Birgül Akgül

İşte Türkler bu yüzden Yunan Adaları’na gidiyor 

İşte Türkler bu yüzden Yunan Adaları’na gidiyor 
Bodrum ve Yunan adası haberleri ile üstü kapatılan kötü bir sezon daha bitmek üzere.
Bütün bir yaz STK başkanlarından, patronlara okurken şaşırdığım demeçlere; şaşırırken gülümsediğim, gülümserken yok yahu şakadır dediğim türlü haberlere maruz kaldım. Eskisi kadar sık yazı yazamıyorum. Bugün 80. yazımı okuyorsunuz. 6,5 yılda 80 yazı. Tekrara düştüğüm zamanlar oldu, yazacak konu bulmakta ise artık zorlanıyorum çünkü sorunlar değişmiyor.

Sektörde ne iyiye gidiyor derseniz? Düşünüyorum… İyi ne oldu… İyi… Yok gerçekten aklıma iyi bir şey gelmiyor. Yine kendini kurtarmaya çalışan turizmciler ve masaya sayıları atıp e bakın işte, sayılar arttı diyen sığ yaklaşımlar….

Kalifiye işverenler aranıyor, çakma ürün satan mağazalar destinasyonların imajını zedeliyor, çalışan hakları vasat düzeyde, kira artışları turizm çalışanlarını sektörden koparacak, çöpler, çöpler, çöpler (çöp sorununu o kadar sık kaleme aldım ki artık yazmaya utanıyorum) sündürülebilirlik, trafik sorunları, otobüs kazaları, depremde sergilenen dayanışma gücünden nemalananlar, Ayasofya cami olmasın, sektörde kadınlara yükselme şansı tanınmıyor, Kaz dağlarındaki talanlar… yazdım, yazdım. Bazen yazdıklarıma dönüp baktığımda yazarken çok yükseldiğimi fark ediyorum. Halbuki yazmaya zihnimde bir akışla başlıyorum ama yazdıkça içimdeki tepki açığa çıkıyor. Bu yazım da böyle bir yazı olacak, biliyorum.

Size bir sır veriyorum: pahalı olan Bodrum değil, Türkiye

Öncelikle Bodrum haberlerinden başlamak istiyorum. 

Bakın! Pahalı olan Bodrum değil, pahalı olan Türkiye sokakları! Bunu da yazdım demek istemiyorum ancak yazdım. 23 Mayıs 2023’te yayınlanan yazımda sokağın turist için de pahalı olduğunu haykırdım. Daha bu sabah, Antalya Kaleiçi’nde otelci olan bir komşum, Kaleiçi’nde iki dürüm döner, 2 içecek için yabancı turist bir çiftten 1.500 TL alındığını, konuyu yetkililere şikâyet ettiğini anlattı. Başıboş olan sokak köpekleri değil; sokağın kendisi. Restoranlar, barlar, kafeler, güzellik salonları, sağlık merkezleri, mağazalar, simitçiler, fırınlar…. Herkes serbest piyasanın yalancı rüzgarına kapılmış durumda. Bir aldığınızı aynı ay içinde aynı fiyata alamıyorsunuz. Sokak lezzetleri bile çok pahalı.

Daha kendi hedef kitlesini tanımayanlar az da olsa gezebilen sınırlı sayıdaki yerli turistle kafayı bozmuş

Oteller, lüks restoranlar ezelden beri şu an turizm hareketliliği azalan yerli turist için pahalıydı. Lakin mevcut durumda fahiş fiyatlar üst gelir grubunu da zorlamaya başladı. Ayrıca Türkiye her zaman farklı ekonomik düzeyden tüketicilere hitap eden ürünleri olan bir ülkeydi. Bununla birlikte Türkiye’de yerli turistin büyük bir çoğunluğu zaten o adı çıkmış lahmacunu yemiyordu ve yemek umurunda bile değildi! Yerli turist zaten o pahalı Beach club’lara gitme sevdalısı da değildi. Oralara gidenler, o harcamaları yapabilenler varlıklı kişilerdi. Elbette herkes gelirine göre harcayacak, isterse gitsin bir gecede 100.000 TL harcasın. Son yıllarda bu 100.000 TL paraları su gibi harcayan ne idiği belirsiz tayfa çoğalmış olsa da kimsenin neye ne kadar para verdiği değil asıl mesele. Asıl mesele bir şişe suyu seyyar satıcının bile 20-30 TL’ye satmaya çalıştığı müthiş bir kazıklama sarmalı içine girmiş olmamız.

