Alaylı mı okullu mu?
Turizm, herhalde Alaylı-Okullu ayrımının en çok yapıldığı, iki kesimin de diğerine alışamadığı, birbirini ayrıştırdığı sektördür. Alaylı okulluya, okullu ise alaylıya yan gözle bakar. Her sektör gelişim aşamasında ‘alaylı’ tabir edilen çıraklık, kalfalık, ustalık zinciri içinde yetişmiş iş erbaplarının ellerinde büyür. Sonra okullar, eğitim sistemleri gelişir, geliştirilir ve sektörün yetişmiş iş gücünü karşılamak üzere gençleri eğitir. Turizm eğitiminde ne derece başarılıyız? Alaylıların yerini okullular aldı mı, alıyor mu, ne zaman alacak?
‘Oxford vardı da biz mi okumadık’ cümlelerini hatırlarsınız. Öğretim üyelerinin ve görevlilerinin meydanlarda bangır, bangır hor görüldüğü içinde bulunduğumuz ‘Cahillik dönemini’ bir yana koyarak turizm eğitiminde nereden geldik, nereye ulaştık bir irdeleyelim.
Turizm eğitimi geçmişinde Türkiye’de topu, topu 2-3 turizm fakültesi vardı, bir kaçta turizm meslek lisesi. Turizm diye bir sektör vardı bile diyemeyiz. Yatak kapasitemiz düşük, turizm gelirimiz zayıftı. Daha içimizdeki cevheri keşfetmemiş, güzelliklerimizin farkına varmamıştık. Aşçılık ve gastronomi üzerine ise eğitim sistemi olarak kabul gören doğal yapısı içinde ilkokul sonrası mutfak komiliği ile başlar, akrabaların tımarından geçilirdi. Şu anda saygı ile andığımız şeflerimizin çoğu, işte bu hayat okulu mezunları, alaylılardır. Sektör seksenli yıllarda hızla palazlandı, ülke için önemli mali değer taşır hale geldi. İşsizlik ile savaşta, hızla gerçekleşen köyden, kente göçte önemli ekmek kapısı olarak ortaya çıktı. Devlet büyüklerimiz geçte olsa turizmin değerini anlayarak, bu kez olur, olmaz her köşeye turizm meslek liselerini ve turizmin ‘T’ sinin dahi olmadığı kentlere Turizm Fakültelerini diki verdi. Yetişecek iş gücünün kalitesini düşünmeden, popülist düşünce ile ‘Kantarın ucunu’ fazla kaçırdık.
Otelcilik kapsama alanı çok geniş bir sektör. Büyük bir turistik tesis kasabaya benzer. O kasabada muhasebeci, aşçı, yiyecek ve içecek servis, teknik, satış ve pazarlama, halkla ilişkiler, ön büro, satın alma, insan kaynakları, housekeeping, animasyon, güvenlik, bilgi işlem, spa ve fitness görevlileri, misafir ilişkileri ve bulaşıkhane gibi birçok bölüm vardır. Bu bölümlerinde kendi içlerinde dallara ayrıldığını da unutmayalım. Bunların hangisinin okullu olmasını bekliyoruz. Hepsi de Turizm meslek lisesinden ve Fakültelerinden mi çıkacak? Bir öğrenciyi 4 senede tüm bu bölümler için yeterlilik sağlayacak niteliklerde yetiştirebilir miyiz, yetiştirebiliyor muyuz? Meslek liseleri ve fakültelerden çıkmayanlar başarılı olsalar, kendilerini geliştirseler dahi kariyerlerinde önlerini mi tıkayacağız?
