Feti Kuyucu

Bankacılık ve turizm sektörü ilişkileri üzerine

Turizm Endüstrisinde; Antalya ve Muğla Bölgesi yaz / kitle tatili turizm kapasitesinin neredeyse tamamını gerçekleştirmektedir. Antalya bölgesinin potansiyeli ve misafir sayısı ülkemize gerçekleşen yabancı turistik seyahatlerin de kabaca neredeyse % 30-35 ini oluşturmaktadır. Dolayısıyla da turizm endüstrisinde gözler ekonomik ve sosyal olarak devamlı Antalya Bölgesi üzerindedir. Turizm piyasasında önemli bir piyasa yapıcılığı da vardır.

Turizm endüstrisinde sıcak bir döneme giriyoruz. Faaliyet gelirlerin ve karlılıkların geleneksel olarak % 85 ‘ler oranında gerçekleştiği bir dönem olan mayıs – ekim yüksek sezon faaliyet dönemine giriyoruz. Sektör genel itibarıyla zor bir süreçten geçmektedir. Belirsizlikler ve öngörülemeyen parametreler üst seviyededir. Bir bakıma bekle gör, yaşa gör sürecindeyiz.

Bu yazı da sektörle ilgili ekonomik gelişmeler ve finansal ilişikliler üzerine durmak istiyorum.

Kısaca makro ekonomiyle ilgili olarak  bugünkü genel durumdan bahsedersek;

ABD/FED ( Amerikan Merkez Bankası) hareketleri doların ve faizlerin yönü, petrol fiyatlarındaki gidişat, dünya, Avrupa ve Türkiye'de büyüme rakamları, ECB parasal genişleme hareketleri, Çin'deki beklentiler ve Emtia fiyatlarındaki gerileme.

Bizi ilgilendiren ve genel itibarıyla rezerv para birimi olan dolar ve euroda durum nedir diye baktığımızda Dolar güçlü olarak rezerv özelliğini korumakta, olası ileri dönemde faiz artışı var ancak korkutan oranlarda olacağı beklentisi hâkim değil. Fon piyasaları için yüksek maliyet riski oluşturmuyor. Euro Bölgesi ise genişlemeci para politikalarını arttırarak devam etmektedir. Dolaysıyla sıfır ve negatif faiz en az önümüzdeki bir iki yıl daha etkili olacak gözüküyor. Tabi bu ortam bize ve bizim gibi gelişmekte olan ülkeler lehine bir pozisyon olarak yansımaktadır.

Biraz da önümüzde neler olabilir biz nekadar etkileniriz diye bakacak olursak;

ABD ekonomisi ve FED beklentileri bizi yönlendirecek, kurlar keza ona göre hareket ediyor. Borçlanma maliyetleri ve fonlama olanakları bu değişkenlere göre hareket etmekte. Euro bölgesinde parasal genişleme devam ediyor bu durum bizim lehimize negatif faiz, fonlama maliyetlerinde finansman giderlerinin artmamasına ve spread etkisinin minimum yansımasına neden olmaktadır. Petrol fiyatlarında 40 -50 dolar bandının daha fazla devam edeceği beklentisi olumlu yansımaktadır.Ancak en önemli risk faktörü Siyasi karışıklıklar ve terörizm maalesef ekonominin önüne geçmiş durumdadır.

Borçlanmaları Euro cinsinden yapmaya devam etmek rasyonel gözükmektedir. Farklı para birimleri ile pozisyon almak önerilmemektedir.( yada profesyonel destek almak doğru yaklaşımdır) Birçok emtia dolar cinsinden fiyatlandığı için bugünkü  $/TL seviyelerinin önemli olduğunu düşünerek  $ / TL 2,70 -2,80 seviyelerinde önemli hedge fiyatlamalarının oluştuğu görüşündeyiz.( Özellikle bu tutarlardan forward alış yapmak açık pozisyonu kapatmak bir fırsat diye bakıyoruz.)
Sektör ile finansal piyasalar arasındaki güncel ilişkiye baktığımızda sektördeki borçlanma ,büyümeye ve yatırmalara paralel bir büyüklüktedir. Yapısal bir risk içermemekle beraber daha kontrollü olma zorunluluğu doğmuştur. Son rakamlara baktığımızda;



Tabloyu incelediğimizde Antalya turizm sektörü borç  stoku yaklaşık 5 milyar dolar civarındadır.(BBDK raporlarından alınmıştır.) 

