Hak aramayı biliyor muyuz?
“Hak verilmez alınır” denir ya hani. Aslını isterseniz bu deyim herkes tarafından beğenilir ama hakkın nasıl alınacağını bilemeyenler açısından söylemden öteye gidemez.
İşçi alın terinin hakkını, memurlar ve diğer çalışanlar emeğinin karşılığını almak için uğraşır, öğrenci karnesinde hak ettiği notu görmek ve başarıyı yakalamak için çaba gösterir. Esnaf, tüccar, kısacası tüm İşverenler de koyduğu sermayenin karşılığında kazanç elde etmek için türlü sıkıntılarla ve risklerle mücadele eder durur. Kolay değildir velhasıl insanın hakkını araması ve alması.
Siz hak ettiğinizi almak için çabalarken, sizin hak ettiğinizden kesinti yapabilmek için kafa yoranlar da boş durmadığı malum. Konuyu konaklama sektörü açısından ele almak istiyorum.
Özellikle İngiltere’de bazı kurnazlar türemeye başlamış. Aslı astarı olmasa da “Tatilde hasta oldum. Başımdan şu olay geçti. Bu nedenle tatilden memnun kalmadım” gibisinden bir iddianız varsa hemen bize başvurun, “sizin hakkınızı biz arayacağız üstelik sizden hiç para istemiyoruz” gibi çarpıcı sloganlarla ilan verip, kendilerine tabiri caiz ise av arayan hukuk bürolarının varlığını duyuyoruz.
Sanıldığı gibi kolay değildir aslında otel işletmecilerinin ve çalışanlarının işi. Günlerce, haftalarca misafir ettiği, her türlü ihtiyacına cevap verdiği, nazını ve kaprisini çektiği, memnun etmek için çabaladığı konuklarının yani turistlerin, ülkesine döndükten sonra asılsız iddialara tatil sırasında başım ağrıdı, karnım ağrıdı, hasta oldum, ayağım kaydı düştüm diyerek ilgili tur operatöründen veya işi biraz daha ileriye götürüp yasal boşluklardan yararlanarak mahkeme kanalıyla otel işletmecisinden tazminat istenmesinin can sıkar hale geldiğini gören GETOB yönetimi, geçtiğimiz günlerde tam da bu konuya; yani sektörü için hak aramaya ilişkin düzenlediği “Bir otelde misafir şikayetleri ve Hastalık (salgın) kaynaklı açılmış maddi tazminat davalarının nasıl önleneceğini anlamak” konulu seminerle katılımcıları bilgilendirmeye çalıştı.
GETOB yöneticileri tüm üyelerine yazı göndererek seminer konusuyla ilgili görüşlerini de istedi. Derlediği bilgileri harmanlayarak konunun uzmanı olan ve en çok tazminat talebi ile karşılaşılan ülke konumundaki İngiltere’den gelen konuşmacılara aktarma fırsatı yakaladılar. Öyle çarpıcı olaylar ifade edildi ki; ülkemizde hiç görülmemiş, farklı kıta’larda yaygın olan hastalığa yakalandığını iddia eden turistlerin yanı sıra, kendi yaşadıkları coğrafyaya özgün hastalığa konakladığı otelde yakalandığını iddia edenlerin olduğunu duyunca inanın şaşırıp kalıyor insan.
Hele hele tatil sırasında hiçbir şikâyeti olmayan, sorumlu tur rehberine bir şey söylemeyen, ihtiyaç hissetmediğinden doktorun yüzünü bile görmeyen, dolayısıyla elinde ne bir belge ne bir rapor bulunmayan bir turistin, tatilinin bitmesinin üzerinden aylar geçtikten sonra ben hastalandım, sebebi de; konakladığım otel diyebilecek kadar art niyetli olmasına pes yani.
Yukarıda ifade etmeye çalıştığım para avcılarının vaatlerine kanarak tatilini bedavaya getirmek isteyenlerin, asılsız iddialarla işletmelerden para kopartmaya çalışanların çıkabileceğine akıl eriyor da; otel işletmecisinin görüşünü bile almadan, tesisinizde şöyle bir konu olmuş, böyle bir şikayet var, iddia şu şekilde diye bilgi bile vermeyen tur operatörünün “otele gönderdiği yazıyla şu kadar paranı kesiyorum” demesine ne demeli bilmiyorum.
Misafir memnuniyetine odaklı çalışan konaklama tesislerinde, bırakın tazminat, dava ve mahkeme aşamasını, “turist yoksa biz de yok oluruz.” mantığı ile hareket edildiğini herkes biliyor. İstisnalar mı? Her sektörde olduğu gibi elbette konaklama sektöründe de olabilir.
Konu açısından diğer turizm bölgelerine örnek teşkil edecek olan seminerde işte bu sıkıntıyı masaya yatırdı GETOB. Asılsız iddialarla konaklama tesisi işletmecilerinin hakkının yenmemesi, yok yere tazminat ödenmemesi hususunda ne yapılması gerektiğini katılımcılara aktarmaya çalıştı.
Bu Makale 02.06.2014 - 11:00:20 tarihinde eklendi.