Günümüzde onlarca turizm fakültesinde binlerce genç turizmci adayı yetişiyor. Teoride, eğitim yaşamları boyunca işletmelerde başarı ile çalışmalarına yardımcı olacak teorik bilgiyi zihinlerinin zenginliğine katıyor, stajlar da bu bilgilerin operasyonda ve gerçek yaşamda pratiğe geçişini görüyor ya da görmeleri gerekiyor. Ancak sektör halen okular tarafından yeterince beslenemiyor. Sektör için yetişen, yer bulan personelin halen büyük kısmı alaylılardan oluşuyor. Turizm işletmeciliği dışındaki birçok üniversiteden mezun akranları, turizm mezunlarının olması gereken yerleri kapıyor. Daha da vahimi turizm bölümünde okuyan öğrencilerimizin, çok üzücüdür ki sektörde kalma oranları çok düşük. Hepsinin gözü ya bir devlet memurluğuna kapağı atmakta, ya da diğer sektörlere onların alaylısı olarak katılmakta. Kalıcılığı nasıl arttırırız? Bize yansımıyor olsa da, Turizm fakültelerinde okuyanları ‘Sektörümüzde görev almaya, kalıcı olmaya nasıl motive ederiz?’ çalışması eminim akademik olarak yapılmaktadır. Sektör, eğer bu tip çalışmalar varsa, gönülden destek vermeli ve bu tür çalışmaların pratiğe dönüştürülmesi klasörlerden çıkarılarak sağlanmalı.
Okullar stajyerleri tesislere verirken çok daha araştırmacı ve denetçi olmalı. Tesislerin stajyerleri ‘ucuz personel’ olarak kullanmalarının önüne geçilmeli. Stajyer isteyen tesislerin toplam personel sayısının o tesis için yeterli olup, olmadığı detaylı incelenerek tesisin stajyer talebindeki ana amacı ortaya çıkarılmalı. Öğrencinin staj döneminde tesis içinde rotasyonu mecbur koşulmalı. Öğrenci staja gitmeden o dönem yapacağı staj için hedeflerini belirlemeli, neyi öğrenmeyi, deneyimlemeyi istediğini ortaya konmalı. Staj dönüşünde de kaşelenmiş staj dosyalarının dışında deneyimlerini diğer öğrenciler ile paylaşımı sağlanmalı. Stajyer isteyen tesislerden, eğitim ve öğretime katkılar oluşturacak ‘Stajyer eğitim planlaması’ talep edilerek, staj dönemi boyunca plana uyumluluk Eğitim üyeleri ve görevlileri tarafından yakından takip edilmeli. Stajyerlerin işletme içindeki sosyal şartları okul tarafından denetlenmeli. En önemlisi de stajyer öğrencilerin kanuni şartlarda stajyer ücretlerini almaları garanti altına alınmalı. Tesisler tüm okulların oluşturacağı ‘Staja uygun tesisler’ listelemesi ile ortak bir platformda bir araya getirilerek öğrencilerimize uygun eğitimi vermeyen, özen göstermeyen, doğru şartlarda lojman vermeyen ve hak ettikleri kanuni cep harçlıklarını onlara ödemeyen işletmelere hiçbir okuldan stajyer akışı yapılmaması sağlanmalı. Okulun ilk yıllarında yapılacak rotasyonlu staj sonrasında öğrencilerin istek ve becerilerine göre iç bölümlere ayrılması, ek dersler ile güçlü yönlerini parlatmaları, iş hayatına kendilerini kuvvetlenerek hazırlanmaları için onlara yol gösterici olunmalı.
Gençler, turizm sektöründeki kariyer planlamalarını nasıl yapacakları konusunda bilinçlendirilmeli. Her gencin hedefleri ve hayalleri vardır. Hedeflerine sağlam adımlar ile ulaşabilmeleri için ne gibi mesleki nitelik ve donanımlara sahip olmaları gerektiği objektif bir şekilde ortaya dökülmeli, gençlerin ihtiyaç duyacakları bu nitelik ve donanımlara ulaşmaları için gerekli hallerde üniversitelerdeki diğer bölümlerden destek alınmalı.
