Gerçekleri bilenler, KRAL ÇIPLAK demeli
Son 5 yılda adeta şaha kalkan bu sektörü öldürmeye, hiç kimsenin hakkı olmasa gerek.
Sivil havacılık sektörümüz gerçekten dinamik bir sektör. Her gün yeni bir aktivite, yeni bir açılış yeni bir gelişme bizleri memnun ediyor. Nisan ayının ikinci haftasında yapılan bir açılış aya damgasını vurdu diyebiliriz. Tam 100 milyon Euro harcanarak yapılan Antalya Havalimanı yeni iç hatlar terminalı görülmeye değer. Açılışına Başbakan Recep Tayyip Erdoğan , Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay'ın yanı sıra Federal Almanya'nın Ankara Büyükelçisi'nin de katıldığı bu tesisin onlar içinde bir gurur kaynağını olduğunu söylemek gerek. Çünkü bir yanda Ağrı'dan çıkıp gelerek büyük işlere imza atma başarısı gösteren İbrahim Çecen, bir yanda Avrupa'nın en büyük havalimanı işletmecisi olan Fraport Şirketi. Güzel ve anlamlı bir birliktelik.
Başbakanın gözleri ışıl ışıl, Ulaştırma Bakanı çok ama çok mutlu , Turizm Bakanı tatlı bir sevinçte. Çünkü onlar bu ülkenin siyasi kaderini elinde bulunduran bir ekip olarak ülkeye bir tesis daha kazandırmanın haklı gurururunu yaşıyorlar. Böyle bir tesisi işleten ICF Airports şirketini kutluyorum. Bu ihaleyi gerçekleştiren DHMİ'ye ve onun Genel Müdürü Sayın Orhan Birdal'a, bu havalimanını sertifikalandıran SHGM Genel Müdürü Sayın Dr. Ali Arıduru'ya, Havalimanları Daire Başkanı Sayın Cemil Acar'a teşekkür edip kutlamak gerek. Babasından aldığı bayrağı iyi bir yere taşıyon genç CEO, Serhat Çeçen'e, Alman Genel Müdürle uyum içinde kurumunu yücelten Türk Genel Müdür Ferda Yakar'ı da başarısı için kutluyorum. Güzel ülkeme ve Antalya'ya hayırlı olsun diyorum. Emeği geçen, ter döken başta inşaatta çalışan emekçiler olmak üzere herkesin eline sağlık.
Geçen hafta İstanbul, sivil havacılık sektörünün en büyük buluşmasına sahne oldu. Limak Gurubu tarafından işletilen Sabiha Gökçen Havalimanı'nın ev sahipliğinde yapılan HANKOK Toplantısı ( Hava Nakliyesini Kolaylaştırma Komitesi) sektörün oyuncularını bir araya topladı diyebiliriz. Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü'nun organize ettiği toplantıya, başta DHMİ teşkilatı olmak üzere sektörle ilgili olan bütün kurum ve kuruluşlar temsilcilerini gönderdi. Toplantı öncesi SHGM Genel Müdürü Dr. Ali Arıduru kurumunun son beş yılda, nereden nereye geldiğini gösteren doyurucu bir sunumla çıktı izleyenlerin karşısına. Yapılanları birer birer anlatarak, çarpıcı ve gerçekçi tabloları zihinlere nakşetti. SHGM'nin sadece 139 personel ile hayata geçirdiği başarıların gerçekten örnek başarılar olduğuna izleyen herkes katıldı. Gece- gündüz, aralıksız çalışan ve yaptıkları işe inanan idealist insanların bilinmeyen, tanınmayan bu kurumu nereden, nereye getirdiğini görmek bizi de mutlu etti..
SHGM'nin bu başarılarını gördükçe zaman zaman basında çıkan bazı haberlerin ne kadar haksız, ne kadar yanlış ve taraflı olduğunu hatırlamadan edemiyoruz. Ne yazık ki, bütün bu başarıları dinlerken bir yandan da bu kurumun üst yöneticilerini, ipe sapa gelmez iddialarla mahkeme kapılarında görmek çok üzücü bir durum. Türk sivil havacılık sektörünü şaha kaldıran, bir kurumu hiç yoktan var eden insanların şevkini ve azmini kırmanın hiç kimseye bir yararı olmaz. Sadece ülke sivil havacılığının geri kalmasına neden olan bu haksız itham ve hatta iftiralar ne yazık ki, bazı medya organları ve bazı çevreler tarafından itibar görüyor.
Dünyanın bir çok ülkesinde uçak kazaları olagelmektedir. Bu kazalardan ötürü hiç bir ülkede bakanları veya ilgili kurumların genel müdürlerini anlamadan dinlemeden hedef tahtasına koymazlar. Çünkü, meydana gelen kazalar incelenir ve suçlu olanlar hesabını verirler. Yani, eğer böyle olmasaydı, tren kazalarından sonra bütün demiryolu müdürlerini, karayollarındaki kazalardan sonra bütün trafik ve emniyet müdürlerini ve hatta bağlı bakanları hemen görevden almak lazım gelirdi. Eğer bu mantık doğru olsaydı bugün dünyada bu görevleri yapacak insan bulmak zor olurdu.
Aynı şey havacılık sektörü için de geçerlidir. Hiç kimseyi ulu orta suçlamaya hakkımız yoktur. Hiç kimseyi hedef tahtasına koyarak linç etme lüksüne de sahip değiliz. Linç psikolojisi ile "Vurun abalıya" diyen ve medyayı da, sivil toplum insiyatifi gibi geçinen bazı kesimleri arkasına alanlar yaptıklarının bu ülkeye ihanet olduğunu bilsinler. Son 5 yılda adeta şaha kalkan bu sektörü öldürmeye,hiç kimsenin hakkı olmasa gerek. Halkı uçaklardan ve havacılıktan soğutmaya yönelik bu gibi tutum ve davranışlara karşı çıkabilmek, göğüs gerebilmek bir cesarat işidir. Tek sesli koroya uyarak, insanları yargısız infaza uğratmak, mahkeme kapılarında "Katil " diye itham etmek hakkaniyete ne kadar uygundur diye artık yüksek sesle sormak lazım.
Ne yazık ki ülkemizde adli yargınının da zaafları vardır. Adaletin dört dörtlük tecelli ettiğini söylemek zor. Havacılık gibi ihtisas isteyen bir konuyu ele alıp insanları yargılayacak olan kişilerin, bu konuda bilgi sahibi olmaları gerekmez mi? Bilirkişilerin yanlı raporlarının belli kişileri hedef alması hiç doğru değildir. Havalimanında pilot uçağı piste sağlam oturtamadığında pisti sabıkalı ilan eden basının DHMİ Genel Müdürü'nün başını istemesi ne kadar yanlışsa, yine aynı şekilde uçağını sağlam bir şekilde indiremeyen başka bir pilotun kabahatini de SHGM Genel Müdürüne yükleyemeyiz. Bu konuda sektörün işi bilenleri ortaya çıkap, cesur bir şekilde "Kral çıplak " demeleri lazım. Bir takım önyargılarla, siyasi mülahazalarla kurumları ve yöneticilerini yapratmak, linç etmek dürüst bir tavır değildir. musaalioglu@gmail.com
Bu Makale 21.05.2010 - 08:47:50 tarihinde eklendi.