İpek Yolu
Nasıl her mümin “hac farizasını” yerine getirmeli diyorsak, ben de Bosna’dan-Uygur’a, Kırım’dan-Mağrib’e her Türk gezgini “Türk’ün ayak izlerini takip etmeli” diyorum.
Ancak burada “Türk” kelimesini kullanırken ne kafatasının, ne ayak parmaklarının şekli, ne de göz rengi beni ilgilendiriyor. Türkiye Cumhuriyeti üzerinde yaşayan her bir vatandaşımızı kastediyorum.
Ben gezdim. Çok değil, bu gezi topu topu 35, 40 ülke yapar :) Baştanbaşa Balkanlar turu ile en az 6 ülkeyi devirirsiniz. Bir o kadar da İpek Yolu turu. Eh, “Türk’ün ayak izleri” turumuzun üçte biri bitti.
Peki, gezip de ne göreceğiz? derseniz;
Elbette gezdiğimiz her yeni ülkeden alınan keyfi bu ülkelerde de alacağız. Ancak buralarda, dünyada Türklerden başka hiçbir millete nasip olmayan onlarca kültürde yoğrulmuşluğun hazzını yaşayacaksınız. Aynı atasözünün Arnavutlukta ve, Uygur’da kullanıldığını, Aynı aşın Tataristan’da ve Bulgaristan’da piştiğini, Uygur'da Taş fırından çıkan böreğin “bürek” olarak Üsküp’e kadar ulaştığını görünce, Nasrettin Hoca’ya Akşehir’de, Taşkent’te de rastlayınca “bi dakka yaa” diyorsunuz.
Nargilenizi Tophaneden, Nil sahilinde ki cafe’ye, Makedonya’dan Türkmenistan’a tüttürebilir, Nazar değmesin diye hemen her yerde yakanıza boncuk takabilir, maşallah diyerek tahtaya vurabilirsiniz. Ama ardından “mucuk” diye kulağınızı bir tek Anadolu’da çekersiniz. Yemek sonrası baklavanızı Yunanistan’da da, İran’da da tadabilir, Helva ya da Halva’nızı üstüne limon sıkarak yiyebilirsiniz. Her ne kadar aşağıda “arak”, yanıbaşımızda “uzo”, biraz ötede “anis” dense de, bu coğrafyaların “at sütü" Kımız'dan sonra ki kralı “aslan sütü” Rakı’dır. Bir Boşnak ile bir Kırgız, aynı heyecanla tavlaya eline tükürerek zarları atarken, bir elinde tespih, diğerinde ufak fincanda aynı tip cezveden çıkma kahvelerini yudumlarlar, ama bir Anadolu’da bir de Yunan da fincanı terse kapatırlar. Yolculuğa çıkanın ardından su dökmek Azerbaycan’da da, İran’da da adettendir. Gece tırnak kesmek uğursuzluk, at nalı ve boncuk uğurdur.
Yine bu tüm bu coğrafya’da hiçbir restoranda yabancılık çekmez, illa birkaç tanış menü’ye rastlarsınız. Çarşılarında onların dillerini bilmesek de, kendinizi biraz el-kol biraz mimik ve illa ki ortak kelimelerle Beşiktaş pazarındaymışcasına rahat hissedersiniz.
Bu coğrafyada, Türklerin “Ergenekon”dan geldiklerine delalet edilen bölgeden yani Özbekistan’dan izlenimlerimle başlayacağım. Daha sonra Kırgızistan, Tataristan, Türkmenistan, Azerbaycan ve Uygur Özerk bölgesi ile “İPEK YOLU” turumuzu sonlandıracağım.
Bir sonra ki yazım Özbekistan…
Bu Makale 18.10.2012 - 10:32:11 tarihinde eklendi.
Kullanıcı Yorumları
-
Anadolu merkezli kültür zenginliği üzerine kaleme aldığınız nefis yazınızın çağrıştırdığı fikirleri KATKI olarak sunuyorum Sn.Polatoğlu: İpek Yolunun çağdaş prensiplerde organize tur olarak paketlenmesi ve piyasaya çıkartılması işlemi yavaştan gerçekleşiyor... AMA bu işlemi neden hızlandırarak KÖPRÜ başını tutmak üzere ataklar yapılamıyor...??? Tüm güzergahı parçalara bölerek içinde Anadoluyu kullanan STANDART kültür turlarını oluşturarak yaygın hale getiremez miyiz...??? Birleşmiş Milletler destekli Dünya Turizm Örgütü PROJESİ olarak 18 yıldır sürdürülen projede aktif rolümüz nedir acaba...? BU Ay sonu (haftaya) yapılacak olan TAŞKENT Fuarına Bakanlık olarak katılıyormuşuz neyse ki... FAKAT: Bu konularda KamuÖzel kesim SOMUT PROJE ortaklığı ile bu global olayda PİVOT olabilme şansımızı zorlamak AKILCI bir atılım olmaz mı acaba...? Böylece hem İÇ Piyasaya hem de GLOBAL piyasaya İpek Yolu projesinde ÖNCÜÖRNEK rol oynayabiliriz... BKZ: http:silkroad.unwto.orgen
-
Çok güzel bir yazı olmuş. Devamını bekliyoruz Cem bey
-
Anadolu merkezli kültür zenginliği üzerine kaleme aldığınız nefis yazınızın çağrıştırdığı fikirleri KATKI olarak sunuyorum Sn.Polatoğlu: İpek Yolunun çağdaş prensiplerde organize tur olarak paketlenmesi ve piyasaya çıkartılması işlemi yavaştan gerçekleşiyor... AMA bu işlemi neden hızlandırarak KÖPRÜ başını tutmak üzere ataklar yapılamıyor...??? Tüm güzergahı parçalara bölerek içinde Anadoluyu kullanan STANDART kültür turlarını neden oluşturarak yaygın hale getiremez miyiz...?? Birleşmiş Milletler destekli Dünya Turizm Örgütü PROJESİ olarak 18 yıldır sürdürülen projede aktif rolümüz nedir acaba...? BU Ay sonu (haftaya) yapılacak olan TAŞKENT Fuarına Bakanlık olarak katılıyormuşuz neyse ki... FAKAT: Bu konularda KamuÖzel kesim SOMUT PROJE ortaklığı ile bu global olayda PİVOT olabilme şansımızı zorlamak akılcı bir atılım olmaz mı acaba...? BKZ: http:silkroad.unwto.org