Sorunları değişmeyen bir sektörde yazmak...
Ülkemizin sorunları kronik. Öyle ki yaklaşık 30 yıl önce yazılmış bir şarkı hiç eskimiyor: Moğollar – Dinleyiverin Gari (1994).
Şu sıralar ne zaman canım sıkılsa bu şarkıyı açıp dinliyorum. Her seferinde ‘‘sonraki yazımda güzel şeylerden bahsedeceğim, okurlarımıza pozitif enerji göndereceğim’’ desem de sektörel ve toplumsal olaylar nedeniyle bardağın dolu tarafından bakabilmek mümkün olmuyor. İşsizlik, çevre sorunları, vicdanları yaralayan adalet sistemi, kadın cinayetleri, orman yangınları, turistleri taşıyan otobüs kazaları ve can kayıpları. Pınar Gültekin baygınken yakıldı, üzerine beton döküldü ve sonuç ceza indirimi. Akıl tutulması. Kızmaktan, isyan etmekten yorulduk.
Değişen durumlar da var elbet
Bazı şeyler aynı kalsa da değişen alışkanlıklar da var. Mesela turizm çalışanları artık daha bilinçli. Pandemide kırılan kalpleri, bozulan ekonomik istikrarları nedeniyle artık eskisi gibi kazanamadıkları bu sektörü istemiyorlar. Çalışanlarının büyük çoğunluğu mavi yakalılardan oluşan bir sektörde, çalışan hakları ve refahı sağlanmak zorunda. Sonra çalışan 300 TL fazla veren yere gitti diye sitem ediyorlar. Ne yapsın? Küçümsenen o fark çocuğunun bez parası… 2000’de ilk stajımı yaptığımda turizmde sezonluk çalışmak herkesin işine geliyordu. Sezonda kazandıkları paralarla 2-3 yılda köylerinde veya memleketlerinde keyiflerine göre ev yaptırıyorlardı. Yani o zamanın koşullarında sezonluk çalışmak kimseyi üzen bir durum değildi. Memlekette hayat ucuzdu, stabildi. Son yıllara baktığımızda ise maaşlar eridi, pul oldu. Bırakın mal mülk sahibi olmayı, 2 ay ücretsiz izne çıkmak bile evlerini geçindirememelerine neden oldu. Kim düzensiz gelir ve belirsizlikler içinde yaşamak ister ki?
Kalifiye çalışan sorununu balon meslek lisesi haberleri ile unutturmaya çalışmaktan vazgeçmeliyiz. Mesleki eğitimin kalitesini artırmalıyız.
Turizm meslek lisesi mezunuyum. Okulumuzda alkol eğitimi de verilirdi. Bugüne dek ne sigara içicisi oldum ne de her fırsatta alkol tükettim, aksi de olabilirdi. Alkolü ve sigarayı sevebilirdim, bunda okulumun değil; tercihlerimin etkisi olurdu. Turizm dünya vatandaşlığı ister, görgü ister. O yasak, bu ayıp eğitim sistemi nedeniyle turizm okullarına da ilgi azaldı. Yahu okulda alkol sunum eğitimi olsa ne olur? Öğrenciler parti mi yapacak, öğretmenler dansöz mü oynatacak, ahlakları mı bozulacak?
Seyahat edemeyen turizm çalışanları sektör dinamiklerini öğrenemiyor
Lise çağlarımdan bu yana seyahat etmeyi çok seven, bununla birlikte kitap ve filmlerden de esinlenen biriyim. Hatta üniversiteyi Eskişehir’de okumaya da lise sonda bu güzel şehre yaptığım seyahatte karar vermiştim. Turizm haftada altı gün çalışılan bir sektör. Çalışanların da en büyük serzenişi, kendilerine, gezip görmeye, eğlenmeye veya ev işlerine zamanlarının kalmaması. Zamanları kalsa paraları kalmıyor. Dünya daha az çalışırken bizim ülkemizde çalışma saatleri uzuyor da uzuyor. Gençler hayal kuramıyor. Paraları yok, işleri yok. En güzel yıllarını kaygı ile geçiriyorlar. Belki burada devreye şirketler girer, gelecek vaat eden çalışanlar şirketleri tarafından yurt dışına 2-3 günlük eğitimlere, seminerlere veya tatillere gönderilebilir, en azından hedef pazarlarını tanımaları sağlanabilir. Bir turizmcinin çevresini ve farklı ülkeleri tanımaması sektör açısından dezavantaj.
Turistleri taşıyan otobüs kazaları bana Bangladeş’i çağrıştırıyor
Her yaz üç beş kaza haberi okumazsak o yazımız eksik kalır. Mümkün değil, olmaz, olamaz, mutlaka otobüsler devrilmek, turistler ölmek zorunda. Bir ailenin en büyük travması Türkiye tatili olmamalı. Bu haberler ancak gelişmemiş ülkelerde karşınıza çıkar. Sanırsın bir Hindistanız, Bangladeş veya Nepaliz. Otobüsler nasıl devriliyor anlayamıyorum.
Bu Makale 28.06.2022 - 13:33:20 tarihinde eklendi.
Kullanıcı Yorumları
-
Turistleri taşıyan ve gezdiren otobüs firmaları daha fazla para kazansınlar diye,şöför arkadaşları dinlenmeden işe koşuyorlar çok defa. Sonuç ortada. Bu ahlak yapısı turizme uygun değildir. Bu uyanık Anadolu esnafı kurnazlığını turizm kaldırmaz. Bu anlayış yüzünden ülkemiz hep 2. sınıf turizm ülkesi olarak kalır ve turizm çalışanları da iyi para kazanamazlar. Değişmeliyiz.Asıl soru neden değişmek ve bir şeyleri değiştirmek istemediğimiz?????
-
Turizmi sadece yıllık aylık sezonluk bazda bu ülkeye giren pax sayısına indirgediğimiz sürece daha doğrusu Türsab bakanlık ve diğer ilgili kuruluşlar sadece buradan Turizme baktığı sürece;
Sizin gibi yazar çizer taifeside olayı işsizlik ve maaş kriteleri gibi bütüne bakmadan belirli konularda işledikçe ;
Bakanlık özelliklede TÜRSAB kendisine atılan mailleri önerileri dikkate almayıp sadece bir blöf mailine sabahın köründe telefonla dönüş yapıyorsa;
Yormayin kendinizi bu sektörde hiç bir şey düzelmez dahada kötüye gider turist bin ken beş bin olur sorunda bir ken beş olur on olur.
-
Yazınız da çok güzel yerlere temas etmişsiniz. Eklemek istediğim bazı maddeler var.
1) Dört yıldır memleketime gidemiyorum
2)15 yılda sinemaya 3 ten fazla gidemedim
3)Artık çarşıya inecek otobüs parası yok
Ben durumu iyi olanlardanım gerisini siz düşünün