Turizm Fakültesi mezunlarını işe alırken yaşadığımız en büyük sıkıntı hiç kuşkusuz ki yabancı dil konusundaki yetersizlik. Bu da yabancı dil üstüne eğitim görmüş olanların özellikle misafir ile yüz, yüze kalacak olan pozisyonlarda Turizm mezunlarının önüne geçmelerine neden oluyor. Akıcı lisan bilen resepsiyonist, santral memuru, oda servisi elemanı, satış ve pazarlama görevlisi ve hatta servis elemanı bulmak oteller için elzem önemli ve maalesef çok da zor. Turizm’in her bölümünde eğitim gören öğrencilerin bu bilince okullarının daha ilk gününde ulaşmaları şart. Ancak aralıksız olarak dört yıl çaba sarf ederlerse turizm için lisan yeterlilik seviyesine çıkabileceklerini bilmeliler. Öncelik akıcı ve üst seviye İngilizce, daha sonra da ikinci bir dilin üst orta seviyede biliniyor olması şart. Üniversitelerde okuyan gençlere yabancı dil durumlarını ne zaman sorsam ‘ertelenmiş planlar’ ile karşılaşıyorum. Ya mezuniyetten sonraya ertelenmiş, ya bir daha ki yaz tatiline. Hepsi çok geç…
Genç turizmcilerin eğitimleri boyunca maksimum sayıda örnek turistik işletmeyi ziyaret etmeleri ve yöneticileri ile tanışmaları sağlanmalı. Bu gezileri yalnız üniversiteler değil, turizm il müdürlükleri bizzat diğer bölgelerdeki il müdürlükleri ile koordine etmeli. Gezilerin yeterliliği ve özen Turizm il müdürlüklerinin denetim ve kontrolünde olmalı. Genç bir meslektaşımız turizm fakültesini bitirdiği gün eğer sadece staj yaptığı iki veya üç tesisi görmüş ise bu yetersizdir. En iyileri gezmeli, görmeli, ufkunu genişletmeli.
Turistik işletmelerimizde yalnız üst düzey çalışanlar değil, tüm çalışanlarımızın konularında eğitim görmüş ekiplerden oluşması bizim en büyük arzumuz. Sektörümüz hizmet sektörü, hammaddemiz insan. Turizm yatırımları Türkiye’de hızla gelişti, ancak hammaddemiz olan insan kaynağı aynı hızla ve kalitede gelişemedi. Okullu bir sektör haline gelebilmemiz için eğitim kurumlarının da sektörle aynı dinamizme ve vizyona sahip olması şart.
Bu Makale 07.08.2014 - 09:44:05 tarihinde eklendi.
Kullanıcı Yorumları
-
Şuan ki turizm 80li yıllarda başlayan ve 90ı alaylı (Bene dahil olmak üzere,sırf yabancı dil biliyoruz diye işe alındığımız) o yılların eseridir.Bizler turizmin en zor ve de en kaliteli yıllarını yaşadık ve de bugünlere hazırladık. Şimdilerde dediğiniz gibi her yere turizm okulları açıldı. O okullarda eğitim veren öğretmenler o zamanın alaylı turizmcileri..... Ben Alman Filolojisi mezunuyum, bir çok stajere eğitim verdim otelde ve de acentede çalıştığım yıllarda. Turizmde yabancı dil eğitimi ve de genel kültür esastır. Turizm okullarının bu konularda biraz eksik kaldığını düşünüyorum. Stajerime sordum almanca öğretmeniniz nasıl dedim, almanca öğretmenimiz yok müdür derslerimize giriyor dedi.....
Tüm meslektaşlarıma kolay gelsin diyorum. İyi çalışmalar...
-
Yazınızı okumadım. Bir anı yazısından da farksız olacağını tahmin ediyorum. Meslekte ömür harcamışlar için şahane gelebilir. Ben gerçeği özet geçmek istiyorum.
Radisson Şişlide işe başlamıştım 2014 Ocak ayında. Bir ay sürdü. Krediler bölümünde görevliydim. Geldiğim yer Club Med, Finans Müdür Yardımcılığı... Ofiste benen başka dil bilen de yoktu.
Eğitim? ... Tek kelime İngilizce bilmeyen bir finans müdürü mezun olurken İngilizce bilmesi gereken bir üniversiteden mezun. Askı bul, çaykahve getir. Üstelik daha uzman bir çalışanın tavsiyesi altında da değil. Bildiğin dile getirerek. Kimbilir belki beni keni değil de koordinatörü işe aldığı içindir. Yanlış yere geldiğimi anlamam uzun sürmedi. İngilizce tebrik ve sözleşmeler dışında da bana o ofiste pek fazla birşey düşmedi yapacak. Bir yandan da Expedia, Linkedin üzerinden beni buluyor, Londradan telekonferans gerçekleştiriyor.
