Stockholm modeli ve İstanbul
Bir süre önce turistik bir seyahat amacıyla bulunduğum Oslo ve Stockholm'de karşılaştığım bazı uygulamaları İstanbul ile karşılaştırarak, turizmci meslektaşlarımızın dikkatine sunmak istiyorum.
Öncelikle bu kentlerin çevre konusundaki uygulamaları inanılmaz ileri boyutlara ulaşmış durumda... Stockholm yaptığı pek çok çevreci çalışma ile Avrupa Birliği'nin Green Capital Ödülü'nü almaya hak kazanmış. Bu ödülü kente getiren en önemli uygulama, Microsoft ile birlikte hayata geçirdikleri ve kente giren araç sayısını sınırlandırarak emisyon hacmini düşürmeye yönelik vergilendirme çalışması...
DAHA ÇEVRECİ BİR KENT İÇİN
Daha önce Londra'da kent merkezinde uygulamaya konulan ve belirlenen bölgelere giren araçlardan elektronik bir sistemle giriş ücreti alan uygulama, Stockholm'de kent merkezinin tamamında uygulanıyor. Uygulama başlamadan yapılan düzenleme ile kente araçsız ulaşımı özendiren her türlü tedbir alınmış. Bir yandan kitle ulaşım araçlarının sefer sayıları arttırılırken, öte yandan medya yoluyla çok ciddi bir bilinçlendirme kampanyası yürütülmüş. Gelinen nokta araç trafiğinde yarıya yakın azalma, daha temiz ve çevreci bir kent....
Bu uygulamalar beni hemen İstanbul'la ilgili bir mukayeseye yöneltti. Sultanahmet Meydanı'nın araçsızlaştırılması için yıllardır verilen mücadeleyi düşündüm. Olaylara kendi dar zaviyelerinden bakan pek çok meslektaşımın bu uygulamayı engellemek için gösterdiği büyük çabayı düşündüm.
Bu uygulamanın önemini ancak fark etmiş kent yönetimlerini düşündüm.
TARİHİ YARIMADA'YI BEKLEYEN TEHLİKE
Ve şu anda Tarihi Yarımada'nın önünde duran ve çok az kişinin farkında olduğu başka bir büyük tehlikeyi düşündüm.
Bir yandan yayalaştırma çalışmaları yapılırken öte yandan bir tünel projesi ile Göztepe-Sarayburnu arasında araç trafiği yaratmanın doğuracağı yıkımı düşündüm.
Bu sistemle bölgenin karşı karşıya kalacağı araç yoğunluğu hiç olmadığı kadar büyük bir felaket yaratacaktır. Şu anda Koruma Kurulu'nda görüşmeleri yapılan bu projeye karşı çıkmak her turizmcinin en önemli sorumluluklarından birisi olmalıdır. Marmaray gibi önemli bir projeye milyar dolarlar yatırarak raylı sistemle ulaşımı sağlayacak bir kentin Boğaz'a köprüler inşa ederek, denizin altına tüp araç geçişleri yaparak ne yapmaya çalıştığı mutlaka sorgulanmalıdır. Bugün gelinen noktada çevreci kentler bisikletleri, çevre dostu araçları ve her türlü doğa dostu uygulamayı hayata geçirirken bizim yaptığımız hangi mantıkla izah edilebilir.
TURİZM YÖNETİMİ MÜKEMMEL KENTLERLE REKABET
Yine seyahat boyunca dikkatimi çeken ve büyük hayranlıkla gözlemlediğim konulardan biri de gezdiğim kentlerin turizmi yönetmekte gösterdiği olağanüstü başarı...
Destinasyon yönetiminin tüm unsurları ile mükemmel uygulandığı bu kentlerle gelecekte nasıl rekabet edebileceğimizi düşünüp hayıflanmamak mümkün değil.
Bu kentlere ayak bastığınız andan itibaren kent misafirlerini rahat ettirmek için gösterilen özeni ve onların kentten daha fazla keyif almasını sağlayacak uygulamaları büyük bir hayranlıkla izliyorsunuz. Sistemin nasıl mükemmel çalıştırıldığını görmek son derece etkileyici. Her kentte oluşturulan turizm yönetim birimlerinin devasa bütçeleri ve yetkileri ile her türlü detayı nasıl planladıklarını görmek olağanüstü....
SÜRDÜRÜLEBİLİR TURİZM İÇİN
Sevgili meslektaşlarım,
İstanbul'un şu anda iyi durumda olması hiç kimseyi aldatmasın. Eğer sürdürülebilir turizm yapacaksak geleceği çok iyi okumak ve rekabetçi bir turizm kenti yaratmak için her türlü tedbiri almak zorundayız.
Unutmayalım ki sürekli artan yatak kapasitesini ancak böyle pazarlayabiliriz.
Sevgiler
Bu Makale 22.07.2010 - 11:07:31 tarihinde eklendi.
Kullanıcı Yorumları
-
Sayın BOYACI daha önce de sizinle yazılarım nedeniyle bazı görüşlerimizi paylaştığımı hatırlıyorum. İşin sırrı aşağıdaki cümlenizde gizli.Bu kentlere ayak bastığınız andan itibaren kent misafirlerini rahat ettirmek için gösterilen özeni ve onların kentten daha fazla keyif almasını sağlayacak uygulamaları büyük bir hayranlıkla izliyorsunuz. Sistemin nasıl mükemmel çalıştırıldığını görmek son derece etkileyici. Her kentte oluşturulan turizm yönetim birimlerinin devasa bütçeleri ve yetkileri ile her türlü detayı nasıl planladıklarını görmek olağanüstü.. .Halen marka kentler gibi soyut bir kavram etrafında toplanan ve kentlerine katkısı olmayacak yüzlerce madde yazan komisyonları düşünüyorum. Oysa bir gün sokağa çıkıp nasıl rahat ederizi görseler. yetecek. Siz de yazdınız her kentin bir karakteri vardır. Kaplıca kenti ise yapılarda ve kent alt yapısında normlar % 20 fazlası ile uygulanır. Yani merdivenler 20 cm ise 16 cm e iner. kaldırımlar da öyle duraklarda. Kongre kenti ise başkadır. Yazdığım gibi kaldırım mühendislerine ihtiyacımız var. Hem de lisansüstü eğitim görmüş. Çabalarınızda başarılar diliyorum Yazdıklarınız ve önerileriniz bir gün uygulansa.
-
Ah Faruk Bey, keşke her turizmci, her yatırımcı sizin gibi hassas olsa. Otelinizle çok önemli ödüller kazandığınızı, Sirkeci'yi, Sultanahmet'i dönüştürme çabalarınızı izliyoruz hayranlıkla... Ama şu bir gerçek ki bu kadar çok rantın olduğu bu kentte, bu semtte işiniz gerçekten çok zor...
-
Goruslerinize kesinlikle katılıyorum. Oncelikle sürdürülebilir turizm konusunun daha cok gundeme gelmesi,ne anlama geldigi,yaşamımızı nasıl etkileyecegi, daha cok turizmciler arasında konusulması gerektigini dusunuyorum. Istanbulun bir daha kaybedilmemeli ve bunun bedeli agır olur. Bu sebeple atılacak her adımın bircok acıdan degerlendirilerek uygulamaya konulması sanırım daha yararlı olacaktır.