Bodrum çok pahalıymış!

Yahu Cunda çok mu ucuz? İzmir, Antalya, Kaş, Alanya, Marmaris, Çeşme, Kapadokya bedava mı? Otopark ücretlerinin 300 TL, tostun, çorbanın, suyun, kahvenin ortalama 200 TL fiyatla satıldığı bir ülkede Bodrum mu göze batıyor, anlamadım. Bodrum en azından kent mimarisi bakımından güzel bir destinasyon olarak kalmayı başarabildi. Bizim hangi sahil kentimiz Bodrum kadar düzenli bir görüntü çiziyor?

Bizim kaç tane şehrimizde yürümek keyifli?

Antalya’dan örnek vereyim, malum burada yaşıyorum. Antalyalı turizmciler de lütfen bana kızmasınlar. Çıkın bir etrafınıza bakın, sokaklar çirkin çirkin binalarla dolup taşıyor. Biri kırmızı, diğeri siyah. Kısa katlının yanından yükselen devasa yapılar... Kent zaten sıcak ancak bir de çarpık kentleşme nedeniyle ısı adalarına mahkûm edilmiş. Şehrin içinde hava akımı yok. Bunca zaman görev yapan belediyeciler, bakanlar, milletvekilleri bu ülke için neler yaptılar? Ülke geneli çirkin bir kentleşmeye mahkum edilmiş ama umurlarında değil. Acilen turizm kentleri başta olmak üzere ülke genelinde kent mimarisi modelleri yaratılmalıdır. Yapılacak her yeni binanın tez zamanda bir model ve kural çerçevesinde yapımına izin verilmelidir. Dış cephesinden bina şekline standarda bağlanmalıdır. Kentleri genişlettikçe genişletiyorlar, doyamadılar inşaata bari binalar güzel olsa…

50 küsur yılda neler yapılabilirdi, bari önümüzdeki 50 yıla odaklanalım

Turizmle 70’lerde tanışmış bu ülke sadece kendi cebini doldurmaya odaklı bir yaklaşım izledi, maalesef. Ülke sevgisi, vatan toprağı sevgisi yok. Kıyılarımız korunmadı, kentlerimiz çirkin yapılarla dolduruldu, onlarca deneyim sunabilecekken koskoca bir sektörü birkaç çeşit ürünle kendini döndüren sığ bir mekanizmaya çevirdik. 

Turizmi 12 aya çıkarma masalları da yalan. Sokaklar bu kadar çirkinken turizmi bırak 12 aya çıkarmayı, 3 ay devam edebilelim buna da şükür. Turist kazıklayanları denetlemeyen, turizmi bir master plana göre yönetmeyen, çakma ürün satışını serbest bırakan, en güzel tarihi mekanların ve sokakların bu çirkin dükkânlar ile doldurulmasına müsaade eden yönetim anlayışıyla mı turizm 12 aya çıkacak?
Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın web sitesinde yayınlanan, Türkiye Turizm Stratejisi 2023 Eylem Planı 2007-2013 dosyasına bir bakın. Daha yönetici özeti bölümünde bile önerilen ancak geldiğimiz durumda uygulanmadığını fark edeceğiniz çarpıklıklar var. İncelerseniz göreceksiniz. Çarpık kentleşme konusu cumhuriyetin 100. yılında ne aşamadaydı sizce? 

Türk turiste Yunan adalarına gitmeyi çok görmeyin!

Bakın Yılmaz Özdil'in X hesabında yazdığına göre; Türkiye nüfusu 85 milyon, sadece 9 milyon kişide pasaport var, sadece 4 milyon pasaport aktif kullanılıyor, yılda sadece 1 milyon pasaport sahibi yurtdışına çıkıyor, pasaport sahibi olanların çok önemli bölümü sadece umreye veya hacca gitmek için kullananlar, yurtdışına gittim diyenlerin çok çok önemli bölümü, sadece Almanya veya Irak’taki akrabalarını ziyarete gidip, başka ülke görmeyenler… Yunan adalarına yedi günlük vize “müjdesi” işte bu!

Öncelikle birilerinin çıkıp Yunan adalarına giden turiste laf edecek kadar şuurunu yitirmiş olmasını anlayamadığımı belirtmek istiyorum. Yahu size ne? Bırakın isteyen istediği yere gitsin. Oraya giden kitle zaten senin hedef kitlen değil. Ama madem anlamıyorsunuz ben size neden oraya gittiklerini anlatayım. 

