Serdar Sağlamtunç / FCSI

Farklı bir proje önerisi

Turizm oldukça sığ görüşlerle parlatıldığı 1980 yılından beri bukalemun gibi şekil değiştirmeye ve her yıl büyük konuşma ve sözler verilmesine rağmen gerilemeye devam ediyor.

Gariptir hiç kimse bu kadar teşvik, bu kadar kayırmaya rağmen tesislerden elde edilen gelirlerin neden yükselmediğini izah edemiyor. Bu durum kamu ve STÖ bakımından bir fark göstermiyor. Diğer yandan turizm alt yapısı ve insan kaynaklarının bir türlü düzelmediği ve ilerleme kaydetmediğinin akılcı bir açıklamasına ulaşmak da olanaksız gibi. Varsa yoksa nurlu ufuklar ve bol vaatler ile zamanın harcanması ve bununla ilintili olarak doğalın yüksek hızda tahrip edilmesi gözlerimizin önünde gerçekleşmektedir. Tesisler kapasite olarak eksik, personel yetersiz sayıda ve eğitimsiz olabilir ancak tüm bunlar her zaman telafi edilebilecek veya geliştirilecek konulardır. Ancak son on yıldan beri yapılan, yerine getirilemeyecek olan çok farklı ve kritik değişikliklerdir. Çünkü her yön ve taraftan turizmle doğrudan alakası olan büyük sakıncalar birbiri ardına gelişmektedir. Bunun en acımasız olanı doğanın, denizin, akarsuların, ormanın tahrip edilmesidir. 
 
Diğer taraftan şehirlerde durum hiç de iç açıcı değildir. Tesis yoğunluğu inanılmaz bir tarz ve sayıda yoğunluğu artırmakta ve buna karşı turizmden para kazanan kurumlar, firmalar, STÖ ları sus pus oturmaktadırlar. Son zamanlarda yeni bir şehir efsanesi ortaya atılmaktadır ve buna göre şehir otelciliği tanımı tekrar yapılmaya çalışılmaktadır. Yani sürekli olarak “niçin” diye sormaktayız bir türlü “ne/neden” sorusuna sıra gelmiyor. Sürekli boz yap usulü o kadar fazla denemiştir ki ancak hayret edilecek şekilde aynı kap ısıtılıp soğutulup turizmde sanki bir şeyler yapılıyor-muş gibi davranılmakta bundan da kimse sıkıntı duymamaktadır. O zaman bu kadar yıl tekrarlanan başarısız modellerin neden terk edilmediğini sormak da olanaksız olmaktadır. Benim önerim, turizm konusunda derhal tüm STÖ ler tek bir çatı altında toplanmalı ve manifesto hazırlamalıdır. Belki pek çok anlı şanlı başkan bu işten gocunacaktır ama küçük olsun benim olsun kavramının sonu gelmelidir. Eğer akılcı ve uygulanabilir ileriye dönük projeler ortaya atılabilir ve bunlar her kesimin onayı ile uygulamaya konursa tüm sektör paydaşları rahat edecek ve gelirlerinde iyileştirmeler oluşacaktır.
 
NE YAPILMALI?

Öncelikle düşünce sistematiğimizi değiştirmeyi öneriyorum. Stratejik düşünce ile bağnaz ve doğma inançlarını bir kenara atmalı ve yeni ancak uygulanabilir bir modeli ortaya koymak gereklidir. Bu tarz bir çalışma hazır beklemektedir ve eğer özel girişimciler veya STÖ leri ilgilenirse bedelini ödemek kaydıyla bu programı alabilirler. Bu program sadece tesis veya sadece yatırım hedeflerini değil, aynı zamanda sistemin iyileştirilmesi ve alınacak değişlik kararları ile sistem kurgusunun tüm paydaşlar etki değeri alınarak oluşturulan bir yapıyı tarif etmektedir. Tesis yap, ilan ver, fiyat belirle, müşteri ile ilişkileri geliştir yöntemi de değildir. Kurgunun yapı taşlarını içine alarak teker teker örülmesi ile oluşturulacak bir bütün sistemden bahsediyorum. Dikkat ederseniz önerim mevcut sistemin sakıncalı kısımlarını ele alarak düzeltmek, düzenlemek ve uygulanabilir duruma getirmek olarak tarif edilebilir. Ama yapılacak düzenlemelerin kendine özgü ve bölgesel dinamiklerle farklılık gösterecekleri mantığı bir kenarda tutularak uygulanabilir bir programdan bahsediyorum. Kim ne derse desin, mevcut sistem artık işlememekte ve üzerine kondurulan sakil eklentiler yapıyı daha sevimsiz olarak göstermektedir. O halde paçavraya dönmüş olan bugünkü uygulamaları bir yana koymak, elde edilmiş deneyim ve bilgileri içinden alarak yeni bir kurgu yapılma zamanı gelmiştir. Bu konuda daha detaylı bilgi almak isteyen kurum ve kuruluşlara sistem kurgusu ile ilgili bilgilendirme notları gönderilebilir, uygulamaya talip olan kurumlarla ortak çalışmalar yapılabilir, danışmanlık hizmeti verilebilir. Artık sektörün bağımsız ve bağlantısız danışmanlık hizmetlerini öğrenmesi, algılaması ve kullanması vakti gelmiştir. Bu aşama sonrası belki de turizmden bahsedilecek bir doğa, yapılar, çalışan personel ve bu sektörü destekleyen diğer yardımcı ticari kurum ve işletmelerin olmayacağını da ciddi olarak ele almak ve buna karşı akılcı, teknik ve bilimsel tedbirler almak gereklidir. 
 
