KAÇAK İÇKİ SADECE TURİST Mİ ÖLDÜRÜR ?
Bir dönemin fenomenlerinden Oktay BABUNA’yı herkes hatırlar sanırım.
DOKTOR BABUNA OLAYI
Bir dönemin fenomenlerinden Oktay BABUNA’yı herkes hatırlar sanırım. İlik nakli için uygun donörü bulamadığı taktir de genç yaşta hayatını kaybedebileceği aylarca basın yoluyla halkımıza pompalanan, kendisi için bilinçli olarak ülkede hüzünlü ve duygusal bir ortam yaratılan nevi şahsına münhasır doktor arkadaşımız. Olaylar büyüdükçe, kendisinin Adnan Hocacı olduğu ortaya çıkmış ve hatta batılı bazı güçlerin başta Türkler olmak üzere farklı ırkların genleri ile oynama isteğinin bir uzantısı olduğu iddia edilmişti. Sonraları Adnan Hoca efendinin yanında sıkça görmeye alıştığımız doktor BABUNA’nın bu büyük planın bir parçası olup olmadığı pek aydınlanmamış olsa da birçok komplo teorisyeninin aylarca dikkatini bu yöne vermesini sağlamıştı.
BİZE BİŞEYCİK OLMAZ
Geçtiğimiz günlerde kaçak içki nedeni ile yaşanan malum ölüm olaylarının ardından tartışmalar tekrar alevlendi ve yine kuralı bozmadan herkes birbirini suçlar oldu. Kaçak içki konusunun ardındaki devasa rantı ve net gerçeği tüm sektörün bilmesine rağmen, konunun sadece bandrol olayına indirgenmesi de sanırım yüzyılın komedisi olarak tarihe geçmiştir şimdiden. Yazın gelmesi ile birlikte yollara düşen logosuz minibüslerle dağıtımı gayet de rahat yapılan regarenk şişelerin içeriği kimseleri ilgilendirmediği gibi, her bir alıcının konsantre olduğu tek bir konu vardır, ödediği rakam. Totalde karlı bir alış veriş olduğu düşünülen bu haince davranışın sonuçlarının ise olumsuz gerçekleşeceği pek akla gelmez ya da pozitif düşünce ön plana çıkartılarak ‘’bişi olmaz caanım, bizde bundan içiyoz her akşam, bişicikde olmeyyo vallaha ‘’ şeklinde standardize edilmiş bir cümle ile geçiştirilmeye çalışılır.
KOMPLO TEORİLERİ
İşin komik tarafı ise bundan içen TC vatandaşlarının gerçekten helak olmayışıdır. Tek tük rastladığımız vatandaşlarımızın kaçak içkiden zehirlenmesi haberlerinin alt yazılarını okuduğumuzda malum gerçek ortaya tüm çıplaklığı ile çıkmaktadır. Evet kaçak içkiden dolayı yaşamını kaybetmiştir, ancak içki kaçak olmasa dahi ölecektir zira alkol komasına girmiştir arkadaşımız. Şimdi tüm bu değerli ! bilgilerin ışığında konuyu toparlayacak olursak; Acaba bu kaçak içki olayı 90’lı yıllarda alınan istihbaratlar vesilesi ile ortaya çıkmış, işin içine BABUNA’da katılarak Türk milletinin genleri ile oynama isteğine karşılık tarafımızdan geliştirilmiş bir teknolojimidir. Öyle ya sadece bunu içen turistler bir bir yaşamını yitiriyor. Bu hain plan vasıtası ile, her yıl daha da fazla sayıda ülkemizi ziyarete gelen yedi düveli teker teker öldürmek daha mantıklı gözükmektedir. Milyonlarca Dolarlık araştırma ve laboratuar çalışmaları yapıp da onca zarara girmektense birkaç kaçak imalathaneye vize vermek daha karlı olabilir.
HİKAYENİN ASIL ACIKLI TARAFI İSE…
Şaka bir yana nerede ise her daim özgürlükten bahis açan ve ‘’ ÖZGÜR BASIN DEMOKRASİNİN GEREĞİDİR, OLMAZSA OLMAZIDIR’’ diye yırtınıveren muhterem Türk basınının önde gelen ağabey ve ablaları özgürlüğü biraz farklı algılamaktalar. 14.01.2010 tarihinde kaleme aldığım ‘’Medya ve Turizm İlişkisi’’ makalesinde de hassasiyetle üzerinde durduğum bir konu olan medyanın gücü ve Turizme olan katkısı ya da zararları konu hakkında epeyce fikir vermekte. Elbette özgür basın üzerine düşeni yapıp memlekette yaşananları ülke ve dünya kamuoyu ile paylaşmalıdır. Buraya kadar bir problem yok. Sıkıntı bunun fazlası ile abartılmasında. Sanki ülkenin her tarafında felaketler, çatışmalar, türlü kötülükler varmış gibi göstermenin ve de aptala anlatırmış gibi, defalarca vurgu yapmanın, heyecanlı anlatımlarla adrenalin pompalamanın, olumsuz bir hava yaratılmaya çalışılmasının kime ne faydası vardır. Daha öncede yazmıştım, Taksimde yağmur esnasında müşterisini kapmak isteyen şemsiye satıcısının diğer satıcıyı dövmesi bile haber olmuştur bu memlekette. Haber bulmakta bu kadar mı zorluk çekiyor bu arkadaşlar anlayabilmiş değilim vallahi.
KAÇAK İÇKİ SADECE TURİSTİ Mİ ÖLDÜRÜR?
Muhterem Turizm basınımızda kaçak içki konusunu gündeme getirmiş, tüm detayları ile gün be gün sayfalarına taşımıştır. Haber önemli ve kayda değer olduğu için bu gayet doğaldır. Ancak yaptığımız ve yapacağımız her bir haberin tüm dünyada okunabileceğini ve bu vesile ile tatil planı değişikliklerinin yapılabileceğini, Türk turizminin yaralanabileceğini unutmuş gözükmekteyiz. Ulusal basının bile bu haberlerden beslendiğini de unutmuşlar muhtemelen. Haydi, ulusal basının siyasi ve politik nedenlerden dolayı aymazlığını, kural tanımazlığını anlayabiliyoruz da, sektöre ait basın yayın organlarının flaş haber kaygısı ile yaptığı yaramazlıkları anlamaya aklımız yetmiyor.
Bu Makale 27.06.2011 - 08:25:30 tarihinde eklendi.