Bir taşla iki kuş!
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye de sayıları bir hayli fazla kamu kurum ve kuruluşlarına ait sosyal tesislerin çok ciddi, birer israf yuvaları olduğunu ve bu nedenlerle de kapatılacağını açıkladı.
Sayın Başbakanın bu konudaki en önemli tespiti, memurlarına tatil imkanı yaratmak isteyen kamu yöneticilerinin bu tasarruflarını ülkenin turizm tesisleri ile anlaşarak yerine getirebileceklerini işaret etmesi idi.
Hükümet önemli bir kanayan yaraya daha parmak basıyor.
Çok doğru ve yerinde bir tespit olarak algıladık.
Kökenleri Sovyet Rusya’sına dayanan, Devlet çalışanlarının dinlenme, eğitim gibi sosyal ihtiyaçlarını karşılamaları amacıyla Cumhuriyetin kuruluş yıllarında Sovyetler Birliği örnek alınarak açılmaya başlanmış bu tesislerin, Askeri kamplar dışında Rusya’yı katlayarak çoğaldığını ve sayılarının üç yüzün üzerine çıktığını biliyoruz.
Yıllardan beri kamu personeli için hizmet veren bu tesisler ne yazık ki her dönem gelen hükümetlerin arka bahçesi gibi olmuş.
Yatak kapasitelerinin üç dört katı personel istihdam edilmiş ve binlerce personele bu tesislerde yılda sadece üç dört ay hizmet verdirilebilmiş...
Oturup ciddi bir hesaplama yapsanız;
Personelin maaş ve sosyal hakları,
Sürekli yapılan renovasyonlar, amortismanlar..vs.. gibi ciddi ek yükler sonucu ortaya çıkan “Operasyonel toplam maliyet” ile, inanın kamu tüm memuruna ülkenin herhangi bir tatil yöresinde dört beş yıldızlı otellerde sürekli tatil imkanı yaratır.
Üstelik bu sunumda “adam gibi tatil” demek olur.
Zaten sayın Başbakana da bu hesaplar verilmiş olmalı ki böyle bir çıkış yapmak ve kapatılmaları ve hatta satılmaları doğrultusunda karar vermek ihtiyacını duymuş.
Şimdi, buralar kapanınca çalışanlar ne olacak diye bir yaygara kopacak,
Emekçilerimiz, “Sattırmayız” diye mücadele edecekler.
Aslında, konu iyi anlatılır, kapanma ve satış işlemleri gerekli alt yapı hazırlanarak bu süreç doğru ve de aklı başında bir ekip tarafından planlanırsa, turizm sektörünün yaklaşık 200 bin eksik istihdamla çalıştığı gerçeği göz önüne alınarak çalışanlarımıza gerekli garantiler verilerek, birer ikişer sektör otellerine yerleştirilirler.
Bu konu çözülür.
Hatta bu insanlarımızın istihdamlarını garanti eden tesislere kamu personelinin tatil imkanları için yapılacak kontratlarda öncelik tanına bilinir, uzun süreli kontratlar ve bazı teşviklerle desteklenebilirler.
Bu operasyon aynı anda, tesislerimiz için ciddi bir ek doluluk ve yenilenme imkanı yaratır.
Onlara yurt dışı operasyonlarında ciddi bir direnç ve rekabet ortamı hazırlar.
Hele bir de kamunun iş bilen, ufku geniş bürokratları sektörün profesyonellerinden de faydalanarak, oluşturacakları programlar ile kamu personelinin tatil anlayışları, kıyılardan Anadolu’ya kaydırabilirlerse,
deniz, Güneş, Kum’a, “Tarih ve Kültür” ekleyip, böylece bir çok insanımızın yanı başlarında olan ve hayatlarında hiç görmedikleri, Kars Ani’yi, Doğu Beyazıt’ı, Nemrut’u, Mardin’i, Karadeniz’i, Orta ve Güneydoğuyu, Hitit, Urartu, Frig, Lidya, Helen (Yunan), Roma, Bizans, Selçuk uygarlıklarını, ve de Osmanlı İmparatorluğunun bizlere bıraktığı eser ve miraslarını göstermiş ve öğretmiş olurlar.
