Bir tesis için para kazanmanın yolları
Ticari yaşamımız oldukça a-la-Turka ve buna göre de bir yatırımın yapılma ölçütleri oldukça farklı bir yapıyı ifade etmektedir.
YATIRIM, MALİYET, KAR OPTİMİZASYONU KİMİN UMURUNDA
Ticari yaşamımız oldukça a-la-Turka ve buna göre de bir yatırımın yapılma ölçütleri oldukça farklı bir yapıyı ifade etmektedir. Tesisler genel anlamda çağrışım ve yakıştırma ile ortaya çıkmaktadır. Öyle ki mukayeseler ve modelleler yapının belirleyici özelliklerini oluşturmaktadır. Böylece komşu tesis veya herhangi bir ülkedeki örneklemelerden yola çıkarak mimari çizimler hazırlanmaktadır. Bunlara sözde temalı tarz da eklenti yapılmaktadır. Özgünlüğü ve yaratıcılığı körleştiren bu sistemi kabul ettiğimizi varsayalım. Burada kırılma noktası yatırımın doğru planlanması, fizibilite gibi yanlış bir alışkanlıkla gereksiz ve vakit harcatacak çalışma olarak görülen son derece teknik çalışmaları atlayarak tesisler inşa etmenin hiç ama hiç tartışılmaması ve bu durumun kamu tarafından bile göz ardı edilmekte olduğu gerçeğidir. Çoğu kez bu konuların sık tekrar edilmesinden suyu çıkartılıyor gibi olsa da yeni yatırımlarda bu eski ve kötü alışkanlığın bir türlü üzerimizde mevcut etkisi devam ettiğinden konu güncelliğini koruyor.
Çoğu sermayedar için turistik tesis yapmak bir hedef ve övünç kaynağı oluyor. Bu durum bir şekilde itici bir etki yapması yanında çok kırılgan olan otel işletmeciliği düşünülmeden ortaya çıkartılan tesislerde her aşamada sorunlarla boğuşmak zorunda kalarak yorgun düşen yatırımcıların sayıları azımsanmayacak kadar fazladır. Yine de çoğu firma, bir tesis yaparak işletmeyi saygınlık ve sözünden dönmeme olarak algıladığı için tesisler bir şekilde ayakta kalıyor. Buradaki büyük sıkıntı ise, sektörün körlenmesine doğru bir eğilimin başlamasıdır. Çünkü tesise ilave yatırım yapılacak ve yenileme fonu oluşturacak istek ortadan kalkınca dokunulan yeri elinizde kalan binalar ile isteksiz çalışan personel ile karşı karşıya kalınmaktadır. Aslında Türkiye turizm bakımından oldukça fazla kaynak ve istikbale sahip bir ülke konumundadır. Eldeki cevheri işleyecek deneyim ve bilginin projelere katılması ile gerçek bir çözüm elde etmek olasıdır.
Yapım aşamasında tesisin ilerideki yıllar içinde yapacağı değişikliklerin planlanabilmesi o kadar da zor değildir. Değişen teknoloji ve yeni donanımlara ayak uydurmak konusunda ileriye dönük fikirler üretmek de kolaydır. Tabi temelde tesisin bir endüstriyel yapı olarak planlanması ve olası değişiklik için olanak sağlayan yapıda inşa edilmesi tek şart olmak kaydıyla. Bu durumda, çok basit çeşitli yapı teknikleri kullanarak yapılması istenen değişiklikler maliyet bakımından fazla yük getirmez. Diğer yandan, kapasite, elektrik ve mekanik işletme harcamaları, tekrar kullanım ve çevre önlemleri alındığı takdirde artık fazla bir harcama yapmadan yeniliklere açık tesisler oluşturmak kolaylaşmaktadır. Sorun aslında teknik değil ancak tekniğe gidiş yolunun doğru açılmasıdır. Bugün uygulanmakta olan tekniklerin daha dikkatli planlama yapılmasıyla kendi uzmanlık dalım olan mutfak ve çamaşırhane projelerinde %50 mertebesinde tasarruf edildiği, bu rakamın işletme giderleri dikkate alındığında ise tesisin para kazanacak yapıda çalışmasına daha fazla katkı sağlanması söz konusudur.
Yatırımcı hem ana yapı ve donanımlar hem de işletme aşamasında daha az para harcayarak daha verimli sistemi neden tercih etmemektedir sorusu turizm yatırımlarında irdelenmesi gereken bir aşamaya gelmiştir. Genel olarak bakıldığında tesisler için bazı olmazsa olmazların yerine getirildiği ancak bu noktalarda atlanan çok fazla detay nedeniyle istenen sonuca ulaşılmadığı bir vakıadır. Belki de kritik bir eşik olan tasarruf olgusunun içselleştirilmemiş olması tüm çalışma hayatında ortaya çıkmakta ve sorunsal yaratmaktadır. Son yıllarda moda olan LEED uygulamaları süratle ISO gibi basit bir belge haline dönüşme tehdidini birlikte getirmektedir. Malumunuz, ISO bir kalite seviyesini belirleyen ölçüttür ancak bunu uygulamak için firmaların ve işletmelerin kurumsal çalışma yapısını hazmetmiş olması gerekmekteydi. Bu olamayınca belgeler firmalara uydurularak belgelendirme sektörü büyük bir pazar haline getirildi. Sonuç okuyucunun değerlendirmesine bırakılmıştır.
