Küreselleşme ve Türkiye turizmi
"Bu kadar önemli bir sektör halen yeterince stratejik ve iyi yönetilemiyor, kendi malımızı kendimiz satamıyoruz. Dağıtım kanalları alıcılarımızın elinde."
Turizimci bir arkadaşımız küreselleşen dünyada güney otellerinin layık olduğu gibi pazarlanamamasını, özellikle de ülkemiz turizminin tamamının ve Antalya turizminin kötü yönetildiğini ele almış.
Doğrudur, dünyayı küreselleştirme çalışmalarının oldukça başarılı, planlayanların hedeflerne uygun ama bir o kadar da acımasız sürdüğü kesin.
Küreselleşme çabaları önüne çıkmış, kırkı çıkmamış bebeği de, ömrünü vatan hizmetine adamış emekliyi de, dulu da, yetimi de aynı potada eritiyor.
Türk turizmine ve paydaşlarına da tolerans göstermeyeceği kesin.
Küreselleştirme faaliyetlerinin maliyeti ağırdır, ülkemize halen en fazla ziyaretçi getiren Almanya’ nın vatandaşları ve diğer Avrupalı dostlarımız oldukça fakirleştiler.
Mümkün olsa sokaklarında bile görmek istemedikleri Arapların ve Kuzey Afrikalıların turizm yatırımlarını, onların kara kaşlarına, kıvırcık kara saçlarına, kara gözlerine hayran olduklarından değil, tatile çıkacak vatandaşlarının alım gücüne uygun tatil fırsatı yaratmak için, patlatıyorlar.
Endişeliyim çünkü;
Bu kadar önemli bir sektör halen yeterince stratejik ve iyi yönetilemiyor, kendi malımızı kendimiz satamıyoruz. Dağıtım kanalları alıcılarımızın elinde.
İnsan kaynağına gereken önem istisnaları hariç yeterince verilmiyor. Bu önemi verenler de karşılığını fazlası ile alıyorlar ve fark yaratıyorlar.
Turizm sektörünün önemini ve milli bir mesele olduğunu halen idrak etmemiş, göbeğini kaşıyan bidon kafalılar mevcut.
Böylelikle çağımız Ali Kemalleri'ne umut veriyorlar.
Ben genel eleştiren tarzıma rağmen Türk turizminden oldukça umutluyum çünkü;
Müthiş doğal güzelliklerimiz var, çevre bilincimiz güneydeki ve doğudaki rakiplerimize göre daha gelişmiş durumda.
Rakiplerimize göre daha yeni ve cazip tesislerimiz var.
İnsan kaynağımız batılıdan misafirperver, doğuludan profesyonel ve misafirperver, yirmi beş yılda ulaştığı seviye dehşet.
İkinci jenerasyon patronlar için turizm sektörü gerçek iş olarak algılanıyor ve sektöre gereken önem veriliyor, örgütleniyorlar, kollektif faliyet etmenin gerekliliğinin farkındalar.
Dağıtım kanallarında söz sahibi olmak üzere gerekirse kollektif ama ticaretin doğasına uygun hareket etmelerinin gerekliliğini fark etmiş olduklarına inanıyorum en azından inanmak istiyorum.
Bir çok yatırımcımız kaliteli malı uygun fiyata vermek zorunda olduğunun farkında, tutumlu ve verimli işletmecilik yapmak gayretindeler.
Turizmin yönetiminin siyasilere bırakılmayacak kadar önemli olduğunu fark etmiş durumdalar, bu konudaki etkinliklerini gün geçtikçe artırıyorlar.
Bu vatanın evlatları kurtuluş savaşı verdi ve dünya markaları oluşturdu. Unutmayalım bizler onların torunlarıyız.
Şükür, Rahmetli Vehbi Koç’ un dediği gibi “Ülkem varsa, ben de varım” diyecek, hatta diyen ve son on onbeş yılda dünya markası olmak için cesaret te dahil hiç bir eksikleri olmayan (Pegasus Hava Yolları, Atlas Jet, Rixos vb. markaları oluşturan) patronlar da mevcut.
Rus ortaklarla beraber, Doğu Avrupa pazarında daha iyi kullanılması gereken bir gücümüz var.
Turizm de dahil yaşlı dünyamızın idaresine soyunmuş olanların küreselleştirme iddalarının gerekçeleri, tamamen milli çıkarlarıdır.
Bu böyle bilinip, gerekli önlemler alınmaz ise, kaderimiz dünya borsalarında milyonlarca insanın finansal kaynak aktardığı küresel güçlere teslim edilirse, bizden “iyi hizmet eden” den başka birşey olmaz.
Ne mutlu ki;
Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün otelleri zaptedilmiş, bütün marinaları iflas etmiş, bütün çalışanları da açlıktan kırılmış değil.
