Prof. Dr. Tuncay Neyişçi

Sırt çantamda Türkiye

Sırt çantamda Türkiye

Akdeniz Üniversitesinden emekli olduğum 2014 yılında, 20 yıldır dersler vermekte olduğum Turizm Fakültesi’nde, biraz da öğrencilerimin isteği ve zorlamasıyla, bir “Son Ders” etkinliği düzenlemiştim. Konu “Sırt Çantamda Türkiye” idi.

Yirmi yıl boyunca, sadece Turizm Fakültesi öğrencilerine değil, dersler verdiğim Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü, Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu, Güzel Sanatlar Fakültesi İç Mimari ve Çevre Tasarımı Bölümü öğrencilerine de (ki bu bölümde de, istek üzerine “Ekolojik Tasarım” konulu bir “son ders” vermiştim) gezmenin, keşfetmenin en büyük eğitim aracı olduğundan söz etmiş, onları her fırsatta gezme ve keşfetmeye yönlendirmişimdir. Öğrencilerimi Üniversite kampüsünden başlayıp, kente, oradan ilçelere ve komşu kentlere uzanan coğrafyaları gezip keşfederek benim onlara öğretebileceklerimden çok fazlasını öğrenebileceklerine inandırmaya çalışırdım. Turizm Fakültesinde üç farklı kenti gezip, oralar hakkında kısa sunum yapan öğrenci ya da öğrenci gruplarına oldukça yüksek notlar da verirdim.

Görüyordum ki öğrencilerimizin çoğu Üniversitelerinin kampüsünü tanımıyorlar, tanımak, keşfetmek gereği duymuyorlardı. Dört-beş yıl Antalya’da kalıp, bırakın Alanya, Kemer gibi ünlü ilçeleri bir yana, kent içindeki Karaalioğlu parkını görmeden mezun olup giden binlerce öğrenci vardı. Hala da var olduğunu tahmin etmek zor değil. Aynı durumun akademisyen kadrosu içinde geçerli olduğunu ileri sürebilirim.

Bu üniversite yönetimine de yıllar önce “Sırt Çantamda Türkiye” projesini sunmuştum. Öğrencilerimizi Dinar’da Trene bindirerek Ankara’ya ulaştıracak, Anıtkabir ve İlk Meclis Binası dahil önemli yerleri gezdikten sonra Sivas’a, Amasya’ya Erzurum’a uzanan bir tren gezisi gerçekleştirecek ve Antalya ya geri dönecektik. Gezinin alt başlığı “Demir Ağlarla Ördük Anayurdu Dört Baştan, Demiryoluyla Keşfedeceğiz Anayurdu Dört Baştan” olan bu projeyi gerçekleştiremedim. Ortaokul ve Lise öğrencilerine yönelik bir başka “Sırt Çantamda Türkiye” projesini de Kültür ve Turizm Bakanlığına, Milli Eğitim Bakanlığı ile ortak çalışma önerisiyle sunmuştum. Yanıt alamadım.

Yaz aylarında boş olan okullar, yurtlar, vb. yapılar ve bakanlık personelinden yararlanarak, devletin koruması ve himayesinde öğrencileri kendi başlarına ülkeyi adım adım gezmeye, keşfetmeye, tanımaya, tanışmaya yönlendirmekti temel amaç. Otobüs ya da trenle yolculuk edecekler, belirlenen yerlerde okullarda ya da yurtlarda görevlilerin gözetimi altında kalacaklar ve ülkelerini, ülkelerinin insanlarını tanıyacaklar öz güven sahibi olacaklardı. İddia; bu yolla eğiten ve eğitilenlerde dahil eğitimin toplam niteliğinin on yıl gibi kısa bir sürede inanılmaz bir sırama göstereceğidir.

Gezmeyen, merak etmeyen, keşfetme arzusuyla yanıp tutuşmayan öğrencilere bir şeyler öğretmek, öğrettiklerinizden yeni ve farklı sonuçlar çıkarabilmelerini beklemek büyük ölçüde olası değildir. Bir başka ifade ile, içine gezmenin, merak etmenin, keşfetmenin yani turizmin ruhu üflenmemiş eğitim, adına ne derseniz deyin, eğitim olamaz.

Öğrenciler genellikle seyahat etmenin bir maddi kaynak sorunu olduğu saplantısına kapılıyorlar. Oysa seyahat etmek, tıpkı diğer eylemlerimiz gibi bir karar verme sorunudur. Karar verirseniz yolunu bulursunuz. Pek çok öğrencim beni bu konuda haklı çıkarmıştır. Sırt çantaları sürekli omuzlarındadır…

Sanıyorum daha önceki yazılarımda sözünü etmiştim, vatandaşlarını turizme aktif olarak katılmanın yollarını yaratamamış ülkelerin turizmde başarılı olmaları söz konusu değildir. Eğer yerel halkın turistleri tel örgüler arkasında seyretmesini turizm olarak tanımlamıyor isek. Kendisi turizme (iç, dış fark etmez) aktif olarak katılmamış taksi şoförünün ülkesine gelmiş turistlerle empati kurabilmesi olası mıdır?

Geç, erken demeden gençlerimizi önce kentlerini sonra ülkelerini gezip görerek tanımalarının önünü açacak çok basit projeleri hayata geçirmenin yollarını bulmalıyız. Bunu turizmin olduğu kadar eğitimin de olmazsa olmaz bir gerekliliği olarak kavramalıyız.

Türkiye hep sırt çantanızda olsun, arkası gelir…



Bu Makale 21.09.2020 - 18:40:27 tarihinde eklendi.


Kullanıcı Yorumları
  • Metin Ölçer 23.09.2020 - 12:07

    Bir turizmci olarak yazdıklarınıza %100 katılıyorum. Bu konuda proje üretip Avrupa Birliği fonlarından destek alınabilir. Sosyal ortak olarak Yerel Yönetimler, Üniversite, Kalkınma Ajansları (BAKA) ve Turizm İl Müdürlükleri olursa projelerin kabul görmesi kaçınılmazdır.

En Çok Okunanlar
Bunları Okudunuz Mu?
Yazarlar
Tüm Yazarlar
GÜNCEL HABERLER
SEKTÖREL HABERLER

Turizm gündemine ilişkin haberlerin her gün mail adresinize gelmesi için abone olun.