Dr. Serdar Baş

BÜYÜK DÜŞÜNEBİLMEK

İyi liderleri, yöneticileri, genellikle diğerlerinden ayıran özellik, sıradanlıktan kurtaran meziyet, onları diğerlerinden ayrıcalıklı hale getiren haslet , büyük düşünmeyi bilmeleri ve bu meziyetleri ile projeler üretmeleridir.

Mesela seçim döneminde AK Parti’ nin sunduğu çılgın projeler tartışmasız büyük düşünme anlamında verilebilecek iyi örneklerdendir.
 Bütün bu büyük düşünme denemeleri, karnınızı doyuracağız, daha iyi ve eşit eğitim imkanı vereceğiz, iyi sağlık, ulaşım, güvenlik imkanı vereceğiz vaatlerini aşan, vatandaşa biz farklı ligdeyiz mesajı veren projelerdir.

Ve bu projeler ustalık dönemini müjdelemektedir.
Umarım bu ustalık döneminden Turizm Sekrörü’ de nasibini alır.

Şimdi  bizim dua kabul olunca, Sayın Bakanımız bir dönem daha Turizm Bakanı olunca, ben dua etmeye devam edeyim dedim.

Sayın Bakan’ ımızın ustalık dönemindeki başarısı bir kaç koşula bağlı ve bu koşullar oluşsun diye dua ediyorum.

1.    Sayın Başbakan’ ımızın memleketi büyütme programının içerisinde Turizm Sektörünün yer alıyor olaması.
2.    Şayet yer almıyorsa, Bakanlık ve Sektör işbirliği ile üretilecek çılgın projelerle başta Sayın Başbakan’ımız olmak üzere bütün dünyaya ülkemiz turizm potansiyelinin hatırlatılması.
3.    Turizme en az kültür kadar önem verilmesi ve bu ikilinin turizm yatırımları için sinerjik bir şekilde kullanılması.
4.    2023 turizm vizyonu, yol haritamız olduğuna göre projeler açısından daha geniş bir vizyonla ele alınması.
5.    Yüce yaratanın yardımı.

Bütün bunlarla beraber, çılgın proje isminin arkasında, alışılagelmişin dışında (yenilikci) , sürdürülebilir gelişim kavramlarını arıyoruz tabi ki.
Buradan hareketle ustalık döneminde kitle turizm merkezleri haline gelmiş memleketler nasıl rahabilite edilir de, kaynaklarımız nasıl daha verimli kullanılır diye düşünüp duruyorum, dolanıp dururken.

Yeni işim nedeni ile Bodrum, Marmaris, Fethiye, Istanbul arasında dolaşıyorum. Bu şehir ve ilçelerde gün ağarırken uyanıp sahilinde, sokağında, tarihi adasında dolaştığınızda, çarpık gelişmiş hiçbirşeyi (trafik, satıcı, kötü müzik, vs. vs) görmüyorsunuz ve dünyadaki diger başarılı turizm merkezleri ile mukayese ediyorsunuz ve kendi kendimize iç çekip fısıldıyorsunuz.
“ Dünyanın en değerli gayrimenkulünü heder ediyoruz, hak ettiği gibi faydalanamıyoruz.”

3-4 YILDIZDA HD'Yİ YASAKLAYIN, TESİSLER BOŞ KALIR

Evet kıymetli turizmci Kaan Kavaloğlu’ nun söyledigi gibi 3 – 4 yıldızlı bir sürü alt yapı problemi olan tesisler  ve bunlar 25 –  45 Euro bandında pazarlanıyor, hemde herşey dahil ve bence de oldukça yazık.

Değerlerimiz ucuza pazarlanıyor.
Evet, büyük tesislerin, herşey dahil satış ve pazarlama faaliyetlerinde ellerini kuvvetlendirmek için yasaklayın 3-4 yıldızda HD’ i, ertesi gün hepsi boş kalır bu tesis ve beldelerin.
Yüzbinlere dayanan sektör ve bağlı sektör çalışanı işsiz kalır.
Ekmek bulamaz, pasta yerler alimallah.

