Serdar Karcılıoğlu

Biri bana anlatsa!

Gün geçmiyor ki birileri çıkıp turizmde başarı grafiği olarak gördükleri şu meşhur lanet rakamları telaffuz etmese, “Türkiye, turizmde dünyada yedinci sıraya oturdu!”



Dünyada, bizim sıkletimizde turizm ülkesi olan toplasanız on, on biri geçmediğine göre,

On birde yedi… Eh fena sayılmaz, iyi bir başarı.

“Geçen yıl ülkemize 30 milyon turist geldi. Bu yıl 35 milyon hedefini yakalayacağız…”

Ülkemizde yaklaşık, bir milyon yatak var…

Turizm Yatırım ve İşletme Belgeli yataklarla belediye belgeliler dahil bu rakama

Bu yatakların 433 bin 864 ‘ü Antalya’da.

Yedi ay turizm sezonunda ortalama yüzde  82 dolulukla çalışıyorlar.

Ortalama kalış süresi 10.4 gün.

Kısaca; 433 bin yatak 20 defa takla atabiliyor bir başka deyişle; 7 Milyon 135 bin küsur kişiyi ağırlayabiliyor.

Yine Antalya’daki yatakların 195 bini yılın diğer yarısında yani 12 ay açık kalmaya devam ediyor.

Bu tesisler ’de doluluk,  yıl ortalaması taş çatlasa yüzde 45 i geçmiyor.

Burada da 35 kez takla ile yaklaşık, 1 Milyon 300 bin küsur kişi geçiyor arenadan.

Anlayacağınız, Antalya toplamda yükün 8 Milyon 433 kişisini sırtlayabiliyor; çatlasan fazlası olamaz.

Zaten bu rakamı Antalya hava ve deniz Limanları verileri de aşağı yukarı doğruluyor….

Diğer 10,4 ortalama kalış süresine uyan Güney Ege’de toplam yatak sayısı 215 binlerde,
Bu “Resort” bölgemizde de ağırlayabildiğimiz turist sayısı 3 Milyon civarında.

Ayrıca, Güney Ege’nin 6 aylık sezon dışında yataklarının yüzde doksanının kış şartlarına uyumlu olmadıkları ve de tur operatörleri açısından cazibelerini yitirmesi nedeniyle kapandıklarını biliyoruz.

Eğrisi ile doğrusu ile Ülkede yegâne Tatil turizm bölgesi, Güney Antalya ve Güney Ege.

Mevcut yataklarına sığdırabildiğimiz Turist yaklaşık 10 milyon. (Dikkat bunun içinde yerli turist de var)

Bunlar elmaların toplamı.

Gelelim armutlara;

İstanbul;

Ortalama kalış süresi 3,2 gün

Yatak sayısı 117 bin 204 ,

Yabancı doluluk yıl ortalaması yüzde 55. 110 kez takla pozisyonunda;

7 Milyon küsur kemiksiz yabancı turist.

İzmir;
Ortalama Kalış süresi 3,28 gün

Yatak sayısı 37 bin

Yabancı doluluk yıl ortalaması yüzde 20. Bu da 110 kez insanları ağırlayabiliyor.
 
814 bin küsur yabancı İzmir turisti.

Diğer Anadolu kentleri;

Ortalama Kalış süresi hemen hemen İstanbul ve İzmir’le aynı; 3,2 gün

Toplam Yatak sayısı 43 bin

Yabancı doluluk yıl ortalaması yüzde 15

Anadolu’da dolaşan turistler 709 bin küsur

(Anadolu’da genellikle kültür turları ile yabancı ağırlanıyor. Toplam sayının 500 binler civarında olduğunu biliyoruz)

Armutların toplamı da yaklaşık, 8 Milyon 342 bin küsur…

Elmalarla armutların toplamı 18 milyon ve asla toplanamazlar.

Kalış süreleri, kişi başı harcamaları, tesis fiyatları, müşteri profili, konaklama konseptleri çok farklı.

Doğru ve gerçek gidişi görmek için asla toplanmamalı

Ama haydi bir an için toplayalım; Bazı verileri de atlamış olabileceğimiz girdileri de ekleyelim. Hatta iç turizmi de unutup onları da yabacı turist hanesine yazalım.

“Gelen Yabancı”yı sayıyoruz ya,

Hadi olsun 20 milyon.

Nerede bu 10 milyon, nerelerde yattılar?

Bu ülkenin yer altında veya uzayda yatakları var da biz mi bilmiyoruz?

Telaffuz edilen turizm girdisi “dolarları” nasıl hesap ediliyor, hangi verilere dayandırıyorsunuz?