Bir şekilde eski kafaları değiştirmek, yeni bilgi ve deneyimleri içine aktarmak ne kadar zor olsa da en azından bu konuda çaba göstermek gerekliliği açıktır. Yatırımcı, çalışan ve ekonomi eşkenar üçgeni oluşturulabilirse bundan sektör paydaşlarının en fazla kazancı olacağını anlatmaya gerek var mı?
 
KRİZ YÖNETİMİ!

Toplumsal ilginç bir rahatsızlığımız var. Belki sizler de benzer tespitlerde bulunabilirisiniz. Bir kriz anında ne yapılması ve krizin atlatılması ile ilgili becerimiz eksik. Yolda yürürken birisi yığılıp önünüze düşse ne olur? Bir aracın diğeri ile çarpışması sonucu veya aracın yayaya çarpması nasıl bir kaos yaratır? Bir kedi tırmandığı ağaçtan inemez ve çığlık çığlığa bağırırsa ne yapılır? Çok basit olan bu örnekleri çoğaltmak olasıdır. Yorum yapmadan ve eleştirel bir gözle bakabilirseniz bizim kriz ile ilgili bir algı eksikliğimizin olduğunu kabul etmemiz gerekir. Çoğu kez durumu anlamadan bodoslama olayın içine atlamak cesaret olarak medya manşetlerine geçse de aslında kriz anında bu tarz tavır ve davranışlar hayatları riske atabilecek özelikler taşımaktadır. İşte bu nedenle tesislerin inşaat safhası ve işletme aşamasında oldukça fazla yaşam riski ile bir arada yaşamayı uygun görmekteyiz. Bunun akıl, mantık ve bilimsel yaklaşımla izah edilebilecek bir yanı yoktur. Belki de yanlış dini saplantılar bizi sanki kadercilik ile bezeyip her şeye itaat etmek yoluna itmektedir. Ancak tüm bunları aşmak ve ileri hamleleri yapmak için kriz yönetimi hakkında bilgi sahibi olmak gereklidir. 
 
Kriz algısı eksik olduğu zaman bunu en acımasız bir şekilde yaşamak kaçınılmazdır. En son acımız olan Soma buna iyi bir örnektir. Çünkü “bize bir şey olmaz” görüş ve düşüncesinin altında teknik anlamda hiç bir şey bulunmamaktadır. Hâlbuki eğer bir nebze kriz alıştırması yapılmış olsa ve insanlar tedbir için bağımsız hareket edebilseler belki de sorun ortadan kalkacaktır. Bu konuda duyarsızlık, bilgi eksikliği, deneyimsizlik, hafife almak gibi temel sıkıntılara dikkat çekmek isterim. Burası anlaşıldıysa bu sistemi getirelim ve turizme uygulayalım. Görünen o ki arada hiçbir fark yoktur. Kriz olduğu ortada olmasına ve bangır bangır kendini belli etmesine rağmen her şeyi güllük gülistanlık gösteren hacı yatmazlar bunun düzeltilmesi için hiçbir çaba harcamak niyetinde değildirler. Ancak süreç tersine olarak son süratle çalışmaktadır ve turizm bodoslama kayalara doğru ilerlemektedir.        
 
