Modern gladyatörler ve köleler
Resmi rakamlara göre 2010 yılında 28.632.204 turist giriş yapmış ve hizmet almış.Bunun karşılığı olarak 20.8 milyar dolar döviz girdisi sağlanmış. Ama, makro değer olarak yaklaşık Türk ekonomisine 55 milyar dolar girdi sağlamıştır.
Yine 2010 yılında yaklaşık 2.5 milyon TC vatandaşı tatil ve sağlık amaçlı seyahate çıkmış, karşılık olarak da 3 milyar TL harcamada bulunmuşlardır.Turizm sektörünün yarattığı istihdam, rakamlarla net olarak tespit edilemese de, Başbakanlığın 2010 yılında DRT Kurumsal Finans Danışmanlık’a hazırlattığı rapora göre 1.7 milyon kişi civarındadır.TOBB’un yaptığı araştırmaya göre, turizmdeki istihdam maliyeti, en yakın sektör olan ayakkabı sanayindeki maliyetin 1/3’üne, elektrikli aletlerin 1/5’ine, demir çelik sanayinin ise 1/30’una tekabül etmektedir.Yani turizm istihdam/yatırımı en düşük sektördür.
Peki, devlete gerek istihdam gerekse girdi olarak en fazla değeri kazandıran turizm sektörüne gereken değeri vermekte midir? Buna, evet demek zor; hatta yapılanları görünce, devletin turizm sektörüne üvey evlat muamelesi yaptığı su götürmez bir gerçek. Bugün Türk turizmcisi, dünyanın en pahalı elektrik, gaz, benzin, iletişim, alkollü içecek, et ve süt ürünlerini kullanmaktadır. Özellikle her şey dâhil çalışan, mass turizm ağırlıklı sejour otelleri bu sıkıntıyı daha derinden hissetmektedir. Mesela 100 odalı bir sejour oteli, Yunanistan, İspanya vb. gibi rakibi market tesislerden 100 bin Euro fazla maliyetle sezona başlamaktadır. Bu, oda ve alan artımına paralel olarak yükselmektedir. Bu, IT çalışan şehir otellerinde fazla hissedilmemekle beraber, firma ismini kanıtlamış, şehir sosyal hayatına hitap eden tesisler hariç, salon geliri sıkıntısı yaşamaktadır. Çünkü realite olarak yiyecekte 1’e 3 içecekte ise asgari 1’e 5 -7 arası fiyatlandırma yapması gereken tesisler yüksek maliyet sebebi ile misafire hitap edecek fiyat verme sıkıntısı yaşamakta. Konaklayan misafirler yiyecek ve içecek ihtiyaçlarını tesis dışında karşılamaktadırlar. Şehir otelciliğinde rantable salon gelirinin, oda gelirinin asgari yüzde 50’sine tekabül etmesi gerektiğini düşündüğümüzde, çoğunluk tesisin, bu maliyetler ile tutturulması gereken hedeflere yaklaşması hayal sınırlarına bile uzak.
Otelcilik, çok özel bir sektördür. Misafir memnuniyeti esasından gidersek, onların istek, alışkanlık ve yaşam şeklini anlayabilecek eğitim, bilgi birikimi ve vizyona sahip olmak gerekiyor. Satılan ürün, bir meta değil zamandır. Yani bugün satılmayan oda, yarın için bir ticari değer ifade etmez. Otel yatırımcılarını iyi analiz ettiğimizde yüzde 80 den fazlası, bir şekilde sahip olduğu parayı, gayrimenkul değeri de olduğundan otelciliğe yatırım yapanlar, yani ayrı alanlardan bu sektöre giren insanlar sektör için gerekli olan birikim ve mantaliteye uzaklar. Dolayısı ile iş hayatlarına bakışları, deneyimleri doğrultusunda her şeye karşı bir güvensizlik içinde. Sektörün özelliğinden, eğitimli olsalar bile uzaktan kontrol yönetim şekline uyum sağlayamıyorlar. Getirdiği profesyonel yönetime güvenemiyor, her şeye yetişip anlamaya ve kontrol etmeye çalışıyorlar. Alt düzey personeli bilgi verici kullanmaları, yönetim çatlağına dolayısı ile disiplin zayıflığına yol açıyor. Kendi yaşam şekilleri ve zevklerini servis alanlarında kullanmak istiyorlar. Ağırlık mass turizmi yapılan ve fiyatların belirleyici olduğu sejour bölgelerinde alımlara karışarak, servis ürün kalitesini aşağı çekiyorlar. İşe yabancı olmaları ve insanları kullanma üzerine kurdukları yaşam şekli tencere/kapak misali çoğu zaman yeteneksiz fakat abartılı konuşan yönetici tercihi kullandırarak tesisin marka değeri kazanmasını ve sürekliliğini önlüyor.
