2016 turizm yılına ait son umutların da birer birer tükendiği bugünlerde, yazı yazmak en az içinde bulunduğumuz durum kadar zor.
Sektöre girdiğim 2009 yılından bu yana her sene bir zorluk vardı. Kısaca düşündüğümde aklıma gelenler; Kuş Gribi, yanardağ patlaması, Gezi olayları… Ancak hiçbir sene bu kadar ürkütücü ve zor olmamıştı. Turizmciler, kendi dinamikleri ile sorunların üstesinden gelmeyi başarmış ve tüm zorluklara rağmen artan trendle her sene Türkiye’nin turizm gelirlerini artırmayı başarmışlardı.
Ancak bu sene çok farklı; içinde bulunduğumuz bölgenin gerçekleri doğrultusunda artan savaş olasılıkları, göçmen krizi ve terör olayları turizmcinin başa çıkabileceği boyutta değil.
Daha önceki yazımda, böyle bir sezonda güçlü olan, kalitesini koruyan ve tanıtıma yatırım yapan otellerin ayakta kalabileceğini belirtmiştim. Bu görüşümde ne kadar haklı olduğumu içerisinde bulunduğumuz günlerde gelen rezervasyonlarda tercih edilen otellerin hangileri olduğu gösteriyor.
Önümüzde ITB Turizm Fuarı var. ITB Berlin, Avrupa’da kayda değer son büyük fuar ve ‘ak koyun, kara koyun’ bu fuarda belli olacak. Her fuarda olduğu gibi, bu fuara da gezme amaçlı birçok bürokrat katılacak. Türkiye standında bizim bile adını sanını duymadığımız yörelerin standları açılacak. Peki standlarımıza gelen ziyaretçilere hangi masalı anlatacağız?
*‘Televizyonlarda gösterilenlere ve gazatelerde yazılanlara bakmayın, terör olayları yok’ mu diyeceğiz ?
*‘Suriye sınırımız tamamen güven altında, hiçbir risk yok’ mu diyeceğiz ?
*‘Güneydoğuda Devlet ve halk barışı sağlandı, el ele neşe içinde herkes’ mi diyeceğiz ?
*‘İstanbul ve Ankara’daki patlamalar ve saldırılar sadece kamera şakası ‘mı diyeceğiz ?
*Yoksa ‘Bu bir savaş oyunu animasyonu, sizi bu sene çok eğlendireceğiz’ mi diyeceğiz?
Sadece turizmcinin ve turizmin değil, tüm ülkenin ihtiyacı olan tek şey var: Huzur, sadece huzur... Bize huzuru sağlayın, biz geri kalanı hallederiz. Teşvike, desteğe gerek yok. Ancak bu sene turizmin ayakta kalabilmesi için destek şart ve gün geçtikçe hasar telafi edilemez boyutlara geliyor. İstediğiniz kadar teşvik verin istediğiniz kadar fiyat düşürün, can güvenliği riski olan bir ülkeye kimse gelmez.
Turizm sektörü ile alt ve yan kolları bu sene çok ciddi darbe alacak. On binlerce insan işsiz kalacak, binlerce müessese kapısına kilit vuracak... Peki soruyorum; bunun adı ‘istikrar’ mı olacak?
TURİZM EYLEM PLANI
Genel manada olumlu bir adım olarak gördüğüm turizm eylem planında eksik kalan veya netleşmemiş bazı hususların olduğunu düşünüyorum. Bunlardan birincisi karşılık oranlarının gerekli görüldüğü takdirde yeniden belirlenmesi maddesi. Bu konuda biran önce adım atılması gereklidir. Halihazırda banka kredisi ile yatırım yapmış ve tesisini bu sene açamayacak olan turizm yatırımcılarını rahatlatacak en önemli adım budur.
