Can Pulak

13 yıllık hatada ısrar

Demek ki Türk turizmi, Turizm Bakanı olmadan da, hatta Bakanlık olmadan da yönetilebiliyormuş. Öyle ya, bakanı turizm bölgelerinde gören yok. Sektör ilk defa, fotoğrafını bile görmediği bir Bakan’a sahip. Son zamanlarda televizyonlarda rastlanıyor ama, onda da turizmle değil koalisyon toplantılarıyla meşgul.

Turizm can çekişiyor. Arap turizminden medet umanlar, ülkenin bugüne kadarki kazanımlarını göz ardı ediyor. Dünyayı Araplardan ibaret sanan bir zihniyet, elinden gelse haşema ve çarşafla denize sokacak turisti, Allah’ın sıcağında ayran ve şerbetten başka bir şey içirmeyecek. Tesettür otelleri komedisi, çok merak ediyorum bizden başka bir ülkede var mı?

Yıllarca taş taş üstüne koyarak, büyük emekler ve gayretlerle dünya 7’nciliğine tırmanan Türk turizmi, bugün hızla aşağı kayıyor. Dikkat edin, patinaj yapıyor demiyorum, hızla seviye kaybediyor. Eğer ülkemiz böyle karışmasaydı, terör tekrar azmasaydı, iç ve dış politikada hata üstüne hata yapmasaydık, 70 milyon turist-70 milyar dolar hedefine doğru koşuyorduk. Ama bugün, turist sayısında da, turizm gelirinde de büyük kayıplar yaşıyoruz.

Turizmdeki bu kötü gidişi nasıl frenleyebiliriz? Bunları tartışması gerekenler, gazeteciler gibi, siyasetçilerin hışmına uğramamak için, ağızlarını bile açmıyorlar. Nerede sektörün o dev kuruluşları, nerede tatil köyü ve otel zincirlerinin sahipleri, nerede turizmden büyük paralar kazanan patronlar? Kimsenin doğru dürüst sesi çıkmıyor. Ses çıkarabilen cesurların ise güçleri yok. Kendileri söylüyor, kendileri dinliyorlar sadece.

Her zaman söylemişimdir, mesleki kuruluşlar iktidardan yana görünürlerse, gün gelir zararlı çıkarlar. Tıpkı bugün çıktıkları gibi. İktidarla iyi geçinmek, sektörün ve üyelerin haklarını savunmak için yararlıdır. Ama iyi geçineceğim diye, yanlışları söylememek ve hataları görmezden gelmek, hem ülkeye ve hem de sektöre zarar verir. İktidar destekçileri, yandaş ve yağdanlıklar mesleki kuruluşların yönetimine geçerlerse, o kuruluşların söyleyeceği şey kalmaz, sesi iyice kısılır. Bugün bazı kuruluşlara baktığımızda, bunun acı ve çarpıcı örneklerini görüyoruz.

Türk turizmi bugüne kadar, devlet-yatırımcı-sektör kuruluşları üçlüsünün büyük ahengi, ortak çalışması ve sorumluluğuyla tırmanmıştır. Hatta özel sektörün gayreti, her zaman devletin önünde bile koşmuştur. Ama kim ne derse desin, geçmişin sektör temsilcileri, iktidarların koltuğu altına girmemişler, gölgesine sığınmamışlardır. İktidarla iş birliği yapan yatırımcı her zaman görülmüştür ama, mesleki kuruluşlar hep bu görüntüden dikkatle kaçmaya çalışmışlardır. Kaçtıkları için de güçlü olmuşlar, bu güçle söylediklerini rahatça dinletmişlerdir. Ama 13 yıldan bu yana bazı kuruluşlar, iktidarın flamasını sallamışlar, bu yüzden güç ve güven kaybına uğramışlardır. Bunların hangileri olduğunu söylememe gerek yok. Sektör hepsini biliyor, turizmciler her şeyi dikkatle izliyor.

13 yıllık bir hatada ısrar, turizmin geleceğini daha da zora sokar. Mesleki kuruluşlar süratle bir araya gelmek, sorunları ortaya koymak, çözümlerini üretmek ve iktidarın karşısına ortak bir sesle çıkmak zorundadırlar. Nerede hata yaptık, nasıl düzeltebiliriz, sektörü siyasi yanlışlardan nasıl koruyabiliriz? Bunu düşünmek,tartışmak ve hükümete yol göstermek,mesleki kuruluşların başlıca görevi haline gelmelidir. Turizmin neyi eksik, devlet desteği azalıyor mu, sorunları nedir? Bunları ciddi şekilde ele almak lazım.