Ancak Bakanlıklar, Belediye, Sektör, Danışmanlar masaya oturursa, biz bu şehirleri nasıl geliştirip, ne gibi bir misafir profiline hizmet edeceğiz diye, bir rehabilitasyon projesi ortaya çıkarır ve tüm paydaşlara beğendirirlerse başarılı olabiliriz diye düşünüyorum.
İstiklal caddesi, tarihi yarımada, Taksim bu anlamda başarıya doğru hızla koşuyor.

İPİNİ KOPARANIN HER İŞİ YAPMASI...


Bir de ipini koparanın her işi yapmasının, her isteyenin istediği çukura istediği binayı dikmesi önlenebilir belki bu anlayış ile.
Şimdi yüzlerce restoran, binlerce bar, onbinlerce tekstil mağazası felan filan var bu beldelerde. Berbatın yüzlercesi.
Bunun önüne de yenilikçi bir anlayışla geçilebilir ancak.

Bu yenilikçi anlayışla sanırım, Çalışma Bakanlığı, iş müfettişlerine anket ve uyarı çalışması yaptırıyor. Umarım tahmin ettiğim gibi olur da, bu çalışmalar sonrasında kalın cezalar yerine tavsiye ve eğitim süreci başlar. Maliyet yükleri altında, düşük fiyatlarla başa çıkamamaktan kanunsuzluğa başvurmuş müeseselere birde devlet tokadı değil, şevkatli öğretici eli lazım şu dönemde.

Aynı felsefe ile berbatın yüzlercesi de sıkı bir rehabilitasyon, analiz ve eğitim sürecinden geçirilerek sektöre kazandırılabilirler.
Yoksa yarın hepsini kapatırsınız da, cezalandırırsınız da bunların hepsine yedirecek pasta bulamazssınız.
Türkiye de bu işleri çözecek vizyon mevcut, niyet ve mücadele azmi gerekiyor ki içinden çıkılabilsin bu sarmalın.


Bu arada bir vesile İstinye Park’ da oturdum, sağa sola bakıyordum in mekanların birinde, 3 - 5  masa Arap misafir vardı. Ailenin erkekleri oturmuşlardı  yiyip içiyorlardı ve alış verişini bitiren çor, çocuk onlara katılıyordu, bir kaç masa da Avrupalı vardı, kendimi Monaco da Cafe de Paris de gibi his ettim. Sadece İsrail’ li misafirler eksikti. Güzel memleketim, farklı renk ve kültürlerin huzur içerisinde buluştuğu en düşmanların bile barışık olduğu Avrupa şehirlerine dönüşsün diye dua ettim.
İstinye Park da ki zenginliği, Fethiye, Marmaris ve Bodrum da ziyadesi ile hak ediyor, üç – beş,  beş yıldızlı tesis değil, sokakları, balık pazarları, dondurmacıları, kısaca her tarafı...

Dünyanın en değerli gayrimenkulüne gereken değerin  verildiği günler dileğiyle

Hoşçakalın...


Bu Makale 28.07.2011 - 12:47:21 tarihinde eklendi.


Kullanıcı Yorumları
  • Serdar M. BAŞ 27.07.2011 - 05:42

    Kıymetli Serdar Sağlamtunç, Uyarınız için teşekkür ederim, proje yerine " fikir" dersek daha iyi olur, bence de.