Umarız kısa sürede, ülkemizdeki tesislerin cebideki Ay-Yıldızlı Bordo pasaportlu sahipleri ufukta Kırmızı-Beyaz bayraklı gemileri, uçakları ile misafirlerimizi taşırlar.
Bir sonraki yazım bayram sonrası olacağı için, şimdiden tüm okurlarımızın bayramlarını kutlarım.
Potansiyeline güvenen bir toplum dileği ile hoşça kalın...
Bu Makale 24.09.2010 - 09:17:52 tarihinde eklendi.
Kullanıcı Yorumları
-
Kiymetli Zafer Bey,
Nazik yorumunuzu okuyunca yazimin sizin yazinizla celisen bir yonu varmi diye, yazinizi okudum, acikcasi celisen bir tarafimiz olmadigini gordum.
Bununla beraber, gecenlerde saglam bir kaynaktan 2023 stratejik eylem planinin uygulamasinin ne denli basarisiz olduguna yonelik gerekceli bir bilgi notu aldim, hem oraya hem de yaziniza bakinca, uygulamadaki gecikmeler net olarak ortada.
Yazilarimi mumkun oldugu kadar kisa ve mesaji icinde tutmaya calisiyorum.
Siyasetten bu isleri kurtarmak, insan kaynaginin gelisimine onem ( insana yatirim), Dagitim kanallarinda soz sahibi olmaya calismamiz temennisi (patronlara yonelik) vb.
Ilk yazilarimdan birine Serkan TOZKAR isimli eski bir mesai arkadasim sistem degismedigi surece bu isler havanda su dovmektir demisti ve kismen hakliydi da. Ama sutunun adindan da anlasilacagi uzere BEYIN FIRTINASI yapiyoruz. Hepimiz bir miktar katkida bulunuyoruz.
Aman ayrica ben daha cok sektordenim Hoca yonum cok ciliz.
Ayrica genel olarak yazilarinizi okuyor ve aslinda turizmimizin gerceklerinde hem fikir oldugumuzu zan ediyorum.
Kiymetli katkilariniza tesekkur ederim.
-
Serdar Baş Hoca'mız USA'dan turizmimizi ne kadar güzel görmüş ve tariflemiş... Halen beslediği samimi ÜMİT'lerini de arkasından yorumlayarak- Uzaktan bile olsa BAYRAM morali vermeye çalışıyor...! FAKAT- Hoca'mızın çizdiği tablonun EKSİK KALAN yönü olarak "NEDEN-SONUÇ" ilişkilerini KATKI olarak sergilemek ve bu tabloyu AYDINLATMAK ihtiyacını duyuyorum... ÖZETLE: İçine düşülen ÇIKMAZLAR SARMALLARI kapsamında- En önemli unsurun (gelişen turizme rağmen) > Ulusal ve Yerel kapsamda yerinde sayan ÖRGÜTLENME olduğunun ve bu durumdan çıkış için TEŞHİS-TEDAVİ sürecini EYLEM'e dönüştürebilecek yagane ARAÇ olarak PLANLAMA yöntemlerinin "Çağdaş İlaçlar" olarak devreye sokulamadığını- ARTIK İDRAK etmemiz gerekmiyor mu...? Hoca'mızın belirttiği "Henüz devreye sokulmayan Anadolu değerleri" > Bu ÇARPIK mekanizmada HEBA OLMAYA Mahküm değil mi...? Altı çizilerek belirtilen KÜRESELEŞME sürecinde Türkiye'nin önünde ENGEL olan İÇ ve DIŞ MİHRAKLAR kimlerdir...? Bu "şart ve ahvalde" > CEBREN VE HİLE ile değil- APAÇIK ve göz göre göre > Tüm ETKİLEŞİM Detayları çözümlenemeyerek YÖNETİLEMEYEN TURİZM MEKANİZMASI ve TİCARİ GETİRİLERİ- Her geçen yıl daha fazla oranda ELDEN ÇIKIP YİTİRİLMİYOR MU? Hoca'mızın DIŞ GÖZLEMCİ olarak bu İNCE dertlerimize de BİR el atmasını dileriz...! Zira- İnce hastalığımız olan ZİHNİYET VEREM'i ile iç-içe yaşarken- İçeriden bu durumları TEŞHİS edemiyoruz...! Bu nedenle de- TEDAVİ süreci YILLARDIR bir türlü devreye giremiyor...? Potansiyelimize İNATLA inanıyor ve güveniyoruz- Fakat: Olayı KOTARMAK için gerekli olan- YOL-YORDAM-YÖNTEM Nerede...? Ne dersin Hocam? İyi GLOBAL BAYRAM'lar diler- Bayram sonrası Hoca'mızın DEĞERLİ & AYDINLATICI DETAY YORUMLARINI bekleriz...