Eğitimime ortalama 400 bin dolar kadar harcanmış biriyim. İngilizce, Fransızca, İspanyolca... Fazla mı? Hayır. Birinin memuru olarak düşük vizyonla çalışmayı kabul etmiş biri olarak Türkiyede enerji nasıl alınır nasıl demotive edilir gayet iyi öğrenim.
Amacım kimseye saygısızlık etmek ya da küçümsemek değil. Ama okulu es geçip 3 liralık oteli yapmak için 10 lira devletten alan adamların sonucunu yaşamaya devam ediyoruz. Turizm okumadım elbette. Fransada ekonomi okudum. Şimdi tekrar Fransadayım. Kayseriye selamlar...
-
Öncelikle bizleri düşünüp böyle güzel bir konuyu gündeme getirdiğiniz için teşekkür ediyorum.
Bahsettiğiniz konular hakkında iyi araştırmalarımız maalesef bulunmamakta. Heryerde gözlemlediğim, insanları isyan noktasına getiren bu konu hakkında araştırma yapmaya Ocak ayında karar verdim. Kapsamlı yazdığım tez için siz büyüklerimden de destek almak beni çok sevindirecektir. Umarım buradan yorumumu herkese ulaştırabilirim. Çalışmaktan memnuniyet duyduğum başarılı kişiler ve benim gibi ikilemde olan arkadaşlarım için bir mesaj olsun.Bugün Turizm lisans derecesine sahip arkadaşlarımın Sosyal Psikoloji,Endüstri Psikolojisi,Sosyoloji,Antropoloji ve Etik gibi alanlara yönlenmelerinin sektör için çok yapıcı olacağına inanıyorum. Turizm tek alanla sınırlı kalmayacak kadar kapsamlı olduğundan destek almak isteyen arkadaşlarımın benimle iletişime geçmelerini rica ederim.Bu bölümlere yönelirken turizmi vasat ilan eden bazı kafalardan ne alaka diye karşı çıkılacağından dolayı destek veren önemli öğretim görevlilerine ulaşmanızda aracı olmaktan memnun olurum.
Özellikle kenini geliştiren, emek değer konusuna hakim, insanlığını kaybetmemiş, egosunu yenebilmiş ve gençlerle iletişim kurabilen alaylı olarak bahsettiğimiz kişiler,sektörde bulabileceğimiz en kıymetli büyüklerimizdir. Onlar işin tamamen sosyoekonomik ve psikolojik boyutunun acı taraflarını öğreniğinden ve kademe kademe o noktaya geldiğinden dolayı saygıda kusur etmemiz imkansız. Arkadaşlarımızla aramızda konuştuğumuzda bile En kıymetli kimdir? Sorusuna cevabımız bu oluyor. Malesef sayıları az. İnanın sayıları artsa, bunca genç kaçmak için acele etmezdi.
İşverenler en iyi özellikleri sıralarken, yaşatılan ekonomik ve zaman kavramından kaynaklanan (mesai,çaresizlik hissi,en aşağıdan başlayıp 7 sene sonra bile oldukça düşük hak ve gelire sahip olmak vs )acının farkında değil gibi.
Yabancı dil tazminatı alabilecek düzeyde,lisans sahibi,Stajlarını hakkıyla tamamlamış ve 16 sene arası da tam zamanlı iş deneyimi olan,okuyan ve gelişime açık bir genç neden turizmde olmalı ? Bence bu soru sorulmalı. Bahsedilen vasıflara göre alacağı ekstra maddi kuvvet, çalışacağı otelde maaşı kadar olmayacak mı?. Üstelik insani şartlarda çalışacak,iş arkadaşları daha kaliteli bir hayata sahip olacak ve gelişimine daha fazla katkı sağlayabilecek...vakti de olacak... öyle değil mi ? Dönemlerimizden en başarılı olanlar, en iyi çalışanlar ..işte bunu düşünüp gitti.Gidemeyenler ise çaresizce kaldı.O idealist gençler hızlı köreliyor.
Ne acıdır ki, burada okuduğumuz bazı otellerin insan kaynakları ve personele önem veren otel reklamlarında başrolü oynayan otellerin çalışan personellerin halini görünce içim acıyor.
