Feyzi Açıkalın

Hayatımız çakma!

Ve böyle buyurmuştu uyanık Batılı yıllar önce: Çakma olacaksın; çakma kalacaksın…
 
“Geçmişinle ve değerlerinle ait olmadığın Batı'ya öykünme. Özgün olmaya, nitelikli bilgi üretmeye, dünyayı değiştirmeye çalışma. Derinliksiz, sığ düşünce biçimi şiarın olmalı. Sen hizmet et, tüket; yeter…”  
 
Dediklerini harfiyen yaptık Batılı'nın…



Yıllar içinde, herkesin kendine göre özgürlük tanımı yaptığı çakma bir demokrasimiz oldu… Ülke gelişimine önderlik edecek gerçek bir kent soylusu yaratamadık. Kol emekçisinin ise zaten canına okumuştuk…
“Aydın” kelimesi bir vilayet adı olmaktan öte gidemedi…

Sanatçılarımız Batı'yı taklit etti; bilim insanımız ise “intihal” (hırsızlık!) yaptı… Geleneğimizi koruyup, yarınlara aktarma konusunda sınıfta kaldık.
 
Batılı, çalışanlarının dinlencesi için yeni ülkeler ararken bizi keşfetti… Çok bakir ve masumduk. Ama yukarda Allah var, Batılının tacizine değil ama aile içi şiddete maruz kaldık! Turizmin altın yumurtlayan tavuk olduğunu anlayan kendi insanımız yani Anadolulu soluğu kıyılarda aldı, oraları şekillendirdi.
 
Urartu’nun, Hitit’in torunları binyıllardır turizmle uğraştığı için deneyimliydi ya! Turistin ne istediğini şıp diye gözünden anladı, ona göre arz yarattı. Bizans’ın merdiven altı imitasyon ürünlerini, yanında amorti olarak hırsız, uğursuz çeteleriyle birlikte turizm bölgelerine getirttiler…
 
Dağlık Kilikya korsanlarının doymak bilmez torunları da onlara kucak açtı. Kişiliksiz binalarında, özensiz, birbirinin benzeri işyeri açılmasına, hizmet sunulmasına izin verdiler… Tütün ve toz yerinden(!) geldi. Şişelemeyi ise burada yaptık. Hizmetli takviyesi de Germanya’dan kovulan Türklerle sağlandı…
 
Batılının istediği olmuş, az kazanan insanının gidebileceği bir destinasyon yaratılmıştı. Alanlar ve verenler birbirine razı olmalıydı. “Böyle başa böyle tıraş” turizmin düsturu oldu…
 
Çakmaların en büyüğü olan ahir zaman devletlûsu da, turizmden hiç hazzetmediği için gelişmeler karşısında kılını kıpırdatmadı. Nasıl sınır bölgesindeki kaçakçılığı büyük bir tevekkel içinde “Bir Türkiye gerçeği” olarak gördüyse, kıyılardakine de öyle göz yumdu. Ülkeyi paylaşım adına onlar yukarda tepişirlerken, halkına rüşvet, avanta, sadaka niyetine kendi sahte ekonomilerini yaratmalarını, oradan nemalanmalarını öğütledi… Böylelikle, dengeleri gözetiyor, bir taşla iki kuş vuruyordu; hem potansiyel oy deposunu kayırıyor hem de batılının kokuşmuş(!) turizminin ne menem bir şey olduğunu cümle âleme gösteriyordu… 
 
Ne var ki eyalet(!) seçimleri yaklaştıkça ilginç gelişmeler olmaya başladı. Sanki birileri düğmeye bastı, harekete geçildi. Bir yerlerde dönen pazarlıklar gündelik yaşama yansımaya başladı… Bilinmesi gereken bir şey var: Bu işler tekil mahallelerde kömür dağıtmaya benzemiyor.  Yaşayan ve gittikçe kozmopolitleşen, çıkar ağlarının çetrefilleştiği bir turizm şehrinin içinde, o şahane coğrafya hak etmeyen insanlarla ve anlayışla yapılmasına izin verilen çakma model çok kırılgan ve provokasyona açık gibi görünüyor. Dikkatli olmakta yarar var… 
 
 
 

Bu Makale 03.04.2013 - 14:23:19 tarihinde eklendi.


Kullanıcı Yorumları
  • GAYE COŞKUN 28.02.2013 - 04:01

    Ürün çakma, yöntem çakma, eylemin amacı zaten ÇAKMA Merak ediyorum, hatta soruyorum, Alanyada bu çakma denen ürünlerin satıldığı dükkanlardan kaç Türk alışveriş yapıyor. Amaç turiste ÇAKMA olmasın, bence önemli olan bu.Her işte olduğu gibi bunu da siyasete alet etmemek, oda seçimlerinin malzemesi haline getirmemek, üzerinden nemalanmamak lazım. Yoksa esnaf boşuna döcünür, bireleri yanlış yere günah keçisi olur. Bakmak lazım bu imitasyon ürünlerle ilgili Türk Ticaret Kanunu ne yapıyor?

En Çok Okunanlar
Bunları Okudunuz Mu?
Yazarlar
Tüm Yazarlar
GÜNCEL HABERLER
SEKTÖREL HABERLER

Turizm gündemine ilişkin haberlerin her gün mail adresinize gelmesi için abone olun.