Filistin askısı
Resort otellerin üniforma temelli cinayet teşebbüsleri...
Televizyonlar BAS BAS bağırmakta; Ey ağalar, beyler ülkemiz TROPİK iklim kuşağına kaydı, bundan böyle YAZ ve KIŞ geçişleri evveliyattan farklı ve daha keskin olacak, gardımızı önceden almakta fayda var, can ve mal kaybı yaşamak istemiyorsanız şimdiden geleceğe yönelik planlarınızı yapın, duydunuzmuu aloooo ?
Aslında ana haber bültenlerinden çok daha önce yönetmen Roland EMMERICH’de 2009 yılında gösterime giren ‘’2012’’ filmi ile bizi uyarmaya çalışmış, Aztek kehanetlerinden yola çıkarak gezegenimizdeki muhtemel büyük çaplı değişikliklerin ilk sinyallerini sinematografik bir dille aktarmaya çalışmıştı. Gerçi senaryo gereği olaylar biraz hızlı gelişmekteydi filmde. Ancak hak vermek lazım elbette 158 dakikaya koskoca gezegenin yok oluşunu başka nasıl sığdırabilirdi ki. Yok oluşta değil yeniden yapılanma gibi bir şeydi aslında, hatta NUH Tufanının 2000’li yıllar versiyonu bile denilebilirdi bu film için.
Her neyse asıl konumuz bu değil elbette. Vurgu yapmak ve gerçekçi bir bakış açısı yakalanması için çaba göstermem gerektiğini düşündüğüm hassas bir konu ‘’ÜNİFORMA SEÇİMİ’’ !. Çok uzatmaya bilimsel, teknik ya da entel dantel biçimlerde kafa ütülemeye hacet yok. Olayın aslı astarı gün gibi ortada, yani resim gayet NET. Güneşin altında 45, gölgede 35, kuytuda 30, klimanın altında dahi 25 derece sıcaklığın olduğu bir memlekette ( ki buradan kasıt ilk olarak Akdeniz ve Ege sahilleri ) mevcut tesislerin estetik kaygılı, ya da hiç kaygısız üniforma seçimleri felaket ötesi bir konumda ilerlemekte.
KAYGILI OLANLAR
Seçimler her ne hikmetse, ya üniformacının yönlendirmesi ile şık ve pahalı katalog modellerinden, ya da her kış gerçekleşen yurtdışı fuarlarından dönüşte konaklama yapılan otelde çekilen fotoğraflar üzerinden yapılır. Üniforma firmasındaki süper yaratıcı tasarımcı kardeşimizin sanatsal çalışmaları vesilesi ile her biri Paris Moda müzesinde teşhir edilebilecek kıvamda modeller hayata geçirilir.
Şehir oteli mantığı ile Resort otel yapan yatırımcı taifesi ise, onca şatafatlı mobilya, dana derisi koltuk altın varak ve dekorasyonun arasında otel logolu lacoste t-shirt ile gezen personel istemez haliyle. Benzerini Belfast
Hilton’un Doormani’nin giydiği kaftan kıvamında bol apoletli, sırmalı gabardin kumaş, 45 derece sıcaklığa karşın patronun ilk tercih olur. Bunu giymek zorunda kalan garson, bellboy, resepsiyonist ya da guestrilation çalışanı ise şikayet etmekten ziyade, kumaş tenine değerken aradan geçen ter damlalarının vereceği o büyük hazzı düşünür. Ensesinden sırtına, oradan poposuna kadar süzülen her bir ter damlacığı daha fazla çalışma isteği uyandırır otel personelinde.
KAYGISIZ OLANLAR
Kaygısızlar kategorisindeki yatırımcı ve yöneticiye ait tesisler olabildiğince minimalist tarzda inşa ve dekore edilmiş olduğundan, çalışanların o kadar fazla gösterişli giyinmesine gerek yoktur. T-shirt, şort ve lastik ayakkabı tüm sezonu tamamlayacak standartları teşkil eder. Bu ve benzeri tesislerin yönetimleri geniş vizyonları gereği biraz gamsız gözükebilirler. Rahatlıkları tavan seviyesinde seyretmektedir.
