Ekonomi bilmeyenlerin ekonomi dünyası
Süslü ve yüksekten atan, milletle dalga geçen, döviz kuru belirleyen ve falcılık yapan bir sürü ünvanlı unvansız kişileri TV lerde gördük.
Bazıları bu rollerinden sonra daha üst mevkilere de ulaştı. Tabi ki tüm bunlar geçiciydi ve öyle de oldu. Yaşam muazzam bir devinimi tarif eder ve sürekli değişim olması süreçlerin oluşumu için gereklidir. Enerji ve titreşimlerin oluşturduğu yapı içinde her küçük birim hem kendi hem de diğerleri etrafında döngü halindedir. Enerji oluşumunun başlangıcı ve devamı bu basit teoride açıklanabilir. Sadece bu örnekleme yaşam dinamiklerin de açıklayan bir kılavuz niteliğindedir.
O halde bu temel var oluş felsefesini elde tutarak her yerde görülebilecek uygulamalara bakmak yeterli olabilir. Bu hipotezde anlaştıysak, ekonomik boyuta dönelim. Ekonomi için aynı oluşumdaki gibi döngü gereklidir. Yani, mal, hizmet ve karşılığında değiş tokuş aracı paranın dönmesi ve devinimi gereklidir. Eğer bu dönüşüm olmaz ise sistem içinde olağan olmayan birikimler başlayarak şişmeler oluşur ve bu ise her an farklı bir nedenle patlama riskini üzerinde taşır. Bu süreç içindeki olağan olmayan durumlar için enflasyon, durgunluk, kırılganlık benzeri tanımlar yapılmaktadır. Ama hepsi sadece makyajdır.
Ekonomi döner bir çark olarak resmedilebilir ve bu çarkın rahat dönmesi onun içinde yer alan tüm paydaşların faydasınadır. Eğer tersi olursa bugün yaşanan kısır döngü ortaya çıkar. Formül basit olmasına rağmen çözüm için çaba gösterilmemesi ise sorunun büyütülmesi anlamındadır. Eğer sektör olarak bazı örneklemeler yapmak istenirse, tüm sektör işleyişinde o yapıyı oluşturan tüm paydaşların birbirleri ile alış verişleri söz konusu olmalıdır. Böylece paydaşlar gelişir ve ticari etkileşim gelişir. Daha da basit örnekleme tohumun toprağa atılması, toprağa su verilmesi, çıkan ürünün hasadı, tüketilmesi ve atılması ve tekrar tohum hali. Eğer bu çevrim bir yerden kesilirse ürün ortaya çıkabilir mi?
Turizm örnek olarak alınırsa, içinde çok ilginç zıtlıkların var olduğu kolaylıkla görünecektir. Yapı olarak çevre, doğa, alt yapı, ulaşım, tesis, gıda, çöp, atıklar bir bütün teşkil ediyor gibi görünse de durağan olan bu ögelerin harekete geçmesi için hizmetin satın alınması gerekiyor. Daha açık bir anlatımla eğer ürünü satın alacak taraf yoksa üretim bir işe yaramaz. İkinci sorun ise bu dengenin bir şekilde yabancı turiste dayandırılmış olmasıdır. Büyük yatak potansiyeli bulunan sahiller 12 ay hizmet vermediği için sistem olarak yanlışlık sırıtmaktadır. Bu tablodan turizmde kazanım çıkmaz ve yıllardır çıkmıyor.
O zaman, bu yapının öncelikle aksaklıklarının tespiti ve düzeltilmesi gereklidir. Hizmeti satın alacak kesim yani turist yerli ve yabancı diye ayrım yapılmadan hedef olarak alınırsa dengeler yeniden kurulabilir. Ama burada daha ölümcül bir vaka mevcuttur. Hizmeti satın alacak yerli turist konaklama harcamasını nasıl yapacaktır? Güncel asgari ücret ve hayat pahalılığı bedelleri karşılaştırılınca yerli turist kapsamında olan milyonların bu hizmetlerden faydalanma şansının olmadığı açıkça görülmektedir. Yapılması gereken bu denklemi çözecek farklı bir yöntemin önerilmesidir. Yoksa farklı çeşitli turizm modellemeleri sadece vakit kaybı ve kaynak israfıdır. Daha açık ifade etmek gerekirse bu mevcut sistemin işleme ve para kazandırma olanağı yoktur.
