Dayanılmaz hafiflik
Ne yapıyorsunuz, ne yapıyoruz? Bu soruları sormak kendi içine dönmenin ve mevcut olan ancak baş edemediğiniz sorunların ele alınmaya başlama noktasıdır.
İnsanlık tarihinde bireysellik, komün, topluluk, halk, millet kavramları 21.yy da büyük bir aldatmaca ile küresel kümes haline getirilmiştir. Neden kümes? Bu sorunun yanıtını anlamak için bir tavuk ve horozun ilişkilerinin izlemenizi öneririm. Horozlanmak dilimizde de aynı anlamda kullanılmakta, birden oluşan hiddet veya şiddet olarak ifade edilmektedir. Sonrasında küçük bir temas ve tavuk yumurtlamaya başlar. Ancak ilginç olan tavuğun altında kendi yumurtası dışında yumurtalar koyarsanız onları da ses çıkarmadan ve ret etmeden olgunlaştırır. İşte toplumda ilişkilerine ve neleri kuluçkaya yatarak dikkat etmeden hayat veren bu duruma tavuk olgusu denmektedir.
İnsan düşünen, iletişim kuran ve konuşarak anlaşan canlılar olarak nitelendirilir. Konuşma dışında diğer özellikler tüm canlı formlarda mevcut. Konuşma bir şekilde anlaşma veya uzlaşmayı da beraberinde getiren niteliklere sahip. Tek belirleyici değişiklik kullanılan dil, hitap şekli ve nerede kullanıldığının çok önemli olması. Öyle ki aynı cümle konuma göre farklı zaman ve durumlarda kullanıldığında çok büyük farklılıklar ortaya çıkartacak özelliktedir. Buradaki belirleyici farka dikkat ederek birey veya toplum olarak elde edilecek büyük kazanımlar söz konusu olabilir. Genellikle mentor ve danışmanlık hizmetlerinde en önemli nitelik olarak ele aldığımız ve toplumun uyanmasına katkı sağlayacağını düşündüğümüz bazı ufak ipuçlarını paylaşmak arzusundayım.
1. Düşün ve düşündüğünü basit ve anlaşılır şekilde ifade et. Başlangıçta en zor anlaşılan ama ilk adım olan çalışma tarzıdır. Hepimiz düşünürüz fakat bu düşüncelerin özgün olması yanında kendi cümlelerimiz ile ifade edilmesi oldukça karmaşık gelebilir. Hâlbuki düşünceye bir sentezden yola çıkarak gelmişseniz sorun dil becerilerinizin gelişmesi ile doğru orantılıdır. Eğer bilgi, birikim, kendi deneyiminiz ve okuduklarınızdan özümsediğiniz fikirler oluşmuyorsa herhangi bir sentez beklemek nafiledir. Bana göre bugün yaşanan en büyük sorun tam da budur. Hemen herkesin elinde akıllı cihazlar ve internet bağlantısı olmasına rağmen yoğun yapılan işlem sosyal medya denen sanal âlemde kopyala yapıştır veya beğen tarzı hareketler ile bolca oyun oynama işlemidir. Hemen bağımlılık yapan bu işlemler düşüncenin gelişmesini sağlamaktan uzaktır. Çünkü devreye yeni bir şey girmemekte ve beyin fonksiyon olarak kısır bir döngüye girmektedir. Bu nedenle bunun dışa vurumu düşünmeden kalıpları telaffuz etmektir.
2. Gelişmemiş beyinler sadece kişileri tartışırlar. İptidai düşünce yöntemi karşıdakini etkisiz hale getirip güç ile baskı kurma yöntemidir. Nasıl etkisiz hale getirilir? En kolay yöntem karşıdakini taciz ederek ve konfor alanına girerek yapılmaktadır. Hayvanlara bakın, ne demek istediğim daha kolay anlaşılır. Dil kullanarak bu yöntem daha etkili duruma getirilir. Sürekli bir kişi üzerinde konuşur, onu eleştirir, her yaptığı işe farklı yorum getirir ve kendi birikimini işine yansıtmaya engel olursanız o kişiyi sıfırlarsınız. Bu ilkel yöntem gelişmemiş toplamlarda çok etkin kullanılmaktadır. Bizde de sayısız örneği vardır. Eski yıllarda kamuda yerleşik olan bu sistem son yıllarda özel sektör tarafında da benimsenmiştir. Örneğin “mobbing” adı verilen kişisel konfor alanına tecavüz ve baskı ile kontrol diğer tecavüz yöntemlerinden farklı değildir.