Turizm bölgelerine ulaşım sıkıntısı var mı? Uçaklar yeterli mi? Her şey dahil sisteminin fayda ve zararları nelerdir? Değişiklik yapmak gerekiyor mu? Vergiler ve ecrimisil sorunu sektörün belini bükmeye başladı, çaresi nedir? İçkilere konan ağır vergiler hafifletilecek mi? Otelleri yenilemek için düşük faizli krediler verilecek mi? Personel sorunu sektörün baş belası haline geldi. Tarım işçisini turizm işçisi olarak çalıştırmamak için ne yapmak lazım? Sezon ortasında çekip giden personele, mutfak kadrosuna nasıl bir çare bulunacak? Okullu personel sektöre nasıl kazandırılacak? Yetişmiş personelin kış aylarında muhafazası için, devlet desteği sağlanamaz mı? Devletin kaynakları ve bakanlığın bütçesi,saçma sapan projelere harcanıyor. Bunun sektöre kazandırılması için bir şeyler yapılamaz mı? Lale logosunu ve ‘Turkey’ yazısını değiştirip, zevksizlik abidesi yenisini getirmekteki ısrar ve yapılan masraflar, daha faydalı bir işe kullanılamaz mıydı? Yurt içindeki ve dışındaki turizm büroları artık işe yaramıyor. Hem çok masraflı,hem de faydasız bu büroları kapatmak  gerekmez mi? Kapatılmasa bile faydalı hale getirilemez mi?
Sektörün sıkıntı ve şikayetleri saymakla bitmez. Bunlarla uğraşmak, çözümüne kafa yormak, yeni çareler bulmak gerek. Bunu da mesleki kuruluşlar hep birlikte yapar. Bir elin nesi var, iki elin sesi var. Artık sektör temsilcileri ve mesleki kuruluş yöneticileri silkinmek, tembelliği bırakmak ve turizmin sorunlarıyla boğuşmak mecburiyetindedir. Bunu yapmazlarsa, hem de çok kısa bir sürede bir araya gelip seslerini yükseltmezlerse, mevcut sorunlara çok daha ciddileri eklenir ki, bu durumda böyle bir yükün altından kalkamazlar.

Bu Makale 17.09.2015 - 19:20:20 tarihinde eklendi.


Kullanıcı Yorumları
  • Zafer Cengiz 22.08.2015 - 12:28

    Bence yazı başlığınız çok ürkütücü olmuş Sn.Pulak.. 13 yılı öne çıkartınca, hem Hükümet ile eneksleniyor, hem de tarihsel analiz büyük ölçüde eksik kalıyor. Turizmin sorunları da çok, cevap bulunması gereken sorular da arşiv çuvallarını dolduruyor. Bu bakımdan bütünsel ve köklü bir yaklaşımla, konuyu 2.Turizm Hamlesine enekslemek ve ana fikri kaybetmeksizin, Bakan Mumcunun 1999daki ilk Bakanlık döneminde başlayan ve 2004 Ocak Ayındaki 2010 Vizyonu açılımına dayandırmakta yarar var. Zaten bundan 3 yıl sonra da Resmen 2023 Stratejisi yürürlüğe sokuldu, ama ana fikir, bu gelişmelere ve turizme destek açılım ve atılımlarına rağmen, neden Yasa hükmündeki kararların uygulanmamış ve Kamu ile Özel Ortaklarca bugün hepten ve cümleten unutulmuş olduğu değil midir? Detaylara boğulmak yerine, bu ana sorulara cevap bulunursa, artık ömrünün yarısına gelmiş olan 2023 Strateji Prensipleri ile Turizmde Planlı gelişim zeminleri ve Örgütsel Altyapı yaraları da kökten tamir edilebilir durumdadır. Turizmin tarihine geçmesi gereken (göz yaşartıcı) 2004 Vizyon Hamlesi Deklarasyonunu da (bu vesileyle) tekrar dikkatlere sunmakta büyük yarar var: http:www.kultur.gov.trTR,28191turkiyenin2010turizmvizyonuveiihamledonemi.html

En Çok Okunanlar
Bunları Okudunuz Mu?
Yazarlar
Tüm Yazarlar
GÜNCEL HABERLER
SEKTÖREL HABERLER

Turizm gündemine ilişkin haberlerin her gün mail adresinize gelmesi için abone olun.