Bu örneği otel olarak değil restoran, kafe ve bar için de çoğaltabiliriz. Zaten büyük oranda açılma ve kapanma işleminin olduğu konaklama sektöründe kalıcı bir yöntem ve hizmet tarzı gelişmemektedir. Gelişmesi de olanaksızdır. Çünkü toprağı sulanmayan bir çiçek görünümündedir. Görüleceği gibi son yıllarda yatılan istiare uykuları ve açılan fallar ile turizm kapsamlı olarak ele alınsa bile çözüm ekonomik paydaya dayanmaktadır.
Şimdi bunun tersi olan durumu ele alıp ekonomi tanımını yeniden yaparsak, çalışanın kazancının artırılması ve paranın çeşitli gereksinimler için çeşitli sektörlerde el değiştirmesi ile oluşturulan dönen bir çark olduğunu kabul edebiliriz. Eğer dikkatli analizler yapılırsa ekonomisi ileri yabancı ülkelerde uygulanan tarz budur. Basitçe paranın her alanda dönerek o alanlara enerji vermesidir.
Burada önemli bir ikincil zaaf, ticaret kavramı içinde yatmaktadır. Ticaret bir alış veriştir ve eğer çift taraflı olursa işler artar ve gelişir yoksa durgunlaşır ve durur. Tanıdık geldi mi? Ücretleri düşürmek, mal bedellerini artırmak, bu arada vergi dilimini büyütmek bir anlam ifade etmez. Etseydi bugün Türkiye politik palavralardaki gibi dünyanın ileri ve gelişmiş ülkeleri arasında olurdu. O zaman her kişi ve kurum bu ekonomik çarkın dönmesine hizmet verecek kurguları araştırarak hayata geçirmek çabasında olmalıdır.
Daha önceki yazılarımda dile getirdiğim diğer bir büyük yanılgı ise bir malın bedeli hesabıdır. Ticaret bir malın üzerine istediğiniz kadar kar payı koyarak onu satmak değildir. Tam tersine, bir malın ortaya çıkışındaki kabul edilmeyecek ve rekabet dengesini bozan maliyet girdilerini kontrol edebilmek ve ona karşı üretimi artırıcı yollar bulmaktır. Burada diğer önemli unsur, üretilen değerin piyasa ederinin farkında olmaktır. Yani, eğer pahalı üretiliyorsa veya temini çeşitli nedenlerle yüksek ise onun farklı bir türünü ortaya koyma çalışmasıdır. Veya daha basit bir tanım ile ticaret en düşük bedelle üretip satışa en fazla sunabilme becerisidir. Çünkü döngü kazanımı artırır.
Ne ki bu sistem yerine son on yıllarda her şeyin bünye dışında temini ve satın alınan malın üzerine kar payı koyarak ticaret yapılıyorMUŞ gibi garip bir sistem her gün yeniden denemekte ve sonuç hüsran olmaktadır. Üretime daha bilimsel yaklaşmak, çevre ve doğayı korumak, atık yönetimine uygun projeler ortaya çıkartmak hedef olmalıdır.
Benzer sistem hatası hastanelerde ortaya çıkmak üzeredir. Büyük kaynak ve ümit bağlanan bu yapılar aynı turizmde olduğu gibi salt tesis olarak kabul görmekte, işleyiş için gerekli olan çalışan bölümler kendi içinde çözülmeden dışarıdan hizmet satın alınarak sürdürülmesi düşünülmektedir. Özellikle mutfak ve çamaşırhane bölümleri ihmal edilmekte ve 30 sene önceki hizmet sistemi ile iş yapılmak istenmektedir. Bugün modern hastane işletim sistemlerini yakalamak ve daha ileriye gitmek varken bu tarz kararlar üzücüdür.
Son söz, eğer döngüyü yakalayamazsanız hiçbir alanda ileri gidemezsiniz.
Bu Makale 16.10.2017 - 15:41:36 tarihinde eklendi.