DİKKAT ÇEKİLMESİ GEREKEN BİR NOKTA

Bu sektöre hizmet veren her birey ve firmanın tesislerin kurulması, işletilmesi ve kazanım elde etmesi konusunda fikir birliğine varması gerekiyor. Bu yapıldığı takdirde tesisler hem daha iyi hizmet verme yolunda ilerleme sağlayacak hem de yapı, personel, gıda, atık ve doğa ile ilgilerini daha yakından takip edebileceklerdir. Çünkü tesislerin yıllanması işletme mantığında büyük ilerlemelere yol açar ve bunun yanında hizmette kalite işin içine alınırsa turizmden herkesin memnun olması oldukça kolaydır. Bu aşamada bir dizi kazan-kazan formülleri kolaylıkla uygulamaya alınabilinir. 
 
Peki, durum böyle mi veya buna doğru bir hareket var mı? Ne yazık ki bunu söylemek ve ilerisi için umut üretmek oldukça zordur.  Özellikle ekonomik sıkışıklık yanında yönetimler tarafından getirilen türlü kısıtlama ve yasaklar ile turizm rayından çıkartılmıştır. Bunun bilinçli olarak yapıldığının iddiası kadar acemi kararlar alınması da iddia edilebilir. Ancak sebep ne olursa olsun tesislerde işletmelerin sık el değiştirmeleri görünen nacak nedense göz ardı edilen bir gerçektir. Bu durumdan yönetimsel ve inşaat malzemesi satışı ile ekonomik bir döngü sağlanıyor gibi görünse de ortada olan en kritik sorun sürdürülebilir bir modelin olmamasıdır. Sürekli yapboz şeklinde ilerleme en başta ele aldığımız görüşleri destekler mahiyettedir. O halde sistematik bir ilerleme ve gelişmenin olmaması yanında mevcut birikimlerin de sıkıntıya sokulacağı dönemlere yaklaştığımızı söylemek fal açmak olarak asla kabul edilmemelidir. 
 
İşlemeyen bir sistemi çalıştırmaya uğraşmak en eziyetli ve nafile bir çalışmadır. Bunun algılanması ise oldukça zorludur ve bilgi ile deneyim yanında ileri görüş gerektirmektedir. Dar kalıplar ve çapsız projeler ve çalışmalar ile turizm hiçbir yere gidemez. Bunu gördüğümüz ve yaşadığımız halde yadsımak ve tersini iddia etmek nasıl bir akıldır? O halde birtakım seneler ve rakamlarla uğraşıp onları eğip bükerek bu illerin olmadığı ve olamayacağını kabul etmek vakti gelmiştir. Değişim, hemen şimdi kökten bir değişime gereksinim vardır. Hem akıl, hem düşünce, hem yöntem belirleme ve hem de uygulama alanlarında yapılacak uygulanabilir ve sürdürülebilir yeniliklerle turizmin keyfini çıkartmak olasıdır. Seçim sizin!                    
 

Bu Makale 30.06.2014 - 10:12:30 tarihinde eklendi.


Kullanıcı Yorumları
  • Zafer Cengiz 05.07.2014 - 02:52

    Net bir yorumla katkımıza devam etmekte yarar var, zira farklı projemiz pek ilgi çekmişe benzemiyor Serdar Bey. Benim kurgunuza tepkim sadece Yöntem üzerinedir. STK Başkanları biraraya gelip manifesto vermeli şeklindeki kurgunuz, güncel gerçeklere ve zihniyet hazretlerine çok aykırı bir olay değil midir? Artık 15 yılı devirmekte olduğumuz turizm yazarlığı sürecinde bizim kurgumuz ise, Akılların başa devşirilip, Devletin Yasal olarak devreye soktuğu Turizm Stratejisinin yaşatılmasıdır. Zira bu çerçevede ele alınacak tüm çatı örgütleri dahil gerekli gündemler mevcuttur. Çarpık turizmin kuralları ve yasal altyapısı yerine oturduğunda, zaten diğer konular hizaya girecektir. Fakat YASAL Süreci desteklemek bir yana, son yıllarda tek bir STK Başkanının Strateji Uygulamasını dile getirdiğini gördük mü? Sadece 50t50g 2023 Hedefi diye kulağı çınlatılan Stratejide, bu rakamlar bile yanlıştır ve Stratejik resmi hedef 63t86g olarak tescillidir. Anılan 50 Milyar Gelir ise, 1.Eylem Planı sonu olan 2013 yılı hedefi idi. Sorun sistemde ve mevcut zihniyetlerdedir, bu bakımdan bir sorgulama olacaksa, bu da çok basit olarak Resmi Stratejinin yaşam durumu olmalıdır. NeDERsiniz..??