Eğer  “gelen turist sayısı”, çarpı bilmem “şu dolar günlük harcama” filan gibi afaki hesaplamalarla bu nihai sonuca ulaştınız ise vay haline ülkemin “cari açık” rakamlarına…

Rakamlara boğulduk biliyorum ama şu bizim sektörümüzdeki bu abartı psikolojisini matematiksel verilere göre anlatalım istedik.

Anlayana sivrisinek vızıltısı az, anlamayana davul zurna…!

Kendilerini Turizmde otorite gören kişi kurum ve kuruluşların bu hiçbir gerçekçi verilere dayanmayan abartılı eksik ve kirli bilgileri şirin görünmek adına telaffuz etmelerine anlam veremiyorsunuz.

“Abartı” sadece turist sayısı ve turizm girdilerinde mi? Tabii ki hayır.

Virüs öyle bir yapışmış ki hemen her noktada kendini hissettiriyor…

“Abartı”yı kendilerine alışkanlık etmiş attıkları havanın etkisi altında kendilerini de inandırarak devletin ilgili mercilerini de teyit eder rolü üstlenmeleri  ile sektörün iki yakasını bir araya getirememesinde, önemli bir etken olduklarını ne zaman anlayacaklar merak ediyorum..

İşte bu noktada nasıl bir girdap içine giriyoruz biliyor musunuz?

Otelcinin yüzde doksanı ağlıyor…..

Turizm esnafı zaten takmış kafayı “her şey dâhil”e ağlıyor. Ağlamak ne kelime katılıyor.

Acentecisi ağlıyor.

Rehberi göz pınarları kuruduğu için ağlamıyor artık dünden meslek değiştirmeye yeltenmiş…

Ağlayan otelcinin elemanı hıçkırıyor, yemeklerim,  maaşım yetersiz; yattığım yer rutubetten çürüdü bende çürüyorum. Dört ay çalışıp sekiz ay boş geziyorum. Evime aş götüremiyorum, sosyal güvencem yok.

Tüm bu gerçekler varken,

Hemen her fırsatta ;

Sanki yeterli alt yapı ve kış şartlarına uyumlu tesis varmış gibi  turizmi 12 aya yaymaya kalkışıyoruz.

Turizm çeşitliliğini artırmak için hep kağıt üstünde kalan projeler üretiyoruz…

Beş yıldız salonlarda devlet protokolü önünde yapılan sektör(!) toplantılarında, “Sayın Bakanım, Sayın Valim, Sayın … ‘ım” diye başlayıp, çizilen pembe tablolar, ara verilip, kokteyl salonuna geçilince bir sonraki toplantıda tekrar ısıtılıp ortaya atılmak üzere çoktan unutulmuş oluyorlar ki.
Dünyanın en pahalı turizm çeşidi olan Golf turizmi yapmak için yola çıkan yatırımcıları “güya çevre” adına linç edip suyunu sıkıp bir tarafa bırakıveriyoruz.

Sen, sadık sevgili, dilberlerin üst kat yatak odası teraslarından ufuklara bakıp, “Rusya’dan bilmem kaç milyon turist gelecek. Bu yıl İngilizler rekor kıracak. Rakiplerde iç savaş var, ekonomileri çöktü. Almanlar, Fransızlar da sırada.  Çinliler geliyor, Japonlar sıra bekliyor” gibi fuar efsaneleri icat edersen,
Sen salvolar atar,

Hayal dahi edemeyeceğin operasyonları gerçek gibi sunup,

Sunulanlara başını emme basma tulumba gibi sallayıp onaylarsan,

Demek ki işler iyi  diye düşünen Maliye Bakanı, yüzde sekize indirdiği  KDV’yi bir gece yarısı operasyonla on sekize çıkarır, ÖTV’yi de artırıp en astronomik tarafından ecri-misil de uygular. “Bu işi yapmasak daha iyi olur” dedirtecek kadar yeni yaptırım ve vergilerde koyar.

Pembe tablolar, her yıl artan turist sayısı, havalarda uçuşan rakamlar…

Gerçek bu mu, ben mi görmüyorum?

Biri bana anlatsa!

Bu Makale 15.02.2012 - 09:44:09 tarihinde eklendi.


Kullanıcı Yorumları
Henüz yorum yapılmadı.
En Çok Okunanlar
Bunları Okudunuz Mu?
Yazarlar
Tüm Yazarlar
GÜNCEL HABERLER
SEKTÖREL HABERLER

Turizm gündemine ilişkin haberlerin her gün mail adresinize gelmesi için abone olun.