Pina 2
Ne zaman dünyada eşine az rastlanacak Bodrum'un Anadolu’ya açılan denize sıfır otoyolundan gitseniz şirin belde Güvercinlik Koyu'na doğru baktığınızda Pina Yarımadası'nı görürsünüz.
Şimdilerde...
Üzerinde yarım bıraktırılmış bir otel inşaatı ile ne talihsiz bir yarımadaymışım der gibi bakar sizlere...
(Bu yarımada, 2634 sayılı Turizm Teşvik Kanunu hükümleri çerçevesinde 'turizm merkezi' ilan edilmiş bir bölgededir. Bilmeyenler için, 'turizm merkezleri' devlet tarafından 'kanunlar' ile belirlenmiş ve sadece turizm yatırımları yapılsın diye ayrılan alanlardır.)
Bu alanın talihsiz kaderi ilk kez MNG Holding tarafından yapılan bir turizm yatırımı ile başladı...
Kıyıları oldukça dik olan bu yarımadada inşa edilecek, projeleri onaylanmış, ruhsatı alınmış bu tesisin misafirlerinin denizden kolayca faydalanabilmeleri için kıyı bandındaki bir bölümün doldurulması zorunluydu.
Tesisin devamı niteliğinde sayılan güneşlenme terasları imalatları için gerekli müracaatları yaptılar.
Bizdeki bürokrasi çarkı kaplumbağa yürüyüşünün onda birinden daha yavaş işlediğinden rahmetli Özal döneminin 'istim arkadan gelir' felsefesine uygun olarak zamana karşı yarışan sistemi etkilememek ve aynı zamanda başlayan hafriyat nedeniyle elde hazır dolgu malzemesini tekrar geri getirme külfetini ortadan kaldırmak amacıyla koca deryada kayda alınmayacak bir dolgu yaptılar.
Sözde 'çevreciler' kızılca kıyameti kopardılar...
Bir de basın abartınca,
inşaat durdu...
Bir vali ve kaymakamın başına mal oldu bu kıyamet tellallarının feryatları..
Ne oldu biliyor musunuz?
Bu değerli yatırımcımız 'Alın atınızı, verin tımarımı' dedi ve arkasına bile bakmadan çekti gitti.
Çekti gitti de, neler ve ne milyon dolarlar kaybettiğimizi kimse hesap etmedi.
Neden sonra bir başka cengaver talip oldu buraya ve aldı,
Kadir Çankırı isimli cengaver turizm yatırımcısı Milas sınırları içerisinde bulunan bu arazide 'Muğla Milas Güvercinlik Koyu Turizm Merkezi' plan notları hükümlerine göre projesini güncelledi ve yola koyuldu...
Rekor denilecek bir sürede tesisin kabasını bitirdi...
Bu kez sahneye önemli bir gazetenin köşe yazarı ve ulusal bir kanalda program yapan bir gazeteci çıktı...
Genellikle yaz aylarında ve özellikle Bodrum'un turistik tesisleri oldum olası 'deniz - güneş - viski' üçgeninde mega yatlarında tatil yapan bir takım gazete köşe yazarlarının hep gündemindedir...
Islak mayolarını değiştirip kurulandıktan sonra buzlu viskiden bir yudum aldılar mı karşı kıyılardaki tesisler yegane hedef ve bir sonraki köşelerinin malzemeleridir artık,
Başlarlar tefrika yayınlamaya...
Burada da aynen böyle oldu...
Köşe yazarı yatırımcıyı, bakanı, valiyi ve bürokrasiyi adeta linç etti...
Bu köşemde yayınlanan “Pina” isimli makalemde bu gazetecimizin ne kadar kirli ve eksik bilgilere sahip olduğunu ilgili kanunlardan alıntılar vererek yazdım,
Ertesi gün, tefrika durdu...
Ama bir gazetecinin yazılarını korku ile 'kanunların' dahi üzerinde gören devlet anlayışı ile zamanın Turizm Bakanı Ertuğrul Günay hiç yapılmaması gerekeni yaptı, acele plan notlarını değiştirdi, Milas bölgesinin asırlardır beş kat olan kat yüksekliğini bu bölgeyi Bodrum sanarak iki kata indirdi,
Askı süresi dahi beklenmeden, ilgili plan notları hükümlerine göre kot faydalanmaları ile hiç bir sorunu olmayan tesise fazla kat yaptın gerekçesiyle bastılar mühürü...
Şimdilerde,
Sayın cengaver yatırımcımız Kadir Çankırı’nın hukuk mücadelesi verdiğini, bu konuda ne kadar üzüldüğünü ve de yabancı tur operatörleri önünde nasıl bir sıkıntıya girdiğinin sektörün sivil toplum örgütleri ile turizmden sorumlu dDevlet kademeleri ve toplumun diğer katmanlarınca farkına varılmadığını biliyorum,
Ama,
Tesis, yarım bıraktırılışın verdiği görüntü ile bir utanç abidesi olarak orada duruyor...
Denize yapılmış kısa metraj dolgu yarımada ile çoktan kaynaşmış. Dolgu mu değil mi anlaşılamıyor...
