Hukuk turizm sektöründen bihaber
Çağdaş ve demokratik bir toplum olmanın gereği olarak; hukukun toplumsal ilişkileri soyut anlamda düzenlemesi ve yol gösterici olması gerekmektedir.
Başlık bölümünde çarpıcı bir şekilde ifade ettiğimiz üzere; turizm sektörü dört nala ilerlerken, sektörü düzenleyen yasalar ya güncelliğini yitirmiş durumda ya da temel sorunları karşılayan bir yasal metin bulunmamaktadır.
Ülkemizde 1990’lı yılların başlarından itibaren turizm sektörü hızla gelişmeye başlamış, sektörün bu hızlı büyümesi karşısında ilişkiler daha karmaşık bir hal almıştır. Gerek turizm sektörünün oyuncuları olan oteller ile acenteler arasında gerekse nihai tüketiciler ile acente ve oteller arasında hukuki ihtilafların çıkması ise kaçınılmaz hale gelmiştir. Turizm Hukukunu düzenleyen kodifiye edilmiş bir ana mevzuat bulunmayışı ve hukuk uygulamasından örneklerin yetersiz olması nedenleriyle birçok hukuki sorunun çözümünde benimsenecek yollar konusunda tereddüt doğması da kaçınılmaz hale gelmiştir.
Konunun daha iyi anlaşılabilmesi adına birkaç örnekle durumu özetlemek isterim: Ülkemizde binler ile ifade edilecek sayıda seyahat acentası faaliyet göstermekte olup, tamamı 1618 sayılı Seyahat Acentaları Birliği Kanunu'na tabi olarak faaliyet gösteriyor ve meslek örgütü olarak TÜRSAB’a bağlı.
1618 sayılı kanunun 3. maddesinde seyahat acentaları tüketiciye verebilecekleri hizmetler baz alınarak 3 gruba ayrılmıştır. A Grubu Seyahat Acentalarının, kanunda belirtilen tüm seyahat acentalığı hizmetlerini görebileceği, B Grubu Seyahat Acentalarının, uluslar arası kara, deniz ve hava araçları ile A Grubu Seyahat Acentalarının düzenleyecekleri turların biletlerini satabileceği, C Grubu Seyahat Acentalarının ise yalnız Türk vatandaşları için yurt içi tur düzenleyebilecekleri ifade edildikten sonra, B ve C grubu seyahat acentaları kendi hizmetleri dışında kalan diğer seyahat acentalığı hizmetlerini göremeyecekleri, ancak kendilerine A grubu seyahat acentalarının verecekleri hizmetleri görebilecekleri düzenlenmiştir.
Turizm sektöründe acentalık faaliyetlerinin tamamını kapsamlı bir şekilde yapabilen seyahat işletmeleri için, “tur operatörü” kavramı kullanılmasına rağmen, mevcut turizm mevzuatında tur operatörüne ilişkin yasal bir düzenleme mevcut olmayıp, kendilerini bu şekilde ifade eden turizm işletmelerinin 1618 sayılı kanunda yer alan A Grubu Seyahat Acentası olarak faaliyetlerini sürdürmektedirler. Bunda ne gibi bir sakınca var diye düşünebiliriz?
Yıllık bazda 300 bin TL ciro yapan X seyahat acentası ile yılda 300 milyon TL ciro yapan seyahat acentası, kanunun deyimiyle, A Grubu seyahat acentası olarak faaliyet göstermekte ve Bakanlığa aynı miktarda teminat ödemektedir. Geçtiğimiz yılda sektörde hep şöyle haberler ile karşılaştık; “Ünlü Seyahat Acentası İflasını Açıkladı” Peki iflas durumunda tüketicilerin, otellerin ve havayolu şirketlerinin alacakları ne oldu? Sessizlikten başka bir cevabımız yok.
