Erciyes ve Kayseri turizmi
Basketbol oynayanlar bilir, olduğun yerden zıplamak zordur. Yükseğe zıplamak istiyorsanız hafif başlayan koşu enerji patlaması ile hızlanır ve sonra potanın önüne gelindiğinde hırsla, bütün vücudu yukarı fırlatacak şekilde zıplanarak smaç basılır.
Erciyes’in, Kayseri’nin potası orada, sahanın taaaa öteki ucunda. Henüz hafif koşuya da başlanmamış, smaç nasıl basılacak, sayı nasıl atılacak? Pota var, saha var ama oyuncular daha olduğu yerde duruyor. Zıplama isteği var ama hafif koşu temposu bile yakalanmamış. O zaman smaçı kim basacak?
Şehir, potansiyeli olmayan bir şehir değil. Talas, Mazakaland, Selçuklu mimarisi, dinlerin zamanında mutluluk içinde kardeşçe yaşadığı ve o zamanların kültür renkliliğini taşıyan bir kent. Erciyes Kayak merkezi ise işi zirveye taşıyabilecek bir yatırım. Yüz yıl önce muhakkak ki o zamanlar insanların birbirine toleransının çok olduğu, birbirlerinin farklılıklarına saygı ile yaşadıkları bir kent. Yine muhakkak ki o günlerde her kültürden, her dinden insanın birbirine sevgi ile dostluk ile yaklaştığı, kültürlerin kaynaştığı bir kent. Şimdi tolerans hangi çizgide? Anlayış hangi çizgide? Yetersiz mi? Bunun iyice irdelenmesi gerekmez mi?
Turizm; kültüre, gencine, toplumuna özgüven gerektirir. Turizmin getireceği farklılıklar ve talepler ile toplumunuzun kirleneceğini, çizgisinden çıkıp da bir anda bozulacağını düşünüyor ve eğer turizm ile gelecek yansımaları kaldıramayacak, kabullenemeyecek, hoşgörü gösteremeyecek bir toplum isek zaten turizmi baştan unutalım gitsin. Turizm her şeyden önce tolerans, hoşgörü ve karma kültürleri ağırlama sanatıdır. Bu tolerans ve hoşgörü kumaşı olmayan toplumlar bunu gerçekleştiremez. Kayseri’nin tarihindeki karma kültür ve dinlere baktığımızda bu potansiyel bu şehirde olmalı. Tarihinde bağnaz olmayan niye bu gün olsun ki?
Turizm fiziksel yatırımlar değildir. Yapacağımız oteller, kayak merkezleri, futbol sahaları, müzeler, alışveriş merkezleri ve termal tesisler eğer bunları kültürle, eğlenceyle ve sizden olmayanlara, sizin gibi olmayanlara hoşgörünüz ve insan sevginiz yoksa hikâyenin sonu sadece hüsrandır.
Birleşik Arap Emirlikleri, Katar, Endonezya, Maldivler, Lübnan, Mısır, Fas, Tunus ve Suriye (savaş öncesi) gibi Müslüman ülkelerin büyük çoğunluğu kendi kültür, örf ve ananelerine uygun olmayan yaşam biçimlerini hoşgörü ile karşılamış, tolerans göstermiş ve bu sayede önemli turizm merkezleri haline gelmiştir. Nitekim ülkemizin Kapadokya, Marmara, Güney ve Batı bölgelerinde de aynı hoşgörü gösterilerek önemli turizm merkezleri oluşmuştur. Kayseri’nin evlere ve bağlara sıkışıp kalmış eğlence ve sosyal yaşamı şehri ziyarete gelen turistlere doğal olarak yansımamaktadır. Bu durum zenginlikleri olan bu kente turist olarak gelmiş bir kişi için yoklukların başlangıcı, saat dokuzda biten yaşamın hayalet geceler ile buluşmasıdır. İki seçenek vardır; Ya bağ evlerinizdeki eğlencelere, neşeli sofralara, sohbetlere turistleri de davet edeceksiniz, ya da turistlere de eğlenebilecekleri, sosyalleşebilecekleri ve şehrin yerlisi ile buluşabilecekleri ortamlar sağlayacaksınız. O da yok, bu da yok olmaz.