Bunun yanı sıra turizm tesislerinin ana gider kalemlerinden olan enerji, işçilik giderleri ve vergi kalemlerine yönelik iyileştirmelerin paket kapsamına alınmaması en önemli eksiklik. Bu sene ortaya çıkmaya başlayan tablo karşısında artan asgari ücret ve işçilik giderleri gereği bir çok tesisin personel sayısında indirime gitmesi söz konusu olacaktır. Bu da, kalitesiz hizmet ile sonuçlanacak, aynı zamanda istihdam alanında da negatif bir tablo ortaya çıkaracaktır. Enerji fiyatlarındaki artış ise tesisleri en çok zorlayan kalemlerin başında gelmektedir. Bu alanda da indirimli elektrik, su ve doğalgaz desteği getirilmelidir.
Kış sezonunda destek amaçlı olarak tur operatörlerine ve hava yollarına ek olarak havaalanı vergilerinin kaldırılması ve hatta bu seneye özel vize ücretlerinin kaldırılması düşünülebilir.
Bir diğer konu ise finans sektörünün turizme bakış açısının negatife dönmesidir. Ancak unutulmaması gereken bir şey var: Bu zor günlerde sektörün arkasında olanlar güzel günlerde meyvenin en kalitelisini ve tazesini yiyeceklerdir. Unutulmamalı ki hiç bir kriz sonsuza kadar sürmez. Turizmdeki bu sancı, sektörün de gerçekleri görerek kendisine çekidüzen vermesi ile çok çabuk atlatılacaktır.
Sonuç olarak: Fırtınadan önce sert rüzgarlar esmeye başladı. Fırtınada gemisini dalgalardan koruyabilen kaptanlar limana demir atarlar.
ITB Berlin Fuarı’nda görüşmek dileği ile……
Bu Makale 26.04.2016 - 19:29:56 tarihinde eklendi.
Anadolumuzun güzel vecizlerinden biridir ve bir metafor olarak kullanılır. Bu konuda alınganlık göstermek yersiz. Alınganlık gsterilmesi gereken konu ise, engelli yurttaşlarımızın bu ülkede insan yerine konmaması, bir rampanın, engelli yürüyş yolunun bile yapılmamasıdır.
kaan berkkan
07.03.2016 -
03:39
Sayın Mengüç;
Hem sağır hem dilsiz aile bireyleri ile birlikte yaşamaktayım. Gereksiz bir alınganlık içinde olduğunuzu düşünüyorum. Sayın YETİM bahsettiğiniz gibi çok duyarlı, hassas ve aydın bir meslektaşımızdır. Bu atasözü tam da bahsettiği durumlar için söylenegelmiş ve söylenmeye devam edecektir. Burada benim aklıma asla sağır veya körler değil, atasözünün söylemek istediği anlam geliyor. Toplumun hafızasından kazınması uzun süre alacak ta olsa, TDK ve meclise bu konuda öneri verilip, atasözleri listesinden çıkartılması sağlanabilir.
Ali Fuat Mengüç
05.03.2016 -
06:24
Sayın Melik Yetim,
Turizm sektörünün içinde bulunduğu durumla ilişkili yorumlarınızı içeren yazınıza neden 'Körler sağırlar birbirini ağırlar' gibi son derece nahoş ve engelli insanlara yönelik ayrımcı ve onları aşağılayan bir ifadeyi başlık olarak seçtiğinizi anlayamadığımızı ve sizin seviyenizdeki bir profesyonelin daha duyarlı bir dil kullanmayı tercih etmesini beklediğimizi ifade etmeliyim.
Hayırlı işler...
Ali Fuat Mengüç
Engelsiz Kültür, Sanat ve Seyahat Derneği
Turizm gündemine ilişkin haberlerin her gün mail adresinize gelmesi için abone olun.
www.turizmguncel.com internet sitesinde yayınlanan yazı, haber, video ve fotoğrafların her türlü hakkı Turizm Güncel A.Ş.’ye aittir. İzin alınmadan, kaynak gösterilerek dahi iktibas edilemez.