En iyi tur operatörlerinden biri olarak geçen şirkette çalıştığım dönemde bir mailing yapılmıştı. KPSSe çalışmak işten çıkarılma sebebiydi. Herkesin çantasında bir KPSS kitabı..Dili de yapan kişi dakika kalmıyordu.
Yine Belek bölgesinde en iyi otellerden biri olarak geçen kurumsal :) bir isim, gençler akademisi kurmak istemişti. Sadece Alaylılardan en güzel değerleri öğreniğimiz için çok şanslıyız diyebilirim. Başvurularda sanki Google veya BurnsMcdonell adayı adam arıyormuşçasına girişimleri vardı. Ancak bunu anlayacak İnsan kaynakları ve Koordinatör bulunmuyordu.Yönetimde olan bir depremde koskoca emekleri geçen müdürlerin (onlar alaylıokullu kavgası yapadursunlar) vefasızca kapının önüne koyulması mı dersiniz ? Snob kişiliklerin nasıl çirkinleşmesi mi dersiniz..(bunlarda tahsilli ve eşekliğin sonsuzluğunu simgeliyor sanırım). Bu ilan dergilerde görünen bir dizaynın uygulamasıymış. En sonunda koordinatörden ağır mobbing,çaresizlik,adaletsiz gelir dağılımı ile beraber lisede aşağılanan meslektaş adayımız olacak stajyer arkadaşlarımıza uygulanan,çocuk emek sömürüsü hakkında oldukça fazla birikimimiz oldu. Bu yüzden okula devam edip araştırma yapmaya gerek duydum. Diğer arkadaşlarımız ise banka,danışmanlık,FMCG sektörüne yoğunlaştı. O akademi olarak bahsedilen yere kabul görmüş gençlerden hiçbiri şimdi sektörde değil.(Dahilim) Bir yorumda arkadaşımız bahsetmiş.Turizm artık tutunamayanın sığındığı bir sektör. Kenini geliştiren,maddi anlamda çaresizliğe düşmemiş,yeterli vasıf ve niteliklere sahip olan gençlerin hiçbiri bu adaletsizliği kaldıracak mideye sahip değil. Bahsedilen torpilsiz ve en alt kademeden başlayan gençler 6 sene sonra sosyo ekonomik boyutunu ve dostlarının nasıl hayat yaşadığını görünce, e bırakın biraz düşünsün.
Rusya Pazarı için kapsamlı röportaj veren snobun , Dostoyevski denilince sanki yeni ve hemen alması gereken android işletim sistemli telefon çıkmış gibi bakması bu sektörü ne hale getirir ? Bunlar da malesef alaylı değil..Tahsilli İki dakika kültürünü,edebiyatını araştırmaya zahmet etmeyen alaylı olsa ne olur ki? İş ilanlarına baktığımda hala üzülüyorum. Öyle çok özellikler yazılmış ki..Bu böyle olduğu sürece düşük yabancı dil seviyesine sahip arkadaş, o işaret kutucuğuna iyi yazacak. Sektörde nitelik konuşulacak.
Yaratıcı,girişimci,kenini yetiştiren,aidiyet duygusu olan birini yontan,maddi ve manevi yoksunlaştıran ve sonrasında yozlaşmış birey yapanlarda sizler değil misiniz ? (lafım meclisten dışarı)
Değerli görüşleriniz ve desteğiniz için çok önemli.Bu tür araştırmalar yapılıyor. Sizlerin yorumları değişim için bir basamak olur umarım.
Saygılarımla
Can Çağan
-
Sevgili Mehmet.