  • Serdar Sağlamtunç 27.07.2011 - 01:06

    Çok iddialı bir başlık altındaki detayların bazılarına değinmek gerekiyor. Şu anda turizmde görülen önce çatının yapıldığı sonra da temelin atıldığıdır. Neden doğru uygulama tercih edilmiyor, anlamak olası değil. Seçim öncesi ortaya atılan fikirleri teknik uzmanlık alanımdaki deneyimlerle ele alınca şu ortaya çıkmaktadır. Fikir sahibinin ve yandaşların da destekledikleri görüş, fikirin proje haline gelmesi için 2-3 yıl üzerinde çalışılacağı şeklindeydi. Basit bir mantıkla öne sürülenler asla bir proje değildir. Proje ile ilgili sektörü aydınlatma gayretiyle yazılar yazıyorum, her fikir proje olmaz. En yalın anlatımıyla fikirin proje olması için uygulanabilir özelliğinin olması gerekir. Etki ve fayda katsayıları, çevre değerlendirmesi, mevcut doğala uyum olmazsa olmazıdır. Ayrıca fikirin kağıt üzerine dökülmesi, yapım için gereken finansmanın nasıl karşılanacağının açık olması, yapım süresi, inşaat sırasında alınacak tedbirler raporlar halinde hazırlanmış olmalıdır. Bahsi geçen fikirlerin doğal çevreye etkisi negatif olacağı gibi yer üstü, yer altı, su üstü ve su altı ekoloji hiç bir zaman düşünülmemiştir. Kışın yazı yaşıyorsak, yazın seller basıyorsa artık bunun neden meydana geldiğini bilelim. Ayrıca turizm açısından bu fikir hiç bir değere sahip değildir. Son zamanlarda yabancı TV lerde HES ve nükleer santraller ile ilgili programlar aşırı derecede arttı. Tavsiyem bunları izleyin ve eldeki verilerle mukayese edin. O zaman turizm için nelerin yapılmaması net olarak görülecektir. Gariptir ancak çoğu tesis için hep yanındaki tesisler ilham kaynağı olmuş ve bir para harcama yarışı yapılmaktadır. İddia ettiğimiz konu bugün yapılan tüm tesislerin çok fazla pahalı olarak yapıldığıdır. İnşaat maliyetleri belli, oda donanmış fiyatları ortada ancak tesisin açıklanan maliyeti çok yüksek. Demek ki sistemde bazı değişik kaldıraç mekanizmaları mevcut. Bunları ortadan kaldırmak turizmi bir nebze rahatlatacaktır. Diğer bir konu hizmet tarzıdır. Hafızanızı yoklarsanız herşey dahil sisteminin nasıl ve kimler tarafından ortaya çıkartıldığı ve yönetimin hiçbir müdalasinin olmadığını hatırlayacaksınız. Geçen yıllar sonunda sakıncaları bahis konusu edilmeye başlandı. Böyle bir şey nerede görülmüştür? Diğer büyük bir yanılgı ise tesis yaparak turizmi geliştirme fikridir. Diyelim ki tesisi en uygun şartlarda yaptınız, peki işletme? İşte sorun burada. Tesis sahibi işletmeyi bilmiyor, bilmesi de gerekmiyor gibi bir önerme çıkabilir ama tesisin işletme fikriyle projelendirmesi gereklidir. İşletme anlamı ise çok geniş. Tesisin fiziki alanları yanında çalışan personel, temin edilen gıda maddeleri, üretim ve atıklar bir bütün olarak ele alınmalıdır. Birinin diğerine üstünlüğü yoktur. Tüm bunları dikkate alırsanız turizmde başarı sağlama yolunda ilerlemeye başlarsınız ama kültür bunlardan da farklıdır. Kültür insanların içsel olarak elde ettikleri birikimleri diğerlerinin görüsüne sunduğu içinde bilgi, deneyim, davranış, eskilerden miras, özgür düşünce, sanat, evrensel barış, doğa olan insan odaklı bir etkileşim tarzıdır. Bu ise pazardan alınmaz, satışı yoktur. Her toplum kendi kültürünü yaratır ancak yaratırken babası ve dedesinin birikimlerini hoyratça bir kenara atmaz. Burada kısıtlı olarak çizmeye çalıştığım pencereden bakmaya çalışırsanız turistik yörelerdeki çevre katliamını, yolların kalitesizliğini, misafire tutumu, yeşil ve ormana yapılan hoyratlığı, ulaşım olanaklarının yetersizliğini, tarihi kalıntılara yapılan barbarlığı daha iyi anlarsınız. Ha, politikacı bir süre gözleri boyayabilir, kamaştırabilir ancak tarih her zaman devinim içindedir. İyi yapılan ile diğeri arasındaki fark zaman içinde kendini belli eder ve kayıtlara geçer.

