Hava-su-gıda
Turizm insan için. Peki insan ne için? Yaşam adı verdiğimiz serüven hakkında çok şey biliyor gibi bilgiçlik taslamakta bir sakınca yok. Ancak yaşam ve insan düzleminde neyi biliyoruz?
Çoğu kez televizyonlarda ünlü ve ünsüz birçok yetkili ve yetkisiz kişiler, sınırları zorlayıcı fikirler vererek insan bedeni hakkında çeşitli görüşleri ortaya koymakta. Eğer bu görüşlere herhangi bir yön belirtmeden ve salt sağaltım açısından bakabilirsek, bazı temel taşların üzerinde durulmasında fayda var. Nedir bahsi geçen konular? İnsanın nasıl sağlıklı yaşaması gerektiği ve bununla ilgili çeşitli formüller ve çözüm yolları. Abartmadan ve tarafsız bir gözle bakılabilirse bazı önerilerin fayda getireceği ortada ancak temel bir sorun var. Bunun çözümü bireysel ve formül üzerinde laf ebeliği yapmak ile düzelecek cinsten değil. O zaman temeldeki problem üzerine odaklanmakta ve bunun kolay çözümleri hakkında fikir alış verişinde bulunmakta sayısız fayda var. Tabi bu önermeler asıl olarak bir devlet politikası ve yaptırımı gerektiriyor ancak ne yazık ki ülke bu aşamaya henüz gelememiş durumda. Yine de belki bir ışık olur diye önerileri sıralamakta fayda görüyorum. Çünkü yaşamımızı geçirmekte olduğumuz bu yurt; doğası, dağı, taşı, havası, ormanları, nehirleri, denizleri ve daha da önemlisi insanları ile torunlarımızdan ödünç aldığımız büyük birikimlerdir.
Farkındalık, yaşamda sıkça gözümüzün önünde gerçekleşen ve tekrarlanan olayların izlenmesi ile bu oluşumların bize ne kadar katkı yapacağının irdelenmesi olarak tanımlanabilir. Bir şeyin farkında olmak ona değer vermek ve onunla birlikte yaşamı anlamlı hale getirmektir. Bu dünyaya asla acı çekmek veya eziyeti deneyimlemek için gelmedik. Tam tersine burada ne kadar gelişeceğimize dair belli bir senaryoyu en iyi şekilde oynamak ve keyif almak niyetiyle yaşam bulduk. Diğer yandan bu dünya sadece bize ait değil, her türlü yaşam formu ile paylaşacağımız bir alandır. Öyle ki bir olumlu gelişme her yerde kendini gösterir ve her yeri kapsar. Bunun tersi de geçerlidir. O halde bizim yapmamız gereken en basitinden olumlu gelişmeler ile tüme varıma destek vermek olmalıdır.
Türkiye’de turizm hiç kimsenin istemediği halde yere çakılmıştır ve toparlanması bugüne kadar kat edilen yoldan daha uzun olacaktır. Çünkü bir yola akıl ile koyulursanız sonunda hedefe ulaşırsınız. Ama o yol yanlış ise geriye dönüp tekrar yeni bir yola koyulmak gerekir. İşte bu durum işi daha da zorlaştırır. Tabi ki farklı önermeler ortaya atılıp bozulanı tamir ediyorMUŞ gibi veya her şey tekniğine uygun yapılMIŞ gibi tavırlar ve görüşler ortaya atılacaktır. Hatta bu işlerle farklı kademelerde ilgili olanlar, ekâbirce eski söylemlerini yutup tam tersi söylemler de geliştirecektir. Ancak sonuç hep aynı olacak ve ilerleme söz konusu olmayacaktır. Bunu tersine çevirmek çok daha kolay ve zahmetsizdir ama işe koyulmak öncesinde olayların ve durumların farkında olmak anahtardır. Burada kadar gelen yanlışlıklar; bilgisizlik, deneyimlerden ders çıkartmamak ve liyakat eksikliğidir. Oysa her başarı için mutlaka bilgi-deneyim-liyakat üçlemesi gereklidir. Bu olgu son on yıllarda unutturulmaya çalışılmış ve yapanın yanına kalmıştır. O halde sorunları irdeleyip farkındalık yaratmaya çalışalım. Kim bilir belki bir tutam bilgi işlerin kotarılmasına yardım edebilir.
İnsanın sağlıklı yaşam sürdürmesi için en gerekli olan şey nedir? Nefes almak için hava, hücrelerin yenilenmesi ve canlı olması için su ve gelişme için gıda. Ancak bu üçlemenin olmazsa olmaz bir şartı var ve bu son yıllarda dikkate alınmamaktadır. Tek şart hava-su-gıdanın TEMİZ olma şartıdır. Çünkü eğer bu gerekli maddeler temiz değil ise vücuda katkı değil zarar vermektedir. Yine son on yıllarda sıkça bahsi geçen ölümcül salgın hastalıklar incelendiğinde, sağaltım için en kolay çözümün bunların temiz olarak kullanımda olması gerektiğinin altının çizilmesi olduğu görülür. Tabloyu tümden görmek istersek bu konuda yapılması gereken çalışmaların ivedilikle başlatılması gerekliliği ortadadır. Turizm, sağlık ve eğitim ile hava-su-gıda ilişkisini ele alırsak sorunu büyük oranda çözmüş olabiliriz.