3. Ortalama beyinler olayları tartışır. Dedim, dedi, şeklinde tanımlanabilecek ve sonu olmayan bir yöntem ortaya atılmıştır. Böylece sehven bile olsa söylenmiş bir söz veya bir satır kişi veya toplumları suçlayarak kontrol altına almak için yeterli bir yöntem olmaktadır. Çoğu zaman da bir manzumenin içinden alınan bir cümle farklı şekilde anlam ifade edebilir. Bunun sürekli kullanılması ile büyük etki yöntemi ortaya çıkartılır. Diğer yandan tartışma ortamı yönetenler tarafından yönlendirilebilir. Örneğin önemli bir haber sansür uygulanarak halkı farklı yöne sevk edebilir. Böylelikle gerçekler tam olarak bilinemez ve baskı ile politik atmosfer değiştirilir. Bunun en çarpıcı örneği Amerika’da yapılır. Öyle ki bu ülkeyi bilmeyen kişi her erkeğin pazulu, sırım gibi atletik ve her kadının bir seks bombası olduğunu sanır. Ama ilk ziyaretinizde bunun nasıl bir medya yalanı olduğunu dramatik olarak görürsünüz. Verilen etki ile gerçek taban tabana zıttır. İşte bu yöntem geri kalmış ülkelere ihraç edilip onları da hayal âlemine sokmaktadır. Yandaş TV kanalları, gazeteler, yorumcular bu girdabın içinde kişilik zafiyetinden küçülerek pespaye duruma gelirler. Olayları tartışmak arka plandaki çıplak gerçeği perdelemek için en etkin yöntemdir. Üzerine bir ölçek korku, yarım ölçek dehşet, iki ölçek yalan ilave etmek kesin sonuç vermektedir. Bakınız bugünkü küresel politikalar!
4. Aydınlanmış beyinler fikirleri tartışır. Yüzyıllar önce Avrupa’da yaşanan rönesans iyi bir örnektir. Bizde ise Köy Enstitüleri aynı yöntemin ülkeye uyarlanmasıdır. Ancak her yöntem de toplumların gelişmesi çok hızlı olduğunun gözlenmesi ile sonlandırılmıştır. Tarihi biraz okumak fayda sağlayabilir. Fikir tartışması olmayan birey, aile, toplum, devlet gelişemeden yok olmaya mahkûmdur. Bireyi ele alırsanız kişi kendi düşünce ve görüşlerini tartışıp ilerlemelidir. Aile pozitif tartışma ile geleceği için karar alabilmelidir. Toplum fikirleri çeşitlendirilip onlar süsleyerek daha ileri gitmelidir. Devlet her işinde vatandaşın görüş ve fikirlerini tartışmaya açmalıdır. Fikir zenginliği olmayan iş ve yapılar fakir görünümlüdür. İsterseniz binlerce katlı binalar yapın, fakirlik hemen göze çarpacaktır. Neden fikirler tartışılmıyor sorusunun yanıt ise basit ve tektir: Fikri olmayan fikir tartışamaz.
5. Lider içinden çıktığı topluluğu daha ileriye götüren kişidir. Daha ileri kavramı politik, sosyal, ekonomik, yaşam tarzı olarak geliştirilebilir. Her aşama kendi içinde farklı kademelere sahiptir ama hepsi bir bütün olarak tek bireyden tüm halkı kapsayacak özelliktedir. Buna dünyadaki tek örnek Atatürk ideal ve yöntemleridir. Tabi ki gelişme aşamaları Mezopotamya seviyesinde ele alınırsa kendisinden daha önceki aydınlanmış kişilerin, örneğin Mevlana, Hacı Bektaş-ı Veli, Yunus Emre, Pir Sultan Abdal ve diğerlerinin sonuca etkileri tartışılmaz.
Dehalar ortaya çıktıkça toplum ileriye gidebilir ve halk buradan çıkacak aydınlanma örnekleri ile tüm yaşama ve dünyaya iyilikler kazandırabilir. Her profesyonel bu görüş ve düşünce içinde çalışmalarını sürdürmelidir.
Bu Makale 15.05.2017 - 15:39:57 tarihinde eklendi.