  • Cem Tahsin Kaya 23.07.2011 - 10:16

    Serdar Hocam Merhabalar, Ben yazilarinizi ilk baslasiginiz gunden bu yana zevk ile okuyorum. Aslina bakacak olursak hic bir zaman AKP secmeni olmadim. Eskiden AKP ye ovgu olmasi muhtemel her yaziyida secici algi ile okurdum, yani ovgu dogruda olsa da, ovgunun konusu degil AKP ve onlenemez yukselisine olan kizginligim ile degerlendirirdim yazilani cizileni. Eski kafamla okuyup once kizdiklarima, sonra secici algi hatasi yaptigimi dusunerek tekrar okudum. Yazinizda AKP ye methiye felan yok, gercekler var. Secim kampanyasinda sonunda uygulanir yada uygulanmaz mega projeler ortaya attilar ve oylarini ortaya artirdilar. Oysa siz uygulanabilir mega projeler ile turizme dikkatlerin cekilmesinden pastanin buyutulmesinden ve rehabilitasyon projelerinden soz ediyorsunuz. Yorumculari okuyunca yazinizi tekrar okudum bu ara secici algi konusunda bir arastirma yapiyorumda. Hocam siz, AKP kultur politikalarini da ovmemissiniz veya iyidir kotudur dememissiniz. Siz Kultur ve Turizm Bakanliginin daha ziyade Kultur uzerinde durdugunu ayni kuvvette turizmede yonelmesini temenni etmissiniz. Hocam bu algi isini okuyun bence o zaman okuyup, okudugunu anlamayanlara kizmazsiniz. Yeni yazilarinizi bekliyoruz.Saygilarimla

  • Selda Akcan 20.07.2011 - 09:24

    Ülkeyi yöneten bir başbakanın, "UCUBE" tabiri ile heykeli kaldırtmasını akabinde ressam-yazar ve düşünebilen birisinin bu duruma itirazından dolayı kimliği ve maksadı belli kişi tarfından saldırıya uğramasını, daha basılmamış kitaplarından dolayı yazarların hapse atılmasını, "müstehcen bulundu" diyerek park ve umum yerlerde bulunan heykellerin yerel yöneticiler tarafından yerlerinden söktürülmesini, sanatçı kimliğindeki kişileri muhalif düşüncelerinden dolayı aşağılamasını, ve daha birçok benzer olayı hükümetimizin hangi kültür projeleri ile ilişkilendirebiliriz?

  • Serkan Serbes 20.07.2011 - 02:55

    Sayın Serdar Baş, Sizin gibi değerli bir turizmci ve aynı zamanda bir akademisyen olan bir insan tarafından nasıl böyle bir makale kaleme alınır anlayabilmiş değilim. Efendim Türkiye'nin çılgın projelere değil, ayağını yere basan ve halkın sosyal ve ekonomik ihtiyaçlarına cevap verebilecek siyasal politikalara ihtiyacı var. Hükümetin saçma sapan "çılgın projelerine" böyle bir güzelleme yazmışsınız, umarım projeler hayata geçmediği zaman "hükümet vatandaşı kandırdı" diye de yazarsınız bu köşede. Öte taraftan "turizme de en az kültür kadar değer vermeli" demişsiniz. Ne kadar talihsiz bir açıklama. Sanatı, edebiyatı, şiiri, gelişmeyen bir toplumun turizmi gelişir mi sanıyorsunuz. Gelişse bile bizdeki gibi gelişir. Çin'deki sanayi nasıl gelişiyorsa bizdeki turizm de öyle gelişiyor. Planlama yok, vizyon yok, çevreye saygı yok, insana saygı yok....

En Çok Okunanlar
Bunları Okudunuz Mu?
Yazarlar
Tüm Yazarlar
GÜNCEL HABERLER
SEKTÖREL HABERLER

Turizm gündemine ilişkin haberlerin her gün mail adresinize gelmesi için abone olun.