Erciyes’te ve Kayseri’de yabancı turist için yokluklar çok. Yabancı turist kendi alışkanlıkları ile buluşabilecekleri restoranlar ve barlar, eğlence mekânları ve discolar ister. Şehirde kendi dinlerine ait mabetlerin kapalı kapılarını değil, pırıl, pırıl bahçelerini ve bakımlı tertemiz mabetlerini ziyaret etmek ister. Bizim camilerimizi de kurallarına uyarak ziyaret edebilmek, bizi tanımak ister. Türkçeyi yavaş, yavaş ve yüksek sesle konuşunca yabancıların anlayacağını düşünmeyen lisan bilen esnaf ve servis personeli ile muhatap olmak ister. Çin halıları yerine gerçek tezgâhlarda Bünyanlı bacılarımız tarafından dokunmuş halıları görmek ister. Kapalı çarşıda tapon pazar malları ile değil, ülkemizin el sanatları ile kuyumu ile el işçiliği ile buluşmak ister. Kayseri’ye illa İstanbul aktarmalı değil, kendi memleketinden kalkan uçak ile gelmek ister. Yöre üzümlerinden yapılmış yerel şarapları alabileceği, tadabileceği mahzenlere girmek ister. Kısaca bizim anlayışımıza göre değil, kendi anlayışına göre eğlenmek, dinlenmek, yemek, içmek ve bizi tanımak ister.
Kayseri halkı yumuşak başlı ve anlayışlı bir toplum. Milattan Önce 2800 yılından bu güne onlarca ırkın, milletin, dinin kaynaşarak yeşerttiği önemli bir ticaret merkezi. Kayseri’yi Kayseri yapanda şu anda yerli yerinde olmayan geçmişteki o güzel mozayık. Eğer Kayserili ister ve inanırsa şimdi bacasız sanayi zamanı. Çevreyi kirletmeyen, insanla ve kültürle daha da zenginleşen bu sanayi Kayseriliyi ve Kayseri’yi daha da zenginleştirecek, renklendirecek ve bu toprakların değerini katlayarak arttıracaktır.
Kayseri ticaretten anlar. Kayseri’nin dışındaki kentlerde Kayserili iş adamlarının sahibi olduğu onlarca başarılı oteller, restoranlar, tur operatörleri, acenteler, barlar ve eğlence merkezleri var. Kim bilir belki onlarda Erciyes’in ve Kayseri’nin turizm uyanışında yer almak için bir sesleniş, bir davet bekliyordur.
Kayseri’ye geldiğimde Radisson Blu Hotel’in kaba inşaatının son iki kat tabyası henüz bitmemişti. Yatırımcı Süleyman Çetinsaya’nın bizlere ‘Hemşerilerime İstanbul’da bile bulamayacakları kadar iyi’ bir otel yapmamız talimatı ile yola çıktık. Başardık mı, başaramadık mı o tüketicinin kararı. Haziran 2013’de geldiğim şantiyede zorluklar çekmedik desek yalan olur. Ancak sonunda güzel bir oteli bu şehir e kazandırmış olmanın gururu ile görevimi tamamlamış olmanın mutluluğunu yaşıyorum.
Şimdi Kayseri için tek dileğim, Erciyes’e yapılan dev yatırımların hakkını alabilmeleri için gerçekten olması gereken turizm anlayışını idrak ederek daha toleranslı, baskısız, özgür yatırımlarla Kayseri’yi ve Erciyes’i şenlendirmeleri.
Başarılar Erciyes, başarılar Kayseri…
Bu Makale 23.01.2015 - 09:39:15 tarihinde eklendi.
