Sesli makale - Sincaplar ağlıyor duydun mu?
Çevre bilinci yüksek, ağır eleştiri içeren, turistik sesli makale !
Sezon sonu itibari ile eş zamanlı ya da, her ne hikmetse birbirine yakın zamanlarda gerçekleştirilen zirve, kongre vb etkinliklerin turizm sektörüne olan katkısı tartışmasız oldukça önemli. Çok kuvvetli siyasi mesajlarında verildiği bu katılımcısı bol toplantılarda vurgu yapılan ana başlıkların arasında, sosyal medya kullanımı at başı önde gitmekte.
Hemen ardından gelen konu olan ülke ve dünya genelindeki ekonomik ve siyasi gelişmeler ise katılımcıların nerede ise % 80’inin direk kulak kabartmasını gerektiren oldukça hassas konular.
Bunların ardından ise bir sonraki sezon, yatak arzı, yeni teşvikler, istihdam, eğitim ve en son olarak da çevre ile ilgili konular konuşulup tartışılmakta.
Sürdürülebilir turizm konusunu ise birkaç değerli isim gerçek manada içselleştirerek militan misali mücadele veriyor.
Fakat ne acıdır ki para sesi her zaman olduğu gibi insan sesini bastırıyor.
Gelen turist ile çalışanını üç boyutlu hareket eden rakamlar olarak gören bir gurup gönülsüz yetkili ve yönetici taifesi, çevre konusu konuşulmaya başlandığında ya salonu terk ediyor, ya da akıllı telefonu vasıtası ile borsayı takip etmeye başlıyor, ta ki konuşma bitene kadar.
Hemen her platformda ÇEVRE ile ilgili konular tartışılırken ne kadar baştan savma ve şekilci yaklaşıldığını gördüğünüzde ise mide kanseri teşhisiniz garantilenmiş oluyor.
Geçtiğimiz günlerde inşaata giren bir tesiste çığlık atan sincaplara rastladım. Hemen karşısındaki ağaçta duran tavuk büyüklüğünde ki karga’nın onu rahatsız ettiğini düşünmüştüm. Oysa olayın aslı öyle değilmiş. Tesisin içerisinde yeni yapılacak olan villalar için çok sayıda ( izinli olarak elbette ) ağaç kesilmiş ve bu güzel yaratıklar o gün bu gündür ellerinden alınan yuvaları ve canlarına kıyılan dostları için ağlıyorlarmış. Bu gayet acıklı ve kalbimi acıtan bir sahneydi benim için. Çok şükür yanımda bio mühendis bir dostum vardı da olaya benimle birlikte şahit oldu.
Daha fazla oda yapmak ve daha fazla kazanmak için yeşile kıymak, kuş cennetinin yanına ve hatta üzerine otel yapmak, lağımını yandaki dereye boşaltmak, çöpünü ayrıştırmamak, kırlangıcın yuvasını yıkmak, misafirin çocuğu korkar diye Akdeniz Fok’unu zıpkınlatmak, sezon sonu kapanan tesiste çifte ile kargaları avlamak, zararsız yılanları öldürmek, köpek ve kedileri toplatıp ormana attırmak, atık yağını kanalizasyona dökmek, baca filtrelerini temizletmemek bizi nereye götürür biliyor musunuz ?. Muhtemel sona yani yokluğa, hiçliğe götürür.
Zaten turizm sektörünü diğer alternatiflerin üzerine çok eğilmeden deniz, kum ve güneş üçgenine bağlamış gidiyoruz, bunları da kaybedersek, elbirliği ile yok edersek ne halt eder, ne satarız oturup düşünmek lazım.
Sürdürülebilir turizm olgusunun üç asli unsuru vardır, bunlar;
Kaynak kullanımının kontrol altına alınarak doğal çevreye verilen zararın asgari düzeye indirilmesi,
Turizmin destinasyona yaptığı ekonomik etkinin azamiye çıkarılması,
Turizm vasıtasıyla Yerel halka sosyal kazanımlar sağlamak,
Ancak ne yazık ki ilkini göstermelik aksiyonlarla atlatarak diğer ikisine odaklanmak bizde HUY olmuş. Unutmadan kesilen ağacın yerine üç katı kadar başka bir alana ağaç dikmek hiçbir işe yaramayacağı gibi insan eliyle ve bilinçsizce ekolojik dengeyi bozmanın en kolay yoludur!
Bu Makale 13.12.2014 - 13:12:04 tarihinde eklendi.