Yunan Adaları

12 Ağustos haftasında tatile çıktım hem gündemi değerlendirmek hem de Yunanistan’ı sevdiğim için iki Yunan adasına gittim. Biri ikinci kez gittiğim Sakız Adası, diğeri ise bir gece konakladığımız Samos’tu. Samos’u daha çok sevdim. Öncelikle 2 ada için girdiğim pasaport sırasında bile fark ettiğim bir durum var. Adalara yeşil pasaportla gidenlerin sayısı fazla. Bakın yeşil pasaportlu insanlar dünyanın birçok ülkesine gidebilecekken gidemiyorlar, çünkü bize her yer pahalı. Bunun yerine gidiş dönüş ortalama 50 € olan feribot biletini alıp kısa süre içinde başka bir dünyaya adım atıyorlar. Yurt dışına çıkmış hissediyorlar. Adalarda deniz ürünleri uygun, doğa bakir ve göze sokulan bir şatafat yok. Sürekli yapılaşma ile işgal edilmiş plajlar yok. Plajlarda bohem tarzda dekore edilmiş, bu nedenle de giriş ücreti fahiş beach clubler yok. Hatta bazı restoranlar kendinde yemek yiyen müşterisine şezlong ve şemsiyeyi ücretsiz kullandırıyor. Trafik yok. İnanır mısınız, çöp yok. İstediğin her yerde fotoğraf çektirebilirsin, arkada yükselen çirkin yapılar yok. Sahile bakan yüksek katlı lüks siteler yok. Tepelerine kadar betona boğulmuş bir manzara yok. Manzarayı izlemeyi bile zengine hak gören zihniyet yok.

Bu Makale 26.08.2024 - 13:42:09 tarihinde eklendi.


Kullanıcı Yorumları
  • Katılıyorum

    Catih Faner 25.10.2024 - 09:34

    Yazınızı okuduktan sonra iyi ki varsınız dedim. Elinize sağlık mükemmel özetlemişsiniz.

  • Yüzde yüz haklı

    Ş.Muzaffer Yavuzeş 27.08.2024 - 09:08

    50 yıllık turizm çalışanıyım benim de konuya bakışım bu doğrultuda son derece yanlış istikamette gidiyoruz düzeltme yapma şansımızı da her geçen gün yok ediyoruz

  • Haklı

    Ahmet caymaz 27.08.2024 - 08:08

    Ülke turizm merkezleri kocaman bir kacak canta ayakkabi satis merkezine döndü. Resmen baska dükkan yok. Hepsi dogulu calisanlar. Turizmle alakasi pek yol. Dil yok. Minibüsler dolusu kacak urun sabahlari herkesin gözü önünde indiriliyor. İrsale falan soran da yok. Tam sahipsiz teksas.

  • Ertan Dalkılıç 26.08.2024 - 04:40

    Kaleminize yüreğinize sağlık. Müthiş tespitler

  • Harika Bir Makale

    kadir eğin 26.08.2024 - 03:51

    Birgül hanım 10 numara 5* bir makale yazmışsınız ellerinize sağlık, konu en başta ülkemizdeki ahlaksız ticaret olmalı, adaletsiz vergi sistemi olmalı, Bodrum değil ülkem neden pahalı diye tartışma olmalı bence, yurtdışı turistine sataşmak aptallığın daniskası bence de, herkes ülkemde yetişen meyve veya egenin incisi levrek-çupra yunanda veyahut ülkemden doğan Tekirdağ rakı neden Almanya da daha ucuz diye düşünmeli öncelikle turizmin kurtuluşundan önce ülkemizin geleceğini düşünmek icap eder.

  • Fatma Tüzün 26.08.2024 - 03:22

    Bodrum, çöp içinde, işletmeler temiz hissi vermiyor, yollar I devamlı kazılıyor, kaldırım yok, her gün en az bir motosikletli ölüyor, fiyat kontrolu yok, kıyılar işgal altında, kaçak yapı bol, görgüsüzlük...

En Çok Okunanlar
Bunları Okudunuz Mu?
Yazarlar
Tüm Yazarlar
GÜNCEL HABERLER
SEKTÖREL HABERLER

Turizm gündemine ilişkin haberlerin her gün mail adresinize gelmesi için abone olun.