Turizm kısa süreli ve tek seferlik hizmet pazarlaması kabul edilir. Çünkü aynı müşterinin her sene veya farklı yıllarda aynı tesise sürekli gelme olasılığı oldukça düşüktür. Bu perspektiften bakınca tek seferlik memnuniyet oluşturacak hizmet şartlarına uygun tedbirler alınması önem kazanmaktadır. Müşteri deneyimini keyifli bir hatıra şekline dönüştürecek süslerle bezeyerek kalış süresinde konaklama ile yiyecek ve içecek kısımlarında sunulan hizmet şekli oldukça önemlidir. Eğer bu aşamalar içinde herhangi bir yerde olası bir olumlu olmayan durum birdenbire müşterinin memnuniyetsizliğini ortaya çıkartacak etkiye sahiptir. İşte kırılgan ve nazik durum buradan ortaya çıkmaktadır.
Sağlık sektörü yine kısa süreli bir hizmet tanımına sahiptir. Bir farkla burada tesiste kalış süresi içinde oluşacak olası bir olumsuz durum veya hata, telafi edilemeyecek sonuçlara gebedir. Bunun yanında iyileşme için tesiste kalış sürecinde normal bir insan gereksinimlerinden farklılık olabilir. Bu ise sağlık çalışanları ile hasta arasında öngörülemeyen sorunlara gebedir. İşin bu kısmı genelde dikkate alınmaz ve altın yumurtalayan kaz beklenir.
Parasal açıdan bakarsak bu iki sektör en fazla para getirecek özelliklere sahiptir. Turizm ve sağlıkta çevre, gıda güvenliği, genel ve özel hijyen tedbirleri önemli maddeler arasındadır.
Hizmet sektörleri çalışana göre şekillenir ve mutlu işçinin memnun müşteri oluşturacağı bir kuraldır. 2019 yılı sonundan itibaren, salgın ile birlikte, bu kurala yeni bir madde eklenerek, sağlıklı çalışan ve yüksek sağlık şartlarına sahip olan tesis eklenmiştir. Tesisler ve tedbirleri geçen yazılarımda kısmen anlattım. Burada genel bir sağlık uygulamasının turizm için gerekli olduğuna vurgu yapmak gerekiyor. Böylece turizmin önünde iki yaman sorunun olduğunu söylemek abartı olmaz
1. Salgına karşı etkin tedbir almadan turist gelir mi?
2. Yaygın ve etkili yerel önlemler alınmadan sorun çözülebilir mi?
1. Halk sağlığı doğrudan test ve aşı ile paralel gidecek bir teknik konudur. Salgının önce kontrol altına alınması sonra tamamen serbestliğe dönmek için ülkedeki yerleşkelerde yaşayan insan yoğunluğu dikkate alınarak hastane yatak kapasiteleri ve önlemlerin alınması gerekli gibi görünüyor. Eğer bu tedbirler etkili olarak alınabilirse virüse karşı bağışıklık oluşacağı için bunu hayatın normal hale dönmesi takip edecektir. Böylece tesislerin açılması ve hizmetlerin başlaması söz konusudur. Yine de bu sürecin çok iyi yönetilmesi ve alınan etkin tedbirlerin yurt dışı ile şeffaf olarak paylaşılarak güvenli seyahat noktası şekline dönüşmesi sonrasında ciddi rezervasyonlar beklenebilir. Görünen bir gerçek ise bu detaylı ve nispeten zahmetli önlemler alınmadan sanki sihirli bir şekilde turistlerin tesisleri doldurması ham hayali, sektöre büyük zarar verecektir. Sadece konaklama değil yiyecek içecek sektörünün de aynı kapsam içinde ele alınması ile tedbirler ve önlemlerin akılcı, teknik normlara uygun yapılması elzemdir.
Bir diğer önemli uyarıyı ise hem turizm hem de tüm çalışma alanları için yapmak isterim.
Salgın sonrasını bekleyerek dünyaya hükmedenlerin aldığı kararlara hayret etmek mi yoksa şimdiden beyin jimnastiği yaparak neyin gelmekte olduğunu ortaya koyup karşı bir ortak bilinçte buluşmak mı?
İkincisini tercih ederek hiç beklenmedik bir anda ve aşırı sertlikte savrulan kroşe karşısında halen kendine gelememiş dünya insanları kendilerine anlatılanların hangisine inanacaklarını şaşırmış durumda. Özellikle sağlık ve aşı konusu ile birlikte tedavi yöntemleri, tedbirler bakımından kafalarda çok farklı fikirler var. Dünya böyle çalkalanırken, ülkemiz de nasibini fazlasıyla almaktadır.
Salgın sonrası çalışma güvencesi, tazminat, emeklilik gibi sosyal sorumluluktan kapitalizm ve yardakçıları işverenler kurtulacaklar gibi görünüyor. Prekarya/Prekarite, “sınırlı kontratlı, yarı zamanlı, proje bazlı işler”, tanım ve şekil değiştirerek daha genişleyip çoğu çalışma alanlarını içine alabilir.
Gig önermesi de tam buna uygun zamanlamada öne sürüldü. Bu yanlış duruma erken uyanıp diğerlerini de uyandırmak gerekiyor. Turizmde sürdürülebilir bir model tercihi yerine temel sorun olan iş çalışma saatleri, çalışma ortamı, eşit işe eşit ücret, çalışanın emekli hakkı ve diğer kazanımların buharlaşmasına karşı durmak önemlidir. Bu konuda sendikalar ve STK lar seslerini duyurmalıdır.
Son günlerde turiste yasakların uygulanmaması ama yerliye haksızca davranılması örnekleri de oldukça can sıkıcıdır. Kendi ülkesinde parya muamelesi görmek haksız ve tatsızdır. Bu gibi durumlar kayıt edilerek tüm ülkelerde turizm pazarlama aşamasında koz olarak kullanılıp değerlerin azaltılması olarak bize geri dönmektedir. Artık bu kadar basit hatalar yapılmamalıdır.
Turizm gündemine ilişkin haberlerin her gün mail adresinize gelmesi için abone olun.
www.turizmguncel.com internet sitesinde yayınlanan yazı, haber, video ve fotoğrafların her türlü hakkı Turizm Güncel A.Ş.’ye aittir. İzin alınmadan, kaynak gösterilerek dahi iktibas edilemez.
Copyright © 2018 - Tüm hakları saklıdır. Turizm Güncel
Tasarım & Yazılım Altyapısı DataNet Bilgi Teknolojileri