Oteller neden Türk müşteriye daha pahalı?
Aslında farklı bir konu belirlemek arzusundaydım fakat yazıyı bitirmeye yaklaştığım son günde, geçtiğimiz ayda meydana gelen çok farklı ve güncel bir mevzuu hakkında yazı yazmak hasıl oldu. “Türk milliyetinden dolayı, 120 Euro daha fazla ücret alınması” enteresan bir durum. Aşağıda durumu biraz da olsa açıklamak istedim.
Geçtiğimiz ay bütün ulusal medyada yer bulan bu hususla ilgili sizlere her iki açıdan da, naçizane kendi fikirlerimi açıklamak isterim. Burada hiç kimseyi haklı veya suçlu bulmadığımı da özellikle yazımın başında belirtmek istiyorum. Ancak her geçen sene artan
Türk misafirlerin, “resort” diye tabir ettiğimiz
Akdeniz ve
Ege’den soğutulmasına ve
Yunan Adaları’na yönlendirilmesine şahitlik ettiğimi de belirtmek isterim. Bunu bizatihi kendi “tekrar” misafirlerimizden işitiyoruz.
Öncelikle şu iki konuya açıklık getireyim:
1) Otellerin, tur operatörleri ile olan anlaşmalarında gelecek olan misafirlerin ’milliyeti’’ ekseriyetle bellidir. (En azından hangi ülkeden daha doğrusu hangi pazardan uçtuğu ve gelen milliyetlerin hangi ülkede/ hangi pazarda yaşadığı bellidir). Örneğin
İngiliz,
Alman vs ve benzeri menşeili
tur operatörlerinin uçakları bizatihi kendi ülkelerinden uçak kaldırır. O ülkede yaşayan ekseriyeti kendi memleketlerinden olan kişiler, tur operatörlerinin charter uçuşları ile tatile gider. Bu özellikle Türkiye ve benzeri ülkelerde daha sıklıkla görülen kendine has bir durumdur. Yani
Türkiye’yi halen müstemleke gören ve “kendi ülkelerinin kanunlarını Türkiye’de uygulayan” tur operatörleri, ki onlar kendilerini zaten bilirler, Türkiye ve benzeri ülkelerde at koştururlar. Elbette bu ülkelerden/ pazarlardan gelen yolcuların ve hiçbir milliyetin suçu yoktur.
Rehberlere, “Otellerden şu kadar para keserseniz veya reklamasyon yaptırırsanız, o kadar prim alırsınız” diyenleri dahi vardır. Tabii bu arada her sene batan tur operatörlerinin de Türkiye’ye ve Türk turizmine verdiği zararlar cabası. Kısacası biz kendi ülkemizde tur operatörlerine Türkiye Cumhuriyeti kanunlarını uygulayamıyoruz. Bu da ayrı bir yazı konusu. Buna karşı çıkacak olan turizmci lütfen yorumlarda yazsın.
Tabii bu arada,
Türk Hava Yolları’nı,
Pegasus’u ve
AJet’i resortlere yoğun şekilde uçmaya ikna edemedik. Bence enteresan. Biraz da biz turizmcilerin kabahati de diyebiliriz. Uçakçılık zor zanaat fakat yine de, tarifeli veya değil, yerli uçak için biraz daha bastırmalıyız. Bu da yine ayrı bir yazı konusu.
2) Oysa ki, online veya ‘’
Bedbank’’ (yani B2B wholesalers) dediğimiz acenteler veya bedbank operatörler dünyada, online veya değil, ne kadar acente varsa hepsine otel odalarını pazarlarlar. Bu da otellere tüm milletlerden talep sağlar. Oteller Bedbank’ler ile anlaşma yaparken, uygulamada ‘’
exclusivity’’ verdikleri tur operatörü ‘pazarı’nı hariç tutabilirler. Milliyetini değil ama pazarını hariç tutabilirler. Bence milliyeti hariç tutmak doğru bir davranış değil.
Dolayısıyla, anlaşılan pazar hariç olmak üzere, sadece milliyeti
Türkiye Cumhuriyeti olduğu için ekstra para istemek kanaatimce doğru değil. Bu benim şahsi fikrim.
Aslında bir önemli konu da, Turkiye pazarı ile diğer pazarlar arasındaki fiyat farkı. Otelcilerin böyle bir derdi yok.
Ancak döviz kurlarındaki belirsizlik, bazen bir pazarı yüksek fiyatlarken, diğer pazarı düşük fiyatlıyor. Öngörüler bazen tutmuyor. Bu sene, döviz kurlarının çok yükseleceğini düşünen otelciler, Türk pazarında ona göre fiyatlama yaptılar. Ancak döviz , yüksek faizden dolayı yükselmiyor. Bu tamamen bir kısırdöngü. Geçtiğimiz senelerde, bu kadar döviz yükselişi öngörülemediğinden, Türk pazarı fiyatları ekseriyetle düşük kaldı. Bu sene ise durum tam tersi. İşte bu yüzden, otelciler ekseriyetle Türk operatörlerinin misafirlerini kabul etmek arzusunda. Bu da döviz girdisi yönünden bir miktar Türkiye ekonomisi için sakıncalı bir durum. Daha önce belirttiğim gibi, tam bir kısır döngü.
Diğer bir husus, döviz kurlarıyla alakalı. Bir ülkede cari açık varken, döviz kurlarını faizi yüksek tutmak suretiyle çıpalarsanız, bu maalesef günü kurtarmak oluyor. Bugün enflasyon iner ancak yarın tekrar bu durum döviz kurları nezdinde, enflasyon olarak geri döner. Malumun ilanını yapmaya gerek yok ancak ben yine de belirteyim:
Cari açığı kapatacak ürünlere yönelmeli ve bu cari açık belasından bir an önce kurtulmalıyız. Aksi takdirde, yine kaynaklarımızı yurtdışına transfer etmek durumunda kalacağız.
Cari açık ülkemizin en büyük ekonomik belasıdır. Zira bizim para birimimiz, dünyada hakim para birimi değildir.
Kalın sağlıcakla.
Bu Makale 26.06.2024 - 08:58:20 tarihinde eklendi.
Kullanıcı Yorumları
-
Sayın Ersoy,
“ Rehberlere, “Otellerden şu kadar para keserseniz veya reklamasyon yaptırırsanız, o kadar prim alırsınız” diyenleri dahi vardır “ bahsini yaparken çok insaflı yaklaşmışsınız. Bu konu acenteler için çok büyük ve çok ciddi, planlı bir gelir kapısı. Her yıl her otelden onbinlerce Euro, Pound gelir elde ediyorlar. Muazzam büyüklüğü düşünsenize. Geri ödenen paralar, Zak denen rezil sistem, reklamasyona müşteriyi teşvik, otel adına acente tarafından verilen turlar, hamam, masaj vb. derken yüzbinlerce Euro ve pound acentelerin gelir kapısı oluyor. Otelcinin sırtında bir asalak gibi bu rakamları sömürüyorlar. Otel sahipleri, genel müdürler, mali işler müdürleri, satış müdürleri, bir zahmet yıl sonunda ve yeni sezon başında ( geçmiş yılın dökümü ) her tür misafir iadesini inceleyiniz. Gözleriniz yuvalarınızdan fırlayacak. “ Açık hesap “ denilen çalışma sistemi ile dev tur operatörleri kafanızı da karıştırarak resmen otelciyi sömürüyor…..