Oysa ki, o tesis proje tamamlandığında çok ciddi peyzaj bütçesi ile o bahtsız yarımada üzerinde bir inci gibi parıldayacaktı...
İşletim konsepti gereği ve havaalanına mesafesi nedeniyle on iki ay açık kalacaktı...
Bir çok esnaf ve aileye, beş yüze yakın gencimize iş ve aş umudu olacaktı...
Kapasitesi ve yaptığı garantili kontratları ile ülkemize bu güne kadar yaklaşık otuz kırk milyon dolarlık bir döviz girdisi sağlayacaktı...
Çevresindeki, bakkalı, manavı, dolmuşçusu, taksicisi, ekeni, biçeni, işsizi, kısaca onlarca etkileşim sağladığı esnafına ekstra bir gelir kapısı olacaktı...
Olmadı... Yıkayım dedi... Yıkamazsın dediler... Yapayım dedi ... Yapamazsın dediler...
Şimdilerde,
Bodrum'un Anadolu’ya açılan denize sıfır oto yolundan giderken şirin belde Güvercinlik Koyu'na doğru baktığımda...
İçim yanıyor...
Giderken bakıyorum...
Dönerken kafamı çeviriyorum...
Bu çelişkiler ile dolu zihniyete kahrediyorum...
Sevgilerimle
Serdar Karcılıoğlu / serdar@hiltonbodrum.com
Bu Makale 19.08.2013 - 20:50:33 tarihinde eklendi.
Kullanıcı Yorumları
-
Başka yerlerde ölüp nur içinde yatılacağına, Bodrum’da nur içinde yaşanır. Ufuktan ay bir görüne koysun, evren bir peri masalına döner. Akşamın çividisinde koyulaşan koca Arşipel eski deniz varlığını bana öyle bir heybetle bildirdi. Masmavi bir gürleyişti o. Ben diyeyim yüz bin deniz mili, en berrak bir açıklığa uzuyor. Doğduğum tepeden sonsuzluğu seyrediyormuş gibiyim. Güvercinlik Körfezinde de böyleydi.
Cevat Şakir Kabaağaçlı
Halikarnas Balıkçısının da yere göğe sığdıramadığı Güvercinlik zamanın gerisinde kalmayarak yeni bir gelişim içerisine girmiş bulunmaktadır. Tabii ki sahip olduğumuz güzellikleri koruyarak bunun üzerine bizi birkaç adım daha da öteye götürecek olan katma değerlere şans vermek bence hepimizin görevi olmalıdır. Doğal güzelliklerimizi koruyarak onlarla uyumlu Pina yarımadasına yapılan tesis sayesinde yaratılan bu güç zincir etkisiyle daha fazla uçağın gelmesine, bölgenin tanıtımının artmasına, iş gücünün büyümesine, ekonominin gelişmesine yol açacak.
Doğal güzelliklere hangi durumlarda zarar verilmesi istenmez düşündüğümüzde ilk aklımıza gelen bulunan ortamın nefes almasını önleyecek ağaç kesimi fazla ise veya sanayii tesislerinin kurulması ile halkın sağlığı bozuluyorsa kısacası ekolojik yapımız zarar görüyorsa diyebiliriz. Bunların aksine halkın güzellikler içinde yaşaması sağlanılıyorsa bu hizmet güzelliği sergilemeye paylaşmaya izin veriyorsa insanlığa yapılmış en iyi hizmettir hele ülke ekonomisine katkı veriyorsa bu hizmet kutsaldır.
-
bir bolgenin gelismesi ve kalkinmasi icin planlar yapiliyor, havaalani buyutuluyor, yeni turizm tahsis alanlari yaratiliyorki ulkeye daha fazla doviz girdisi olsun ve ticari acik biraz daha kapansin diye. Turizimciler olarak bodrum da kapasitesi arttirilan havaalaninin daha verimli calismasi ve yeni seferlerin eklenmesi icin nitelikli yatak artisinin saglanmasi gerektigini biliyoruz. Ulkenin ekonomik planlamasini yapanlar yasal mevzuatlari buna gore hazirlayip planlamalarina ragmen maalesef uygulamada bu tarz yatirimlari baltalamak icin elinden geleni de yapiyor. Pinada yapilan yatirim icinde orada yasayan halk ve bu isden anlayalarin haricindekiler olumsuz yorum yapiyor gibi gorunuyorki buna o bolgenin kalkinmasi icin bu alanlari yatirima acanlarda dahil. Bu ne perhiz bu ne lahana tursusu:). Burada yapilan yatirimin ve benzerlerinin bodruma, esnafina, halkina, turizime ve ulke ekonomisine saglayacagi faydalari goz ardi etmemek gerekir, ve yatirimcilari da kusturmemek lazim.
-
Cok yazik...
Nedense bu kisir dongu hep devam eder durur...Ilk gelenler (sanki mal onlarinmis gibi)son gelenleri hep baltalar ve kostekler...
-
Türkiyede rantı, parayı, yersiz kanunları doğadan üstün gören betona bir santim de olsa evet diyebilen turizmciler var. Yazık.