Salgın küresel ve yerel turizm için büyük bir darbe oldu ve sonrasında hayal kırıklığı geniş oranda yaşandı. Bunun belki en kritik eşiği seyahat kısıtlaması yanında gidilen coğrafyadaki konaklama alt yapısının sağlık açısından güvenliliği konusuydu. Tesislerin görsel olarak dışa vurulan reklamı ile tesis deneyimleri arasındaki fark fiyatlarda belirleyici etki yaptı.
Buradan dersler alarak turizm yatırımlarının artırılmasına koşut dijital dönüşümün hızlandırılması, böylece inovasyon ağırlıklı yeni uygulamaların hızlandırılması önem kazanmaktadır. İnovasyon kapsamında tüm turizm faaliyetlerinin karbonsuzlaştırma konusunda yenilikler ve icatlarla genişlemesi vurgulanmaktadır. Turizmde doğanın korunması ve çevreye duyarlı modellerin işletilmesi öne çıkan fikir ve uygulama alanları olarak belirmektedir.
Sürdürülebilir turizm geliştirme yönergeleri ve yönetim uygulamaları, kitle turizmi ve çeşitli niş turizm kolları da dâhil olmak üzere her tür destinasyonda turizmin her türlüsü için geçerlidir. Sürdürülebilirlik ilkeleri, turizm gelişiminin çevresel, ekonomik ve sosyo-kültürel yönlerine atıfta bulunacak şekilde uzun vadeli işlevini garanti etmek için hassas bir denge kurulmalıdır.
Bu nedenle, sürdürülebilir turizm gelişiminde önemli bir unsur oluşturan çevresel kaynakların en uygun kullanımını sağlamak, temel ekolojik süreçlerin korunması ve doğal miras ve biyo-çeşitliliğin korunmasına yardımcı olur. Yerel sosyo-kültürel özgünlük saygıyla karşılanmalı yaşayan kültürel miras ve geleneksel değerler korunarak kültürler arası anlayış ve hoşgörü öne çıkartılmalıdır. Sürdürülebilir turizme ulaşmak sürekli bir süreçtir ve etkilerin sürekli izlenmesini, gerekli önleyici ve / veya gerektiğinde düzeltici önlemlerin alınmasını gerektirir.
Montreal'deki COP15'te, Aralık 2022'de Dünya Seyahat ve Turizm Konseyi (WTTC), BM Turizm ve Sürdürülebilir Otelcilik İttifakı, 2030 yılına kadar seyahat ve turizm için seyahat ve turizm için ortak bir korumacı doğa vizyonuna yönelik kamu ve özel sektörleri birleştirmek için yeni bir işbirliği duyurdu. Seyahat ve turizm sektöründen imzacılar, turizme doğada olumlu bir yaklaşım benimseme sözü verdi. Bu, biyo-çeşitlilik korumalarını bir araya getirmeyi, karbon emisyonlarını azaltmayı, kirliliğin etkisinin azaltılmasını, kaynakların sürdürülebilir kullanımını artırmayı, doğa ve vahşi yaşam hayatını korumayı ve iyileştirmeyi içermektedir.
Uluslararası Biyo-çeşitlilik Günü'nde yayınlanan "Ulusal Turizm Politikalarında Biyo-çeşitliliğin Entegrasyonu" raporu, türler içindeki çeşitliliği kapsayan turizm sektörü ile biyo-çeşitlilik arasındaki karmaşık ilişkiyi araştırıyor. 80 ulusal turizm politikasının biyo-çeşitlilik değerlerini nasıl içerdiğini değerlendirir ve bu politikalar içindeki biyo-çeşitliliğe yapılan referansların anlaşılmasını derinleştirmeyi amaçlar.
BM Turizm'in tanımına göre, eko-turizm, aşağıdaki özelliklere sahip turizm biçimlerini ifade eder:
-Turistlerin ana hedefi ve eğilimlerinin doğanın gözlemlenmesi ile bununla ilgili gezi programları ve ilintili zihin açıcı yeni fikirler ve modellerin ortaya konarak uygulanması olacaktır.
-Genel anlamda çeşitli meraklı gruplar için düzenlenecek gezi programlarının uzmanlaşmış tur operatörleri ile gerçekleştirilmesi ilgi çekici olmaktadır.
-Bu kapsam içinde koruma altında olan yöreler, bitkiler, hayvanlar ve gözetimde olan yerele motiflere sahip halk ile onların yöresel faaliyetlerini teşvik edici usuller kapsamında ortaya çıkan ilginç ve özgün deneyimler tercih edilmektedir.
Sulak alanlar, gezegendeki en zengin biyo çeşitliliğe ev sahipliği yapmaktadır. Sağladıkları ekosistemin hizmetleri, dünya çapında milyonlarca insanın bu alanlarda sağlanan çevresel etkilerin yerel halk tarafından nasıl yerine getirildiğinin yerinde izlenmesi sürdürülebilir bir kalkınma modeli de oluşturmaktadır.
Sürdürülebilir turizm ile sulak alanların korunması ve sürdürülebilir yönetimi arasındaki karşılıklı bağımlılığın tanınmasıyla, Şubat 2010'da BM Turizmi, Sulak Alanlar Sözleşmesi Sekreterliği ile bir Mutabakat Zaptı imzaladı. Her iki kuruluş arasındaki gelişmiş işbirliği, sürdürülebilir turizm gelişimi için sulak alanların ve biyo-çeşitlilik ekosistemlerinin rolünü güçlendirmeyi amaçlayan proje önerilerinin ve ortak girişimlerin geliştirilmesini kolaylaştıracak etkilere sahiptir.
Bu çerçevede BM Turizmi, Ramsar Kongre Sekreterliği’nin mali katkısı sayesinde, Benin, Burkina Faso ve Nijer’in “W” Bölgesel Parkı’ndaki yoksulluğu azaltmak için Ornitolojik Turizmin Geliştirilmesi üzerine bir proje uyguluyor. Bu, Batı Afrika'da Ramsar Sözleşmesi'nin Uluslararası Önemi Sulak Alanları listesinde yer alan büyük bir milli parktır. Bu girişim ST-EP girişimi altındaki proje portföyüne dâhil edilmiştir. Bu örneklerin çoğaltılabileceği göz önünde tutulmalıdır.
Küresel turizm pazarının çeşitlenmesine ve turizmin özel ilgi biçimlerinin artan önemine rağmen, kıyı ve plaj turizmi hala turist sayısı bakımından büyük öneme sahiptir. Kıyı ve ada destinasyonları, zaman içinde yüksek oranda yoğunlaşan talep sonucunda doğal ve kültürel kaynaklar üzerinde artan bir baskı yaşamaktadır.
Bu nedenle, BM Turizmi, uluslararası ve bölgesel işbirliği, teknik işbirliği, araştırma ve kapasite geliştirme faaliyetleri yoluyla Entegre Kıyı Bölgesi Yönetimi uygulamalarının bir parçası olarak turizm gelişimini teşvik etmektedir.
Bahsedilen konuların turizm camiası tarafından titizlikle incelenip ele alınması faydalıdır.
Turizm gündemine ilişkin haberlerin her gün mail adresinize gelmesi için abone olun.
www.turizmguncel.com internet sitesinde yayınlanan yazı, haber, video ve fotoğrafların her türlü hakkı Turizm Güncel A.Ş.’ye aittir. İzin alınmadan, kaynak gösterilerek dahi iktibas edilemez.
Copyright © 2018 - Tüm hakları saklıdır. Turizm Güncel
Tasarım & Yazılım Altyapısı DataNet Bilgi Teknolojileri