Hatta o kadar rahattırlar ki sırf üniforma bütçesi söz konusu olmasın diye personel donla dolaşsa şikayet etmeyecek şekilde hareket ederler. Önce hizmet, sonra gösteriş iyi ve mükemmel servis anlayışlarının temelini oluşturur.
FİLİSTİN ASKISI
Bu kadar çeşitliliği arasında tutucuları da unutmamakta fayda var. Kendilerini ‘’Kravat’’ bağımlıları olarak ta tanımlamak mümkündür. Kuvvetle muhtemel bir Etap’çı, Turban’cı ya da İntercontinental’ci dir. Kravat takmazlar ise kendilerini çıplak hissederler. Salon tipi insanlardır, kibar, kısmen entelektüel ve donanımlı kişilerden oluşan bir akımın üyesidirler. Yarım kollu ütülü gömlek, çift pile pantolon ve atmaya kıyamadığı 40 yıllık demode ipek kravatı ile otelin girişinden, sahile kadar gidip, dönen ve tek damla terlemeyen kaybolmaya yüz tutmuş bir neslin temsilcileridirler.
Kendi tarzlarını çevrelerinde de görmekten çok hoşlanırlar. Bina içinde ya da dışında hava ne kadar sıcak ya da nemli olursa olsun kravat takmayı zorunlu hale getirirler. Şikayetçi olup, mız mız edenlerin vay haline. Her sabah kravat ve ‘’üst düğme iliklendi mi acaba ?’’ kontrolünü bizzat yaparlar. Çalışanlar tarafından uydurulmuş Filistin Askısı benzetmesini duymazdan gelmekte gayet maharetlidirler.
ELİN OĞLU YAPMIŞ HOCAM
Ne yazık ki, biz beceremeyiz, zaten ne uğraşacağız yapan yapmış hocam şeklinde ki hayata bakış kolaycılığımızın en net ifadesidir ‘’elin oğlu yapmış hocam’’ kelamı. Her durumda batıyı taklit etmekte ve kendi modellerini yaratmamakta inat eden nevi şahsına münhasır milletimiz, hayattaki varlık sebebinden başlayarak anlamamakta direndiği konuların arasına iklimlerdeki değişikliği, küresel ısınmayı ve buna bağlı etkileri de büyük bir maharetle hiç utanmadan sıkılmadan yerleştirmiştir.
İşine gelmediği zaman GAVUR olarak adlandırdığımız batı insanı, hafta içi bazı günler smart casual takılmayı adet edinirse kısa sürede onu taklit ederiz, haftada bir gün ofiste kravat takılmayacak etkinliğini eğlence haline getirip içselleştiririz. Milano merkezde bulunan son derece pahalı bilmem ne otelinin manken muadili maid’lerinin giydiği son derece şık ve mini dantelli üniformaları, bizim vücudunun % 70’i kalçadan ibaret anaç hatunlara giydirmeye çalışır, beceremeyen üniforma firmasına her defasında hayatı zehir ederiz. 45 derece sıcağın alnında sırf egomuz tatmin olsun diye ağır üniformalar giydirilmiş personelin kaç saat daha hayatta kalacağına iddiaya tutuşuruz.
Bunların her birini yaparız da; bir kendi modelimizi yaratmayı beceremeyiz. Aha arkadaşlar bakın bu Antalya’ya, Bodrum’a ya da ne bileyim Güneye özgü dedirtecek herhangi bir şey üretemeyiz.
Bu Makale 08.09.2014 - 10:07:26 tarihinde eklendi.
Kullanıcı Yorumları
-
DEĞERLİ DOSTUM EMİR BEYİN BU GÜZEL YAZISI İÇİN NASIL YORUM EKLENİR DİYE DÜŞÜNDÜM,,DÜŞÜNDÜM
AKLIMA İKİ DEYİŞ GELDİ. BİRİNCİSİAĞZINDAN BAL AKIYOR,EMİR KARDAŞ İKİNCİSİ DOĞRU SÖZE NE
DENİR TAM SONLANDIRIRKEN AKLIMA MİLLETİ YERLERE KADAR PARDESÜ İÇİNE SOKAN,YETMEZMİŞ GİBİ
KAFASINI DA ÇARŞAF BÜYÜKLÜĞÜNDE BİR BEZLE ÖRTENLER GELDİ,,,,NE DEMELİ ACABA ???SAYGILARLA