Bu borçlar yapısı gereği ortalama 4-5 yıl vadelidir. Bu yıl dönemsel satış hacmi /doluluk kayıpları, kur farklarındaki yataylık  (bugünkü sekli ile )  ve yüksek seyreden enflasyon ve gider artışları turizm sektöründe EBİTDA'lar üzerindeki olumsuz yansımalar (faaliyet zararları olarak) karşımıza çıkacaktır.

Bu yıl yaklaşık olarak 400-450 mio dolar civarında bir anapara 250 mio $ civarında bir faiz  ödemesi olacağı tahmin edilmekle beraber yaşanan sektörel krizin etkisi ile bu kredi stokunun büyük bölümü yeniden yapılandırma ile (Turizm yaklaşımı ) yeni ödeme planına bağlanmaktadır. Ocak 2016 tarihli, makalemde ve daha sonraki yazılarımla ısrarla vurgulaşmış olduğum ''Turizm Yaklaşımı'' nihayet Mart 2016 da BBDK yasasında yapılan değişiklik ile yürürlüğe girmiş sektör adına birçok olumsuzluğu da en aza indirecek bir uygulama olmuştur. Bankacılık sektörü turizm sektörünü her konuda oldukça desteklemektedir. Sektörde sermaye birikimin en büyük lokomotifi bankacılık sektörüdür. Sektörün en önemli direnç kaynağı da bankacılık sektörüdür. Pozitiflik, şeffaflık ve dürüstlük içerisindeki bir ilişki anlayışının birçok yarar sağlayacağı ve destek bulacağı unutulmamalıdır.

Turizm sektöründe borçlanmalar son 7-8 yılda USD bazlı  % 400 artış göstermiştir. Kısacası bilanço pasifleri ağırlıklı olarak yabancı kaynak ve krediler bazlı büyümüştür. Turizm sektöründe kaynak – kullanım dengesi/yapısı, borçlar / öz kaynaklar dengesinin öz kaynaklar aleyhine bozulmuştur. Bu konjonktürel ortamda ve yapıda ağırlaşmaya başlayan bilançoların pasif yapılarına/yönetimlerine dikkat etmek gerekiyor. Finansman olanaklarının değişim gösterdiği, fon sağlayıcı otoritelerin borç verme olanağı ve/veya iştahının değiştiği, belirsizliklerin arttığı bir ortamda bir anda finansal krizlerle karşı karşıya kalınabilinir. Finansal ve tüm yönetim anlayışında tedbirli ve kontrollü bir yönetim şekli benimsenmelidir.

Çok kıymetli turizm sektörü yatırımcılarımıza önerim; her zaman krizler olacak iyi yönetin, kurumsallaşmaya ve kurallı yönetime geçin, pazarlama faaliyetlerinden asla taviz vermeyin farklı metotlar geliştirin, üründe farklılaşın, insan kaynağı işletmenin kaderini çizer kalite insan kaynağını elde tutun ve geleceğe hazırlanmak için strateji geliştirin. Hiç unutulmamalıdır ki;  her kriz kendi fırsatını oluşturur.

Beklentilerinizi karşılayan bir yüksek sezon dönemi dilerim.


Bu Makale 15.07.2016 - 19:51:34 tarihinde eklendi.


Kullanıcı Yorumları
Henüz yorum yapılmadı.
En Çok Okunanlar
Bunları Okudunuz Mu?
Yazarlar
Tüm Yazarlar
GÜNCEL HABERLER
SEKTÖREL HABERLER

Turizm gündemine ilişkin haberlerin her gün mail adresinize gelmesi için abone olun.