Konu gene güzel. Tebrik ederim.. İyi ayırıştırmışsın. Bizler, üniversite bitirmiş ilk alaylı otelcileriz. Çünki, okumak için para gerekiyordu, bu yüzden altmışlı yılların sonuna doğru, evimin dışında bir ilde, internasyonal bir otelde iş buldum. Senika yok, sigorta yok. İlk sigortalılığım 1968 yılında idi. Bunları anlatmamdaki sebep, iş bulmak ve bu işin önemi.. Bu mesleğin okulu olmadığı gibi, mesleği yapmanın bile utanılacak olduğu yıllardı bu yıllar. Hatırlıyorum, 1970 li yıllarda, İsviçre ye gidip okuyabileceğimi, ancak yılda 100150 bin dolar gerekebileceğini öğrenmiştim. Benim için ütopya ...Yıllarca, otel işletmesinin pek çok bölümünde, dikkat ederek ve öğrenmeye çabalıyarak çalıştım. Bu konuda, işletmenin, bağlı olduğu zincirin, dış ülkede eğitim verdiği birkaç büyüğümün,( ki bunlar tam alaylı guruptur.) bana öğrettiklerini, çabuk algılayıp öğreniyordum. Bunların hepsinden önemli olan hizmet yardım sevgi kullanılan ürün ve yapıya sahip çıkmak tır.
Şimdi, eğitim, sadece iş sahibi olabilmek ve masa başında oturulabilecek olma düşüncesinden ötede değildir. Meslek liselerindeki, eğitim alan personelin, turizm de işe katkısı ve devamlılığı daha fazladır. Ancak, yeter artık. Başka konularda insan eğitmek gerekiyor. Bu gün artık, geliri fazla olmayan turizm üzerine daha az, geliri daha yüksek olabilecek, yabancı dil, sanayi ve teknoloji üzerine daha çok meslek eğitimleri vermek gerekiyor. Turizm gelirlerinin 365 gün olması, sezon bitiminde, kalifiye veya normal çalışan personelin işsiz kalmamsı gerekmektedir.
Stajer konusu bu kısır döngü içerisinde tam bir içler acısıdır. Gömleği fırlamış, ayakkabısı patlamış, makyajı akmış, yarı eğik, saat ve gün kavramı olmadan çalıştırılan(sömürülen) çok eleman gördüm.
Konu seçimin çok güzel, tekrar belitmeliyim. Ancak derin yaraları olan bir konudur. Sayfalarca yazı yazılabilir.
Sevgilerimle.
-
Sevgili Mülayim,
Bu güzel yazı için teşekkürler, elinize sağlık.
Konu otelcilikse, kişi okullu da olsa ( ben öyleyim ) işiyle ilgili alacağı esas eğitim tatbiki eğitimdir. Maalesef stajyerlerle ilgili sigorta primlerinin okullar tarafından ödenecek olması, turizm okullarının mecburi staj sürelerini kısaltmasına sebebiyet vermiştir. İşveren açısından stajyer çalıştırmanın cazibesinin azalması bence okulluların önümüzdeki dönemler için tatbiki eğitim şansını azaltmaktadır. Stajyerliğin ve stajyerlerin suistimali ise başlıbaşına bir konu bence çok ciddi ele alınması gerekir. Yine de mevcut öğrencilerin, staj yapmalarının kolaylaştırılması, stajın eğiticiliği ve stajyerin haklarının korunması ya da olası suistimallerin önüne geçilmesi için de aktif çaba gerektiğine inanıyorum. Yetişmekte olan geleceğin otelcileri için bir vadede farkına varacağımız bir handikap doğurduğuna inanıyorum.
-
Alaylı başlayıp meslek hayatını Okullu sürdürenlerinde dertlerine değinelim lütfen Mehmet bey, aramızda böyle bir kesimde var : )
-
MEHMET BEY,
Çok güzel bir yazı olmuş gerçekten.
Hatta turizmin kanayan yarasını dile getirmişsiniz.Ne yazık ki eğitim konusunda hala sıkıntılar yaşamaktayız.AlaylıOkullu,OkulluAlaylıyı hala bırakamadık. Oysaki birbirine kenetlenmesi gerekirken hala bazı kesimler kabullenemiyor.Bir taraf teorideki bilgileri pratiğe dökmeli,diğer tarafta işin teknik tarafını (ekonomik,ergonomik,bilimsel kısmını)almalı.Bu şekilde her iki tarafta keni adlarına ve işletme adına yararlı olabilmelidir.
Güçlü bir turizm ,her iki tarafında birbirini kabullenmesi ve birbirine bu konuda destek vermesi ile daha da yükselecektir.
Geniş bir vizyona bakış açısı eğitimden geçer.
Saygılarımla,
ŞENAY TÜRKMEN