Serdar Sağlamtunç / FCSI

Deprem bitti mi?

Deprem bitti mi?

Basit bir soru gibi mi görünüyor? Başat üç konu var ki, bunlar; yer bilimi, mühendislik ve ekonomi alanlarında ve mevcut akıl ile bitmesi kolay görünmüyor. Ancak buz dağının görünmeyen devasa kütlesi olan sosyolojik ve psikolojik alanlarda ise henüz başlamayan bir ağır bir yükten bahsetmek gerekiyor. Pazarlama açısından ise eskiden tek kalem olan güvenlik şimdi iki kafalı, iki zehirli dilli canavara benziyor.

Yukarıda saydığım üç farklı konuda mutlak bilimsel çalışmaların sonuçlarına ulaşmadan ekonomi ve onun önemli bir unsuru olan turizm konusunda iyiye doğru gidiş olabilir mi? Önemli konu, inşaat ve kalitesi ile ilgili. Ders var mı? Bence yok. Son yıllarda projelerde karşılaştığımız iki sakınca neredeyse standart hale gelmiştir. Bunlar her otel inşaatında var olan, imar öncesi ve sonrası binada yapılan değişikliklerdir. Bu anlayışın yerleşmesi sonrasında kötü alışkanlıklara neden olmuş ama daha vahimi nasıl devam edebiliyor? Öyle ki isim ve markadan bağımsız binalarda büyük ve çoğu zaman riskli değişiklikler yapılmaktadır. Oldukça sıradan bir soru olabilir ancak, bunlar neden ve nasıl denetlenemiyor? Bakın denetlenmiyor değil, denetlenemiyor. Bu gözden kaçırılan hatalar binanın riskini artırıyor ama kimin umurunda? Diğer bir sıkıntı ise statik hesaplar sonucu ortaya çıkan kolonların bazılarından vazgeçmek hevesidir. Müşteri tarafından görülmeyen yerler (BOH) bu tür oldukça değişik sorunları üzerinde taşır. Kısa detaylar olarak tanımladığım bu zorlukları kim ister? Kolay ve normal yanıt; hiç kimse. Peki, neden yapılmakta?

Bu son derece teknik bir konu ve yaklaşık 15 yıldan beri mühendis eğitimlerinde çok önem verdiğim bir hususa vurgu yaparak tartışmaya açarım. Endüstriyel bina nedir, neye benzer ve nasıl tasarlanır? İşte bu üç kritik sorunun mimarlık ve mühendislik eğitiminde ayrı büyük bir başlık olarak ele alınması zaruridir. Çünkü endüstriyel bina 7/24 çalışan çok sağlam ve bakım istemeyecek tarzda donanıma sahip yapılardır. Otel, hastane, restoran, okul, fabrika, kamu binaları, gıda üretim ve diğer tesisler kapsam içine girer. En basit göstergeler ve projede dikkat edilmesi detaylar ise alt yapı büyüklükleri, ergonomik açıklıklar ki burada tavan yüksekliği kritik önem taşır. Ayrıca işletmelerin bölümler arasındaki ahenkli iş akışı güzergâhlarının titizlikle belirlenmesi, projelendirilmesi ve imalatı gereklidir. Bu tesislerin elektrik, su, gider, havalandırma hesaplarının uzmanlık işi olduğu bilinmelidir. Konuyla ilgili oldukça fazla zaaf alanı var ve bu tür bina tasarımını bilmeden proje yapılırsa sorunlar binanın ömrü kadar işletmeye sıkıntı yaratmakta devam eder. 

Naçizane tespit ettiğim tek husus, binaların projelendirilme aşamasında mimar/mühendis ücretleri göze battığı için uzmanlık dallarının proje aşamasından bina işletmeye alınan kadar yetkili ve sorumlu olarak yer verilmemesidir. Genel usul, bir proje müdürü ve mimar ile endüstriyel bina inşaatını yapmak cesaretidir. Yorum kısmı sizlere aittir. Kendi dalımda en sık karşılaştığım, bina bitmek üzere iken hizmet istenir ancak ya öncesinde bazı kişi veya firmalar tarafından tasarruflar yapılmıştır veya leke halinde mimari projede verilen yere yerleşim istenir. Genelde mutfaklarda rahat çalışabilmek için birden fazla çok kritik ölçütler vardır. Bunlardan birisi kat yüksekliğidir. Mutfak havalandırmasının dışarıya atılması için kanallar, aynı mahal için su ve gider boruları, yer ızgaraları, elektrik tavaları olmak zorundadır. Eğer tavan arasında yeterli açıklık yoksa sorun o anda başlamış demektir.

Benzer bilgileri senelerdir yazıyorum ama bir arpa boyu yol alamadık. Şimdi deprem acı gerçeği ile bir yeni sayfa açılabilir mi arayışı ile tekrarlamak istedim. Çünkü geçen yazımda da vurguladığım gibi tekniğine uygun olmayan inşai işlemler yapıldıysa, örneğin kolon veya kirişler herhangi bir nedenle tadil edildiyse bunların ivedi tamiri ve güçlendirilmesi kritik tedbir olarak ele alınmalıdır. Sanırım herkes kendi binası hakkındaki gizli gerçekleri gayet iyi biliyordur.