Tabi asıl sıkıntıyı, bu düzen içerisinde işlerini yapmaya çalışan Genel Müdürler (Gladyotörler) ve Alt personel (Köleler) çekiyor. Artık iyice globalleşen turizm marketinde sadece dahili rakipleri değil, yurt dışı rakipleri ile de mücadele eder konumdalar. Hedef market ve tur operatörü tercihi artık eskisi gibi fazla değil. Alımlar ve birleşmeler aklı başında 2 elin parmakları kadar firmaya düşürdü. Dizginler tur operatörlerinin elinde. Tesisi dolduracak, iyi bir kadro kuracak, hizmet kalitesini yüksek tutarak tesise marka değeri kazandıracak ve tabiî ki sene sonunda artı değeri iyi bir bilanço oluşturmak… Bunların hepsini, sektörünün üvey evlat muamelesi gördüğü bir devlette ve bu yatırımcı profili ile işi zor. Romalı Gladyotorler bile her arenaya çıkışta “sağ kalabilecek miyim” korkusunun getirdiği stresi, otel genel müdürleri kadar hissetmemişlerdir. Orta boy işletmelerin hemen yarısı, küçük işletmelerin hemen hemen tamamı tam bir yönetim faciasıdır. Otel müdürleri, sadece unvan taşır. Yaptırımları yoktur, çoğu sözleşmesiz çalışır. Bırakın uluslararası tüketici haklarını, çoğu, sorumluluklarının ne olduğu bilincinde bile değildir. Maliyeti düşürmek için her türlü güvenlik ve ürün seçimini asgariye alan işletmeci tesisi probleme açık hale getirir. Allah göstermesin, herhangi bir müşteri mağduriyetinde veya kazasında kanun gözünde sorumlu otel müdürü ve olay yeri sorumlusu ve çalışanıdır. Herhalde en rahat olanları, fazla kazanmasalar da departman sorumlularıdır. Sadece kendi alanlarının stresini duyarlar. Ya alt personel (kölelere) ne demeli? Büyük tesislerde hadi her neyse, ama belirli bir kapasite altı tesislerde çektikleri çileyi bundan 160 sene önce Kaliforniya portakal bahçelerinde çalışan Negrolar çekmemiştir. Yani, limitsiz çalışma, limitli uyku, lojman problemi, üstüne üstlük bazen, hak edişini de alamama… Devlet Babada unutmuştur onları. Sözde işsizlik sigortası çıkartmış ama limit koymuş. 3 senede 600 gün diye. Sejour çalışanı 6 ay çalışır. Bir türlü işsizlik sigortasından istifade etme şansı yakalayamaz. Üstüne üstlük, sezon kapanışından 3 ay sonra hasta olma hakkı da yoktur. SSK’nın sorumluluğu işi bırakmaya müteakip 3 ay içinde biter. Örgütlenmeleri olmadığından seslerini kimse duymaz. Değerli hükümetimiz onlara asgari ücreti de fazla gördü. Stajyerlikteki yaş sınırını kaldırdı. Asıl üzücü olan geçenlerde bir hükümet yetkilisinin asgari ücretin 1.000 TL’ye çıkartılması talebine, “işletmeler bu ücretlendirme maliyeti ile rekabet şansı bulamaz, batar” demesidir. Maalesef hiç bir mesleki sendika ve örgüt yetkilisi çıkıp da “Sn Bakanım, peki bu dolaylı vergilerin getirdiği yüksek maliyet ile nasıl rekabet edeceğiz” sorusunu sormamalarıdır. Bunlar modern köle olmasında, kim olsun. Aynı sıkıntılar, turizm şirketi personellerinde de geçerlidir.
Bütün bu menfi, oluşumlar sonucu maalesef güzelim tesisler, hak etlikleri marka değere ulaşamamaktadırlar. Tesisler gittikçe kalitelerinden ödün vermeye başlamıştır. Gülünç ücretlendirmeler, okumuş, yetişmiş kalifiye elemanları başka sektörlerde çalışmasına neden olmaktadır. Profesyonel yönetim sistemini oluşturamamış, dolayısı ile belirli hedef market ve standart oluşturamayan tesisler yavaş yavaş büyük tur operatörlerine veya kontrolündeki otelcilik zincirlerine devredilmektedir. Geçenlerde bir tur operatörü temsilcisinin “aile otelleri, profesyonel yönetimdeki otellerden daha iyi yönetilmekte ve müşteri memnuniyeti sağlanmaktadır” beyanını okudum ve gülümsedim. Bunun arkasında yatan sebep, istenilen fiyatın alınması ve her türlü reklamasyonun tahsil edilmesidir.
ÇÖZÜM :
-Devlet bir an önce 2023 turizm planını işler hale getirmeli.