Otel kısmında ise durum seyahat acenlarına nazaran daha sıkıntılı. Otellerin faaliyetlerini düzenleyen bir yasal düzenleme bulunmayıp, sadece “Turizm Tesislerinin Belgelendirilmesine ve Niteliklerine İlişkin Yönetmelik” kapsamında faaliyet göstermekteler. Geçen yıl iflas eden, otelini kapatan, otel sahibine ve tur şirketine borcunu ödemeden faaliyetine son veren bir çok işletmeci şirketin çöküşünü hep birlikte gözlemledik. Otel işletmek için bir miktar paranızın olmasının yeterli olduğu, yetkinliğin, niceliğin ve denetimin düzenlenmediği bir sistem içinde bu tarz haberlere açıkçası şaşırmamak gerekiyor.
İşin üzüntü verici olan tarafı hakkıyla turizm sektörüne hizmet etmek isteyen gerçek yatırımcıların, otel ve tur şirketi sahipleri ile güzide ülkemizi ziyaret gelen turistlerin benzeri nedenler ile mağdur olması ve sektörün ciddi anlamda yara almasıdır.
Bu doğrultuda olmak üzere, sektörün yaşadığı krizlerin yıllar içinde derinleşmesinin ve kırılganlaşmasının önüne geçebilmek, hizmet kalitesini ve sektörün yetkiliğini dünya çapında üst segmentlere çıkarabilmek için tüm sektörel ilişkileri kapsayan bir yasaya, diğer bir deyimle ''turizm kanununa'' acilen ihtiyaç olduğunu belirtmek isterim.
Turizm Hukuku
Av.Emin DEMİR
av.emindemir@hotmail.com
Bu Makale 07.03.2017 - 17:17:57 tarihinde eklendi.
Kullanıcı Yorumları
-
Madem konuya bu kadar vakıfsınız; neden bunun eksikliğine dikkat çekmek yerine, düzenlemeyi kendiniz oluşturmuyorsunuz Emin Bey? Eksik göstererek 1 faydanız olur; eksiği tamamlayarak 100. Yanlış anlamayınız efendim. Yazınız ve tespitleriniz mükemmel. Kişisel almayınız. Fakat ben bunu tüm duayenlerimizde görüyorum. Ya eleştiri, ya da teori. Öneri bazında eylem planı hiçbir zaman olmuyor. Ülkemizde muhalefet de maalesef aynı durumda. Ben bunun ismine ""şikayetli kadercilik"" diyorum. Sosyal sorumluluk hissiyatıyla, bu işten para kazanmasak bile BİMER aracılığıyla başbakanlığa ve ya internetten milletvekilleri elektronik ve diğer iletişim adreslerine ulaşabiliyoruz. Zaten hepsi ya esnaf ziyaretinde, ya da şehit cenazesinde. En azından mecliste konuşacak birşeyleri olur. Danışmanları da mı torpille alıyorlar anlamıyorum ki... Bizde de bunu kâfi gören bir algı oturmuş durumda. Unutulmak istenen şu 2016 sezonu sonrasında bile hâlen ağzına hiç ""turizm"" kelimesini almamış Antalya vekillerimiz var. Hele hele bir partimizden 3 Antalya vekilinin ""12 Maddelik Turizm Öneri Paketi""ni hiç unutamayacağım. Kocaaa 3 millet vekili, onca okul okumuş danışmanlarıyla birlikte, süslü kelimelerle ciddi bir çalışma hazırlamışlar; ama içeriğine bakınca kofti. Ver lise talebesinin eline goole"a bağlanan bir tablet; sana 2 saatte aynısını, ve hatta daha donanımlısını parça parça copy past"le yerleştirsin. Hani o derece yaani. Bu kadar sahipsiziz ve her zamanki gibi bütün yük yine özel sektörün sırtında. Duayenlerimiz ve konuya mutabık akademisyenlerimiz de işin full time eleştiri boyutunda. En sorumluluk sahibi olanımız da teoriyi ortaya koyuyor ancak. Öneri bazında bir eylem planı hazırlamak için kimse elini taşın altına koymuyor. Hepimiz şikayetçi kadercileriz...