LALE DEVRİ
Arkadaş, ‘bu televizyon dizisi isimleri de ne’ diyebilirsiniz.
Veya hiç vaktim yok, ayrıca entellektüele televizyon dizisi seyretmek, popüler kültür ile haşır neşir olmak yakışmaz da diyebilirsiniz.
Ne yapalım? Bütün gün yönetim tarihinde yolculuktan sonra, memlekette bakkaldan aldığımız somun ekmeğe ve memleketimin güzel kara zeytinine hasret eve gelince, dizilerin ikinci tekrarı ve haber programlarını, müsekkin olarak kullanıyoruz.
Gerçi bizim toplumda ne, ne zaman IN, ne, ne zaman OUT pek de bilinmez ya...
Bir bakarsınız herkes arabeske vuruyor, burun kıvırıyor, bir bakarsınız sosyete cem-i cümle arabesk dinliyor.
Neyse uzatmayalım, Show TV de ki bana göre muhteşem dizi LALE DEVRİ, zengin muhafazakar bir aile ile muhafazakarlar tarafından batırılmış, beyaz Türk zengin ailenin arasındaki ilişki ve çelişkileri anlatıyor.
Bu evde en sevdiği köpeğe arap adı veren ile, köpeğin evde olması halinde hanenin bereketinin kaçacağına inanan bir arada yaşıyor. Henüz gül gibi geçinemiyorlar ama bir arada da yaşıyorlar ortak menfaatler uğruna.
Aslında birlikte yaşama kültürü eksikliğini ve dileğini de, bu diziyi izleyince değil de, televizyondan memleket manzaralarını seyir edince, his ettim.
Birilerimizin, ötekileri topluca bu memleketten sürmesi veya yok etmesi mümkün mü?
Düşünülebilir mi?
Elbette hayır!
Her iki fikrin de uç noktası ütopya.
Küba, Küba olmaktan vazgeçmişken, bizden Küba olamayacağı gibi, Arap ve Kuzey Afrika aleminin yüzde doksanı bize benzemeye çalışırken, bizim onlara benzememiz de mümkün değil.
Pratik bir siyasal bilimler hocası, siyaseti, dinlediğim bir dersinde “ vergiden en yüksek payı alma sanaatı olarak ifade etmişti”.
Talebesi olmuş politikacı oldukça az olsa da, pratiğe biraz bakınca durum açıklığı ile ortada.
Bu Lale Devri aynı konuya da değinmiş. İktidar kendisini muktedir edenleri, vergiden en yüksek düzeyde bu dizide de faydalandırtıyor.
Durum en az, bizim gibi orta ve alt kesimi etkiliyor. İhaleyi kim kaparsa kapsın, yatırımı kim yaparsa yapsın, yemeği pişirecek, tabağı getirecek, ortalığı temizleyecek, otobüsü sürecek, bileti kesecek ve bütün bu işleri idare edeceklere hep ihtiyaç var.
Baktım diziye, uyum var huzur var, herkese ekmek var. Hır, gür var, gürültü var o zaman kimine ekmek var, kimine yok, ancak olana da ekmeğin tadı yok.
Ortalıkta kızılca kıyamet koparken, huzur yokken, ne turizmin, ne tatilin, ne de hayatın zevki olur.
Hatırlarmısınız bilmem rahmetli Özal bütün eğilimleri kucaklarken, herkese imkan verirken, oldukça kuvvetliydi, ne zamanki bir eğilim kuvvetlenmeye başladı ve ölümü ile tek eğilim partisine hakim oldu, parti, marti kalmadı.
Kerametin kucaklaşma ve paylaşmakta olduğunu, kuvvet sahipleri de anlasa da, eşsiz memleketimin tadını herkes çıkarsa.
Hoşça kalın...
*Bu arada dizinin yapımcıları bu yazıları okumuyordur ancak bu dizi Arap aleminde çok iş yapar. Hatta rekor kırar.
Bu Makale 11.11.2010 - 19:58:15 tarihinde eklendi.
Kullanıcı Yorumları
-
serdar'cığım, özlettin kendini yahu...
şu, film pazarlama işine girelim!?
selamlar
murat