  • Serdar Sağlamtunç, FCSI 21.06.2014 - 10:59

    Zafer Bey, Katkınıza teşekkür ederim. Sorunu tespit etmezsek çözüm olanaksızdır. Bunu her sektör ve ülke yönetimi için rahatlıkla söyleyebiliriz. 2023 sadece politik çerezdir ve alt yapısı yoktur. Buna hemen atlayıp demeçler veren kişileri anlamak da olası değil. Sürekli hedefi öteleyerek başarılı olduğunu zanneden politikacının tek güvencesi hesap sorulabilir bir sistemin mevcut olmadığıdır. Oysa örneğin turizmde sektör paydaşları çıkıp da bugüne kadar ne yaptınız? sorusunu sorabilse zaten ne politikacı ne de vatandaş hayal aleminde dolaşacak. Ancak sürekli atmasyon işler ne garip ki bu çağda ülkemizde değer sahibi olabiliyor. Daha önceki yazılarımda değindim, sistem çürümüşse kesip atmak ve yeniyi eskinin deneyimi ile kurmak daha elzemdir. Bu turizm ve destekleyen yan sektörler için geçerlidir. Kriz her gün her an var ve krizden fayda sağlayanlar oldukça kriz algısı değişmez. İnsanları bunaltarak, baskı kurarak kararlar alabilirsiniz ancak bu bugün geçerlidir, yarın eski günü ararsınız. Turizmin tesis olmadığını anladık mı? Hiç zannetmiyorum. Turizm için devletin saçtığı paralarla bir iyileştirme projesi yapılıp uygulanabilir mi? Evet bu yapılabilir. Ta ki yöneticiler işlerin düzelmesi ve huzur istencine sahip oldukları zaman. Unutmayın, Anadolu medeniyetin beşiğidir ve başına gelen kötülükleri silkeleyip atmıştır. Tarih tam da budur.

  • Zafer Cengiz 16.06.2014 - 08:07

    Bu öncü ve örnek önerinizle Sizi Aktif Pasif tüm turizm piyasası adına candan kutlarım Serdar Bey.. Bu kadar basit bir fomülle bu işler (sihirli değnekle) bir yoluna giriverse de, Anadolu Değerleri de heba olmadan önce Türk Milleti turizmde (bulanıklığı durulan sularda) huzurlu balık tutmayı da öğreniverse.. Tarımın ve tekstil gibi yeni sektörlerin bile iniş sürecinde olduğu Türkiye, yeni mesleğinde hak ettiği başarıları yakalayıverse..?? Fakat bunları tetiklemek için önerdiğiniz Ortak MUHTURA Yöntemi için, önce Kriz olduğunun kabullenilmesi gerekmez mi..?? Son kesitte moda olan Şampiyonluk muhabbetlerinde, dolup taşsa bile beklenen girdileri sağlayamayan turizm mekanizması, dev aynası demeçleriyle yılları tüketirken gerçek sıkıntıları omuzlarında taşıyan turizm hizmetkarları artık son nefeslerini tüketmek üzere değil midir..?? Kriz yönetiminde insan aklının, her türlü olumsuzluğa ÇARE üretebilmesi mantığı varken, gelişen turizme Devlet Politikası olarak çerçevesi çizilmiş 2023 Stratejisinin son 7 yıllık macerası ise, ülke gerçeklerini çırıl çıplak açığa çıkartmaktadır. YOKSA: Resmi Gazetede yayınlanmış 2023 gelir hedeflerinin 86 Milyar Dolar olmasına rağmen, bugün hala (ezber bozamadan) 5050 diye demeçler sürdüren veya Stratejiyi sürekli görmezden gelen sektör liderlerinin huzurunu mu kaçırmak istiyorsunuz..?? Nereden çıktı bu düzen bozucu MUHTURA PROJESİ..? Üstelik tam sezonun ortasında turizme hizmet için iç ve dış düşmanlara karşı yoğun savaşlar verirken, üzmeyelim generallerimizi lütfen..

En Çok Okunanlar
Bunları Okudunuz Mu?
Yazarlar
Tüm Yazarlar
GÜNCEL HABERLER
SEKTÖREL HABERLER

Turizm gündemine ilişkin haberlerin her gün mail adresinize gelmesi için abone olun.