Gelecek için öneriler

Deprem gerçeğini anladıysak bu günden sonra yapılacak tüm yapılar için farklı yöntemler uygulamak zorunluluğu var. Nedir bunlar?

*Yumuşak, sulak ve tarım arazileri gıda üretimi için bırakılmalıdır.

*Konutlar şehir planlarına uygun olarak daha sert zeminlerde inşa edilmelidir.

*Şehir planlamasının deprem risklerini sıfırlayıcı projeler ile hazırlanması gereklidir.

*Artçı sarsıntılar devam ederken bina ve inşaatın devam edemeyeceğini öğrenmek lazım.

*Bina ve inşaat yapı malzemelerinde daha hafif malzemelere yönelmek doğrudur.

*Beton tek inşaat yöntemi değildir, bunu keşfetmemiz gerekiyor.

*Projelerde her disiplinden mimar/mühendis bulunmalı ve sorumlu olmalıdır.

*Proje onayları ve denetim için bugün işlemeyen sistemden farklı bir yöntem uygulanmalıdır.

*Binalarda minimal tarzda tasarım tercihine gidilerek büyük tasarruf sağlanmalıdır.

*Bugünden itibaren tüm yeni binalar sıfır enerji kavramına göre inşa edilmelidir.

*Çevre ve ekoloji tüm tasarımlarda ilk ve tartışılmaz madde olarak ele alınmalıdır.

Turizm ve güvenlik

Uzun zamandır dikkat çekmeye çalıştığımız konu, deprem ile farklı bir boyut kazandı. Daha önceki dönemde adalet kapsamı içinde büyük soru işaretleri ve çekinceler varken şimdi buna deprem ile ilgili sorgulamalar eklendi. Bugün olmasa yakın erimde turistik tesislerin yurt dışı pazarında satılabilmesi için yabancı kontrol ve denetim firmaları belge düzenlemeye başlayacaktır. Bunun maliyetleri yüksek olacak ancak belgesiz tesisler dar boğaza girecektir. Bu nedenle sistem içinde güvenilir, bağımsız ve bağlantısız bir denetim mekanizması kurulması tavsiye edilir. Bunu turizm camiası üstlenebilir.

Konuyla ilgili Şili ve Japonya ölçütleri, uygulamaları göz önünde bulundurulabilir. 1986 yılı Tokyo’da 20 küsur katlı bir otelin 14.katında kalırken binanın bir süre ciddi olarak sallandığı zaman resepsiyonu aradığımda orada çalışan, bana yatıp uyumamı tavsiye etmişti. Sabah binanın çelik karkas üzerine hafif yapıda duvar bölmeleri ile inşa edildiğini gördüm. Buna benzer çok farklı inşaat yöntemi var ve bunlardan bize uygun olanlar ele alınarak mecburi şekle dönüştürülmelidir.

İstanbul

Önceki birkaç yazımda bu müstesna şehri ele alarak kurtuluş reçeteleri vermiştim. Bugün taze acı ile farklı bir yaklaşım beklerken alışılmış beton ve çevre duyarsızlığı öne çıkmak üzere. Çünkü açıklanan sözde plan uygulanabilir değil. Şehir zaten gereğinden büyük ve içten sıkışmış vaziyette. Yapılması gereken bir hamle, şehrin zayıf binalardan başlayarak yer değişimi değil, boşaltılmasıdır. Sanayi ve üretim oldukça kritik trafik yoğun ve kirli bir şehir yaratmıştır. Şimdi deprem uyarısı ile lojistik ve entegre sistem kurgusu yapılarak endüstrinin şehir dışında konuşlandırılması faydalı olacaktır. Aslında buna destek olacak evden çalışma yöntemini salgın sırasında denedik ancak eski kafa alışkanlığı birçok farklı çalışma yöntemini denemesine olanak vermedi. Eğer gerekli tedbirler alınabilirse, belki bir süre sonra eski şehir sadece turizm ağırlıklı temiz bir merkez haline dönüşebilir. Eğer bu yapılırsa turizm gelirleri dünya çapında örnek olacak seviyelere çıkacaktır. Geçen yazımda belirttiğim bize özgün bir model yaratmak da olasıdır.

Yapılabilir mi? Tartışılmalıdır ve akılcı planlar ile benzer bir uygulanabilir model ortaya konabilir. Eğer hemen yol alınabilirse kazanılacak çok fazla şeylerin olacağı ortada. Sadece işlevli bir master plan ve uygulama iradesi ile tüm işlemler derhal başlayabilir. Bu önemli konu seçimleri, yönetim değişimini ve arada geçecek adaptasyon sürecini bekleyecek zaman yoktur. Sesimi duyan var mı?


Bu Makale 13.03.2023 - 11:10:31 tarihinde eklendi.


Kullanıcı Yorumları
  • tuncay neyişçi 29.03.2023 - 09:40

    Duydum sevgili arkadaşım, çoktan beri de duymaktayım. Bir faydası olur mu bilmiyorum. en azından bana oluyor. Sevgi ve saygıyla

En Çok Okunanlar
Bunları Okudunuz Mu?
Yazarlar
Tüm Yazarlar
GÜNCEL HABERLER
SEKTÖREL HABERLER

Turizm gündemine ilişkin haberlerin her gün mail adresinize gelmesi için abone olun.