Bu yörelerimizdeki otellerimiz şenlenir, yeni tesisler devreye girer, istihdam artar.
Daha neler yapılmaz ki! Sorsalar da anlatsak.
Hele bir şekilde, memurumuzun tatil tercihlerini 12 aya yaydırma operasyonu da başarılırsa,
Bu üstü kaymaklı ekmek kadayıfı olur...
Mecazi anlamda;
“Bir Taşla İki Kuş” böyle vurulmuş olur… Ne bileyim belki’ de “üç kuş”
Sevgilerimle,
Bu Makale 09.02.2013 - 14:44:38 tarihinde eklendi.
Kullanıcı Yorumları
-
Herhalde gerek fikrin müellifleri ve gerekse yazar, Avrupada bir çalışanın ortalama bir maaşıyla Türkiyede bir hafta HD tatil yapabildiği gözlemi üzerine kugulamışlar görüş ve önerilerini.Önce Türkiyede ortalama bir kamu çalışanının maaşını ve hemen yanıbaşında da sosyo kültürel ve sosyo ekonomik yapısını göz önüne getirmek gerekir.Böyle bakıldığında hangi resort patronu ya da yöneticisi en az 3 çocuklu memur ailelerini oteline kabul etmek üzere anlaşacaktır bilemiyorum... Turizmin 12 aya yayılması ve Likya Frigya,Ani,nemrut vb de dahil edilerek tarih kültür perspektifine oturtulması herkesin kabul edeceği bir öneri ancak burada da gözden kaçırılmaması gereken husus, kamplardan yararlanan kamu personelinin zaten Kars, Erzurum,Mardin,Diyarbakır,Kayseri,Nevşehir,Yozgat vb illerden deniz görmek ve istifade etmek üzere gelenlerden oluştuğudur.Daha birçok şey braya eklenebilir ancak zaten herkesin bildiklerini tekrarlamanın bir katkısı olmaz.Doğrudur operasyonel giderler ve kullanım süreleri gözönüne alındığında belki kar zarar hesabı açık vermektedir ama devletin sosyal bir devlet olması anlayışını da reddedemeyaceğimize göre bu maliyete katlanılması gerekir. ESAS OLAN GEREKSİZ MALİYET KALEMLERİ VE İSRAFI ÖNLEYİP , BELKİ DE KAMUNUN YARARLANMADIĞI DÖNEMLERİN DE DEĞERLENDİRİLMESİ SURETİYLE, SİSTEMİN İSLAH EDİLMESİDİR. KAPATALIM, KURTULALIM ÇOK DOĞRU GİBİ GÖRÜNMÜYOR.
-
10 yıllık AKP hükümetleri döneminde kim, kamu gelirlerinin dengeli bir şekilde pay edildiğini gördü.
Bu işin sonunda da muhakkak ki, pastadan büyük payı yine bir taraf alacak, diğer taraf açıkcası avucunu yalayacak. Sonuç kamudan oluşacak turizim hareketliliğini yandaşlara değıtımı.
-
Yahu önüne gelen yorum yapıyor her konuyla ilgili. Bu araziler ve tesisler, kamu çalışanlarının alın teriyle hayata geçmiş tesisler. Bir taşla bilmem kaç kuş fırsatçılığı da ne demek oluyor? Ayıp denen bir şey var. Hükümet alıştı insanların elinden haklarını alıp birilerine kıyak çekmeye. Yazar da olayı hemen kenince turizme yontuyor. Egedeki mevcut tesisleri 3 ayın dışında doldurdunuz da şimdi kamu çalışanlarının tatil mekanları mı kaldı. Önce elinizdeki otelleri en azından 6 ay doldurun da sonra keninize yeni tesisler arayın.
-
Evet aynen her kelimesine katılıyorum.Çok doğru, verilecek bir kararİşte iç Turizm dinamiklerinden belkide en güçlü olanlardan biri harekete geçiyor.Ve bu olaydan sonra sektörün her kesimi bu farkı
reel bir şekilde hissedecektir mutlaka.Serdar bey,sizi de bu yazınızla, bu noktaya dikkat çektiğiniz
için kutlamak gerekir.Sektör de eski birer turizmci olarakda size teşekkür ederiz.