve hakları bile verilmedi. Sonra bir lütüf yapılmış gibi konuşuldu ve hava atıldı.
UNWTO’nun Dünya Turizm Barometresi raporunun en son fasikülüne baktığımızda 2022’nin ilk çeyreğinde, uluslararası turizmde yıllık artış yüzde 182 düzeyinde oldu. Turizm çeken güzergahların geneline bakarsak 2021’nin ilk çeyreğinde giriş yapan turist sayısı 41 milyon düzeyindeyken, bu 2022’nin aynı döneminde 117 milyon uluslararası geliş seviyesinde. Bakılınca 3 katlık bir şahlanmadan bahsediyoruz. Elbette bu 2019’un şahane verilerine yakın değil ama modern tarihin en uzun pandemi sürecinden sonra çok güzel bir seviyede. Mesela sadece mart ayında bu rakam 47 milyon kişi düzeyindeydi.
Elbette bu turizm sektörünün istatiksel verileri. Ancak seyahat sektörünün hızlı bir ivme ile kurtuluşa ilerlediği aşikâr olduğu bir dönemde çokta fazla istatiksel veriye ihtiyaç yok. Görünen köy kılavuz istemez. Şehirler, havaalanları, otel lobileri, turistik yerler ve restoranlar yeniden hareketli. Son iki ayda çevremdeki turizmcilerin sürekli bir yoğunluktan bahsetmeleri, bir şans değil aksine beklenenin gerçekleşmekte olduğu gerçeği. Muhteşem, değil mi!
Seyahat ve turizm paydaşları, 2020'de karantina kararı alınır alınmaz bile, şu anki toparlanmaya alttan alta hazırlanıyorlardı. Temel bir içgüdü aslında, bugün düşersin ama eninde sonunda ayağa kalkarsın. Şu anki gelinen duruma bakıldığında, turizm camiasında var olan pek çok kurumun pandemi dönemini bir özeleştiri olarak geçirip süzülme moduna geçtiği aşikâr. Var olabilecek, temel ihtiyaç ve personel ile idare etmek modu. Söz de fazlalıklardan kurtulmak. Ama her an, Covid bürokrasileri ortadan kalktıktan sonra, işler başlayacakmış gibi de hazır olmak. Elbette bu öngörüye imkânı olmayan, hiçbir aşamada destek görmeyen pek çok seyahat firması da kepenklerini indirdi maalesef.
Öngörüye hazırlıklı olanların kurgusuna baktığınızda süper bir formül, hatta olması gereken en akıllıca aksiyon. Ancak, en iyi hazırlanmış işletme sahibi bile, şimdi ekibini yeniden inşa etmek için zorlu bir savaş veriyor. Her bir ot kırpıntısından etkilenen sektörümüz, pandemi ile çok ciddi darbe aldı. Turizm sektöründe uzmanlaşmış pek çok çalışan, hatta bazı konularda çok yetkin olanlar, sektörün istikrarsızlığı, daha doğrusu belirsizliğinden dolayı bir daha dönmemek üzere başka bir sektöre yelken açtı. Bu terk etmelerin sonucunda tekrar çalışma arkadaşı bulma meselesi, çok yoğunlaşılan bir zorluk haline geldi. Sektörde geri kalan çalışan pazarında ise ücretler olması gerektiği gibi yükseldi ve İK departmanları personeli elde tutmak için çok daha fazlasını yapmak zorunda kaldı ve kalıyor. Bu da elbette her yerde işletmeler üzerindeki artan maliyet baskısını tetikliyor.
Personel eksikliği ise, aşırı iş yükünün haricinde, şikayetleri arttırmış durumda. Vasıflı personelin sektörden uzaklaşması/değiştirmesi, vasıfsız çalışanlar ile yer doldurulma çabası sonucu sosyal medyada her yerden bir şikâyet bombardımanına vesile oluyor. Kişisel bir tecrübeme dayanarak şunu ifade etmem gerekir ki, çok önemli bir otel zincirinde sadece 2 gece akşam yemeği dahil konaklama yapacağım, konu bu kadar basit olmasına rağmen, en az 250 tane eposta yazışması yapmış olmak durumun vahametinin en bariz örneği. Bu yazıyı kaleme alırken hala sorunum halledilmedi bu arada. Ne yazık ki bu tür deneyimler ise geri dönme çabasında olan işletmelerin yolculuğuna gölge düşürüyor. Yeniden nefes almak için çırpınan bir sektör için de işleri daha da zorlaştırıyor.
Zamanında yeterince umursanmayan vasıflı çalışanların değeri şimdi işverenler tarafından çok daha iyi ve acı anlaşılmış durumda. Sektörde kalan profesyoneller doğal olarak maddi beklenti çıtalarını arttırmış durumdalar ve sonuna kadar da haklılar. Ne yazık ki ucuz işgücü odaklı olan sektörün geneli buna zamanında izin vermesinin sonuçlarını şu an acısını çekiyor. Vasıflı personel bulmak için ekstra çaba ve maddi olanaklar zorlanmakta. Hele hele bir krizden daha çıkmamış olan sektör için bu oldukça sert bir darbe. Kime selam versem, bana çevremde vasıflı eleman olup olmadığını soruyor. Vasıflı çalışan bulamayanlar ise sıfırdan sektöre insan yetiştiriyor. Ne yazık ki bu işin fiilen bir okulu olmadığı için işverenlerinde önüne yeni kan gelemiyor. Terzi kendi söküğünü olabildiğince dikmeye çalışıyor.