Kullanıcı Yorumları
-
Obez insanlar da, sağlıksız olmalarına rağmen durumundan şikayetçi olmadan sürdürdükleri yaşamlar, toplumsal yaşamı etkilediğinden sorunun çözüme kavuşturulması gerekmiyor mu Serdar Bey? Turizm toplumsal bir projeye dönüşmüş ve artık sosyo ekonomik bir gerçeklik halinde Ulusal sorunumuz olmalıdır. Sn.Mülayimin dile getirdiği Kayseri yereli ise, 81 ilimizin sinerjik örneği olarak güncel ve güzel bir perspektif vermektedir. Çarpık gelişmelerle henüz sadece Üçbuçuk destinasyona sıkışmış olan Ulusal Turizm, gerçek gelişmesine henüz başlıyor. Her yöredeki Özellik ve Nimetlerin çağdaş turizme planlı şekilde sokulmasıyla, turizmde gerçek atılımlar üç zaman içinde yuvarlanarak tümüyle yerine oturacak ve Turizm Ülkenin lokomotif Endüstrisi olacaktır
-
Mehmet Beyi tanıyor, Kayseri ve görevli olduğu grubun yararına ne çok çaba sarf ettiğini uzaktan da olsa biliyorum.. Kayseriye dair güzel saptama ve sözlerini de teşekkürler karşılıyorum.. Ancak, kenisi nezaket gösterip olumlu şeyleri ve potansiyeli vurgulamış ama olumsuzluklara anlayan anlasın dercesine şöyle bir dokunmuş.. Olay, gelecek misafir ya da turistin layıkınca ve mutlu olacağı biçimde ağırlanmasından daha da önce şehir halkının sosyal yaşam felsefesini değiştirmesine çok bağlı çünkü.. Türkiye çapında kalitede et sunan bir restoranın fiyatını dürümcü fiyatıyla kıyaslayanlar azalmadıkça çok büyük ve ünlü başka bir restoran kebapçılar kadar bile açık kalmayıp, yazın dahi akşam 21:30 da servisi kapattıkça nice büyük projeler atıl kalmaya aday durumda kalacaktır. Kayseri ticaret ve sanayi şehri olarak yalnızca büyük fiziki yatırımları yatırım saymaktan vazgeçmeli.. Hizmetler sektörüne çok daha büyük önem vermeli ve bu sektöre de yatırım yapmalı. Yapanları taş atıp ta kolunuz mu yoruldu ki ? mantığını aşarak doğru dürüst ve sürekli olarak desteklemeli.. Bugün Kayserinin kültür ögelerinden birisi mutfağıdır. Kayseri mutfağını temsil eden bir kaç küçük veya orta büyüklükteki esnafın kaçı ayakta kalabildi ? Kaçı kalitesini koruyabildi ? Kaçı, ne kadar geniş kitleye ürünlerini sunacak kapasite ve olgunluğa ulaştı ? Cevap muhtemelen çok olumlu olmayacak.. Kayseride mantı, börek,çorba, sarma, katmer, pehli, nevzine, muska börek, ev baklavası yarışmaları yapılamaz mı ? Yabancı dillerde sunumlar ve tanıtımlarla desteklenerek ve turistlere yönelik ortam yaratılarak bu yiyecekler uluslararası bilinirliğe yükseltilemez mi ? Bence hepsi de istenirse ( ama yürekten istenirse ) ve ısrarla, sabırla bunun için uğraşılırsa olmayacak bir şey yok... Ama biz büyük umutlar beslediğimiz sevgili Mehmet Mülayim Beyi dahi tutamayıp kaçırdık ... 12 yıl daha kalamaz mıydınız Mehmet Bey ?? Çok şey yapabilirdi bu şehir sizinle.. YOLUNUZ VE BAHTINIZ AÇIK OLSUN..VE YOLUNUZ LÜTFEN SIK SIK KAYSERİYE DÜŞSÜN... SAYGILARLA..
-
Mehmet beyin son derece aydınlatıcı yazısına işaret etmekle birlikte.
Ürgüplü bir turizmci olarak bölgemizde Kayseri ve Konya yabancı turizmde sınıfta kalmışlardır maalesef halinden memnundur ve böyle kalmak isterler...
..Turizm umurlarında bile değildir,Asur, Hitit Kanesh 2500 3000 yıl önce daha dışa açık bir Ticaret kenti idi , diğer uygarlıklara ve komşulara saygılı idi ama günümüzde İslamii menşeeli içe dönük esnaf Kayseride turizm vb istememektedir...
-
Mehmet Beyin yazısını bakanlık yetkilileri ve turizmde başı çeken sayısı bilmem kaç STÖ başkan ve üyeleri birkaç kez iyice okumalı ve yazıyı çerçeveletip duvara görünecek bir yere asmalılar. Tolerans ve farklılıklara saygı, kültürün bağlayıcı vurgularını iyi irdelemek gerekir. Şehir için iyi görüşlerini de destekliyorum. Hasbel kader birkaç projeye dahil olduğumda hayretle tanık olduğum otobüs duraklama yerlerindeki sistemlerin yeni projelere uygulanmak istenmesidir. Yatırımcı para sahibi olabilir ama işin bir de uzmanlık çizgisi var. Herkes her kulvarda koşmayı marifet olarak gördüğü ve pardesü ile havuza atlayıp yüzmeyi benimsediği için turizm bu durumda. Ama bu durumdan şikayetçi olan da yok.