Başarı tüm işletmelerin temel hedefleri ya da amaçları arasında ilk sıralarda yer alır ve beklenen bir sonuçtur.
Günümüzde başarı, performansa ve sonuçlara dayalı birçok yeni yönetim yaklaşımı yanında, değişim yönetiminin de temel dayanağı olmuştur. Ancak, başarının sürdürülebilir olması ya da yeni başarılar yerine, başarısızlığa yol açmaması için yöneticilerin bazı tuzaklara dikkat etmesi gerekir. Şöyle ki;
İşletmelerin başarılı olduğu, satış ve karlılığın artığı dönemlerde daha korkusuz ve cesur bir işletme kültürü oluşur. Böyle bir yapı, işletmenin gelişimi ve yeniliklerin denenmesi için gerekli yapısal koşulların sağlanmasına yardımcı olurken, risk alma eğilimini de artırır. Bu dönemlerde, genellikle teşvik, para ve güven ile ilgili herhangi bir sıkıntısı olmayan yöneticiler daha fazla kazanç uğruna son derece riskli yatırımlara veya işbirliklerine girebilirler.
Başarının getirdiği bir başka paradoksal alan, başarının genellikle ekonomik ölçülerle ilişkilendirilmesidir. Bu durumda, çalışanlar belli birtakım rakamlara ya da puanlara sahip olmaları durumda başarılı olarak nitelendirilmekte, bu kişiler de sadece bu sayılara bağlı olarak örgüt içinde daha güçlü konuma gelmektedirler. Bu yaklaşım, bireysel başarıyı geliştirirken, bütünün performasını gözardı etmektedir. Yani, ağaçla rizlenirken, orman gözden kaçırılabilmektedir.
Esas tehdit, başarıya alışan yöneticilerin, kötü haberler ya da olumsuz bilgilere karşı bir direnç göstermeye başlamaları ile ortaya çıkmaktadır. Bu sendroma giren yöneticiler kısa süre sonra çevresindekilerin yaptıkları işten memnun olmalarını, onların gururlarını okşayan iltifatlarda bulunmalarını, amaçlara birlikte ulaşma konusunda tam bir sadakat, itaat ve güven içinde olmalarını beklerler.
Engeller, sorunlar ya da olası tehlikelerden söz eden kişilere biraz soğuk bakarak, ekip ruhuna aykırı, karamsar ve felaket tellalı olarak görürler. Oysa çalışanlar, müşteriler ve çevre ile her gün farklı nedenlerle ilişki içinde olan bu kişiler tehlike veya tehdidin nasıl bir seyir izlediğini gören kişilerdir. Bu sese kulak vermek gerekirken, duymazlıktan gelinir ya da kişiler zaman içinde suskunluğa itilir. Zaten çalışanlar patron ya da yöneticinin istemediği bir ses olmamayı çok kısa bir süre içinde öğrenirler ve yönetici beklentisine göre davranmaya başlarlar. Bir dönem sonra yöneticiler, gerek içerde gerekse dışarıda ortaya çıkan sorunları ve rekabet ile ilgili önemli değişimleri ıskalamaya başlar ya da en son öğrenirler.
Çok sayıda şef ya da kurmayla çalışan bu yöneticiler, ne yazık ki, ortaya çıkan şok gelişmeler karşısında yine susturdukları ya da dışladıkları bu kişileri suçlarlar…
NOT: İ. Zeyd Gerçik‘in Yöneticiler için Gerçek Kriz Öyküleri isimli kitabından yararlanılmıştır.
Bu Makale 08.03.2011 - 09:45:32 tarihinde eklendi.
Turizm gündemine ilişkin haberlerin her gün mail adresinize gelmesi için abone olun.
www.turizmguncel.com internet sitesinde yayınlanan yazı, haber, video ve fotoğrafların her türlü hakkı Turizm Güncel A.Ş.’ye aittir. İzin alınmadan, kaynak gösterilerek dahi iktibas edilemez.