Ülkemizde üretim değil de tüketim alışkanlığı yaygın olduğu için üretilen her kalemin işlem sırasında takip ettiği safhalardan geri kazanımlar elde etmek oldukça kolay bir yoldur. Böylece ısıtma sistemi görevini yaptıktan sonra arta kalan enerjininin tekrar değerlendirilmesi, suyun kullanımından sonra vasfına göre tekrar kullanımı, yaş atıkların değerlendirilmesi mümkündür. Bunların bir kısmı için proje ve yatırım da yapılmaktadır ancak hep savuna geldiğimiz sürdürülebilir model oluşturmak ve sistemi sürekli çalışır halde tutmak gereklidir. Karşı soru, bu sistemin neden çalıştırılmadığı olmalıdır. Bunun yanıtı ise, projenin uygulanabilir detayları içermemesidir. Ya yeterli geri kazanım elde edilmemiştir veya kullanım kolaylığı yaratılmadığından kullanıcı engeli ortaya çıkmıştır.
PROJE YİNE PROJE
Kullanıcının rahat çalışacağı ortamı teknik olarak hazırlayamazsanız o tesis para kazanamaz. Mimari oluşurken eğer çalışma alanlarının fiziki ve ergonomik şartları proje içine konmazsa işler tam tersine döner. Bizim en çok karşılaştığımız durum, mimari ve inşaatın belli bir seviyesinde ki çoğu kaba inşaat bitiminde danışmana proje hazırlatmak istenmesidir. Her şey kısıtlı olduğunda yapılacak fazla bir şey kalmaz. Ancak devreye giren cihaz satan firmalar yanlış satış taktikleri ile işletme fonksiyonlarını çoğu kez göz ardı edebilmektedirler. Burada ifade edilen turizm tesislerinin turizm alt yapısına ve işletme şekline yatkın projelerin oluşmasıdır. Yoksa her tesis bitirilir ve çalışmaya başlar. Sorun ise bu tesisin amacına uygun olarak gelir getirici özelliğinin öne çıkıp çıkmamasıdır. Çünkü ideal durum, en verimli çözümün uygulandığı ve para kazandırıcı tesisler elde etmektir.
Sadece tesise odaklanmak alışkanlığının da giderilerek turizmi bir bütün olarak ele almak ve tümden gelim ile bugün ortada olan uygulamalardan farklılıklar ortaya çıkarabilmek önemlidir. Bir tesisin mevcut olan bir tabiat altyapısı içine yapılması yerine tesis ile birlikte tabiat oluşturmak gerektiğinin artık anlaşılması yeterli olacaktır. Bunu bitki örtüsü, toprak, hava ve su için dikkatli bir şekilde ele almak fayda sağlayacaktır. Yapılması gereken o kadar basit işlemler vardır ki bunların tekniğe uygun olarak yerine getirilmesi için sadece yürek yeterlidir. Örneğin, tesisin yapım aşamasında ağaçların dikilmesi, çevreye uygun bitki ve hayvan varlığına önem verilmesi ilk tedbirler olabilir. Bunu, tesiste kullanılan suyun şartlandırılması, tasfiye edilmesi ve tekrar kullanılarak sarfiyatın %35-50 arasında düşürülmesi takip edebilir. Havaya atılan gazların özel sistematiklerle tekrar kullanılarak enerji geri kazanımı ve çevreye temiz olarak atılması bir sonraki aşama olabilir. Yaş ve kuru atıklardan elde edilecek kazanımlar ise oldukça farklı olmasına rağmen önemli parasal değerlere sahiptir.
Burada dile getirilen sistemler mühendislik becerileri ve uygun cihazlarla kolaylıkla elde edilebilir ancak önemli şart bu sistemleri tesisin proje aşamasında öngörüp alt yapının hazırlanması veya esnek bırakılmasıdır. İnancım odur ki, tesislerin işletme sistemlerinin proje oluşurken devrede olmaları ile oldukça büyük mertebeli kazanımlar yanında doğalın korunması da yapılmaktadır. Bu şartlar altında gelirlerin artırılması ve kazanımların sektörün büyümesine katkı yapması çok kolaydır. Tabi ki tüm bu anlatılanlar bugünkü mevcut pratiğe tam ters olan olgulardır. Değiştirmek için yapılması gereken ise işin başında tedbir alınırsa fazla külfet getirmez. Mevcut tesislerin aynı fikir paralelinde düzeltilmesi de fayda sağlayacaktır fakat bazı yapısal engeller programın tam olarak uygulanmasını engelleyebilir.
Çoğu tesiste göz ardı edilen basit bir yer ızgarası, bir yağ tutucu, kıl ve pamukçuk tutucu, su geri kazanım düzeneği, biyogaz sistemi, kimyasallar yerine farklı gazların kullanımı, havuz sularının iyileştirmesinde kimyasal dışı çözümler, güneş ışığının kullanımına uygun mimari, güneş enerjisi, enerji dönüşümleri mutlaka proje içine alınmalıdır. Hem maliyeti düşürerek kazancı artırmak hem de çevreyi korumak yeteri kadar etkin olmaz mı? Bunları yaparsak HES ve Nükleer gibi dünyada terk edilen düzeneklere para yatırmadan kendimize yetecek planlamaların önünü açarız. Bir sonraki aşama ise tesislerdeki hazırlık ve üretimlerde uygulanabilecek toplu çözümlerdir. Nedense sürekli bireysel çözümlerle bir yere gidilmediği artık anlamak zamanı gelmiştir.
Bu Makale 02.01.2013 - 09:51:25 tarihinde eklendi.