Hey gidi günler, nerede o eski turistler!
Geçenlerde çarşı içerisinde dükkanı bulunan bir esnaf arkadaşımı ziyaret ettim. Hal hatır faslından sonra konu, kanayan yaraya yani; turizm nasıl? Gidişat iyi değil, ne olacak turizmin haline geldi.
Orada bulunan ve konuşmasından kuyumcuda satış elemanı olarak çalıştığı anlaşılan birisi karıştı söze.
“ Eskiden işimiz öyle güzeldi ki gece eve çuvalla para götürüyorduk derken bilindik sol elin baş ve işaret parmaklarını yuvarlatıp, birleştirdikten sonra, sağ eliyle sol elin üstüne vurma/patlatma hareketi var ya işte o el hareketini de yaparak “ turistin birine çakma rolexi 5000 dolara kakmıştım, şimdi o turistler yok abi” diyerek bitirdi sözünü.
Evet yok o turistler. Bu zihniyetteki kişiler yüzünden belki de bir daha gelmeyecekler bölgemize veya ülkemize.
Çarşıda, pazarda satılan doğru dürüst bir tane marka ürünümüz yok zaten. Neredeyse hepsi sahte, hepsi taklit. Kendini diğerlerinden biraz üstün gören bazısı, “ama abi bunlar birinci kalite taklit” demeyi ihmal etmiyor.
Gözüne kestirdiğin turiste şirin yüzünü gösterip biraz güven sağladıktan sonra, çeşitli Ali Canbaz oyunuyla müşteriyi kündeye getireceksin, gözünü adamın cüzdanına dikip bir güzel söğüşleyeceksin. Kısacası onu kandıracaksın, aldatacaksın, sözüm meclisten dışarı kazıklayacaksın, sonra da çıkıp “eskiden ne kaliteli müşteri vardı deyip” hayıflanacak kendi aranda geyik muhabbeti yapacaksın. Yok böyle bir şey.
Bu düşüncedeki kişiler evet size sesleniyorum; Altın yumurtlayan tavuğu kesen sizsiniz. Neden gerçekleri görmek istemiyorsunuz.
Hangi sektör veya hangi iş kolu olursa olsun, Arz/Talep dengesini koruyamadığınız sürece sıkıntı kolunuza girmiş demektir. Yan yana butikler, ayakkabıcılar, dip dibe saatçiler, parfümcüler, gümüşçüler, mantar gibi çoğalan bir milyonlukçu mağazalar, bitişik nizam ve yüzlerce sandalyeye sahip restaurantlar, cafeler, barlar, sonra büyük alışveriş merkezlerini bırakın bir kenara, sayısını bile aklınızda tutamayacağınız çoklukta marketler, daha neler neler.
İstisnalar mutlaka vardır, onları tenzih ederim ama, turistin önüne geçen, sözde konu açmak için laf atan, sohbet etmek, onları işyerine sokmak veya ayaküstü mal satmaya çalışmak için yarım yamalak İngilizceyle, Rusçayla Almancayla vb. dilde edebiyat parçalamaya çalışan, yanındaki kocasına aldırmaksızın eşine, kızına sarkan, işyerinize girmeyene veya mal almayana hakaret eden, küfreden döven içimizdeki çürükler değil mi? İşte, aynı iş kolunda haddinden fazla çokluk olunca sonuç bu oluyor.
Haydi kriterleri yerine getirenlerin işyeri açma taleplerine ilgili kurumlar HAYIR diyemiyor ama, o işyerini açacak kişi hiç mi pazar araştırması yapmaz, hiç mi gözlemde bulunmaz bilemiyorum. Zarar etmek için işyeri açılır mı yani?
Her şey yolunda giderken aniden olmadı bu değişiklik. Durup dururken başlamadı bazıları sinek avlamaya.
Şapkanızı önünüze koyup bir kere daha düşünün. Sonra da “Herşey Dahil yüzünden bu duruma geldik" diyerek hedef şaşırtmaya ve kendinizi kandırmaya uğraşmayın.
Her şey dahil sistemi turistin tercihi doğrultusunda yani turistin talebiyle tur operatörlerince oluşturulmuş bir satış şekli olduğunu herkes çok iyi biliyor. Ha, buna da bir kriter getirilmeli, belli oda sayısına sahip olması aranmalı elbette.
Durum böyle olunca acentenin “talep bu, eğer istemiyorsanız tesisinizi pazarlamamız biraz zor” demesi karşısında oteller de ister istemez giriyorlar bu sisteme. Yoksa otel işletmecilerinin “Herşey Dahil” sisteminden memnun oldukları da düşünülmemeli.
Ayrıca sistem dışında kalınacak olsa Muğla’ya gelen yaklaşık 3,5 milyon turist sayısını en az %60-70 düşün, işte bölgenizde ağırlayacağınız misafir sayısı bu kadar olacak. Onlar da otel dışına çıktıklarında kesinlikle kaliteli hizmet aldıkları yerleri tercih edeceklerdir.
Birkaç tane tesisi işaret ederek onlar nasıl Oda /kahvaltı veya Yarım Pansiyon satıyor diyenlere bir çift söz etmek lazım tabi. Unutmayın ki, diğer tesisleri dolduran yabancı turistler buralara gelmeyecek olursa, uçak koltukları dolmayacağı için bölgeye turist gelmesi zor olacak, dolayısıyla farklı konsept te satış yapan o üç beş tesis de boş kalacaktır.
Bir de işin trajik yanı var. Bölgeye turist getirmek için kılını kımıldatmayan, bu konuda çalışanlara destek vermeyen ama gelen turistten para kazanmak için her yolu mubah sayan, hizmette değil fiyatta rekabeti düşünen, yarınını boş vermiş, sadece günü kurtarmaya odaklanmış, kişilerin, orada burada konuşurken, tabiri caiz ise; atarken mangalda kül bırakmamasına ne demeli.
Bu Makale 09.06.2012 - 21:17:29 tarihinde eklendi.