Can Pulak

Sezon öncesi Bodrum

Bodrum sezon hazırlıklarını tamamlamaya çalışıyor.
     
Nedense Bodrum’un lafı geçince, sadece merkeze bakıyoruz. Oysa Bodrum koskoca bir yarımada. Turgutreis, Akyarlar,Gümüşlük,Türkbükü,Gölköy,Yalıkavak,Gündoğan ne durumda?Sezona girerken,buraların sorunları çözülmüş mü,ihtiyaçlar gözden geçirilmiş mi?
     
Önce merkezden başlayalım, sonra yarımadanın çevresini inceleyelim. Bodrum merkezin tam ortası fena sayılmaz. Geçmiş yıllardaki o kötü görüntüler; ortadan kalktı. Garajlardan marinaya kadar giden yolda trafik tek şeride düşürüldü. Meydanların taşları döşendi, tretuarlar düzenlendi, çok amatör olmasına rağmen, bir miktar mevsim çiçekleri dikildi. Yollar kısmen onarıldı, bozuk asfaltlara yamalar yapıldı. Aliço’nun kahvesinin önündeki meydan tamamlandı. Halikarnas Disko’dan kaleye kadar olan plaj alanı elden geçirildi. Belediye meydanı mermerle kaplandı. Buraya kadar tamam.
     
Ama Paşatarlası, yeni gemi yanaşma Limanına giden yol, geçmiş yıllarda olduğu gibi bakımsız ve sahipsiz. Plajı rezalet vaziyette, taşlarla dolu ve hurda kayıkların mekânı halinde. Bu kayıklar ikinci yılını doldurdu, hala onları oradan kaldıran yok.O güzelim sahilde denize girmek maalesef zorlaştı.Önü olduğu gibi,tekne parkı görünümünde. Bu teknelerin bağlanacakları yer yok. Denizin ortasına bırakmışlar, gitmişler. Deniz trafiğini engeller mi, denizi kirletir mi, kimse oralı değil. Dünyanın hiçbir yerinde tekneler böyle kalmaz. Ama bizde oluyor işte. O tekneler oradan çekilse, denizde disiplin sağlansa, plajın taşları temizlenip üstüne birkaç kamyon kum dökülse, Bodrum denize girilecek yeni bir alan daha kazanır.
     
Ayrıca sahildeki inşaatlar hala sürüyor. Hele yeni yapılan biri var ki, duvarları yanındaki binalara bitişik. Hani yasaya göre aralarında birkaç metrelik mesafe olacaktı? Bence yapanın kusuru yok. Koskoca Daimond oteli yasaları çiğnedi de ne oldu? Onu gören korkmadan yapıyor işte.
     
Paşatarlası’ndan ötesi çok değerleniyor. Deniz Feneri restoranı açıldı. Yanına bir cafe-bar yapılıyor. İki ötesine şık bir restoran, 15 metre ileriye de taş binaya bir kafe geliyor. Bir ay içinde bu şerit iyice renklenecek. İyi de, Deniz Fenerinin tam önündeki çöp kutusuna ne demeli? Güya şişe ve tenekeler ayrıştırılıp oraya konulacak. Aylardır kapısı kırıktı, şimdi ise hiç yok. Leş gibi kokuyor, yanından burnunuzu kapamadan geçemiyorsunuz. İşin üzücü yanı, koskoca gemilerden çıkan yüzlerce turist bunun önünden geçiyor ve o feci manzarayı görüyor. Onlar görüyor ama görevlilerden gören yok hala.
     
Yine aynı sahile belediye, vatandaşlar oturup denizi ve kaleyi seyretsin diye banklar koymuşlar. Bu banklar geceleri meyhane gibi kullanılıyor. Sabah erken saatlerde orada yürüyüş yaptığım için görüyorum. Yerler şişe kırıkları, kabak çekirdeği ve ayçiçeği kabukları, meşrubat tenekeleri ile dolu. Her gün aynı manzara, aynı rezalet. Akşamları bir belediye zabıta memuru koysalar, oraları kirletenlere ceza yazsalar, hem belediye para kazanır, hem de o rezillik ortadan kalkar.
     
Hoş bizim insanımız da bir tuhaf. Güzellikleri bozmak için ne mümkünse yapıyor. Ne içeceksen, ne yiyeceksen çöpünü yanında getirdiğin poşete koy, hemen iki adım ötedeki çöp kutusuna atıver. Hayır, öyle yapmıyor, ya oraya bırakıp gidiyor ya da şişeleri kırıp saçıyor. Bu güzelim şehirde oturanlar, kurallara mutlak uymak zorundadırlar. Görevlilere yardımcı olursak, taşın altına hepimiz elimizi koyarsak, daha düzenli ve temiz bir şehirde yaşayabiliriz.
     
Bodrum merkezin durumunu özetledim. Sadece trafiğini anlatmadım. O başlı başına bir yazı konusu çünkü. Gelecek yazıda onu da işler, sonra da yarımadanın diğer beldelerine geçeriz.
     
 
 
 

Bu Makale 11.06.2013 - 16:19:57 tarihinde eklendi.


Kullanıcı Yorumları
Henüz yorum yapılmadı.
En Çok Okunanlar
Bunları Okudunuz Mu?
Yazarlar
Tüm Yazarlar
GÜNCEL HABERLER
SEKTÖREL HABERLER

Turizm gündemine ilişkin haberlerin her gün mail adresinize gelmesi için abone olun.