-Turistik yöreler, konumlarına göre marka değere ulaştırılmalı.
-Yurt dışında Türk menşeli tur operatörü yapılanması desteklenmeli
- Market çeşitliliğine gidilmeli, sejourdaki ölü sezonu 55 yaş üstü, Sağlık ve Handikaplı misafirlerde değerlendirecek çözüm üretilmeli.
-Yukarda belirttiğim ana giriş maliyetini artıran tüketim ürünlerini, nötr hale getirecek devlet düzenlenmesi yapılmalı.
-Her şey dahil sistem ilk oluşum safhasına, yani şehir merkezine15 km mesafeli büyük tatil köyü veya otellerde uygulanmalı. Bu da olmazsa en azından belirli bir standart ve büyüklükteki oteller ile sınırlandırılmalı.
-Turizm Bakanlığı veya Otelciler Derneği vasıtası ile yatırımcılara otel işletimi konusunda eğitim verilmeli.
-Tur operatörlerine yerel hizmet veren acenteler her misafir için 45-50 Euro lok al hizmet payı alma yollarını denemeli.
—Ücretlendirmeler diğer sektörlerin dengine getirilmeli. 2 lisan bilen birisini 700.- - 1.000.- liraya çalıştıramazsınız.
—Devlet sejour otellerinde çalışan personelin mağduriyetini önleyecek çözüm bulmalı.
Bu Makale 23.01.2012 - 21:15:19 tarihinde eklendi.
Kullanıcı Yorumları
-
Söylenecek geriye pek bişey kalmadı.Çok güzel ifade etmiş sevgili yazarımız.Ben şahsen bir GLADYÖTER olarak kaleme almaya kalksam bu kadar güzel yazamam.Bravo Yazılanları ve anlatılanları,bire bir yaşamış biri olarak ellerine sağlık diyorum.Ve canım turizm ne olacak diye soruyorum ? Bu sektör de sadece FETTAH TAMİMCE mi kaymak yiyecek ? Senelerdir işsizlik yaşıyorum,nasıl çare bulacağız ? İş güvenliğimiz sfırın altında.Patronların iki dudağının arasındaMuhasebeye lütfen dedikleri zaman,geçmiş olsun..Haydi tekrar iş ara ki bulasın.Hele hele arkanda birileri yoksa,ağzınızda kuş tutsanız hava Ben tekrar yazarımıza teşekkür ediyorum.Çok ama çok güzel kaleme almış,tebrik ediyorum.Ellerinize sağlık...Esenlikler diliyorum.Daha güzel yazılarınızı bekliyorum lütfen Vurun neşteri
-
Bu arada turizmin en önemli unsurlarından olan rehberlerin durumundan hiç bahsetmemişsiz. Türk rehberleri kadar uzun saatler özveriyle çalışan rehber dünyanın hiçbir ülkesinde yoktur. Buna karşılık ne yasa sorunu ne de dünya standartlarında ücret sorunu çözülmemiştir. Yine de birçok noktaya dikkatleri çektiğiniz için teşekkürler,iyi kafa yormalar dilerim
-
İş yaşamıma erken başladım.197778 Yıllarında,rahmetli Sinan Kuran Beyefeni ye ait Yagmur Ticarette rapartör olarak çalışıyordum.Taahhüt Departmanı sorumlumuz Emkl.Deniz Alb.Halil Erdeveci Bey idi.Bir konuyu anlatırken,o kadar fazla ayrınıtıya girerdi ki.Bazan belirli yaş gurubunda olan bizler arasında espiri konusu olurdu.İleriki iş yaşamımda gördümkü.İnsanlar,söylediğinizi açıklamadığınızda.Sizin ile ilgili önyargı veveya düşünceleri doğrultusunda yanlış sonuçlara varabiliyor.Veya,karşınızdakinin eğitim ve bilgi kapasitesi.Söylediğiniz şeyin yanlış analizine sebep olabiliyor.Neticede,hedefim karşımdakinden bir ürün almak veya vermekse,düşüncemin karşı taraf açısından net algılanması gerekiyor.Sn Cengize yapıcı yorumları için teşekkür ederim.Ana temalar üzerinden gidip,paragrafları kısaltmada fayda var.Sn Kocamanın yapıcı yorumundan mutluluk duydum.Ayrıca,tam verimli olacağı zamanda,sektörden kopmasına üzüldüm.
