Tüm turizm destinasyonları aşılanmalı
Son bir yılda kaleme aldığım pandemi temalı yazılarımın çoğunda yer alan ön görülerim gerçekleşti. Geçen yazımda da belirttiğim gibi yinelemek istiyorum, turizm çalışanlarını aşılamak yetmez, destinasyonların hızla aşılanması gerekiyor.
Pandemi dünyayı kasıp kavururken ana pazarlarımızı oluşturan ülkeler doğal olarak kendi ekonomik istikrarını sürdürmeye odaklı stratejiler geliştiriyor. Önlem adı altında attıkları adımların çoğu da bu stratejiye bağlı olarak turizm hareketliliğini öncelikle kendi sınırları içinde sağlamayı hedefliyor. Geçen yıl uygulanan turizmi kendi sınırları içinde yoğunlaştırma, Avrupa Birliği üyesi olmayan ülkelere yönelik turizm hareketliliğini yavaşlatma stratejisi, bu yıl da personeli aşılamak yetmez destinasyonunuzda vaka oranları yüksek veya destinasyonunuzda aşılanma sayısı az şeklinde baş gösterebilir. Bu nedenle destinasyon bazlı aşı çalışmalarına hız verilmesi gerekiyor.
Avrupalı Türkiye’den vazgeçemez!
Türkiye, Avrupalı için bulunmaz Hint kumaşı durumunda. 3-4 saatlik yolculuğun ardından kapıda vize alıp geçiyorlar. Otellerimizde paşalar gibi ağırlanıyorlar. En iyi yemekleri yiyip, en güzel muameleyi görüyorlar. Bize gelmeyip de kime gidecekler? Peki, bu fiyatlarla 100 milyon turist gelse ne olur? Her krizde otelciye yüklenen tur operatörleri fiyatları kırıp, piyasayı düşürürken turist sayımızın artması gelirlerimizi de artırıyor mu? Çorbam kaynasın demek zorunda bırakılan otelci hedeflediği fiyat politikalarını bir türlü uygulayamıyor. Otelcilere değil; sektör temsilcilerine, belediyelere, bürokrasiye çok iş düşüyor.
Bakanlık her şey dahil otelciliğe sınır getirmeli!
Türkiye’nin ucuz destinasyon kimliğinden kurtulması, nitelikli turiste ve gelire ulaşabilmesi için atması gereken en önemli adım her şey dahile standart getirmektir. Bir destinasyon tek bir kimliğe sahip olmamalı, tıpkı tek yetkili operatörler ile çalışmanın riskli olduğu gibi tek kimlik de herhangi bir krizde o destinasyonun tamamen etkilenmesine neden oluyor. Bakanlık en kısa sürede Türk turizmini ucuz gösteren bu standartsız her şey dahil otelciliğe el atmalı. Güvenli turizm sertifikasında gösterilen başarı, denetimlerin ciddiyeti ve sıkılığı takdire şayan peki bir sertifika da her şey dahil otelciliğe getirilse, çok iyi olmaz mı? Her şey dahil kötü demiyorum ancak oda kahvaltı, yarım pansiyon veya yalnızca oda konaklaması yapan turist profilinin daha fazla turizm geliri sağladığını biliyorum. Destinasyonlar bu konseptler ile harmanlanmalı.
Sezonu uzatmak için destinasyon pazarlaması yapılması şart!
Kime sorsanız turizmi 12 aya çıkaralım diyor. Peki, nasıl olacak? Turiste gezeceği, göreceği, keşfedeceği yerler yaratmak gerekiyor. Harika bir ülkemiz var lakin tanıtamıyoruz. Alt yapı sorunlarına hiç girmeyelim bile bu bambaşka bir yazı konusu olur. Ürün çeşitliliği de şart. Tek tip turiste hitap etmek yerine farklı taleplere uyacak ürünlerimiz olmalı, elimizdekiler parlatılmalı, öne çıkarılmalı. Daha fazla etkinliğe imza atılması, destinasyonlar ile özdeşleşecek festivaller düzenlenmesi gerekiyor, elbette bu festivallerin sürdürülebilir olması da onları başlatmak kadar önemli bir konu. Her aya bir uluslararası festival şart. Kültürel, sanatsal, sportif kimlikler kazanmak ve değerli ürünümüze kimlik kazandırmak zorundayız. Tüm bunları yaparken havayolu ulaşımının da geniş bir ağa ve tüm yıla yayılması şart.
Hava yollarının desteklenmesi şart
İstanbul’da yaşadığım 13 yıl boyunca en büyük lüksüm her daim pasaportumda olan Schengen vizem ve çok ucuza aldığım Avrupa biletlerimdi. İstanbul’dan dünyanın birçok noktasına direkt uçabiliyorsunuz veya tek bir bağlantı ile uzak diyarlara ulaşabiliyorsunuz. Bu nedenle devletin destinasyonları tanıtmak, turizm sezonunu uzatmak için havayolu şirketlerimizi ciddi şekilde desteklemesi şart. Uçuş olacak ki turizm 12 aya yayılsın!
Teşekkürler Turizm Güncel!
TurizmGüncel’de ilk yazım Şubat 2018’de yayınlandı. Teklifi aldığımda çok mutlu olmuştum. O günden bu yana her ay düzenli olarak yazılarımı gönderdim. Hatta bugün köşemdeki 42. yazımı okuyorsunuz, biraz fazla bile yazmışım. İlk başlarda daha ürkektim, zamanla kendimi buldum. Her yazımda biraz daha cesaret topladım, yeri geldi boyumdan büyük laflar bile ettim eh ne de olsa ben bir kadınım, erkek olsam iş hayatında da yazarlıkta da basamakları daha hızlı çıkabilirdim. Türkiye’de kadın olmak zor…
Bana görüşlerimi özgürce ifade etme hakkı tanıyan TurizmGüncel’e ve beni yalnız bırakmayan, günden güne artarak çoğalan okur kitleme canı gönülden teşekkür etmek istiyorum. Olumlu veya olumsuz yorumları ile yazılarıma değer katan, farklı düşünceleri dinleme fırsatı sunan tüm okurlarımıza teşekkür ederim. İyi ki varsınız.
Bu Makale 17.03.2021 - 17:51:29 tarihinde eklendi.
Kullanıcı Yorumları
-
Merhabalar Birgül Hanım,
Öncelikle şunu belirtmeliyim ki ben 27 yıllık bir turizmciyim,bunun 10 yılını yöneticilikle geçirdim...Aşı olayını ticari düşünmemek gerekir.Size göre başlık atmak ya da kulağa hoş gelecek birşeyler yazmak kolay olabilir.Peki hiç araştırdınız mı mRNA aşılarının içersindeki ağır metaller yüzünden insanlarda kalıcı hasarlar bırakacağını ya da diğer yan etkilerini ??? Eğer araştırdı iseniz yazın okuyalım...O yüzden hiç kimsenin aşı olup olmayacağına bence karışmayın isterseniz,bu işlerin faturasını ticari kaygılarınız ve kaygılarımız ödeyemez haberiniz olsun...Ben görüşlerinize katılmıyorum,çünkü aşılar konusunu çok araştırdım ve hiçbir zaman hiçbir garanti alamadım en kral uzmanlardan bile...Ben o yüzden aşıya karşıyım,hiçkimsenin de olmasını istemem çünkü aşı olmak çözüm değil tam tersine ilerisi için felaketin başlangıcıdır....
Eleştirilerime olan anlayışınız için teşekkür eder,iyi çalışmalar dilerim...