Kitaplar, fuarlar, insanlar...
Paris şiirlerle, şarkılarla anlatılan, romanlara, filmlere konu olan farklı bir şehir. Benim gibi Egeli biri için deniz kıyısı olmadığı halde yaşanacak belki de tek şehir. Belediyecilik yapan herkes Paris'e öykünebilir ama Paris tektir, benzersizdir.
Paris'te yaşam bir film şeridi gibi geçer önünüzden. Metrolarda, bulvarlarda, cafelerde, müzelerde yaşamdan sahneler izler, her köşesine farklı bir anlam yükleyebilirsiniz. Yılın Her günü çok sayıda ve farklı etkinliğe ev sahipliği yapar. Konserler, sergiler, festivaller, fuarlar kentin sayısız ve benzersiz müzelerinde, dev sergi salonlarında, hıncahınç meydanlarında, parklarında sizleri bekler.
Aynı anda pek çok etkinliği, fuarı takip etmek mümkündür. Gastronomi fuarı yandayken, bitişiğinde Golf fuarı vardır, arkasında fitness. Turizm fuarı sürerken karşı blokta Frankfurt, Moskova ve Tahran ile birlikte dünyanın sayılı kitap fuarlarından olan Paris Kitap Fuarını (Salon Des Livres) gezebilirsiniz.
Soldan sağa: Paris Büyükelçilik Müsteşarı Rıfkı Olgun Yücekök, Paris Kültür
Ataşesi Serra Aytun, Paris Başkonsolosu İhsan Emre Kadıoğlu ve Büyükelçilik görevlileri
Bu yıl Brezilya'nın konuk ülke olduğu Kitap fuarına Türkiye'de katılarak bir stant açtı. Kültür ve Turizm Bakanlığına bağlı Kütüphaneler ve Yayımlar Genel Müdürlüğünün Ve Paris Kültür Ataşeliği'nin işbirliği ile açılan stantta başta Atatürk Dil Kültür ve Tarih Yüksek Kurumunun yayınladığı eserler olmak üzere Türk kültürünü tanıtan yüzlerce eser sergilendi. Sergilenen eserlerin bir bölümü katılımcılara dağıtılırken, fuar sonunda kalan kitapların Ataşelik aracılığıyla ilgililere, kütüphanelere, okullara ve Türk kökenlilerin kaldığı hapishanelere dağıtılması planlanıyor.
TEDA PROJESİ SÜRDÜRÜLMELİ
Kitap fuarlarından söz ederken TEDA projesi'ni konuşmamak olmaz. 2005 yılında başlatılan ve özellikle 2010-11 döneminde zirve yapan TEDA Türk edebiyatının klasik ve çağdaş eserlerinin ilgili ülkelerdeki tanınmış yayınevleri tarafından o ülke diline çevrilmesi ve yayınlanmasını amaçlayan son derece önemli bir proje. Proje kapsamında bu güne kadar 1750'den fazla çeviriye destek verilmiş ve bunların 1400'den fazlası yayınlanmış durumda. Kalanlar ise yayın aşamasında. Başta Almanca olmak üzere İngilizce, Rusça, Fransızca, Arapça en çok çevrilen diller. Yaşar Kemal'in İnce Memet'i en çok çevrilen eserler listesinin başında geliyor. Orhan Kemal'in Cemile'si ve Nazım Hikmet'in Şiirleri ile Orhan Pamuk, Elif Şafak ve Ahmet Ümit de en çok çevrilenlerden. Reşat Nuri Güntekin, Ayşe kulin, Ahmet Hamdi Tanpınar ve benim vazgeçilmezim olan Oğuz Atay da revaçta. Bu projenin sürdürülmesi Türk kültürünün tanıtılması doğru şekilde tanıtılması adına büyük anlam taşıyor. Bir anlamda siyaseten yapılan yanlışları, oluşturulan kötü imajı ancak kültürümüzü ve birikimlerimizi tanıtarak düzeltebiliriz. Özellikle Tunus 'taki terör saldırılarından sonra Fransa turizm pazarında işlerin yolunda gitmediğini söylemek mümkün. Bu açıdan kitap fuarıyla aynı anda sürdürülen turizm fuarı hakkında çok fazla yorum yapmak zor. Yine de iki fuarı aynı anda yürüten ve kısıtlı kaynaklarıyla başarılı bir tanıtım gerçekleştiren Paris Kültür Ataşeliğini ve desteğini esirgemeyen Paris Başkonsolosu İhsan Emre Kadıoğlu'nu kutlamak gerek.
Bir başka gelişme ise Insitut Français, Goethe Institut, Cervantes gibi ülkemizde de yer alan kültür merkezleri örnek alınarak oluşturulan Yunus Emre Enstitüsü hakkında. Şu ana kadar başta Balkanlar'da olmak üzere 30 adet kültür merkezi faaliyet göstermekte, 2016 yılı içinse Paris'te bir merkez açılması için çalışmalar sürdürülüyor. Özellikle Avrupa ülkelerinde bu tür kültür merkezlerinin olması kültürümüzün tanıtımı açısından önemli. Buradaki amacın öncelikle Yabancılara Türkçe ve Türk kültürünün tanıtılması olduğu unutulmamalı.
Hıncahınç dolu Kitap fuarından ayrılıp Paris sokaklarındaki, metrolarındaki kalabalığa karışınca ve bizler cep telefonumuzla oynarken metroda kitap okuyan insanları görünce kültürün toplumları nasıl etkilediğini düşünmemek elde değil.
Sanata ve sanatçılara verilen değer toplumların geleceğini belirliyor.
Paris, sadece kuleler, bulvarlar, Emile Zola'nın 150 yıl öncesinden AVM çılgınlığını sezip yerden yere vurduğu ışıklı mağazalar değil, toplumu yönlendiren Sanat ve Sanatçılardır en çok. Bugün toplumda hak ettikleri saygıyı görerek Pere Lachaise'de, Pantheon'da yatan 'Büyük Adamlar'dır Paris. Victor Hugo'dur, Voltaire'dir, Jean Jaures'tir.
Neyse canım, elbet bir gün bizde sadece yol yaparak veya yol bularak değil, sanatımıza ve sanatçımıza hak ettiği değeri vererek toplumumuzu yükselteceğiz 'çağdaş uygarlıklar seviyesine'.
Hem kimbilir, Herkes metroda kitap okurken bende elimde cep telefonum bu satırları yazıyorumdur belki... Bir yandan karşımdaki Zenci ailenin sempatik çocuğuna bakıp kendi çocuklarımı anımsayarak,
Ya da metroya inen binen neşeli, güzel kızlarını göz ucuyla keserek Paris'in...
Bu Makale 22.06.2015 - 09:08:36 tarihinde eklendi.