-
EKRANDAN DÜŞMEK ÜZERE (SON ANDA) YAKALAYARAK DEĞERLİ ANALİZLERİNİZE KRİTİK YORUMKATKILAR VERMEK İSTERİM SN.CAN... (1) ÖNCELİKLE: BEN BUSONUCA 15YIL SONRA ULAŞABİLDİM UZUN İFADELER KARIŞIK ANLATIM YAPMAKTAN KAÇININ LÜTFEN (OKUNMAANLAŞILMAFİKİR.KATKISINI) YAZININTEMELAMACINI YÜKSELTMEK ÜZERE BUNU YAPMAK GEREKİYOR... (2) KONU HAKKINDA AKLA GELEN HER ŞEYİ İÇERİĞE SOKUNCA FAZLA GELİYOR (YİNE)YAZININ RANDIMANINI (GEREKSİZ.YERE) DÜŞÜRÜYOR ÖNCELİKLİ FİKİRLERİ AYIKLAYIP GERİSİNİ (ÇOĞU.ZAMAN) METİNDEN ÇIKARTMAKTA BİLE GEREKİYOR... (3) YAZININ TEMEL KURGUSUNDA ANAFİKRİÖNEÇIKARTIP DİĞERLERİNİ DE BUNA DESTEK OLARAK KULLANIN MESELA BU YAZI GİBİ UZUN BİR İÇERİKTE EN.AZBİR ARA.BAŞLIK DAHA KULLANMAKTA YARAR VAR(DI?) DERİM... DAHA.ÖTELERE DE GİRMEYEYİM ZİRA AMAÇSONUÇ DENGESİNİ BOZMUŞ GEREKSİZUZATMIŞ OLURUM...? KOLAY GELSİN BAŞARILAR...
-
HAY AĞZINA SAĞLIK ZEKERİYA BEYCİM.ELLERİNE KALEMİNE SAĞLIK,SENİN GİBİ DÜŞÜNEN VE DÜŞÜNCELERİNİ BEYAN EDEN 34 BÜROKRAT DAHA OLSA BU TURİZMİN ÖNÜ AÇILIR VALLA.MADDİ MANEVİ BİR ÇOK HİZMETİNİ GERİDE KALAN
20 SENESİNE HARCAYIP GENÇ YAŞINDA (60) ACENTACILIKTAN,ACENTASINI SATARAK KURTULABİLEN EMEKLİ BİR TURİZMCİ OLARAKBİR ÇOK KİŞİNİN KONUŞUPTA DİLE GETİREMEDİĞİ VE YAZAMADIĞI KONULARI DİLE GETİRMİŞSSİNİZ.HER NE KADAR YAKINDAN OTELCİLİK SORUNLARININ ACENTALARIDA AZ DA OLSA İLGİLENDİRSEDE
MAALESEF SİZİN BELİRTTİĞİNİZ GİBİ SERMAYEDAR YÖNETİCİLERİN UZAKTAN KUMANDA İLE YÖNETMEYE ÇALIŞTIKLARI İŞLETMELERİN KAYBI BİZ ACENTACILARIDA VURMAKTADIR.ÇÜNKÜ MÜŞTERİ MEMNUNİYETİ ARTIK GÜNÜMÜZ TURİZMİNDE EN ÜST SIRAYI ALMAKTADIR.BUNDA ACENTANINDA SORUMLULUĞU DAHA İLK BAŞTA REZERVASYONDA BAŞLAMAKTADIR.
ÜCRET KONUSUNDADA ANLATTIKLARINIZA KATILMAMAK ELDE DEĞİL,MEKTEPLİ OLARAK TECRÜBE KAZANMIŞ PERSONELLERİN YANINDA SIRF MAALİYETİ DÜŞÜRMEK İÇİN UCUZ,KALİFİYESİZ VE MEVSİMLİK İŞCİ ALIMLARIDA MAALESEF İŞLETME KALİTESİNİDE DÜŞÜRMEKTE OLDUĞUNU GÖRMEK BİZ ACENTACILARIDA AŞIRI DERECEDE ÜZMEKTEDİR.NİTEKİM MEKTEPLİ OLMASINA RAĞMEN SEZONLUK İŞ TEKLİFLERİ VE DÜŞÜK ÜCRET TEKLİFLERİ BİR ÇOK İŞLETMENİN KULLLANMAKTA OLDUĞU YÖNTEMDİR.DOLAYISI İLE VERİM,BELİRLİ KALİTENİNDE ALTINA İNMEKTEDİR,HELE HELE HERŞEY DAHİL SİSTEMİNİN TAM OTURTULAMDIĞI TESİSLERDE.BAKANLIK OLSUN ,TÜRSAB OLSUN,OTELCİLER BİRLİĞİ OLSUN BU KANAYAN YARAYI BİR AN ÖNCE DİNDİRMEDİKCE SORUNLARIN ÇÖZÜMÜDE BİR O KADAR GEÇ VE ZOR OLACAĞINI UMİT EDİYORUM.YENİ YILIN TÜM UMUTLARIMIZI YEŞERTMESİ VE CAMİAMIZA UĞURLAR GETİRMESİ DİLEĞİ İLE.