Merhaba değerli Turizm Güncel okuyucuları. Uzunca bir süredir sizlerden uzak kalmış olmanın vermiş olduğu eksikliği her zaman hissettim, ancak geçtiğimiz sezonların iş yoğunluğu nedeni ile sadece yazı yazmış olmak için yazmak istemememden dolayı sizlerden uzak kaldığımı bilmenizi isterim.
2018 yılına girerken sezonun ne şekilde geçeceği, otelcilerin, tur operatörlerinin ve havayollarının beklentileri çeşitli tarihlerdeki turizm fuarlarında şekillendi. Bunlardan ikisine bizzat katılma fırsatım oldu, Ultrecht ve ITB. Bu fuarlardan edindiğim izlenimlere 2018 yılının ülkemiz adına turizm alanında 2014 ve 2015 den sonra altın yıl olarak gerçekleşebileceğidir, tabi ki bunu fiyatlar anlamında söylemek zor ancak doluluk anlamında herkesin yüzü gülecektir. Fiyatlar konusunda ise tamamen sektörün oyuncularının karar ve duruşları önemli olacaktır. Akdeniz ve Ege bölgesinde şimdiden otellerin doluluk oranlarının temmuz ve ağustos ayları için yüzde 50 üzeri olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Bundan sonra karar noktası kalan kısımları iyi fiyattan mı dolduracağız yoksa gene aceleci davranıp risk almadan erkenden satmayı mı yeğleyeceğiz? Kısaca söyleyeyim risk alanlar ve hak ettiği paraya satmayı hedefleyenler bir adım önde olacaktır ve sene sonu bilançolarına artı yazacaklardır.
Gelelim artan kurların maliyetler ve bilançolar üzerindeki etkisine. Konuyla ilgili olarak turizm sektörüne ilk adım attığım 2009 yılından itibaren bir inceleme yapmayı tercih ediyorum.
Tablodan da görüleceği üzere 2009 yılından bu yana USD kurunda yüzde 149'luk bir artış söz konusu. Buna karşın son 3 yılda güçlenen bir USD ye karşı EUR ve GBP de ise Türk Lirasının yüzde 120'ler civarında bir kaybı söz konusu. Aynı dönemde gerçekleşen enflasyon ise TUİK açıklamalarına göre yüzde 104 civarında. Bu durumda üç şeyden bahsedebiliriz; ya TUİK rakamları doğru değil ya Türkiye ihraç fazlası olan bir ülke ya da kurdaki ve faizdeki artışın maliyetlere yansıması doğru orantılı değil. Aşağıda yıllara göre cari denge tablosundan da görüleceği üzere cari açıktaki dengesizlik hem kurları hem faizleri hem de enflasyonu etkileyen en büyük etkendir. Bunun sebebi ise ürettiğimizden fazlasını tüketmemiz.
Şimdi diyeceksiniz ki 'iyi de bunların kurlarla ve turizm ile ilgisi nedir?' Direkt ilgilidir. Faizdeki artış yatırımda olan turizm sektörünü etkileyecek en önemli etkendir Etkinin en aza indirgenebilmesi için Türkiye’ye gelen turist sayısının da aynı oranlarda artmış olması gerekir, ki gelirlerimiz artsın, yatırımdaki turizmci borcunu ödesin ve buna ek olarak gelirinin yüzde 80'i yurtiçinde kalan turizm sektörü cari açığın da kapanmasına büyük ölçüde destek olabilsin.
Şimdi gelelim 2018 yılında USD ve EUR kuru ne olacak? En heyecanlı kısım bu değil mi? Ben kendi bilançomu yaparken yıl sonu Eur kurunu 4,85 USD kurunu ise 4,29 olarak planlamıştım, daha sonra bunu EUR 5,04 USD 4,13 olarak revize ettim. Şimdi görüyorum ki ilk yapılan tahminimiz daha doğruymuş. Ancak şunu da belirtmekte fayda var güncel tahminlerim yıl sonu USD kuru 4,30-4,50 arası EUR ise 5,35 – 5,60 arasıdır. Tabii ki bölgedeki veya ülkedeki siyasi konjonktürün umulmadık rakamların görülmesine sebep olabileceğini de gözardı etmemek gerekir.
Son olarak paylaşmak istediğim diğer bir konu ise EURIBOR ve LIBOR oranlarıdır. ECB'nin son açıklamalarından yola çıkarak yakın zamanda Avrupa ülkeleri ekonomilerindeki düzelmeye paralel olarak uzun zamandır negatif seyreden EURIBOR yakın zamanda artıya geçecektir. Bu da Faiz artı EURIBO cinsinden borçlanmalarda borçlunun negatif etkilenmesine yol açacaktır ki genelde ülkemizde döviz cinsinden borçlanmalar bu şekildedir. Ancak EURIBOR hedge ederek bu riski de engelleyebilirsiniz. Uzun zamandır negatif seyreden EURIBOR'un önümüzdeki 2-3 yıl içerisinde 2li hatta 3 lü seviyelere hızla çıkması pek de zor görünmemektedir.
Bu Makale 04.05.2018 - 10:00:17 tarihinde eklendi.
Turizm gündemine ilişkin haberlerin her gün mail adresinize gelmesi için abone olun.
www.turizmguncel.com internet sitesinde yayınlanan yazı, haber, video ve fotoğrafların her türlü hakkı Turizm Güncel A.Ş.’ye aittir. İzin alınmadan, kaynak gösterilerek dahi iktibas edilemez.