Turizmin ile insanlığın geleceğinin birbirine ne yakın olduğuna bakmakta fayda olabilir. Bu bilinç doğa ve tarihe saygısını yitirmiş, belki de bunlardan hiç nasibini almamış yöneticilere de farklı bazı kapılar aralayabilir. Küresel olarak her şeyin kirliliğinden şikâyet edilen bir dönemde, temel gereksinim olan hava-su-gıda temizliği hayal edilemeyecek büyük kazanımlar getirecek özelliklere sahiptir. Sağlıklı olma şartı ve buna harcanan kaynaklar, sağlığın kaybedilmesi ile dikkat çekmektedir. Eğer bu dikkat onu kaybetmeden ortaya konulabilirse sonuçta kazanım tüm insanlığın olacaktır. Bu büyük proje her ne kadar ulaşılması zor gibi gelse de basit tedbirler alınarak küçük adımlarla başarı şansı garantidir. O zaman bu temel üçlüyü koruyacak çalışmaların artırılması ve bu konuda duyarlılık geliştirilmesi yeterli olabilir.
Türkiye ve Anadolu bakımından konu ele alınırsa müthiş bir birikim sahibi olan toprakla uğraşan kesimlerin daha çok ilgi alanına alınması gerekir. Yüzyıllardır savaş ve çekişmelere konu olan Mezopotamya, aslında gıda ve su zenginliği ile gündemdedir ve emperyalist güçlerin elde etmek istedikleri geleceğin en önemli ve tek gücü olan gıdanın kontrol altına alınabilmesidir. Bir adım ileriye bakabilen gözler, teknolojik gelişmeler ile artık fosil yakıtların devrinin geçtiğini, katı yakıtlar olarak kömür, gaz veya nükleeri işin işine katarak bu türlerden uzaklaşıldığını göreceklerdir. Bunun doğal sonucu ise temiz ve yenilenebilir enerji ile temiz hava-su-gıda ortamlarının yaratılmasıdır. İçinde olunan çıkmaz küresel kirliliğin artık hiçbir ülkeye üstünlük sağlamadığını ancak büyük problemlerin kaynağı olmaya devam ettiğini göstermektedir. Tüm ileri ülkeler teknolojik birikimlerini ortaya koyarak bu yolda ön almak çalışmalarını sürdürmektedirler. Biz ise asıl gücümüzün farkında olmayarak yalpalamaya devam etmekteyiz.
Tesis yaparak bir yere ulaşılamadığını bile henüz anlamış değiliz. Halen 5 yıldızlı inadı devam ediyor. Halen dünyanın en büyük hastaneleri inşa ediliyor. Bina yerine hizmet anlayışını değiştirmek nedense kimsenin işine gelmiyor. Özellikle büyük şehirlerde ve toplu yerleşim alanlarında hava çok kirli çünkü herkes elinden geleni yapıyor. Karbon ayak izi yoğunluğu artarak devam ediyor. Arabaya binip şehir içlerden geçerseniz havadaki yoğun kirliliği koklarsınız. Peki, bu kirlilik içinde insan ve bitki sağlığı söz konusu olabilir mi? Havanın kiri suya geçer ve su kirlendiğinde onunla irtibatta olan her şey kirlidir. Batı, özellikle restoran ve otellerde plastik ambalajlardan vazgeçmiş olmasına rağmen bizde şebeke suyunu içmeye kim cesaret edebilir? Oysa şebekenden su içmek ileri ülkelerde olağandır. Orada ne çeşitli risklerdeki damacanalar, ne onları son kullanıcıya ulaştırmak için dünyanın en pahalı yakıtını kullanan araçlar, ne de sularını haraç mezat yabancıya satan yönetimler söz konusudur.
Gıda henüz keşfedilmemiş bir kaynak olarak durmaktadır. Genelde mutfak projelerinde en fazla dikkat çeken unsur atık yönetimi ile ilgilidir. Atık oluşması yanlış planlanmış bir zincir reaksiyonun sürekli tekrarıdır. Ham madde tarladan depoya ulaşınca sorunlar başlamaktadır. Depolama, bekleme süresi, işleme, yarı mamul hazırlıklar ve pişirme zinciri sürekli tehdit altındadır. Ancak gözden kaçan, bu aşamada harcanan büyük kayaklardır. Bir gıda üretildikten sonra doğru olarak tüketilemiyorsa tüm zincir çöp olur. Yani yapılan tüm masraflar, çalışmalar, enerji, su, kimyasal, işçilik ve hizmet boşa gider. Örneğin bir toplu yemek hizmeti verilen kamu veya özel yerleşkede yemeğin tüketilmeden çöpe gitmesinin henüz hesabı yapılmamaktadır. Yapıldığı zaman ham madde, depolama, hazırlama, pişirme ve sunum ile ilgili tüm sorunlar ele alınarak çözülebilir. Aynı örnek okul mutfakları için geçerlidir. Bugün kantin devrinin bitirilerek sağlıklı okul mutfaklarına geçmek gereklidir. Özellikle obez nesil tehdidi, sağlık sorunlarının küçük yaşlara inmesi ve beden-zihin çalışmasının önündeki engeller tek bir yerden kaynaklanmaktadır.
Bu sorunu gidermek için geniş kapsamlı bir proje hazırlığı yapılarak MEB, KOGEB ve TUSİAD nezdinde başvurular yapılmasına rağmen henüz böyle bir projeyi algı düzeyinde ele almak mümkün olmamıştır. Temel değerler gözetilmeden işin aslına yönelik çözümler ortaya konmadan ve bunlar bir proje haline getirilemezse nasıl ilerleme sağlanabilir? Temiz hava-su-gıda çok büyük bir hareket ve sinerji ortaya çıkartacak özelliklere sahiptir. Gıda üretiminden daha önemli olan üretilen değerin ekonomik faydası ve getirilerinin farkına varmaktır. Dünyada insanlık ne araba ne de cep telefonu yiyerek neslini devam ettirecektir. Temiz hava-su-gıda geleceğin tek zenginliğidir. Farkında mıyız?
Bu Makale 26.12.2016 - 12:05:18 tarihinde eklendi.