Zekeriya Şen

Aşırı paradoksu: Havalimanı yolcu salonlarında aşırı kavramının yeniden tanımlanması

Aşırı paradoksu: Havalimanı yolcu salonlarında aşırı kavramının yeniden tanımlanması

Son yıllarda, bir zamanlar sakin olan havaalanı bekleme salonlarında garip bir süreç yaşanmakta. Havayolu endüstrisinin koşuşturmacasından uzaklaşıp rahatlama mekanları olarak tasarlanan bu alanlar (salonlar, lobiler), kaliteli aşırı yemek deneyimlerine dönüştü. Daha abartılı sunumlara doğru bu hareket yolcuların memnuniyetini artırsa da, hava yolculuğundaki mevcut lüks kavramına ilişkin geçerli bir endişe kaynağı. Özellikle israf ve aşırı kavramları sınırların dışına taşıyor.

İstanbul Havalimanı'ndaki lounge bu dönüşümün mükemmel bir örneği. Etkileyici görünümüne rağmen, yiyecek ve içeceklerin mevcudiyeti aslında bekleme salonunun ana fikrinden uzaklaşmakta. Bu alanlar başlangıçta biraz rahatlama sağlamak üzere tasarlanmışken - terminalin gürültüsünden ve karmaşasından uzak bir sığınak – artık farklı bir boyuta taşınmış durumda. Geçmişte havaalanı bekleme salonlarının başlıca özellikleri rahat koltuklar, sessizlik, huzur, sade içecekler ve yiyecekler ile masum bir ortamdı. Ancak özellikle büyük uluslararası havalimanlarındaki modern bekleme salonları, bu nispeten mütevazı başlangıçların ötesine geçerek her şeyi kapsayan ve sınır tanımayan aşırılığı taşıran bir hale dönüştü.

Havacılık sektörünün lükse yaklaşımındaki bu paradigma değişikliği, güçlü bir endişe kaynağı oluşturmakta. Havaalanı bekleme salonunda çok sayıda yiyecek seçeneği sunulduğunda, insanlar aşırı sipariş verme ve çok fazla yiyeceği israf etme eğiliminde olup, onlarca yarım boş tabakla sonuçlanmakta. Bu, insanların toplumsal ve dolayısıyla bireysel analiz düzeylerinde zenginliği savurganlıkla eş tuttuğu oldukça tipik bir modern tutum.

Pahalı mutfak hizmetlerinin sürdürülebilmesi için çok fazla kaynak gerekir ve bu nedenle çevre dostu değildir. Yemek seçeneklerinden oluşan bir şölenle karşı karşıya kalan gezginler genellikle aşırılığın cazibesine kapılmakta ve sonuçta tüketilemeyen yiyeceklerle dolu tabaklar yığılmakta. Yoğun bir günde İstanbul Havalimanındaki Lounge’u gözlemlemenizi rica ederim. Tepe tepe, yemek tümülüsleri israf edilmiş şekilde personel tarafından sürekli toparlanmakta. Söz konusu lounge’un yemek atık oranını çok merak ettiğimi belirtmek isterim. Bu davranış, sözde zenginliğin hatalı bir şekilde aşırı fazlalıkla bir tutulduğu yaygın bir toplumsal eğilimi yansıtmakta. Buzdolaplarının enerji tüketiminden yemeğin fiilen hazırlanmasına ve atık yönetimine kadar bu tür uygulamalar havaalanlarının çevresel etkilerini ağırlaştırarak çevresel bozulma olarak tanımladığımız duruma neden olmakta. Bu tür aşırı mutfak operasyonlarını sürdürmenin ekolojik ayak izi oldukça büyük olduğu aşikar. Dolayısıyla, havaalanı bekleme salonları aşırı bolluğun lüksün bir parçası olduğunu göstererek, çevreye zarar veren bir tüketim kültürünün oluşmasına katkıda bulunmakta. Neden bu kadar aşırıya kaçıyoruz, ihtiyacımız var mı? Neden?

Çözüm olarak, havaalanı bekleme salonu konseptini değiştirmek, bu konseptin köklerine geri dönmek ve bu değerli mekanların bir yolcunun gerçek ihtiyaçlarını karşılarken aynı zamanda çevre dostu bir yer haline getirmek. Bunun için çok çeşitli yiyecekler sunmak yerine, sadece samimi, hafif ve iyi yiyecekleri sunmak; atıkları mümkün olduğunca azaltmaya çalışmak gibi çok yönlü bir yaklaşım benimsenmeli.

Rahatlamak için daha fazla alan yaratmak, fiziksel ve psikolojik sağlıkları da dahil olmak üzere yolcuların refahına yardımcı olacak alanlar üzerine odaklanmalı. Uygun porsiyon kontrol sistemleri ve atık yönetimi için etkili stratejiler bilinçli tüketimi tetikleyebilir ve tetikleyecektir. Dolayısıyla sürdürülebilir hizmet modelleri, doğru ve çevre dostu tüketim alışkanlıklarını teşvik eden yeni hizmet konseptleri yaratılmalı. Aşırı tüketimden vazgeçilmeli.

Havacılık sektörü ilerledikçe ve rotasını geleceğe doğru çizdikçe, havalimanı yolcu salonlarının zenginlik ihtiyacı ile sürdürülebilirlik ihtiyacını dengelemenin bir yolunu bulması elzem. Çoğu zaman, her şeyin sınırsız olarak sunulduğu mevcut uygulama ne sürdürülebilir ne de gerekli. Dolayısıyla, havaalanı bekleme salonu konseptinin köklerine dönerek ve iyi düşünülmüş hizmetler ve olanaklar sağlayarak, havaalanı bekleme salonları gezegenimizin kaynaklarını korurken seyahat deneyiminin kalitesini artırmaya odaklanmalı.

Özünde havalimanı bekleme salonlarında lüksün geleceği bollukta değil, dünyanın doğal kaynaklarını korurken, yolcuların deneyimini zenginleştiren yenilikçi, çevre dostu bir yaklaşım sunması önemli. Bu nedenle sektör, nicelik ve israf yerine, kalite, konfor ve çevreye duyarlılık sunarak lüks olmanın ne anlama geldiğini yeniden tanımlamalıdır


Bu Makale 25.12.2024 - 13:52:29 tarihinde eklendi.


Kullanıcı Yorumları
Henüz yorum yapılmadı.
En Çok Okunanlar
Bunları Okudunuz Mu?
Yazarlar
Tüm Yazarlar
GÜNCEL HABERLER
SEKTÖREL HABERLER

Turizm gündemine ilişkin haberlerin her gün mail adresinize gelmesi için abone olun.