Serdar Sağlamtunç / FCSI

Felsefe, kültür, sanat ve turizm 

Felsefe, kültür, sanat ve turizm 
Turizm, felsefe, kültür ve sanat arasındaki ilişki, dünya genelindeki toplumsal dinamikleri anlamak için kritik bir önem taşır. Bu alanlar birbirini besleyerek, daha zengin ve çeşitli bir turizm deneyimi yaratır.
Bu üçlü aslında spor, günlük yaşam, edebiyat, siyaset veya politika, eğitim, çalışma hayatı, inanç dünyası, ekonomi ile de yakından ilintili değil ama birbirine yapışık veya simbiyotik ilişki içindedir ve bu ne kadar erken anlaşılırsa o kadar hızlı adımlar atılabilir. Nereye doğru? Toplumsal barış, huzur, gelişim, refah, zenginlik, bolluk ve berekete doğru. Eğer bunlar bir kişide, ailede, okulda, toplumda, firmada, her türlü sosyal alanda eksik olursa sistemin bazı uzuvları yokmuş gibi tel tel dökülür. Bakınız son on yılların çöküş nedeni.  

Öncelikle bu kavramı olması gereken yere, her şeyin tam ortasına oturtmak gereklidir. Bu konuda anlaştıysak bunları turizm açısından irdeleyelim. 

Turizmin felsefe, kültür ve sanat üzerindeki etkileri oldukça farklı ve çeşitlidir. Turizm, asıl felsefi manada kültürel alışverişi teşvik eden, aynı zamanda da ülkeler ile ırklar arasındaki kültürel benzeşim ve ayrışmayı aynı potada eriterek meraklısı için çok canlı bir mozaik örneği oluşturacak dinamiğe sahiptir. Böylece hem yerel halkın hem de ziyaret eden bireylerin dünya ve hem de halkların kendileri hakkındaki anlayışları genişleyip derinleşebilir. O halde turizm paydaşlarının sadece tesis yani beton ile en ucuz maliyetle birbirinin içine giren tatsız ve kişiliksiz yiyecek içecek dayatmasına bu bakış açısıyla baştan karşı çıkmak gerekir. Bizim piyasa henüz keşfetmedi ama salgın öncesi başlayan, sonrasında müthiş atılımlar yapan turizmde ileri ülkeleri doğru açıdan bakarak irdelemek ve dersler çıkartmak gerekli görülüyor. Ne yazık ki bu özeleştiriyi yapacak bir babayiğidin doğması bekleniyor. Ülke doğum sancısı içinde ama gebeliğin olmadığı da yine herkes tarafından biliniyor. Ne ilginç bir paradoks değil mi? 

Sanat eserleri ve kültürel miras alanları turizm sayesinde daha fazla kişiye ulaşabilir, böylece küresel çapta kadim bilgilerin ve inançların özgünlüğünü koruyarak daha güçlendirici bağların oluşması olasıdır. Çünkü felsefi açıdan turizm, bireylerin dünya ve kendileri hakkındaki anlayışlarını genişletir ve derinleştirir. Hatta bir süre sonra insanların birer canlı varlık olmaları dışındaki tüm farklı görüş ve düşünceleri boşa çıkartacak nitelikte evrensel görüş üretimi olasıdır. Peki, bu kritik eşik aşılabilir ve halklar birbiri ile kucaklaşabilir mi? Belki müesses dünya düzeni hemen buna karşı çıkacak ve küresel barış yerine savaş, kimya, para mekanizmalarını koruyacak yeni kurguları ortaya atacaktır. Ama bu zorlama bile insanlık için büyük ve kıymetli bir başkaldırı sonrası kazanım olabilir. İşte bu nedenle gelişmemiş beyinler turizmin önüne sürekli takozlar koyarak kapıları kapatacak önlemler almaktadır. Bakınız insan haklarının özellikle geri bıraktırıldığı despot ve baskıcı rejimler. Hepsinde turist veba gibi algılanır, kaçınılır, püskürtülür.

Sanat ve turizm konusu o kadar geniş bir alandır ve sezon açıldığında ülkeye gelen ilk turistlere yapılan kılıç kalkan gösterisi ile yakından uzaktan bağı, ilintisi yoktur. Burada belki de çoğunluğun dikkatini çekmeyen bir önemli nitelik ise kendi kültürünü özümsemiş, mükemmellikle yoğurmuş her çeşit sanat örneklerinin eksikliğidir. Sadece kadim eserler yanında çağdaş kaç tane resim, heykel, yazın, mimari, inşaat, modern yapıt oluşturulabilmiştir? Oluşturulanlar ne ölçüde evrensel arenada bilinir ve görülür bir imaja sahiptir? Farklı bir örnek ise turistik binaların şekilleri, isimleri, sürdürebilirlik kavramı içinde ortaya konan örneklerin var olup olmadığıdır. Bu aşamada her ikisinin de çok hatalı olarak ele alındığını gördüğüm ve bunu yıllarca ispat eden sağlık ve gastronomi turizm dallarıdır. Bu konularda bir model ve marka oluşturulabilmiş midir? Yoksa ortaya karışık çalıntı modeller ile göz boyamaya ve dev laflar etmeye devam mı? Okuyucu buna kendi karar versin.      

Turizm, felsefe, kültür ve sanat arasındaki bu ilişki, dünya genelindeki toplumsal dinamikleri anlamak için kritik bir önem taşır. Bu alanlar birbirini besleyerek, daha zengin ve çeşitli bir turizm deneyimi yaratır. Felsefenin olmadığı ama batıl inanca saplanmış kafalardan ve oluşturulan suni, sakil bir kısım garip kurgulardan bir sistem veya faydalı bir model ortaya çıkabilir mi?

Bu Makale 26.08.2024 - 09:56:39 tarihinde eklendi.


Kullanıcı Yorumları
Henüz yorum yapılmadı.
En Çok Okunanlar
Bunları Okudunuz Mu?
Yazarlar
Tüm Yazarlar
GÜNCEL HABERLER
SEKTÖREL HABERLER

Turizm gündemine ilişkin haberlerin her gün mail adresinize gelmesi için abone olun.