Bu kriz döneminde hizmetin bir kariyer/meslek olduğunun altı çok net çizildi. Kaliteli hizmet, sürdürülebilirlik getirir. Bu hizmet ise insan dokunuşu ile yaratılır, insan değeri teknoloji ile de birleşince ortaya eşsiz bir kimya çıkar. Bu tür oluşumların önünde klasik mantık, analog yaklaşım ile durmak imkansızdır. Her kulvarda hibrid olmak gerekir, geleni görmek ve ona göre esnek olmak. Personellerin niteliği, özellikle pandemi dönemi ve sonrası, kamu algısını tamamıyla yenilemiştir. Sektör, hizmetin değeri ve getirdiği kariyer beklentileri hakkında daha yüksek sesle ve daha olumlu bir mesaj göndermekte. Hizmetin asla bir kölelik olmadığı, aksine saygın bir tutkulu meslek olduğu konusu taşa yazıldı.
İnsan dokunuşu çok önemli, yani emek, o artı değer! Bunun farkına erken varmış olan kurumlar, değerli emekçilerinin hepsini korudu. Peki, emek nedir ve emekçi kimdir? Faruk Pekin’in “İşçiler Neden ve Nasıl Sömürülüyor?” adlı 1976 tarihli kitabında bu şöyle izah edilmiş: “Emek, insanların maddi ihtiyaçlarını üretmeye yönelik bilinçli çabasıdır. Emekçi de hayatını çalışarak kazanan emek sonucu ürün üreten ve başkalarını sömürmeyen insandır.”
İşte sorumlu işverenler, emekçilerini bir kozalak gibi sarmaladılar ve dış etkenlerden olabildiğince izole ettiler. Geleceklerini, bu erken, akıllı yatırımlarıyla korudular. Bir gün ödev ödenir ışığında ödevlerini akıllıca gerçekleştirdiler.
Ancak bunu yapmayan, yapamayan veya yapmak istemeyen pek çok firma (işveren) oldu. Belki ilk darbede değil ama, daha sonraki dalgalarda pek çok değerli emekçi sektörden uzaklaştırıldı, soğutuldu. Duyduğuma göre, ne yazık ki bazı emekçilerin de yasal hakları verilmeyerek de yapılan pek çok aksiyon olmuş. Elbette her durumun kendi içerisinde bir izahatı söz konusudur, her öykünün iki tarafı vardır ama olayları genellersek durum bu yönde.
Bunlar sektöre çok derin yaralar ve silinmeyen lekeler bıraktı. Oysa burada işveren gelmekte olan geleceği iyi tartmak zorundaydı, ondan beklenen buydu, emekçilerini en optimum düzeyde koruyan ve böylesi bir krizden nasıl sıyrılabileceğini öngörmesiydi. Birlikte teknede dikilip fırtınayı göğüslemeye odaklanmalıydı. Bazı koşullarda ve oranlarda elbette işverenlerin ek yük taşıması beklenemez ve gerçekçi anlamda süzülmeleri gerekti. Ancak bunu en makul ve rasyonel düzeyde yapanlar sektöre bir avantaj sağladı. Ben kazanmıyorsam sizler de kazanamazsınız, ben yoksam siz de yoksunuz kurgusu bir emekçiye yapılabilecek en büyük ihanettir. Bu mantıkta olan kurumlar, hala ayaktalarsa, şimdilerde yana yakına personel aramaktadır. Ancak bulamamaktadır. Emekçinin değerini bilenler ise, yoluna aldıkları yarayı da göğüsleyerek devam etmektedir. Bunu yapamayanlar ise gerçekçi bir tutum içerisinde efendice sahneden çekilmektedir. Ne yazık ki çok değerli seyahat firmalarını bu krizde kaybettiğimizi de burada vurgulamakta yarar görüyorum.
Zaten emek konusunda ciddi anlamda mimli olan sektörümüz, pandemiyle birlikte daha da lekelendi. Bu lekelere bu yazımda değinmek istemiyorum zira oldukça uzar, bir sonraki yazımın konusu olsun. Ancak güzel olan bir yön var ki, bu pandemi vesilesiyle pek çok işveren daha önce belki de pek fazla dikkat etmediği bir konuya hassaslaştı; emekçinin ne kadar değerli olduğunu. Belki çok geç oldu ama eninde sonunda sadede geliniyor.
Acentacılar çok haksızlar. Yıllarını vermiş olan pek çok turizm çalışanı işten atıldı ve hakları bile verilmedi. Sonra bir lütüf yapılmış gibi konuşuldu ve hava atıldı.
Yazılarınızı çok keyifle okuyorum ancak bu olmamış. Bir acentacı olarak ne kadar personelimize sahip çıktık, hatta cebimizden yedik. Biraz onlardan biraz bizden. Ne yapsaydık kötü olanlarıda mı tutsaydık. Yapmayın ltf. Sorun acentalarda değil sorun çalışanlarda
Turizm gündemine ilişkin haberlerin her gün mail adresinize gelmesi için abone olun.
www.turizmguncel.com internet sitesinde yayınlanan yazı, haber, video ve fotoğrafların her türlü hakkı Turizm Güncel A.Ş.’ye aittir. İzin alınmadan, kaynak gösterilerek dahi iktibas edilemez.
Copyright © 2018 - Tüm hakları saklıdır. Turizm Güncel
Tasarım & Yazılım Altyapısı DataNet Bilgi Teknolojileri